"Türkiye kuyruk da NATO köpeğini mi savaşa sallıyor, yoksa tam tersi mi?"
Mavi Marmara'ya kudurmuş bir köpek gibi saldırarak Türkiye'yi Doğu Akdeniz'de durdurmanın hayâlini kuran İsrail, bu hayâlini Amerika Birleşik Devletleri, İngiltere, Almanya, Fransa, Rusya, Çin ve İran'a mı devretti?
22 Haziran 2012 cuma günü Türk Keşif uçağı RF-4E, sınır ve egemenlik ihlali nedeniyle düşüren Suriye için, diplomatik pasaport keşidesine göre gökteki Mavi Marmara. Doğu Akdeniz'deki Mavi Marmara Amerika Birleşik Devletleri'nin içerlek onayıyla İsrail'i köpek olarak kullanmasıyla saldırıya uğradı, israil limanlarına çekildi. Lazkiye semâlarındaki Mavi Marmara ise Sovyetler Birliği özlemi ile yanıp tutuşan Rusya'nın hava savunma sistemini kullanan Suriye'yi köpek olarak kullanması ile Doğu Akdeniz'in 1300 metre dibine düştü.
Teknik olarak Türkiye, iki büyük kuduz köpeğin kuyruğundan ayrılmayan sürülerin saldırısına uğramış görünüyor. İsrail ve Suriye'nin hem büyük köpeklerin kuyruğu, hem de küçük köpeklerin başı oldukları hususunda en küçük bir tereddüt yok.
Uzunca süredir tarihin derinliklerinde tıkanmış ve baskılanmış komplekslerini kabuk olarak kullanmaktan sıkılan Türkiye'nin, 1 Mart süreci ile oluşturduğu 'Kabuk Yırtılması'nı ne kadar sürdüreceği girişte sayılan ülkeler tarafından açıkça sorgulanıyordu. Eksen Kayması metaforu, iki Mavi Marmara ısırığının ön habercisi gibiydi. Türk stratejistler, çok erken fark ettikleri bu kol oyununu engellemeye çalıştılar; ancak başarılı olamadıkları açık.
Eksen Kayması, kürenin merkezinin Türkiye'ye kayması anlamına gelmekteydi. Türk stratejistleri bu tezi işlediler ve sıfır sorun ideasının yüklediği pozitif enerji, 2010 yılına kadar büyük bir hızla tüketildi. 2010 yılı asıl habercinin büyük gürültüler kopararak geldiği ve kapıda durduğu yıldı. Bu haberci Türkiye'nin açık bir kıskaca alındığının da küstahça ilanını içeren belgeyi taşıyordu. Çok fazla tartışılmadan Türkiye'ye dayatılan NATO'ya ait Füze Kalkanı, soğuk savaş dönemi gözetleme kulesi olan Malatya/Kürecik'e kurulacaktı.
Türkiye kalkanın komutası ile ilgili bir kaç küçük talebi büyük birer talep gibi sunmak zorunda kaldığında, karşısına iki seçenek konmuştu ve bu seçeneklerin özet belgesi tek kelimeden oluşuyordu; şantaj. Türkiye, kalkana evet demediği anda NATO üyeliği tartışmaya açılacaktı. Türkiye esası iran gibi gösterilen, ancak Çin'i dikkate alan kalkanın hedef belgesine İran'ın adını yazdırmayarak İran'a büyük bir kemik yalatmıştı.
Füze Kalkanı kurulmaya başladığında, Libya-Nato ikilemiyle kafasına ağır bir darbe alan sıfır sorun stratejisi, pergelin her iki ayağını da ayrı ve bağımsız rotalara sürüklemeye mecbur bırakıldı.
Önce İsrail, kalkanın bilgi ağına dahil edilmek için havlayacak, sonra İran, kalkanın bulunduğu tepeye hırlayacak, daha sonra da Rusya bu hırlamayı homurdanmaya dönüştürecek ve Suriye, ABD,İngiltere, Fransa ve Almanya'nın organize ettiği muhaliflerle misilleme olarak Türkiye ile arasındaki dostluk ilişkilerini, savaş baltasını gömdüğü çukura gömecek ve baltayı da aynı çukurdan çıkaracaktı.
İsrail 'One Minute Sendromu' ve bilgi ağı kaosu konulu kişilik problemleriyle Doğu Akdeniz'de, ilk parağrafta sayılan bütün ülkelerin gözü önünde Mavi Marmaraya tecavüz edecekti. İran, göstermelik kıskaçlarla sıkışsa da petrol ve doğalgaz fiyatlarında indirime gitmeyerek câri açık sarmalında boğulan Türkiye'yi anlaşılabilir bir yalnızlığa itecek ve Suriye de Türk Keşif Jetini düşürecekti.
Libya, Sarkozy'ye yasadışı olarak 50 milyon dolar seçim desteği veren Kaddafi'nin öldürülmesi için Fransız ve ABD uçaklarıyla bombalandığında, Türkiye'nin ikinci kez Orta Akdeniz'de çıkmaza sokulduğu sır değildi. Türkiye çelişkiye düşürüldüğünde de sıfır sorun stratejisi sarsılmaya başladı.
Bugün gelinen noktada, Türkiye Doğu Akdeniz'de durdurulmuş görünüyor. Libya'nın lincine giden süreçte NATO Balkanlarda ve Afganistan'da NATO'nun salladığı savaş kuyruğu değildi, tam aksine ekonomik krizlerle boğuşan diğer NATO ülkelerine kıyasla ekonomik ve siyasi istikrarı sayesinde NATO yönetiminde görev talep etme gücüne hâiz olduğunu sanıyordu ve NATO'nun beyin takımına girebileceğini hayâl ediyordu.
İsrail Başbakanı Türkiye'nin Süper Güç olduğu gazını dillendirdiğinde Doğu Akdeniz semâlarında İsrail Savaş uçaklarıyla it dalaşına giren Türk Savaş uçaklarının İsrail'in radar bozucu uçaklarıyla aptallaştırıldığını çok kimse bilmiyordu. Cumhurbaşkanı Gül'ün NATO Genel Sekreteri olabileceği gazı da Türkiye'nin stratejik radarlarını bozmak içindi.
Türkiye aldatılıyor ve kuduz köpeklerin kuyruklarınca diplomatik istihzâ kanallarında balık avına çıkarılıyordu. Türkiye, NATO'yu savaş kuyruğu olarak kullanmayacak, aksine Barışın Sembolü hâline getirecek bir kafa olmayı hayâl etme cüretinde bulunmuştu.
Küresel Network'ün damarlarında dolaşan israil hayâli Türkiye'yi büyük tuzağa çektiğinde artık çok geçti. Enerji fiyatlarındaki ani hareketlilik Türkiye'nin câri açığını sıçratmış, Türkiye Hükümeti'nin yüksek büyümeyle övünmeleri kursaklarında kalmıştı. Büyüme hızı çaresiz kalındığı için düşürüldü ve Türkiye terör örgütleriyle meşgul edilerek içe kapanmaya mahkûm edildi.
Hâlen her gün PKK terör örgütü eliyle bir veya daha fazla asker öldürülüyor ve polis, asker karakollarına ve araçlarına suikastler yapılmaya devam ediliyor; buna karşılık terörle mücadele timleri Türkiye'nin her yerinde patlayıcılar ve suikastçiler yakalıyordu. Terör sorunu, ivmesi arttırılmış kızgın bir lavın akışı gibi Türkiye bütçesine her gün milyonlarca dolarlık hasar veriyordu.
Türkiye, NATO'nun 26 haziran'da aldığı kararı, destek diye nitelerken, romantik bir çaresizliğin tıkırtılarıyla ağladığını hissettirmese de NATO'yu 4. madde küreciğine hapsederek, yeni bir strateji ile neredeyse bağımsız bir sürece imza atacağını gösterecekti. Türkiye Başbakanı'nın 26 Haziran sabahı, grup toplantısında yaptığı açıklamalar kontrollü bir savaş ilanıydı sadece ve NATO kısmen bu ilanın arkasında durmak zorunda bırakılmıştı.
Büyük bir ihtimalle Türkiye sıkıştırılmış olmanın bedelini öfkelenerek ödemeyecek ve NATO'yu savaş kuyruğu olarak sallamayı planlayacaktı. Doğu ve Orta Akdeniz'de durdurulmuş olmasının acısını, herkesi durdurarak çıkaracaktı. TANAP projesi de 26 Haziran günü imzalanacak ve ilk çıkış noktası organize bir Azerî işbirliği ile sağlama alınacaktı.
Yeni dönem Türkiye'nin stratejik kararlar alma dönemi olacak gibi görünüyor.. Muhtemelen Kürecik bir masal ayrıntısı olarak kalmaya devam edecek.
Âkil Ağazâde, Sonsuz Ark, 26.06.2012
Not: "Türkiye kuyruk da NATO köpeğini mi savaşa sallıyor, yoksa tam tersi mi?" sorusu Pepe Escobar'a aittir.
* Wag The Dog: ‘Köpek kuyruğunu niye sallar? Çünkü köpek kuyruktan daha zekidir. Kuyruk daha zeki olsaydı, köpeği sallardı’ diyen İngilizce tekerleme (Pepe Escobar, 26, 06, 2012, Radikal)