The
Mendacium; Sahte Kurgu –Konsorsiyum: “Cehennem'in
Kapıları İstanbul'a Açılıyor!”
Kitapları da sinema filmleri gibi sonda kalan tortuyla hatırlamayı tercih ediyorum. Her film kısa ve canlı bir kitaptır, ayrıca kitaptan daha etkili ve kalıcı görsel ve işitsel zıpkınlar kullanır. Dan(iel) Brown’un son romanı Cehennem, İstanbul’la ilişkili olduğu için Türkiye medyasında sansasyonel bir ilgi gördü. Biraz kompleksif biraz da operasyonel bir ilgiydi, PR çalışmasıydı medyada yankılanan ‘şeyler’.
Romanı okumak, her zamanki gibi kolaydı; ancak Dante’nin İlahi Komedyasına entegre olmaya çalışan bir anlatının sonunda şaka gibi bir çözümle karşılaşmış olmak tedirgin edici oldu benim için. Bütün bir kolektif çalışma, neredeyse bir orduyla işbirliği halinde yazılan roman çok sıradandı; dünyadaki insan sayısını azaltmak için yayılan ve ne zaman, nerede, kimde, ne kadar sürede ortaya çıkacağı belli olmayan bir kısırlık virüsünün İstanbul Yere Batan Sarnıcında, suda çözünebilir bir torbadan özgür kalarak atmosfere yayılışını anlatmıştı. Hepsi buydu; ne bir veba virüsü vardı pakette ne de insan için soykırım diye nitelendirilebilecek acil bir yaygara. Sadece basit ve etkisi belirsiz bir kısırlık.
Amerikan
kökenli herhangi bir medyatik faktörün masum nedenlerle ortaya çıkmadığını çok
iyi biliyorum. Sanat, tarih boyunca asla sanat olarak kalmadı, kalması da
beklenmemeli. Sanat her alanıyla bir ideolojinin taşıyıcısı oldu.
Dan Brown
gizem, mistik parametreler, şifreler ve çözümlemelerle kurduğu anlatı
serüvenini doğrudan mason olan dedesine borçlu. Mason bir ferdin bütün neslinin
mason olmaması için hiçbir neden yok; aksine çok daha keskin ve etkili bir güce
sahip olmak adına ardıl tüm nesillerin bu gizli yapılanmayla ilişkili olmayı
tercih etmesi çok doğal. Hazır kariyer, hazır ün ve hazır güç, her zaman tercih
edilebilirdir.
Dan Brown’un
Cehennem romanında neden 13-14. yüzyıl palavracısı Dante Alighieri’nin İlahi
Komedya’sını ana omurga olarak kullandığını, Floransa’dan İstanbul’a uzanan
basit bir entrika romanı tasarladığını merak etmiş olmam, onun Dijital Kale’de
anlattığı elektronik istihbarat ağını biliyor olmamdan ve Da Vinci Şifresi’nin masonik arkaplanını çok
iyi hatırlıyor olmamdan kaynaklanıyor.
İlk romanı
Dijital Kale(1996)’de Amerika Ulusal Güvenlik Teşkilatı'nın (NSA) sivil halkın
mahremiyeti ile ulusal güvenlik arasındaki ince çizgiyi irdeliyordu. Yazar
tekno-gerilim türündeki ikinci romanı İhanet Noktası'nda da politikada ahlak,
güvenlik ve gizli teknoloji konularını işlemişti.
Dijital
Kale’nin yayınlanmasından on yedi yıl sonra Haziran 2013’te yahudi asıllı olduğu iddia edilen Edward
Snowden adlı bir NSA çalışanı, analist, ABD Ulusal Güvenlik Ajansı'nın (NSA)
Prism ve Tempora İnternet gözetim programları
ile dünyada milyonlarca kişinin telefon ve internet kayıtlarını izlediği
bilgisini basına sızdırdı. İngiliz The Guardian
gazetesi Snowden’in itiraflarını Haziran-Temmuz 2013 tarihlerinde bir
dizi halinde yayınladı.
ABD,
yani Obama çok zor duruma düşürülmüştü. Rusya ve Avrupa Birliği ile çok açık
anlaşılır bir dinleme krizi üretilmişti. Konuya dahil olan bütün ülkeler aynı
‘dinleme ve izleme’ suçunu işledikleri için konu bir süre sonra karşılıklı suç
ortaklığı ile sıradan bir hale gelse de Snowden, Wikileaks’ın görünen yüzü,
editörü ve basın sözcüsü, eski bir fizik ve matematik öğrencisi, bilgisayar
programcısı, Avustralyalı
internet aktivisti Julian Paul Assange gibi İsrail’le ilgili herhangi bir bilgi
sızdırmamıştı.
Snowden
ve Assange Obama’yı kıskaca alan iki sızıntı uzmanıydı. Sızıntıların genel
amacı ABD’yi ve ilişkili olduğu ülkeleri etkilemekti. Her iki eylemin birer
şantaj operasyonu olduğu net bir şekilde görülebiliyordu. Dan Brown’un son
romanı Cehennem’in her iki olayla
doğrudan ilgisi yok; ne var ki önceki iki romanının birebir örtüştüğü
tez-kanıt zinciri saklanamaz boyuttaydı.
Brown’un anlattıkları kanıtlanmıştı.
Dan
Brown’un ilgisiz bir şekilde İstanbul’a bağladığı Cehennem, İnsanlığın nüfus
planlamalarında başarısız olduğu iddiasına dayanan ve okuyucuların ciddi bir
tehditle karşı karşıya olduklarını zannetmelerini amaçlayan bir roman. Zaten
romanda gerçeği manipüle eden ve sanrılar inşa ederek insanları aldatan bir
organizasyon, bir konsorsiyum, bir sistem temsilcisi olarak gri bir gemi
var. Geminin adı “The Mendacium”, yani
Sahte Kurgu .
Romanı
okurken Konsorsiyum’un gizli, güçlü, ancak yasadışı bir yapılanma olduğunu ve
konsorsiyumun dünyanın her yerinde, her meslekten operasyon ekipleri olduğunu,
bu ekiplerin de karşı konulamaz bir güce sahip olduğunu anlıyorsunuz.
Hükümetleri, güvenlik güçlerini ve istihbarat örgütlerini korkuyla sindiren bir
güç.
Dan
Brown’un önceki romanlarından yayılan bilinç altı parodileri de bu gizemli ve
korkunç güce herkesin inanmasını sağlamak istiyordu. Dan Brown’da The Mendacium’un bir parçasıydı
ve sahte kurgular üreterek insanları korkutmak istiyordu.
Neden
Dante? Neden İstanbul? Ve neden cehennem kapılarını İstanbul’a açıyor olsun?
Dante de bir tapınak şövalyesi, yani mason. İlahi Komedya, yazıldığı dönemde
Papa’yı, kiliseyi zayıf düşürmek isteyen
kurgusal bir anlatı. Mistik güçlere sahip biri gibi gösterdiği kendisini
azizleştirerek kovulduğu Floransa’ya geri dönmeyi hayal eden bir mason başka ne
yapabilirdi?
Dante, pagan tanrıları işleyerek sapkın her türlü masonik kırıntıyı hristiyan teolojisine sıkıştıran, İsa’yı yeni bir pagan tanrı olarak anlatmaya çalışan ve İslam Peygamberi Muhammed’i papa olamadığı için yeni bir din kuran cehennemlik bir kardinal olarak tanımlayan ruh hastası bir adam.
Dante’nin Homeros’tan ve Kur’an’daki cehennem anlatılarından korku verici ayrıntılar çalarak kurduğu cehennem-araf-cennet anlatısı, deli saçmasından başka bir şey değil; ancak İlahi Komedya, kendisinden sonra hızla kiliseyi işgal eden bir yüksek değer haline geliyor. Kilise ve Papa, Dante’ye, yani tapınak şövalyelerine yeniliyor. Konsorsiyum, son Papa I. Franciscum’un söylediği gibi yolsuzluklarla, cinsel istismarlarla sarsılan Vatikan’da Kardinaller arasında Eşcinseller Lobisi oluşmasını da sağlayabilir hale geliyor.
İlahi
Komedya, islamofobi besleyen karakteri ile Hıristiyan dünyasını İslam’a ve
peygamberine karşı ön yargılarla inşa ederken, İstanbul ve 21. yüzyılın bu
işlerle konsorsiyumla ilişkisini düşünmek istedim. 31 Mayıs 2013’te İstanbul
Taksim’deki bir dinlenme ve gezinme parkındaki düzenleme bahane edilerek
hükümet karşıtı büyük bir ayaklanma yaşandı. İstanbul 40 gün boyunca cayır
cayır yanan sokaklarıyla bir cehenneme döndü. “Cehennem'in Kapıları İstanbul'a Açılmıştı” Konsorsiyum çok iyi çalışmış, sahte kurgularla insanları organize etmişti.
Konsorsiyum’un yerel ekipleri, operasyon başarısızlığa uğrayınca tıpkı
romandaki gibi, okuyucuyu, yani vatandaşları aslında şu şuydu, şu şöyleydi gibi
açıklamalarla ikna etmeye çalıştılar; yalan söylediler.
Konsorsiyum,
Dan Brown, Dante, Cehennem, Tapınak Şövalyeleri, Mason, İstanbul sözcükleri
zihnimin arama motorunda da şu bulgularla eşleşti. Tortuları size de anlatmam gerek.
Konsorsiyum, İllüminati idi ve İstanbul’da başlayıp, Brezilya’ya sıçrayan
oradan da Mısır’a giderek demokratik yollarla seçilmiş Cumhurbaşkanı Muhammed
Mursi’yi askeri darbe ile deviren büyük bir operasyondan sorumluydu.
Darbe’nin
yeni bir tür demokrasi için gerekli olduğuna insanları ikna edecek yeni sahte
kurgular üretiyordu.
Eşleştirmeyi
sizin yapmanızı istiyorum. Sabırlı olursanız bu analizden sizin zihninize
yapışacak olan tortular da kalıcı olacaktır.
1- Texe
Mars, İlluminati-Entika Çemberi (Timaş,
19. Baskı) 23 Ocak 2002’de kitabının
Türkçe baskısı için yazdığı önsözde, “Türkiye 65 milyonluk Nüfusu ile
gezegenimizdeki diğer 175 ülkeden çok farklı bir konuma sahip. Ortadoğu, Avrupa
ve Afrika’yı birbirine bağlayan güçlü bir köprü. Ankara’da ya da İstanbul’da
yaşananlar, kesinlikle sonraki yıllarda Afrika’daki Nijerya’dan Avrupa’daki
Almanya’ya, oradan ABD’ye kadar birçok bölgedeki gelişimleri etkiler. Bundan
dolayıdır ki; Yeni Dünya Düzeni’nin komplocu liderlerinin, ki ben onları
İllüminati’nin adamları olarak isimlendiriyorum, Türkiye’yi kendileri için bir
dayanak noktası ya da dünya hakimiyetine giden yolda bir anahtar olarak
görmeleri, şaşırtıcı olmamalıdır.” şeklindeki uyarısı.
2- Dan
Brown’un Mayıs 2013’te Altın Kitaplardan çıkan
Cehennem adlı son romanının arka kapak başlığı:
“Cehennem'in
Kapıları İstanbul'a Açılıyor!”
3-
Yahudi lobisi AIPAC'in desteğiyle faaliyetlerini sürdüren Amerikan Girişimcilik
Enstitüsü'nde (American Enterprise Institute, AEI) 2013 şubat ayında yapılan
toplantıda 'apolitik Türk gençliğini sokağa indirerek canlı tutmak' için
'İstanbul İsyanı' senaryosu masaya yatırıldı. AK Parti Hükümeti'nin
faaliyetleri ve Türkiye'nin son 10 yılının ele alındığı toplantının
katılımcıları ise 'Ortadoğu' denildiğinde dünya çapında tanıdık isimler olan
NeoCon'lar: Donald Rumsfeld, Paul Wolfowitz, Bernard Lewis, Elliot Abrams,
Richard Perle, John Bolton, William Kristol ve Douglas Feith. Bu isimler 1991- 2003 Irak-Körfez
Savaşlarının, Afganistan ve Pakistan işgalinin de planlayıcıları.
4- Dante, İlahi Komedya, Cehennem 28.
Koşuk-Kanto 8.kat
“Bağırsakları bacakları arasından sallanıyor, ciğerleri ve
yenilen şeyleri atık maddeye çeviren kokmuş kese açıkta görünüyordu. Ben
değişmez bakışlarla ona bakarken, o bana baktı ve eliyle göğsünü açarak, dedi
ki: “Bak
nasıl vücudumu parçalıyorum; bak Muhammed ne hâle geldi? Önümde ağlayarak giden
Ali’nin yüzü, çenesinden kafasına kadar yarıktır. Ve burada gördüğün bütün
diğerleri, yeryüzünde bozgunculuk ve bölüntü saçmışlardır, onun için öyle
yarıldılar. Arkamızda bir zebani var ki, bu azap yolunu bir kez devrettiğimiz
zaman, biz keskin kılıcı ile bir kez daha zalimce biçiyor; çünkü, onun önüne
varmadan önce yaralarımız tekrar kapanmış oluyor”
5- Dan
Brown, 22 Haziran 1964 doğumlu ABD'li yazar. Amherst Koleji ve Philips Exeter
Akademisi’nden mezun olduktan sonra bir süre eğitim gördüğü bu okullarda
İngilizce öğretmenliği yaptı. Şifre çözme ve gizli hükümet örgütlerine duyduğu
ilgi, 1996'da ilk romanı Dijital Kale'nin ortaya çıkmasını sağladı. Roman,
yayımlanmasından hemen sonra Dan Brown bir anda elektronik kitap listelerinde
bir numaraya yükseldi. Yazar tekno-gerilim türündeki ikinci romanı İhanet
Noktası'nda da politikada ahlak, güvenlik ve gizli teknoloji konularını işledi.
Başkanlık Ödülü'nü kazanmış bir matematik profesörü ile ilahiyat müzisyeni bir
annenin oğlu olan Dan Brown, bilim ve din gibi paradoksal felsefelerin egemen
olduğu bir ortamda büyüdü. Bu birbirini tamamlayıcı görüşlerden aldığı esinle
ünlü romanı Melekler ve Şeytanlar'ı yazdı. Bu yapıt da bir İsviçre fizik
laboratuarı ile Vatikan kenti arasında geçen, bilim ve din odaklı bir gerilim
romanıdır. Dan Brown, büyükbabasının da mason olduğunu pek çok programda
açıklamıştır. Evlerinde garip önlükler ve beyaz eldivenler bulduğunu
söylemiştir. Kayıp Sembol adlı romanını da bu yüzden yazdığı düşünülmektedir.
Kitabın konusu da masonluktur.
Ayrıca, 2003
yılında çıkardığı ve tüm dünyada satış rekorları kıran Da Vinci Şifresi
kitabının da yazarıdır. Da Vinci Şifresi ve Melekler ve Şeytanlar kitaplarının
filmi de çekilmiştir. Sanat tarihçisi ve ressam olan eşi de araştırmalarına yardım
etmekte ve eserlerine fon sağlamaktadır
6- Dante
Alighieri (Mayıs-Haziran 1265, Floransa - 14 Eylül 1321, Ravenna) İtalyan ozan
ve politikacı. En bilinen eseri, Ahirete yapılan bir yolculuğu anlattığı İlahi
Komedya`dır (La Divina Commedia). Bu eser Cehennem, Araf ve Cennet isimlerinde
üç ciltten oluşmuştur. Dünya edebiyat tarihinin en büyük eserlerinden biri
kabul edildiği gibi, modern İtalyanca`nın da temelini oluşturur.
İtalya'da o
olarak bilinen il Sommo Poeta ("Yüksek Şair") ya da sadece il Poeta .
O, Petrarca ve Boccaccio aynı zamanda "üç çeşme" ya da "üç
taç" olarak bilinir. Dante de "İtalyanca dil babası" olarak
adlandırılır. Modern Avrupa ve İtalya için önemli bir figürdür ve İtalya'daki
metal 2 €'ların tura tarafında Dante'nin resmi vardır.
Dante 1265
yılında doğdu, Haziran ayında İkizler burcu olarak doğduğunu söyler. Gerçek adı
olan Durante'yi kısaltarak Dante`yi kullanmıştır. Dante'nin ailesi köklü ve
asil bir aile olmakla beraber, sonradan fakir düşmüş ve aristokratik önemini
kaybetmiştir. Dante'nin babası II. Alighiero hakkında çok fazla bilgi yoktur,
mesleği bilinmemekle beraber noter, hakim veya faizci olduğuna dair çeşitli
görüşler mevcuttur. II. Alighiero hakkındaki belki de tek "kesin"
bilgi onun Guelfolar partisine mensup olduğudur.
O sıralarda
yönetim Ghibellinolar'daydı ve Ghibellinolar Guelfoları sürgün ederek şehirden
uzaklaştırmışlardı. Dante'nin babası II. Alighiero Guelfolardan olmasına ve
Dante doğduğunda Floransa Ghibellinoların yönetiminde bulunmasına rağmen,
II.Alighiero ve ailesi Floransa'da ikamet etmekteydi. Dante babasını sevmezdi,
bunun nedeni babasının kötü ünü veya silik kişiliği olabilir. Eserlerinin
hiçbir yerinde babasından söz etmemiştir, aksine her fırsatta şövalyelik payesi
bulunan dedesi Cacciaguida'dan bahseder, ailesinin soyunun Roma'ya dayanması
ile övünürdü. Dante annesini daha çok küçük yaşlarda kaybetmiştir. Babası da o
on sekiz yaşlarındayken vefat etmiş, bunun üzerine Dante üvey annesi (Monna
Lapa) ve üvey kardeşleriyle yaşamak zorunda kalmıştır.
Dante`nin
eğitimi fazla bilinmemekte olup, kendi kendini geliştirdiği varsayılmaktadır.
Dante'nin ilk öğrenimini Santa Croce papaz okulunda bitirdiği sanılmaktadır.
Her ne kadar Dante yüksek öğrenime devam edemese (veya etmese) de, kendi
kendine okumaya ve çalışmaya devam etmiştir. Öğrenmeye büyük bir tutkusu vardı,
önemli Latin ve Yunan eserlerini okumakla kalmıyor, dönemin İtalyan
şairlerlerinin eserlerini de okuyor, bunlara büyük bir önem veriyordu. Yazmak
konusundaki yeteneklerini ilerletirken, astronomi, resim ve felsefe gibi
konularda da kendisini geliştiriyordu. Dönemin önemli isimlerinin düzenlediği
toplantıları kaçırmıyor, birçok önemli isimle arkadaşlıklar kuruyordu. Bu
kişilere örnek olarak devrin ünlü Floransa'lı şairi Guido Cavalcanti'yi
verebiliriz.
Beatrice
Dante
denince ilk akla gelen isim belki de onun sonsuz bir aşk ile bağlandığı
Beatrice'dir (Türkçe okunuşu: Beatris). Dante'nin çocukluğu ve gençliği
hakkında çok az bilgiye sahip olunsa da, şairin dokuz yaşındayken kendisinden
bir yaş küçük Beatrice'ye aşık olduğu kesin olarak bilinmektedir. Komşuları
Floransa'lı şövalyelerden olan Folco di Ricovero de' Portinari'nin kızı
Beatrice ile komşularının evindeki bir eğlence sırasında tanışmıştı. Tanıştığı
ilk andan beri Dante Beatrice'e büyük bir tutkuyla bağlandı. Beatrice ile
ikinci kez karşılaştığında on sekiz yaşındaydı, bu ikinci karşılaşmadan sonra
Beatrice'e olan sevgisi daha da derinleşti. Beatrice'e olan aşkı yazımını ve
şiire olan bakış açısını büyük oranda etkileyecekti; İlahi Komedya'nın tohumlarını
atan belki de Beatrice'ye olan aşkıydı. Dante aşkından sevgilisine hiçbir zaman
söz etmemiştir, nitekim 1288 yılında Beatrice Floransa'lı şövalyelerden Simone
dei Burdi ile evlendi. Fakat Beatrice evliliğinden sadece iki sene sonra,
1290'da, yirmi dört yaşında öldü.
Beatrice'nin
ölümünden sonra Dante çalışmalarına daha sıkı sarılmış, Latin edebiyatı ve
felsefeye kendisini adamıştır. Kuşkusuz Beatrice'nin ölümü Dante için büyük bir
şoktu ve yazarın yazım hayatını da fazlasıyla etkiledi. Beatrice'nin çok genç
bir yaşta ölmesi, Dante'nin onu ölümsüzleştirmesine yol açmış, fikriyatında
Beatrice'ye maddi, ölümlü ve insani bir görünümden ziyade manevi, ölümsüz ve
ilahi bir görünüm vermesine neden olmuştur.
Dante daha
12 yaşındayken ailesi tarafından Gemma di Manetto Donati ile sözlenmiştir.
Ailesinin de ısrarlarıyla, 1295 yılında Floransa'lı tanınmış Donati ailesine
mensup Gemma ile evlendi. Gemma'dan Pietro ve Jacapo isimlerinde iki oğlu ve
Antonia isminde bir kızı olmuştur. Dante ile Gemma'nın mutlu bir evlilik
geçirdikleri söylenemez. birçok kaynağa göre Dante Gemma ile olan evliliğinde
hiçbir zaman mutlu olamadı. Yine de Dante evliliğin kutsallığına inanan
birisiydi ve Gemma ile olan ilişikisine dair pek bir kanıt yoktur, kendisi de
bundan eserlerinde bahsetmemiştir. Dante sürgün
edildikten sonra karısını bir daha görememiştir.
Devrin
Floransa'sında belli başlı iki parti vardı: Ghibellinolar ve Guelfolar.
Ghibellinolar imparator tarafından destekleniyor, aristokrasiyi savunuyorlardu;
Guelfolar ise papa tarafından destekleniyordu. Sonraları Pistoia Guelfoları
"Beyazlar" ve "Siyahlar" olarak iki ayrıldılar. Bu genel
anlamda Guelfoların ikiye bölünmesine yol açtı. Beyazların başında Cerchi
ailesi vardı. "Popolo grasso" diye adlandırılan zengin burjuva sınıfı
tarafından destekleniyorlardı, reformist düşünceleri vardı, papa ve papalık
konusunda da daha temkinli bir görüşe sahiptiler. Siyahların başında ise Donati
ailesi bulunuyordu. Feodal devirden kalan çeşitli asilzadelerden oluşan bu
grup, "Popolo minuto" diye adlandırılan küçük zanaatkarlar, işçiler
gibi daha düşük bir halk tabakası tarafından destekleniyorlardı. Siyahların
düşüncesi daha bağnazdı ve dogmatik anlamda papacıydılar.
Dante daha
24 yaşında, 1289'da, Floransa'lı Guelfo şövalyeleri ile birlikte Campaldino
savaşında Arezzo Ghibellinolarına karşı savaşmıştır. Eşi Gemma Donati
tarafından Siyahların başkanı konumundaki Donati ailesi ile akraba olsa da
Beyazların taraftarı olmuştur. Devlet işlerine katılmak isteyen Dante Hekim ve
Eczacılar loncasına yazılmıştır. Bunun nedeni dönemin yasalarına göre
asilzadelerin kamu işlerine girebilmeleri için öncelikle zanaat loncalarından
(Corporazioni di Arti e Mestieri) birine kaydolmalarının şart koşulmasıydı.
Bu sıralarda
Papa VIII. Bonifatius Floransa'nın iç işlerine karışmaya, Beyazlara karşı sık
sık Siyahlara arka çıkmaya başlamıştır. Papanın bu girişimleri Floransa'nın
önde gelenlerini, özellikle de Beyazlar'ı fazlasıyla rahatsız ediyordu. 1300
yılında Dante iki aylığına Floransa hükümetinin başındaki altı kişilik kurula
seçildi. Beyazların Floransa'daki iktidarına son vermek amacıyla Papa
Bonifatius harekete geçmeye karar verdi. Papa Fransa kralı Philippe le Bel'in
kardeşi Charles de Valois'yı Floransa'ya gitmeye ikna etti. Floransa bundan
rahatsız olup Papayı kararından döndürmek amacıyla içinde Dante'nin de
bulunduğu bir heyeti Roma'ya gönderdi. Roma'da heyeti oyalarken, 1301 yılında
Charles de Valois süvarileriyle birlikte Floransa'ya girdi. O sıralarda şehrin
iktidarı Beyazların elindeydi ve Siyahların çoğunluğu sürgün edilmişti. Charles
de Valois Siyahları da kendi saflarına alarak Beyazları şehirden çıkarmıştır.
Beyazların mallarına el konurken bir kısmına idam cezası verildi, çoğunluğu
sürgüne gönderildi.
Dante hiçbir
zaman Papa VIII. Bonifatius'u sevmemişti. Beyazlara karşı girişilen hareketten
nasibini alarak, 27 Ocak 1302'de sahtekarlık, gayri meşru kazanç elde etmek
gibi asılsız suçlardan ötürü para cezasına çarptırıldı ve iki yıllığına
Florasa'dan sürgün edildi. Ayrıca bir daha devlet işlerinde çalıştırılmayacaktı.
Daha sonra hakkında yeni bir karar daha verildi: Floransa'lı askerler
tarafından ele geçirildiği takdir de idam edilecekti.
Dante
mahkemenin kararlarını öğrendiğinde Floransa'da değildi. Hakkındaki sürgün
kararı nedeniyle Floransa'ya da dönemedi. Beyazlar Floransa'da iktidarı geri
ele geçirebilmek için çeşitli girişimlerde bulundular, fakat başarısızlığa
uğradılar.
Zamanla
arkadaşlarına olan güveni ve inancını kaybetmeye başladı. Büyük bir acı içinde
olduğu bu günlerde İlahi Komedya'yı yazmaya başladı. İlk olarak Verona'ya
gitti, bir ara Padova'ya geçti. Bazı kaynaklara göre Paris'e de gitmiş ve
burada felsefe ile teoloji okumuştur. Bazı zayıf rivayetlere göre Paris'ten
sonra Oxford'a da kısa süreliğine geçmiştir. Fakat bu çok zayıf bir rivayettir
ve bugünkü tarih otoriteleri tarafından sıklıkla yalanlanmıştır.
Dante 1311
yılında o sıralarda Casentino'da bulunan ve İtalya'yı işgale başlamış olan
Lüksemburg kralı VII. Henry'ye mektuplar yazarak, onu Floransa'ya da savaş
açmaya davet etmiştir. Kralın İtalya'yı işgali birçok İtalyan şehrinde büyük
bir nefretle karşılanmıştı, Floransa'nın da dahil olduğu bu şehirler birlikte
karşı koymak için kendi içlerindeki sorunları bir süreliğine askıya
alıyorlardı. Bu dönemde Floransa sürgün edilmiş Beyazların bir çoğunu geri
çağırdı, fakat Dante bunların arasında değildi. Bunun nedeni büyük ihtimalle
kral VII. Henry'ye yazmış olduğu mektuplardı. 24 Ağustos 1313'de kral öldü,
artık Floransa'ya tekrar dönebilme umutları yok olmuştu. Dante, kısa bir
süreliğine Lucca'da kaldıktan sonra Verona'ya döndü. Daha sonra Ravenna prensi
Guido Novelloda Potenta'nın davetiyle Verona'dan Ravenna'ya geçti, kısa geziler
ve ayrılıklar dışında ömrünü burada geçirdi. 1321 yılında, 56 yaşındayken
burada öldü. Ölüm nedeni kesin olarak bilinmemekle beraber, bazı kaynaklara
göre ölüm nedeni sıtmadır.
Dante'nin
eserlerini sınıflandırmanın pek çok yolu vardır. Her ne kadar eserlerin
sıralanmasında genelde kronolojiye dikkat edilse de Dante'de öne çıkan sıralama
özelliklerinden birisi de eserlerin yazıldığı dildir. Dante eserlerinin bir
kısmını Latince, bir kısmını ise halk dili olan İtalyanca ile kaleme almıştır.
birçok eser kaleme almıştır ama şaheseri hiç kuşkusuz İlahi Komedya'dır (La
divina commedia).
7- İlahî
Komedya: İlahi
Komedya (İtalyanca: Commedia, Divina Commedia), Dante tarafından 14. yüzyılın
ilk yarısında yazılmış, İtalyan edebiyatının en meşhur epik şiiri ve dünya
edebiyatının önemli bir başyapıtı. İlahi Komedya, Cehennem (İtalyanca:
inferno), Araf (İtalyanca: Purgatorio) ve Cennet (İtalyanca: Paradiso)
isimlerindeki herbiri 33 kıtadan (İtalyanca: Cantica-Kanto) müteşekkil 14,233
satırdan meydana gelir. Başlangıç kıtası şiire giriş bölümü olarak hizmet eder
ve genellikle ilk bölüm içinde sayılmaz, böylece 33 kıtalık 3 bölüm ve bir
ilave giriş kantosuyla toplam 100 kantodan oluşur. Eserde 3, 7, 22, 33 sayıları
dikkat çeker, mesela şiirin bölümleri bu sayıların katları halinde kuruludur.
Şiir Terza
Rima nazımına göre yazılmıştır, mısra sonlarında kafiyeler aba, bcb, cdc,
ded,... şeklinde gider. Şiirin bu uyak yapısına uygun olarak Türkçeye
aktarılmasının güçlüğü dolayısıyla uzun yıllar Türkçe çevirisi
yayınlanamamıştır.
Michelino'nun
freskinde Dante, cehennemin girişinde Araf Dağının yedi eteğinde ve Floransa
şehrinde, üstte cennet küresi, elinde İlahi Komedya'yı tutuyor.
Komedya'da
Dante, ölüm sonrası sırasıyla Cehennem, Araf ve Cennette geçen seyahati,
hikâyenin kahramanı da olan kendisinin ağzından anlatır. Orta Çağda
"Komedya", "tragedya'nın" aksine sonu iyi biten hikâye
anlamına gelirdi. Burda eserin adındaki "komedya" kelimesi, öyküsünün
güldürü unsurları taşıdığı anlamına gelmez.
Orta Çağ ile
Rönesans arasındaki geçiş döneminde yazılmış ortaçağın döneminin bu şiiri,
hayalgücü ve alegorik tasavvuru, ölüm sonrası hayatı anlattığı öyküsü ile
Hıristiyan batı kiliseleri tarafından benimsendi. Eserin orijinal adı
"Komedya" olmakla birlikte daha sonra 1360 yılında Giovanni Boccaccio
tarafından başına "İlahi" kelimesi eklenerek
Hıristiyanlaştırılmıştır. Toskana lehçesi ile yazılan eser, bu lehçenin modern
İtalyan dili olarak gelişmesine yardım etmiştir.
İlk basılı
eser, 11 Nisan 1472. Dante, İlahi Komedya'yı İtalya'nın Orta Çağ ile Rönesans
arasındaki geçiş döneminde yazdı. Komedya'da bu durum açıkça yansıtılır: Hem
ortaçağ hem de klasik temalar kuvvetle ifade edilir. Dante'nin çalışması
Hıristiyanlıkla ilgilidir ve yaşam sonrası kurgusal seyahatleri içerir.
Dönemin
Kuzey İtalya'sının Guelfo ve Ghibellinolar arasındaki siyasi mücadele ortamında
Dante, Kutsal Roma İmparatoru karşısında Papalığı destekleyen Guelfler arasında
yer alır. Floransalı Guelfler 1300 yıllarında iki hizbe bölünmüşlerdi: Papa
VIII. Boniface tarafından yürütülen laik idareye muhalif ve Floransa'nın
bağımsızlığını savunan Beyaz Guelfler ve Floransa'da Papanın egemen olmasını
savunan Siyah Guelfler. Dante 1302 yılında, Siyahlar ile ittifak halinde olan
Papa VIII Boniface'nin buyruğu ile Charles of Valois'nın kumandasındaki askeri
birliklerin şehre girmesi ile Şehremini Lord Cante de' Gabrielli di Gubbio
tarafından sürgün edilen Beyaz Guelfler arasında yer alıyordu. Papa eğer
sürgünden dönerse Dante'nin kazığa bağlanıp yakılacağını söyledi. Dante'nin
geri kalan hayatı boyunca süren bu sürgün, Komedya'nın birçok bölümünde
Dante'nin sürgününün kehanetlerinden, Dante'nin siyasi görüşlerine ve bazı
düşmanlarının sonsuza kadar lanetlenmesi şeklinde tesirini gösterir.
Dante
muhtemelen Komedya'sını sürgünde olduğu ve hiç geri dönemediği 1308 yılları ile
öldüğü 1321 yılı arasında yazmıştı. Cehennem ve Arafta, Dante sırasıyla günah
ve tövbekarlık içinde başından geçenleri anlatır.
İlahi
Komedya'nın bu biçimi rastlantı eseri ortaya çıkmamıştır, diğer ortaçağ
çalışmaları gibi semboller ve sayılarla kuruludur. İlahi Komedya'daki her
üçparagrafın son kelimesi "yıldızlar"'dır. Mısraların terza rima
uyağıyla örülü olması ve 3 parça olması Hıristiyanlıktaki teslise, Kantoların
33 kıtadan oluşması İsa Peygamber'in öldüğü zamanki yaşına işaret eder. Giriş
kantosuyla birlikte elde edilen 100 sayısı ise kutsal ve mükemmel sayı olarak
bilinirdi.
Luigi Valli
gibi kimi araştırmacılara göre Fede Santa ya da Fedeli D’Amore (Aşk Sadıkları)
adlı ezoterik örgütün bir üyesi olan ve “Tapınak Şövalyesi” ünvanını almış olan
Dante'nin “İlahi Komedya” adlı yapıtı baştan aşağı ezoterik bilgilerin
sembolizm içinde verildiği bir yapıttır. Dante ezoterik bilginin yoğun olarak
kullanıldığı, içerdiği sembolizmi tam anlamıyla çözülememiş yapıtının cehennem
adlı bölümünde bunu kendisi şöyle dile getirmektedir: “Sağlıklı bir akla
sahipseniz, şu tuhaf dizelerin arasında saklı öğretiyi kavrayınız.”
Dante’nin
yapıtındaki “cehenneme iniş” aslında inisiyasyonlarda yaşanan bir deneyimdir.
İnisiyasyonlardaki ilk aşamanın sonunda yaşanan bir deneyimi ifade eder. Kimi
inisiyasyonlarda bir tabutta geçirilen, tüm inisiyasyonlarda mevcut bu deneyimi
yaşayan inisiye adayı, nefsani öğelerden ya da karmik tortulardan arınarak
“ikinci doğuş” diye adlandırılan saf bilinç halini elde eder. Dante’nin
göklerin kat kat olduğunu belirtmesi de pek çok tradisyonda rastlanan bir
sembolizmdir.
Kimilerine göre Dünyanın kozmik tabakalaşmasını, dünyanın esîrî
maddelerinin gitgide süptillik göstermek üzere derecelenmesini simgelemektedir.
Dantenin bu yapıtında kullandığı sayısal sembolizm incelendiğinde en çok
kullandığı sayılar, profesör Rodolfo Benini’nin de saptadığı gibi 3,7 ve
22’dir. Yani Dante “İlahi Komedya” adlı yapıtını 3,7 ve özellikle 22 sayısını
esas alan bir sistem üzerine kurmuştur. 22 sayısı Kabala’da, tarotta,
ezoterizmde önem verilen bir üstad sayıdır. Bu yapıtta geçen, anlamı çözülememiş
“Can Grande della Scala” sözüyle de kimilerine göre “Merdivenin Büyük Köpek
Takımyıldızı” ya da “Merdivenin Büyük Kaanı” demek istemişti.
Komedya,
Floransa lehçesinde (Toskana Lehçesi) ve İtalyan anadilinde yazılan ilk önemli
edebi yapıttır. Dante'nin zamanında İtalya'da eserler çoğunlukla Latince
yazılmaktaydı. Bu eser, Floransa lehçesinin standart İtalyanca olarak
yerleşmesinde önemli rol oynamıştır. Bu durum hala geçerlidir ve standart
İtalyanca Floransa Lehçesindedir.
Komedya'nın
arz merkezli, Batlamyus tarzı evren görüşüne göre arz yarıküre üzerine oturmuş
bir küredir ve geri kalanı hemen hemen tamamen denizlerle kaplanmıştır. Kudüs
yarı kürenin merkezindedir. Burada sunduğu tamamen Batlamyus modeline dayanan
Evren Dizgesine göre, yer Evren'in merkezindedir ve hareketsizdir. Yer'in
etrafında sırasıyla, Ay, Merkür, Venüs, Güneş, Mars, Jüpiter ve Satürn'ün
küreleri bulunur. Satürn küresinden sonra, sabit yıldızlar küresi ve ondan
sonra da ilk hareket ettirici küre gelir. Onuncu küre ise, en yüksek küre, yani
Tanrının Evi'dir. Küreler, meleklerin yardımı ile hareket eder. Dante,
Aristoteles'in etkisi ile ortakmerkezli küreler dizgesi'ni benimsemiş,
dışmerkezli kürelerin olmadığını savunmuştur.
İçinde
yaşanılan dünyanın altında yer alan cehennem bir huni şekilli delhiz
biçimindedir ve merkezinde isyankâr melek İblis bulunur. Bütün bunlar insan
için yaratılmıştır. Arzın tam merkezinde bulunan İblis aynı zamanda kâinatın da
merkezindedir. Burda sembolik olarak İblisin evrendeki en dünyevi ve gökyüzünden
(yani cennetten) en uzaktaki yaratık olduğu anlatılmak istenir.
Denizlerle
çevrili yarı kürenin ortasında, dairesel olarak karşı tarafta Araf dağı arzın
içinden cehennemin içinden çıkar. Araf dağının zirvesinden Adem ve Havva'nın
kovulduğu cennet yer alır.
Gustave
Doré'ın İlahi Komedyayı gösteren oyması (1861–1868); Dante burda şiirin
"Cehennem" isimli 1.kantosunda kaybolur.
“Ateş
yağmuru, Her kim buraya girerse, bütün ümitlerini terketsin!
Dante
okuyucuyu ölüm sonrası bir seyahat macerasına davet eder. Seyahatin öyküsü 1300
yılının Paskalya haftasında geçer. İlk sahnede arzın derinliklerindeki
cehenneme (Inferno) doğru yol alır. Bu esnada mitolojik karakterler ile ve
Toskano'nun tanınmış eski güçlü insanları ile karşılaşır. Sonra Araf'a
(Purgatorio) tırmanırken eski ileri gelen kişilerle konuşur. Bu kişiler cennete
(Paradiso) girmeden önce Araf'ta beklemektedirler.
Şiir birinci
şahsın ağzından yazılmıştır ve Dante'nin ölümün üç krallığında Hıristiyanlıkça
Paskalyanın üç kutsal gününde (Easter Triduum)[2] 1300 yılının ilkbaharında
geçer. 1300 yılının 7 Nisan gecesi başlayan seyahat bir hafta sürer. İmparator
Augustus döneminde yaşamış, Romalı şair Virgil ona Cehennemde ve Arafta
rehberlik ederken Arafın tepesinde Virgil bu görevini Dante'nin idealindeki kadın
Beatrice'e bırakır. Dante'nin ilk eserlerinden La Vita Nova'daki Beatrice
Portinari karakterinden esinlenen Beatrice, gençliğinde sadece iki kere
karşılaştığı, unutamadığı ve uzaktan hayranlık duyduğu Floransalı kadındır.
Beatrice Dante'ye rehberlik ederek onu semaya, ilahi ışığın kaynağına
ulaştırır.
I. Bölüm:
Inferno (Cehennem) Mitolojik
varlık kayıkçı Charon, Acheron nehrinde insanları taşıyor
Dante'nin
İlahî Komedya eserinin "Inferno" bölümünün 7. şarkısı: Cehennemin
dördüncü çemberinde, hasislik ve savurganlık suçluları altın sikkelerle dolu
ağır torbaları sararak birbirlerine hakaret ederler. (Gustave Doré, 1857,
1890'de ABD'de basılan kitabında kullanılan versiyonu)
Dante'nin
İlahî Komedya eserinin "Inferno" bölümünün 31. şarkısı: Tanrı'ya
karşı çıktığı için cehennemin dokuzuncu çemberi olan Cocytus'un girişinde
bağlanan Titanlar (Gustave Doré, 1857, 1890'de ABD'de basılan kitabında
kullanılan versiyonu)
1300 yılının
cuma günü Dante 35 yaşındadır. Dante, şiirde bunu "Yaşam yolumuzun yarısında"
(Nel mezzo del cammin di Vita Nostra, kanto 1:1) mısrasıyla dile getirir. Derin
kişisel bunalımın bir alegorisi olan ve muhtemelen 13. kantoda bir intihar
girişimi olarak verilen karanlık ormanda yolunu kaybeder. Ormanda günahlarını
sembolize eden vahşi hayvanların saldırısına uğrar. Burda şehveti simgeleyen
leopar ve kötü hırs ve günahkar nefsi simgeleyen arslan ve dişi kurt ile
karşılaşır. Vahşi hayvanların yani günahlarının ve nefsinin kötü isteklerinin
elinden kaçmayı, doğru yola ulaşmayı, dağın arkasında parlayan güneş ile
simgelenen ilahi kurtulaşa ermeyi murat eder. Virgil tarafından kurtarılır (2.
kanto) ve onunla birlikte yeraltına, güneşin erişemediği derin karanlığa doğru
giderler ve cehenneme inerler.
Cehenneme
iniş
Cehennem 9
iç içe daireye bölünmüştür. Eşmerkezli daireler gittikçe artan günahkarlığı
temsil eder. Her dairenin günahkarları işledikleri kötülükler gereğince
ebediyete kadar cezalandırılır. Mesela hayattayken gelecekten haber verenler
kafaları arkalarına dönük vaziyette dolaşırlar bu nedenle önlerini hiçbir zaman
göremezler. Dış dairelerde şehvet ve nefislerinin kurbanı olan ve nefislerine
söz geçiremeyen kimseler, merkeze doğru ise küfre sapanlar ve yalancılar
vardır. Günah işleyen ama ölmeden önce tövbe edip af dileyen insanlar günahları
nedeniyle çile çektikleri Arafta bulunurlar, cehenneme atılmazlar. En iç
dairede arzın merkezinde Şeytan'ın buzların içinde hapsolduğu en son noktaya
ulaşılır. Günümüzde cehennemde cezalandırma şekli ateşte yanma olarak bilinse
de Orta Çağda cehennemde cezalandırmada ateşte yanma figürü daha nadirdir onun
yerine buzun içinde acı çekme daha sıklıkla tanımlanır. Bu yüzden Dante de
Şeytanı buzun içinde hapsolmuş şekilde resmetmiştir.
Dante
cehennemi çok politik bir tabiatta tasvir eder, çoğu siyasi hasmını ve hatta
bazı Papaları ancak ayrıca aynı zamanda bazı dostlarını da cehenneme koyar.
Acheron
nehri kıyıları cehenneme girişin geçitindedir. Mitolojik kayıkçı Charon
tarafından ölü ruhlar cehenneme taşınır. Burda geçitin kıyısında hayattayken
iyi ve kötü arasında bir seçim yapamamış bazı kimseler kalmıştır. Onlar hala
gerçek bir cehennemde değildirler ancak bu bölgede sonuza kadar hapsolmuş
olarak deliler gibi etrafta bir flamanın peşinde koşturan ve eşek arıları
tarafından sokulan ve bazı kurtçuk ve böcekler tarafından kanları sürekli
emilen kimselerdir. Dante, Virgil'in rehberliğinde cehennemin kıyısındaki
Acheron nehrinin kıyısına gelir. Kayığı kullanan Charon, Dante'yi karşı kıyıya,
cehenneme geçirmeyi kabul etmez.
Limbo
Cehennemdeki
ilk daire limbodur. Burda vaftiz edilmemiş eski erdemli ve günahkâr olmayan ama
İsa'yı da tanımayan şair Virgil gibi putperestler bulunur. Gerçekten
cezalandırılmazlar ama Tanrıdan ayrı olarak ve bağışlanma ümidinden mahrum elem
içinde kalırlar. Limbo ile Yunan mitolojisindeki Elysion çayırları ile ironik
bir ilgi kurulmuştur. Suçsuz olup da İsa'yı tanımayanlar, şeytanlar tarafından
eziyete uğramazlar ve kendilerine bir zarar verilmez ama lanetlenmiş olarak
karanlıklar içinde kutsal ışıktan uzak bir şekilde yaşamaya mahrum kılınarak
cezalandırılırlar.
Limbo'da hem
Cicero, Euclid, Homer gibi kişiler ve ayrıca İbn Rüşt ve İbn-i Sina gibi bazı
Müslüman filozoflar ve hatta şaşırtıcı bir şekilde Selahaddin Eyyübi (VI.
Kanto) bile vardır. Dante burada bulunan bir kalede Homer, Horace, Ovidius,
Lucan gibi ünlü şairler ile ve Aristo ve Sokrates gibi filozoflar ile konuşur.
Dante bütün meşhur tarihe malolmuş paganların kendilerini burda bulduklarını
anlatmasına rağmen daha sonra ikisi ile Araf ve Cennette de karşılaşmıştır (Sato
ve Utica)
Kral Minos
Kral Minos
ölü ruhları yargılar ve günahlarına göre cehennemin hangi dairesine konacağı
hükmünü verir. Kral Minos, Yunan mitolojisinde de yeraltı dünyasında bulunan üç
yargıçtan birisidir.
Bu sonsuz
dairede şehvet düşkünleri ve Francesca da Rimini, VII. Cleopatra ve Kartaca
Kraliçesi Dido gibilerin de aralarında bulunduğu erotik arzularını kontrol
edemeyen ruhlar, öfkeli bir şekilde esen ebedi bir fırtına altında
cezalandırılır.
Ebedi
yağmurların yağdığı üçüncü dairede Kerberos tarafından gözetlenen ve işkence
gören oburlar vardır (6. Kanto).
Dördüncü
çemberde maddiyata düşkünlükte ortalamadan sapmış açgözlüler cezalandırılır. Bu
çemberde mitolojideki bolluğun kişileştirilmişi zenginlik tanrısı Plutos,
cimriler, para ve maddiyat hırsı ile mal mülk toplayan veya savurganlık
yapanlar gardiyanlık yapar. Bu gruptakiler birbirlerine doğru ağır bir yükü
iterler yük parçalandığında tekrar başa dönüp aynı yükü birbirlerine doğru
iterler.
Segui il tuo
corso, e lascia dir le genti
Segui il tuo
corso, e lascia dir le genti (Türkçe: Sen kendi yolundan git; bırak diğerleri
konuşsunlar), bu eserden bir replik olup Karl Marx'ın Das Kapital 'in birinci
cildi bu sözle başlar.
Video oyunu
uyarlaması
Visceral
Games'in yapımını üstlendiği ve Electronic Arts tarafından dağıtılmış olan
Dante's Inferno[4], İlahi Komedya'yı konu alarak hazırlanmıştır. PlayStation 3,
Xbox 360 ve PSP platformları için geliştirilen oyun 5 Şubat 2010 tarihinde
Avrupa'da piyasaya sürülmüştür.
8 - Kitabın
Adı: Cehennem
Kitabın Yazarı: Dan Brown
Yayınevi: Altın Kitaplar
Kitap Türü: Yabancı Roman, Korku, Gizem
Yayınlandığı Yıl: 2013
Sayfa Sayısı: 576
ISBN: 9752116832
Orjinal Adı: Inferno
9- Cehennem
Kitap Özeti:
Floransa’nın
tarihi yerlerinde başlayan macera İtalya’nın diğer büyülü şehri olan Venedik’e
uzanıyor ve Longdon kendini bir genetik uzmanı olan ve dünya nüfusunun hızlı
artışı nedeni ile insanoğlunun 100 yıl içinde neslinin tükeneceğini düşünen, bu
yüzden ölümcül bir virüs yaratan ve bunu Dante’nin Cehennem Haritası ile
ilişkilendiren deha birinin peşinde buluyor. Tek sorun bu psikopat bir hafta
önce intihar etmiştir ve virüsün aktif aktif etmesine bir günden az kalmıştır
ve virüsün yerini bulmak için tek umut Langdon’dur.
Harvard
Üniversitesi Simgebilim Profesörü Robert Langdon başından vurulmuş bir halde
hastane odasında gözlerini açar. Ne buraya nasıl geldiğini ne de nasıl
vurulduğunu hatırlamaktadır. Camdan gördüğü manzara karşısında altüst olan
profesör, evinden binlerce kilometre uzakta, Floransa’da olduğunu anlar.
Yaşadığı korkunç baş ağrısına eşlik eden tek şey; sürekli kâbuslarında gördüğü
kan kırmızısı bir nehrin karşısından kendisine seslenen gümüş saçlı güzel bir
kadın ve toprağa baş aşağı gömülü can çekişen bedenlerdir.
Langdon
gördüğü kâbusları anlamlandırmaya çalışırken kadın bir suikastçı tarafından
takip edildiğini, kendine tedavi uygulayan doktorlardan biri gözlerinin önünde
vurulunca anlar. Hastanede görevli diğer doktorlardan biri olan Sienna
Brooks’un o ölüm kalım anında yardım etmesiyle hayatta kalır. Simgebilim
profesörü kendini bir anda ipuçlarını Dante’nin cehenneminde bularak çözmesi
gereken korkunç bir senaryonun içinde bulur. Floransa’nın tarih kokan dar
sokaklarından Venedik’in muazzam bazilikalarına uzanan semboller zinciri
Langdon’ı insanlık tarihini sonsuza dek değiştirebilecek bir mekâna sürükler.
Burası üç imparatorluğun merkezi olmuş, insanlık tarihi kadar eski, dünyanın
incisi İstanbul’dur. Ve bu şehirde ya insanlık tarihi baştan sona yeniden yazılacak
ya da bunu yazacak hiç kimse kalmayacaktır...
“Diz çök
kutsal bilgeliğin yaldızlı mouseion’unda ve kulağını yere daya, dinle suyun
şırıltısını. “
“Batık
sarayın derinliklerine in, orada, karanlığın içinde bekler khtonik canavar kan
kırmızısı sularına gömülmüştür lagünün ki yansıtmaz yıldızları... “
10- Türkiye,
PR, Medya-Sinema:
Dan Brown
NTV'de yayınlanan Gece Gündüz programına konuştu. Brown, yeni kitabı
‘Cehennem’in çok yakında film olacağını ve çekimlerin İstanbul'da yapılacağını
açıkladı.
Geçtiğimiz
mayıs ayında tüm dünya ile aynı anda Türkiye'de de satışa çıkan yeni kitabı
'Cehennem'le ilgili Gece Gündüz programına Floransa'da verdiği röportajda Dan
Brown şunları söyledi: 'Kitabın film olması için çok sayıda şirketten teklif
var. Bu çok sevindirici. Ama zannedersem Sony Columbia Pictures önce
davranacak. Yani yakın bir zamanda film ekiplerini İstanbul'da görebilirsiniz.'
Sinemada Tom
Hanks’in canlandırdığı Harvardlı simgebilim uzmanı profesör Robert Langdon
bulmacaları çözerek, sembolleri takip ederek içine ‘yuvarlandığı’ Dante’nin
‘cehennemi’nde dünyayı geri dönülmez bir değişime sürükleyecek çok güçlü bir
düşmana karşı savaşacak. Büyük bir bölümü Floransa ve İstanbul'da geçen
hikayenin baş kahramanı Robert Langdon’u İstanbul'da Yerebatan Sarayı ve
Ayasofya Müzesi’nin sembollerle dolu duvarları arasında dolaşırken göreceğiz.
Brown
kitabının adını 15 Ocak 2013'te kendi internet sitesinden yayınladı sonra
okuyuculardan sosyal medyada kullanılan dijital resimleri (mozaik) "açığa
çıkarmasını" istedi ve kitabın kapağını
Şubat 2013'te gösterdi. Kapak Floransa, İtalya'daki ünlü Santa Maria del Fiore
Bazilikası'nı resmediyordu.
Brown'ın
Cehennem romanı için Tapınakçı Cehennemi: İsyanın Şövalyeleri. adında yardımcı
bir kitap önceden basılmıştı. Diğer bir yardımcı kitap da Haziran 2013'te basılan
Cehennem adlı kitap olarak açıklandı.
Ahmet Haydar, Sonsuz Ark, 11.07.2013, Kitap
Notları 1
Dante
Alighieri ve İlahi Komedya İzlekleri:
Dan Brown ve Cehennem İzlekleri:
Diğer
İzlekler: