Bu parça ‘Katatonik Sosyal Şizofreni’ teşhisiyle tedavi görmesi gereken, kaskatı kesilmiş, iletişimi reddeden bir gerçeğimiz.
Ekolali,
Ekopraksi, Karmaşık İrade Bozuklukları,
Davranış Bozuklukları, Rijidite, Bölünmüş Akıl
Gezi Parkı’na yönelik
belediye tadilat planlarını protesto ederek, orada çadır kurdular; sonra
olanlar oldu, ağızlarındaki baklayı çıkardılar. Başbakan Erdoğan’ı indirmeyi
hedeflediklerini söylediler. Onlar kim miydi?
Her biri sosyolojik gerçeklik rüyasına dalan analizcilerin sevgili laboratuar
denekleriydi.
./.
Hiçbir eğitimleri, birikimleri,
araştırmaları olmadığı halde sadece ideolojik reflekslerle, psikoloji, psikanaliz,
sosyoloji uzmanı pozlarında her tarafı yakan-yıkan, kitap okuyan, kadınlara
saldırıp, bebekleriyle birlikte tekme tokat döven, polislere küfredip taşlarla,
demir bilyeli sapanlarla saldıran , taksimin ve Türkiye’nin birçok yerinde
duvarlara, arabalara, panolara, tabelalara, pankartlara Başbakan Erdoğan’a ve ölmüş
annesine yazdıkları küfürlerle ruhlarındaki kiri her tarafa saçan ve bir kısmı
bira ve şarap tüketicisi olan göstericileri tahlil ettiler, anlamaya çalıştılar,
anladılar ve sonra onlar da dönüp diğerleri gibi Erdoğan’a “Bunlar haklıdırlar,
suçlu sensin, sen onları anlamadın istifa et! dediler.
Her akşam 20:55’te ve 00:25’te başlayıp yirmi dakika süren tencere, tava ve korna gürültüleriyle Türkiye’de her ilde insanları taciz edenleri, sosyolojik bir tepki veren hak talepçileri olarak masumlaştırdılar. Rahatsız edilen, sinirleri üzerinde gerilim parodileri üretilenlerin haklı taleplerini umursamayarak, nesnelliklerini yok ettiler. Taraftılar, taraflarını korudular.
../..
Mesele, ‘başlangıçta
tadilatla yerlerinden edilecek birkaç ağaçtı’, diyerek sosyolojik analizler
icra edenlerin nesnel, ancak portatif sonuçlarla ortalıkta raksetmeleri, bilimsel
bir pencere açmadı kimseye; ama onlar böylelikle genel kuşak saldırganlığına ek
olarak bilişsel bir saldırganlık alanı üretilmesine hizmet ettiler. ‘Başlangıçta
haklıydınız, başlangıçtan sonraki saldırganlığı bırakırsanız, şimdi yine haklı
olabilirsiniz’ impulsları gönderdiler. Onları yaptıkları şeye, Erdoğan üzerinde
baskı kurmaya devam etmek üzere, ittiler.
Gezi Parkı Eylemleri
başlangıçta Erdoğan’a karşı yapılsaydı, Erdoğan’ın verdiği tepkiler siyasî, sosyolojik
ve psikolojik tahlillere konu edilebilirdi; ancak olgu, başlangıç nedenlerinin
arkasına saklanılan terör paradigmalarının titizlikle üretilmiş bir sonucuydu. Adım
adım uygulandı ve uygulama aşamalarında her türlü ideolojik, dinî, siyasî ve
ekonomik nedenlerle ,%49 oy alarak Başbakan olan Erdoğan’a karşı olanları birleştirdiler.
Amaçları her yer büyük terör tehdidi altında iken açıklandı : “Erdoğan, istifa!”
…/…
31 Mayıs 2013 gecesi 'Ya
bu gece ya da hiçbir zaman!' sloganları atıldığında, sosyolojik bir olgu olarak
tanımlanabilecek ancak siyasî ve ideolojik boyutları daha derin olan ‘terör ve
isyan’ konulu tiyatronun gösterime konulduğu anlaşıldı.
Tiyatronun oyuncuları ‘Katatonik
Şizofreni’ ile mâlûl hastalardı. Ekolali ve Ekopraksi belirtileri bütün eylemlerinde
vardı. Bir merkezden üretilerek kulaklara fısıldanan, telefonlardan, mesajlarla
ve twitter ya da facebook üzerinden iletilen bir sözcük ve sloganlar, yakıp yıkılan meydanlarda, sokaklarda papağan
gibi açıkça ve anlamsız bir biçimde patolojik olarak yinelendi. ‘Direngezi’, ‘Occupygezi’, ‘Tayyip İstifa’, ‘Her
Yer Taksim- Her yer Direniş’ gibi sürekli tekrarlanan sloganlar, Türkiye’deki
benzer gruplar tarafından tekrarlandı. Birbirlerinin davranışlarını durmadan taklit
ettiler; telefonlardan gelen mesajları sorgulamadan onlara baş eğdiler ve basmakalıp
davranışlar otomatik olarak yaygınlaştı.
…./….
Gezi Parkı eylemcilerinin
ortak tek özelliği terör motivasyonlarıydı. Gözlerinde büyük bir kararlılık
vardı ve bilişsel bir bölünme yaşıyorlardı. Katılımcıların aileleri onları
kapıldıkları salgından korumaya çalışıyor; ancak onlar müdahaleyi reddediyor, doğru ya da yanlış, gerçek ya da
sanrı arasında dalgalanıp duruyorlardı. Kendi eylem grupları dışında iletişime
kapatmışlardı kendilerini.
Göstericilerin ürettikleri
şiddet tepki toplamaya başlayınca, bağırarak sokaklarda yürürken ayrıştılar,
polise, çevreye saldıranları, zarar verenleri ayıklamaya çalıştılar; savunma
refleksleri polise şiddet uygulayarak polisi şiddete tahrik etmeye endeksli
olarak çalışıyordu. Direniyorlardı, direnmenin en etkili şiddet olduğunu
bilerek. Polisi basınçlı su ya da gaz bombası seçeneklerine zorlayarak şiddet
gerçeğini atomlarına ayırdılar. 'Polis Şiddeti' denen kurgulanmış ve
gerçekleştirilmiş sonucu ürettiklerinde de uluslararası baskı oluşturmak
istediler. Bölünmüş bir aklın sınırlarında dalgalandılar.
…../…..
Küresel ağlardan
aldıkları destek Türkiye genelinde büyük desteğe dönüşemeyince, karmaşık irade
bozuklukları başladı. PKK karşıtı görünen Atatürkçülerle PKK’lılar yanyana
bayrak ve poster astılar, milliyetçiler, solcularla kolkola polis
püstkürttüklerini fark edince ayrışmalar arttı. Gezi Parkı’nda davranış
bozuklukları görüldü. Direniş çadırlarında seks, tuvalet ihtiyacının çevrede
açık alanda giderilmesi, kirli ve namaz kılmaya uygun olmayan alanda toplu
gösteri namazları kılmak gibi norm dışı uygulamalar ortaya çıktı.
Dayanışma adı altında
kabartılmaya çalışılan duygular, insanların paylaşım duygularını
bir süre beslese de bilinçaltında gergin bir halde bekleyen egoist, hastalıklı
duygular birbirlerini itmelerine neden oldu. Direnişte, Gene Sharp öğretisi
gereği sonraki aşamalara geçilerek, direnişçilerin olası yıpranmaları engellenmeye
çalışıldı; her basamak dağılan dayanışma duygusunu yeniden onardı ve sonuçta
yaptıklarıyla, elde ettikleri sonuçlar örtüşmeyince sosyolojik bulgular yerini katatonik
şizofrenik bulgulara terk etti.
Gezi Parkı eylemcilerine destek veren gazeteciler, televizyoncular, iş adamları, özel üniversiteler, terör örgütleri, darbeciler hep birden anlamsız ve neden-sonuç ilişkileri kopmuş eş tepkilerle Ekolali’nin ve Ekopraksi’nin sosyolojik forma bürünmüş adını koydular ‘Katatonik Sosyal Şizofreni’
Gezi Parkı eylemcilerine destek veren gazeteciler, televizyoncular, iş adamları, özel üniversiteler, terör örgütleri, darbeciler hep birden anlamsız ve neden-sonuç ilişkileri kopmuş eş tepkilerle Ekolali’nin ve Ekopraksi’nin sosyolojik forma bürünmüş adını koydular ‘Katatonik Sosyal Şizofreni’
Ve topluca toplumdan
soyutlandılar, kaskatı kesildiler. Rijidite gerçekleşmişti. İletişim
kurulamıyordu, tedaviye cevap vermiyorlardı. Onları iyileştirecek tek şey
bölünmüş akıllarını tatmin edecek olan bir askeri darbeydi.
……/……
Başarılı olamadılar,
yüzlercesini yaraladıkları bir tanesini de öldürdükleri polislere yöneldiler. Polislerin
toplumu değil Erdoğan’ı koruduklarını düşünüyorlardı; Erdoğan’ın Polisleri, Erdoğan’ın Hükümeti, Erdoğan’ın
Türkiye’si.
Gezi Parkı direnişçilerinin
başlangıç nedenleri, hiçkimseyi ikna etmemeye başladığında geniş toplum
duyarlılıklarını işletti ve hastalıklı rijidit organ kontrol altına alındı.
Yüzlerce yıllık tepkime artık durulmuş ve küresel ittifaklara entegre yerel vakalar patolojik olarak tespit edilmişti.
Türkiye, artık amacına
ulaşmamış, ancak yaşamaya devam edecek olan bu parçasının davranışlarına
alışmak zorunda. Bu parça ‘Katatonik Sosyal Şizofreni’ teşhisiyle tedavi
görmesi gereken kaskatı kesilmiş, iletişimi reddeden bir gerçeğimiz.
Aykut Seçkiner, Sonsuz
Ark, 23.06.2013, Kırk İki Ara Noktalı Yazılar 10
Ne-Nedir Diyagramı:
A- Katatoni Nedir?
Katatoni, psikomotor
belirtilerle karekterize bir klinik tablo. İlk kez 1874 yılında, Karl Ludwig
Kahlbaum tarafından tanımlanmıştır.Psikiyatrik bozukluklar dışında başka
çeşitli tıbbi nedenlerle de ortaya çıkabilir. Katatoni DSM-IV'e kadar, sadece
şizofrenin bir parçası olarak ele alınmıştır. Daha önceleri şizofreninin bir parçası olarak
görülen katatoni, daha sonra başka nedenlere bağlı olarak da ortaya çıkmasının
gösterilmesiyle ayrı bir olgu olarak ele alınmaya başlanmıştır.
Katatonide görülen
bulgular arasında şunlar yer almaktadır: Basit hareket bozuklukları (balmumu
yumuşaklığı, mannerizm, stereotipi, katalepsi gibi), karmaşık irade
bozuklukları (birlikte gitme, birlikte yapma, karşıt olma, harekette iki
değerlilik (ambitandans), ekopraksi ve hipermetamorfozis), davranış
bozuklukları (taşkınlıktan stupora kadar değişen etkinlik düzeyi), konuşma
bozuklukları (konuşmada stereotipi, mannerizm, ekolali, palilali, mutizm gibi).
En sık bulguları ise; mutizm, postür alma (posturing), negativizm, donup kalma,
ekofenomeni (ekolali ve ekopraksi gibi) ve rijiditedir.
B- Şizorfeni Nedir?
Şizofreni; düşünüş,
duyuş ve davranışlarda önemli bozuklukların görüldüğü, hastanın kişiler arası
ilişkilerden ve gerçeklerden uzaklaşarak kendi dünyasında yaşadığı, genellikle
gençlik çağında başlayan bir ruhsal hastalıktır.
Şizofreni kelimesi,
Yunanca ayrık veya bölünmüş anlamına gelen "şizo" (schizein, Yunanca:
σχίζειν) ve akıl anlamına gelen "frenos" (phrēn, phren- Yunanca:
φρήν, φρεν-) sözcüklerinin birleşiminden gelir.
Anlatılmak istenen kişinin iki kişilikli
olması değil, aynı anda iki farklı gerçekliğe inanmasıdır. "Gerçek
gerçeklik" normal, sıradan bir insanın algılamasına denk düşerken,
"ikinci gerçeklik" sağlıklı bir insanın anlayamayacağı, çoğu kez
belli bir sisteme dayalı bir gerçekliktir. Şizofreni genetik ve çevresel
faktörlerin rol aldığı oldukça kompleks bir hastalıktır.
C- Katatonik Şizofreni
Nedir?
Katatonik kişinin belli
bir durumda uzun süre kıpırdamadan kalması demektir. Katatonik şizofreninin en
önde gelen belirtileri hareket alanındadır. Katatonik tip şizofreninin başlıca
özelliği motor hareketsizlik, aşırı motor etkinlik, aşırı negativizm, seçici
konuşmamazlık, istemli davranışlarda acayiplikler, ekolali ya da ekopraksiyi
kapsayabilen belirgin bir psikomotor bozukluktur.
D- Ekolali Nedir?
Ekolali, başka bir kişi tarafından yeni
söylenen bir sözcüğün ya da deyişin papağan gibi açıkça ve anlamsız bir biçimde
patolojik olarak yinelenmesidir.
E- Ekopraksi nedir?
Ekopraksi, başka bir
kişinin davranışlarını durmadan taklit etmedir. Diğer özellikleri basmakalıp
davranışlar, otomatik baş eğme ya da taklitçiliktir.
F- Rijidite Nedir?
Rijidite, bir veya bir
kaç kasta kas tonusünün artması sonucu etkilenen vücut parçasının katılaşması
ve hareket edememesi sebebi ile duyulan sertleşme / sıkılık hissidir.