“Aldığı
darbelerle daha da güçlenen Türkiye’yi ve Suriye’yi daha karanlık günler
beklemiyor.”
Suriye’de
aşağılık bir katliam var. Vahşice katledilmiş
bir halkın leşi üzerinden stratejik çatışmalar üreten, anlaşan, ayrışan
hayvanlar sürüsü tehditlerle ağızlarındaki salyaları sağa sola savurarak konuşuyorlar.
Evet konuşuyorlar; bunlar konuşan leş yiyici hayvanlar.
Rus
Ayısı, Amerikan Sırtlanı, Alman Domuzu, İngiliz Çakalı, Fransız Kuzgunu Cenevre sofrasında
paylaşabileceklerini sandıkları Suriye’nin zavallı leşini tekrar savaş
meydanına sürüklediler. New Age Wampir türü İran’ın, Rusya ve Çin’le birlikte
hazırladığı, Türkiye’nin ısrarla karşı çıktığı ve SMDK’yı karşı strateji ile
enforme ettiği için Esed temelli strateji çöktü ve anlamsız Cenevre görüşmeleri
rafa kaldırıldı.
Rus
Dişişleri Bakanı Lavrov, homurtularla ABD’yi tehdit etmeye devam ediyor. Savaş gemileriyle yığınak yaptığı Doğu
Akdeniz ve Suriye’nin Tartus limanındaki
üslerinden vazgeçmediği gibi hakimiyet alanı olarak ilan ettiği bölgede
kendisinden izinsiz herhangi bir
gelişmeye karşı çıkıyor.
22
haziran 2013’te, Doha’da Suriye’nin Dostları adı altında toplanan ayrışmış leş
yiyicilerin içinde Türkiye’nin yeri olmamalı; ancak şu anda yapılacak en iyi
şey orada olmak. Denklemlerin oluşumunu izlemek ve muhtemel risklere karşı müdahale etmek.
Sıfır Sorun Stratejisi gereği başından beri
savaşa karşı çıkan Türkiye istemediği, engel olmaya çalıştığı halde maalesef
Suriye’de oluşturulan batağın içinde. İnsanlıktan nasipsiz vatandaşlarına
rağmen, Suriyeli sığınmacılara barınma, eğitim, sağlık ve beslenme alanlarında
dünya tarihinin en iyi ağırlama hizmetini vererek parlak bir ışık yayıyor.
Irak’taki
özgün duruşunun bedelini ağır bir şekilde ödeyen, Libya’da barışçıl
politikaları sabote edilen Türkiye, Suriye’de Esed’le çok sık ve yoğun temaslara
rağmen çatışmanın önüne geçemedi. Küresel güçlerin Suriye’deki çatışmaları
şiddetlendirmesine ve akan kanı uzun ve geniş bir zamana yaymasına razı
gelmediği için de Suriye’deki muhalif gruplarla sıkı işbirliğine girdi.
Suriye’deki savaşı başlatan Türkiye değil ve kontrol edemediği bir süreci en az
hasarla atlatmaya çalışıyor.
Türkiye’nin
Suriye politikasını eleştiren yerel ve küresel papağanların, ABD, Rusya, Çin,
İran, İngiltere, Almanya, Fransa, İsrail ve İran’ın Suriye politikasını
eleştirmemeleri ikiyüzlülüğün, Türkiye düşmanlığının açık kanıtı oldu. Konu iktidar partisinin bir
konusu değil.
Yüz yıl
önce Türkiye’ye ait olan topraklarda yapılan katliamlara, binlerce kilometre
uzaklıktan gelip diledikleri gibi müdahil olanlardan çok daha fazla müdahale hakkına sahip bir ülke Türkiye. Ne
yazık ki; gücü, Esed katiline, Rus Savunma sistemi dolayısıyla yetmiyor. Gücü yetecek olan tek ülke ise müslüman
araplarla, özellikle Suudi Arabistan, Katar, Kuveyt gibi ülkelerle İslam
Dünyası’nı dizayn etmek üzere yeni tür âmir-memur ilişkileri kuran ABD.
Erdoğan,
yeni denge uygulamalarıyla meşgul Obama’yı, Suriye yerle bir olana ve İsrail
için tehdit olmaktan çıkana kadar ikna edemedi. ÖSO’nun direnişindeki özgünlüğü
terör örgütleri sorunsalı üreterek dağıtan ve Türkiye’yi de bu kaosa
sürükleyerek bir taşla onlarca kuş vurmak isteyen ABD, İngiltere, Almanya,
Fransa, İsrail ve İran ittifakına karşılık uzun süreli çıkarları gereği Rusya,
Türkiye ile ilişkilerini riske etmedi. Türkiye ile doğrudan ilişkilerini Suriye
politikasından ayrı tuttu.
Kürecik’te
zorla konuşlandırılan NATO Radar Sistemi’nden itibaren İran’la gerilen
ilişkiler, İran’ın saldırgan açıklamaları, Gaziantep’te ve Hatay/Reyhanlı’da
patlatılan bombalar, düşen iki uçağımız, ABD’nin Türkiye’nin iç sorunlarına ve
çatışmalarına yönelik planlayıcı ve yönlendirici etkileri, WSJ, NYT, CNN,
İngiltere ve Almanya’nın BBC, Guardian, Ekonomist , Telegraph, Der Spiegel, Die
Velt ve benzeri medya organları ile Türkiye aleyhinde doğrudan ya da dolaylı
müdahaleleri ve diğer ülkelerle birlikte Fransa’nın çok teknik, çok daha sinsi
Esed’le ve muhaliflerle ayrı ayrı kurduğu istihbarî ilişkiler; İsrail’in
Suriye’nin silah varlığına karşı giriştiği yok edici eylemler, Esed’e
verdikleri destek; İran’ın Suriye’ye gönderdiği silahlar, paralar ve savaşçı
askerler; sonrasında Nasrallah denen katilin şii savaşçılarıyla Suriye’de
Kuşeyr’de, sünni katliamı ve bütün bunlara karşılık Türkiye’nin çok karmaşık
bir ilişkileri ağını yönetmek zorunda kalması.
Bunların hiçbirinin sorumlusu Türkiye
değildi. Ancak bedel ödettirilmek istenen asıl ülke Türkiye idi; Suriye’li
masumlar ise bu hesabın kurbanı oluyorlardı.
Dünya’nın
bütün ezilmiş, sömürülmüş halklarına karşı bir umut ışığı yakan Türkiye
durdurulmak isteniyordu. Türkiye, uyguladığı proaktif politikalarla bütün
tuzaklardan sıyrılınca yeni bir senaryo sahnelendi: Gezi Parkı Terörü.
Türkiye,
Neocon-Ergenekon ittifakın yerli kuklaları olarak tanımlanan ve Suriye’deki
çatışmalar başladığından beri İktidar Partisi
karşısında kümelenen yerel
CHP-MHP-BDP muhalefetinin desteklediği her türden legal/ illegal örgütün,
mezhepçilerin, din istismarcılarının bir araya gelerek oluşturduğu şer
koalisyonun saldırısıyla, 31 Mayıs
2013’te zirveye ulaşan, MHP’nin işler çığırından çıkmak üzereyken partizanlarını
geri çektiği, Haziran sonlarına doğru şiddeti azalan Gezi Parkı Terörü ile sınandı.
2011
seçimlerinde %49 oy alarak iktidar olan, ancak Neocon ABD, Alman ve İngiliz
medyası ve bir kısım yerel medya
tarafından diktatörlükle suçlanan Erdoğan istifaya zorlanacak; böylece Türkiye
durdurulacak ve leş yiyicilerin pastası genişleyecekti.
İktidar Partisi’ni destekleyenler büyük mitinglerle bu oyunu bozdular, leş yiyiciler başarısız oldular ve plan
değişti. Suriye ile ilgili stratejilerin değişmesi Türkiye’deki başarısızlıkla
doğrudan ilgiliydi. Davutoğlu, ülkesindeki demokratik olmayan protestoları
bastıran ve demokrasi ile yönetilen bir cumhuriyetin Dışişleri Bakanı olarak
Daho’daki Suriye’nin Dostları toplantısına katılabildi.
Gezi
Parkı Terörü, CIA ile irtibatlı olduğu
belli olan ve 1993 sonrası eski Dünya düzenini kaoslar üreterek yıkıp, yeni
Dünya Düzeni kurmak isteyen, Gene Sharp adlı bir şiddet pazarlamacısı
sahtekarın fikir babalığı yaptığı Amerikan, İngiliz, Rus, Fransız, Alman,
İsrailli ve İranlı ajanların birlikte çalışarak şiddetini arttırdığı, yerel
taşeronluğunu masonik örgütlenmelerin ve Alman vakıflarının yaptığı çok
katmanlı bir operasyondu. İngiltere’nin Ankara Büyükeçiliğinde çalışan personel kırmızı kıyafetlerle Gezi Parkı
Terörüne destek vermişlerdi.
BM, ABD ve Almanya Polis Şiddeti’ni bahane ederek sürekli itidal çağrıları yapıyordu. Rusya ve İran Türkiye’nin iç konusu diyerek sahne gerisine kaçıyor, İngiltere Başbakanı Cameron,reformlar yaptığı için katledilen III.Selim kostümlü Erdoğan fotoğrafını kullanan Ekonomist’le karşı sahnede Erdoğan’a hayran olduğunu dile getiriyordu. Sessiz kalan tek leş yiyici Fransa’ydı.
BM, ABD ve Almanya Polis Şiddeti’ni bahane ederek sürekli itidal çağrıları yapıyordu. Rusya ve İran Türkiye’nin iç konusu diyerek sahne gerisine kaçıyor, İngiltere Başbakanı Cameron,reformlar yaptığı için katledilen III.Selim kostümlü Erdoğan fotoğrafını kullanan Ekonomist’le karşı sahnede Erdoğan’a hayran olduğunu dile getiriyordu. Sessiz kalan tek leş yiyici Fransa’ydı.
Almanya
Başbakanı Merkel, Gezi Parkı Terörünü bahane ederek, Türkiye-AB görüşmelerini
engellemeye çalışıyor, Alman medyası ABD’deki gösterilerden alınan fotoğraflar
kullanılarak kampanya yapıyor; Türkiye aleyhinde kamuoyu oluşturmaya
çalışıyordu. Türkiye’nin Suriye’nin iç işlerine katılmasını eleştiren CHP Genel
başkanı Kılıçdaroğlu Merkele mektup yazarak, Almanya’yı Türkiye’nin içişlerine
karışmaya davet ediyordu. Almanya vakıfları ve ajanları aracılığı ile
karıştırdığı Türkiye’ye ana muhalefet lideri tarafından davet ediliyordu.
Sebep
açıktı. Türkiye Afrika kıtasına ‘iyilik çıkarması’ yapıyordu ve bu kıta leş
yiyicilerin açlık, yoksulluk ve sefaletle baş başa bıraktıkları zavallı bir
kıtaydı. Küresel leş ittifakına göre Türkiye, Ortadoğu’da ve Afrika’da
durdurulmalıydı.
Leş
Yiyici Küresel İttifak, Türkiye’yi durduramadı ve Suriye planları yeniden
değişti. AB, 1 Haziran’da süresi dolan Suriye’ye silah ambargosu kararını
uzatmadı; ancak Gezi Parkı Terörü bastırılana kadar da Suriyeli muhaliflere
silah göndermedi. Rusya AB’ye misilleme olarak Esed’e S-300 füzeleri
göndereceğini açıkladı. İran 4 milyar dolarlık maddi destek vereceğini ilan
etti.
Türkiye,
İstanbul’da toplantılar yapan SMDK üyeleri ile çok ciddi çalışmalar yapmış ve
Gezi Parkı Terörü’nün başlangıcında ve en şiddetli zamanlarında SMDK üyeleri
üzerinde Cenevre baskısı kuran leş yiyicileri askıda bırakmıştı.
Suriye'de
rejimle savaşan muhalifler, ülke dışındaki Suriye muhalefeti koalisyonuna sert
eleştirilerde bulundu ve 'Suriye Devrimi'ni temsil etmediklerini ilan etti.
Suriye'deki Devrimci Hareket imzalı yazılı açıklamada, iyice genişletilen
Suriye Ulusal Koalisyonu'nun 'ulusal ve uluslararası aktörlerin kendisini ele
geçirmesine izin verdiği' iddia ediliyordu.
Savaşanların
mesajını alan Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Milli Koalisyonu (SMDK) üyesi
Geroge Sabra, İran ve Hizbullah milislerinin Kuseyr'de işgali sürdüğü sürece
hiç bir toplantıya katılmayacaklarını söyledi. Rusya, ABD ve Birleşmiş
Milletler temsilcilerinin katılımı ile 5 Haziran’da Cenevre’de Suriye krizinin
çözümüne yönelik toplanacak uluslar arası konferansın hazırlıkları için yapılan
Zirve’den uzlaşma çıkmadı. Rusya Esedsiz bir çözüme karşıydı; ÖSO’yu terörist
örgüt olarak tanımlıyordu. ABD ise katil Esed’in Suriye’nin geleceğinde yeri
olmadığına inanıyordu.
Erdoğan’ın,
içeriden ve dışarıdan II. Abdülhamid’in maruz kaldığı kampanyanın aynısı ile
tehdit edilse de, kendisini destekleyen halkıyla birlikte dik durarak elde ettiği yeni zafer, onu dünya için bir
umut haline getirdi. Suriye, çok daha hızlı bir yıkımla, çok daha keskin bir
dönemece girmişken, tarih leş yiyicilerin maskesini sonuna kadar düşürmüştü.
İran,
leş yiyicilerle ittifak yapmış, Türkiye’yi zayıflatmak için büyük çaba sarf
etmişti. Bunun karşılığında da Soros Yeşil Devrimini geri çekmiş, İran , 14
Haziran 2013’te, çok sakin geçen bir seçim sonrasında ABD ile ilişkilerini
geliştireceğini vaat eden Ruhani’yi cumhurbaşkanı seçtirmişti. Obama ve Cameron
heyecanla seçimin sonucunu bekliyordu.
İran İçişleri Bakanı onları bekletmemiş, oy sandıklarının dörtte biri açılmışken Ruhan’inin ilk turda oyların %51’ini aldığını ilan etmişti. Seçim sonucu Leş Yiyici Küresel İttifak tarafından sevinçle karşılanmış, Suriye’de Esed’in her gün öldürdüğü ortalama yüz masum insanın cesetleri henüz gömülmemişken Obama, İran’la doğrudan görüşmelerin başlayabileceğini ilan etmiş, İngiltere Yüksek Mahkemesi de İran Bankalarına uygulanan yasağı iptal etmişti.
İran İçişleri Bakanı onları bekletmemiş, oy sandıklarının dörtte biri açılmışken Ruhan’inin ilk turda oyların %51’ini aldığını ilan etmişti. Seçim sonucu Leş Yiyici Küresel İttifak tarafından sevinçle karşılanmış, Suriye’de Esed’in her gün öldürdüğü ortalama yüz masum insanın cesetleri henüz gömülmemişken Obama, İran’la doğrudan görüşmelerin başlayabileceğini ilan etmiş, İngiltere Yüksek Mahkemesi de İran Bankalarına uygulanan yasağı iptal etmişti.
Körfez
ülkelerine milyarlarca dolarlık silah satan leş yiyiciler, henüz Irak’ta
çiğnedikleri masum etlerini sindirmemişlerken, Suriyeli yüz bin masumun etine
dadanmışlardı. İsrail’in Esed’i desteklemek için muhaliflerin ele geçirdiği ağır
silahları uçaklarıyla vurmasına da Türkiye dışında tepki gösteren olmadı.
Türkiye,
Doha’da Mursi’nin Esed’le diplomatik ilişkilerini kesen desteğiyle daha da
dirençli görünüyor ve ÖSO elde ettiği tanksavarlar ve uçaksavalarla yeni bir
akışa doğru savruluyor. En azından leş yiyiciler bir daha ki sofra anına kadar
muhaliflerin kendilerini savunmalarına engel olmayacaklar.
Tarih
Erdoğan’ın sırtına yüklediği zafer sorumluluğunu geri almayacak. Aldığı
darbelerle daha da güçlenen Türkiye’yi ve Suriye’yi daha karanlık günler
beklemiyor. Suriye Türkiye için İnşirah vakti olmaya devam ediyor.
Âkil Ağazâde, Sonsuz Ark, 22.06.2013