25 Haziran 2013 Salı

SA266/AyS10: Gezi Parkı Psiko-Sosyolojisi/ Katatonik Sosyal Şizofreni

Bu parça ‘Katatonik Sosyal Şizofreni’ teşhisiyle tedavi görmesi gereken, kaskatı kesilmiş, iletişimi reddeden bir gerçeğimiz.


Ekolali, Ekopraksi, Karmaşık İrade Bozuklukları,  Davranış Bozuklukları, Rijidite, Bölünmüş Akıl

Gezi Parkı’na yönelik belediye tadilat planlarını protesto ederek, orada çadır kurdular; sonra olanlar oldu, ağızlarındaki baklayı çıkardılar. Başbakan Erdoğan’ı indirmeyi hedeflediklerini söylediler.  Onlar kim miydi? Her biri sosyolojik gerçeklik rüyasına dalan analizcilerin sevgili laboratuar denekleriydi.
./.
Hiçbir eğitimleri, birikimleri, araştırmaları olmadığı halde sadece ideolojik reflekslerle, psikoloji, psikanaliz, sosyoloji uzmanı pozlarında her tarafı yakan-yıkan, kitap okuyan, kadınlara saldırıp, bebekleriyle birlikte tekme tokat döven, polislere küfredip taşlarla, demir bilyeli sapanlarla saldıran , taksimin ve Türkiye’nin birçok yerinde duvarlara, arabalara, panolara, tabelalara, pankartlara Başbakan Erdoğan’a ve ölmüş annesine yazdıkları küfürlerle ruhlarındaki kiri her tarafa saçan ve bir kısmı bira ve şarap tüketicisi olan göstericileri tahlil ettiler, anlamaya çalıştılar, anladılar ve sonra onlar da dönüp diğerleri gibi Erdoğan’a “Bunlar haklıdırlar, suçlu sensin, sen onları anlamadın istifa et! dediler.

Her akşam 20:55’te ve 00:25’te başlayıp yirmi dakika süren tencere, tava ve korna gürültüleriyle Türkiye’de her ilde insanları taciz edenleri, sosyolojik bir tepki veren hak talepçileri olarak masumlaştırdılar. Rahatsız edilen, sinirleri üzerinde gerilim parodileri üretilenlerin haklı taleplerini umursamayarak, nesnelliklerini yok ettiler. Taraftılar, taraflarını korudular.
../..
Mesele, ‘başlangıçta tadilatla yerlerinden edilecek birkaç ağaçtı’, diyerek sosyolojik analizler icra edenlerin nesnel, ancak portatif sonuçlarla ortalıkta raksetmeleri, bilimsel bir pencere açmadı kimseye; ama onlar böylelikle genel kuşak saldırganlığına ek olarak bilişsel bir saldırganlık alanı üretilmesine hizmet ettiler. ‘Başlangıçta haklıydınız, başlangıçtan sonraki saldırganlığı bırakırsanız, şimdi yine haklı olabilirsiniz’ impulsları gönderdiler. Onları yaptıkları şeye, Erdoğan üzerinde baskı kurmaya devam etmek üzere, ittiler.

Gezi Parkı Eylemleri başlangıçta Erdoğan’a karşı yapılsaydı, Erdoğan’ın verdiği tepkiler siyasî, sosyolojik ve psikolojik tahlillere konu edilebilirdi; ancak olgu, başlangıç nedenlerinin arkasına saklanılan terör paradigmalarının titizlikle üretilmiş bir sonucuydu. Adım adım uygulandı ve uygulama aşamalarında her türlü ideolojik, dinî, siyasî ve ekonomik nedenlerle ,%49 oy alarak Başbakan olan Erdoğan’a karşı olanları birleştirdiler. Amaçları her yer büyük terör tehdidi altında iken açıklandı : “Erdoğan, istifa!”
…/…
31 Mayıs 2013 gecesi 'Ya bu gece ya da hiçbir zaman!' sloganları atıldığında, sosyolojik bir olgu olarak tanımlanabilecek ancak siyasî ve ideolojik boyutları daha derin olan ‘terör ve isyan’ konulu tiyatronun gösterime konulduğu anlaşıldı.

Tiyatronun oyuncuları ‘Katatonik Şizofreni’ ile mâlûl hastalardı. Ekolali  ve Ekopraksi belirtileri bütün eylemlerinde vardı. Bir merkezden üretilerek kulaklara fısıldanan, telefonlardan, mesajlarla ve twitter ya da facebook üzerinden iletilen bir sözcük ve sloganlar, yakıp yıkılan meydanlarda, sokaklarda papağan gibi açıkça ve anlamsız bir biçimde patolojik olarak yinelendi.  ‘Direngezi’, ‘Occupygezi’, ‘Tayyip İstifa’, ‘Her Yer Taksim- Her yer Direniş’ gibi sürekli tekrarlanan sloganlar, Türkiye’deki benzer gruplar tarafından tekrarlandı.  Birbirlerinin davranışlarını durmadan taklit ettiler; telefonlardan gelen mesajları sorgulamadan onlara baş eğdiler ve basmakalıp davranışlar otomatik olarak yaygınlaştı.
…./….
Gezi Parkı eylemcilerinin ortak tek özelliği terör motivasyonlarıydı. Gözlerinde büyük bir kararlılık vardı ve bilişsel bir bölünme yaşıyorlardı. Katılımcıların aileleri onları kapıldıkları salgından korumaya çalışıyor; ancak onlar müdahaleyi reddediyor, doğru ya da yanlış, gerçek ya da sanrı arasında dalgalanıp duruyorlardı. Kendi eylem grupları dışında iletişime kapatmışlardı kendilerini.

Göstericilerin ürettikleri şiddet tepki toplamaya başlayınca, bağırarak sokaklarda yürürken ayrıştılar, polise, çevreye saldıranları, zarar verenleri ayıklamaya çalıştılar; savunma refleksleri polise şiddet uygulayarak polisi şiddete tahrik etmeye endeksli olarak çalışıyordu. Direniyorlardı, direnmenin en etkili şiddet olduğunu bilerek. Polisi basınçlı su ya da gaz bombası seçeneklerine zorlayarak şiddet gerçeğini atomlarına ayırdılar. 'Polis Şiddeti' denen kurgulanmış ve gerçekleştirilmiş sonucu ürettiklerinde de uluslararası baskı oluşturmak istediler. Bölünmüş bir aklın sınırlarında dalgalandılar.
…../…..
Küresel ağlardan aldıkları destek Türkiye genelinde büyük desteğe dönüşemeyince, karmaşık irade bozuklukları başladı. PKK karşıtı görünen Atatürkçülerle PKK’lılar yanyana bayrak ve poster astılar, milliyetçiler, solcularla kolkola polis püstkürttüklerini fark edince ayrışmalar arttı. Gezi Parkı’nda davranış bozuklukları görüldü. Direniş çadırlarında seks, tuvalet ihtiyacının çevrede açık alanda giderilmesi, kirli ve namaz kılmaya uygun olmayan alanda toplu gösteri namazları kılmak gibi norm dışı uygulamalar ortaya çıktı.

Dayanışma adı altında kabartılmaya çalışılan duygular, insanların  paylaşım duygularını bir süre beslese de bilinçaltında gergin bir halde bekleyen egoist, hastalıklı duygular birbirlerini itmelerine neden oldu. Direnişte, Gene Sharp öğretisi gereği sonraki aşamalara geçilerek, direnişçilerin olası yıpranmaları engellenmeye çalışıldı; her basamak dağılan dayanışma duygusunu yeniden onardı ve sonuçta yaptıklarıyla, elde ettikleri sonuçlar örtüşmeyince sosyolojik bulgular yerini katatonik şizofrenik bulgulara terk etti. 

Gezi Parkı eylemcilerine destek veren gazeteciler, televizyoncular, iş adamları, özel üniversiteler, terör örgütleri, darbeciler hep birden anlamsız ve neden-sonuç ilişkileri kopmuş eş tepkilerle Ekolali’nin ve Ekopraksi’nin sosyolojik forma bürünmüş adını koydular ‘Katatonik Sosyal Şizofreni’

Ve topluca toplumdan soyutlandılar, kaskatı kesildiler. Rijidite gerçekleşmişti. İletişim kurulamıyordu, tedaviye cevap vermiyorlardı. Onları iyileştirecek tek şey bölünmüş akıllarını tatmin edecek olan bir askeri darbeydi.
……/……
Başarılı olamadılar, yüzlercesini yaraladıkları bir tanesini de öldürdükleri polislere yöneldiler. Polislerin toplumu değil Erdoğan’ı koruduklarını düşünüyorlardı;  Erdoğan’ın Polisleri, Erdoğan’ın Hükümeti, Erdoğan’ın Türkiye’si.

Gezi Parkı direnişçilerinin başlangıç nedenleri, hiçkimseyi ikna etmemeye başladığında geniş toplum duyarlılıklarını işletti ve hastalıklı rijidit organ kontrol altına alındı. Yüzlerce yıllık tepkime artık durulmuş ve küresel ittifaklara entegre yerel  vakalar patolojik olarak tespit edilmişti.

Türkiye, artık amacına ulaşmamış, ancak yaşamaya devam edecek olan bu parçasının davranışlarına alışmak zorunda. Bu parça ‘Katatonik Sosyal Şizofreni’ teşhisiyle tedavi görmesi gereken kaskatı kesilmiş, iletişimi reddeden bir gerçeğimiz.




Aykut Seçkiner, Sonsuz Ark, 23.06.2013, Kırk İki Ara Noktalı Yazılar 10




Ne-Nedir Diyagramı:
  
A- Katatoni Nedir?

Katatoni, psikomotor belirtilerle karekterize bir klinik tablo. İlk kez 1874 yılında, Karl Ludwig Kahlbaum tarafından tanımlanmıştır.Psikiyatrik bozukluklar dışında başka çeşitli tıbbi nedenlerle de ortaya çıkabilir. Katatoni DSM-IV'e kadar, sadece şizofrenin bir parçası olarak ele alınmıştır.  Daha önceleri şizofreninin bir parçası olarak görülen katatoni, daha sonra başka nedenlere bağlı olarak da ortaya çıkmasının gösterilmesiyle ayrı bir olgu olarak ele alınmaya başlanmıştır.

Katatonide görülen bulgular arasında şunlar yer almaktadır: Basit hareket bozuklukları (balmumu yumuşaklığı, mannerizm, stereotipi, katalepsi gibi), karmaşık irade bozuklukları (birlikte gitme, birlikte yapma, karşıt olma, harekette iki değerlilik (ambitandans), ekopraksi ve hipermetamorfozis), davranış bozuklukları (taşkınlıktan stupora kadar değişen etkinlik düzeyi), konuşma bozuklukları (konuşmada stereotipi, mannerizm, ekolali, palilali, mutizm gibi). En sık bulguları ise; mutizm, postür alma (posturing), negativizm, donup kalma, ekofenomeni (ekolali ve ekopraksi gibi) ve rijiditedir.

B- Şizorfeni Nedir?

Şizofreni; düşünüş, duyuş ve davranışlarda önemli bozuklukların görüldüğü, hastanın kişiler arası ilişkilerden ve gerçeklerden uzaklaşarak kendi dünyasında yaşadığı, genellikle gençlik çağında başlayan bir ruhsal hastalıktır.

Şizofreni kelimesi, Yunanca ayrık veya bölünmüş anlamına gelen "şizo" (schizein, Yunanca: σχίζειν) ve akıl anlamına gelen "frenos" (phrēn, phren- Yunanca: φρήν, φρεν-) sözcüklerinin birleşiminden gelir.

 Anlatılmak istenen kişinin iki kişilikli olması değil, aynı anda iki farklı gerçekliğe inanmasıdır. "Gerçek gerçeklik" normal, sıradan bir insanın algılamasına denk düşerken, "ikinci gerçeklik" sağlıklı bir insanın anlayamayacağı, çoğu kez belli bir sisteme dayalı bir gerçekliktir. Şizofreni genetik ve çevresel faktörlerin rol aldığı oldukça kompleks bir hastalıktır.

C- Katatonik Şizofreni Nedir?

 Katatonik kişinin belli bir durumda uzun süre kıpırdamadan kalması demektir. Katatonik şizofreninin en önde gelen belirtileri hareket alanındadır. Katatonik tip şizofreninin başlıca özelliği motor hareketsizlik, aşırı motor etkinlik, aşırı negativizm, seçici konuşmamazlık, istemli davranışlarda acayiplikler, ekolali ya da ekopraksiyi kapsayabilen belirgin bir psikomotor bozukluktur.

D- Ekolali Nedir?

 Ekolali, başka bir kişi tarafından yeni söylenen bir sözcüğün ya da deyişin papağan gibi açıkça ve anlamsız bir biçimde patolojik olarak yinelenmesidir.

E- Ekopraksi nedir?

Ekopraksi, başka bir kişinin davranışlarını durmadan taklit etmedir. Diğer özellikleri basmakalıp davranışlar, otomatik baş eğme ya da taklitçiliktir.

 F- Rijidite Nedir?

Rijidite, bir veya bir kaç kasta kas tonusünün artması sonucu etkilenen vücut parçasının katılaşması ve hareket edememesi sebebi ile duyulan sertleşme / sıkılık hissidir.


Seçkin Deniz Twitter Akışı