12 Temmuz 2013 Cuma

SA284/AH10: Konsorsiyum Dizgesi: Dan Brown, Dante, Cehennem, İstanbul, Gezi Parkı ve Mısır

The Mendacium; Sahte Kurgu –Konsorsiyum: “Cehennem'in Kapıları İstanbul'a Açılıyor!”


Kitapları da sinema filmleri gibi sonda kalan tortuyla hatırlamayı tercih ediyorum. Her film kısa ve canlı bir kitaptır, ayrıca kitaptan daha etkili ve kalıcı görsel ve işitsel zıpkınlar kullanır. Dan(iel) Brown’un son romanı Cehennem, İstanbul’la ilişkili olduğu için Türkiye medyasında sansasyonel bir ilgi gördü. Biraz kompleksif  biraz da operasyonel bir ilgiydi, PR çalışmasıydı medyada yankılanan ‘şeyler’.


Romanı okumak, her zamanki gibi kolaydı; ancak Dante’nin İlahi Komedyasına entegre olmaya çalışan bir anlatının sonunda şaka gibi bir çözümle karşılaşmış olmak tedirgin edici oldu benim için. Bütün bir kolektif çalışma, neredeyse bir orduyla işbirliği halinde yazılan roman çok sıradandı; dünyadaki insan sayısını azaltmak için yayılan ve ne zaman, nerede, kimde,  ne kadar sürede ortaya çıkacağı belli olmayan bir kısırlık virüsünün İstanbul Yere Batan Sarnıcında, suda çözünebilir bir torbadan özgür kalarak atmosfere yayılışını anlatmıştı. Hepsi buydu; ne bir veba virüsü vardı pakette ne de insan için soykırım diye nitelendirilebilecek acil bir yaygara. Sadece basit ve etkisi belirsiz bir kısırlık.

Amerikan kökenli herhangi bir medyatik faktörün masum nedenlerle ortaya çıkmadığını çok iyi biliyorum. Sanat, tarih boyunca asla sanat olarak kalmadı, kalması da beklenmemeli. Sanat her alanıyla bir ideolojinin taşıyıcısı oldu.

Dan Brown gizem, mistik parametreler, şifreler ve çözümlemelerle kurduğu anlatı serüvenini doğrudan mason olan dedesine borçlu. Mason bir ferdin bütün neslinin mason olmaması için hiçbir neden yok; aksine çok daha keskin ve etkili bir güce sahip olmak adına ardıl tüm nesillerin bu gizli yapılanmayla ilişkili olmayı tercih etmesi çok doğal. Hazır kariyer, hazır ün ve hazır güç, her zaman tercih edilebilirdir.

Dan Brown’un Cehennem romanında neden 13-14. yüzyıl palavracısı Dante Alighieri’nin İlahi Komedya’sını ana omurga olarak kullandığını, Floransa’dan İstanbul’a uzanan basit bir entrika romanı tasarladığını merak etmiş olmam, onun Dijital Kale’de anlattığı elektronik istihbarat ağını biliyor olmamdan ve  Da Vinci Şifresi’nin masonik arkaplanını çok iyi hatırlıyor olmamdan kaynaklanıyor.



İlk romanı Dijital Kale(1996)’de Amerika Ulusal Güvenlik Teşkilatı'nın (NSA) sivil halkın mahremiyeti ile ulusal güvenlik arasındaki ince çizgiyi irdeliyordu. Yazar tekno-gerilim türündeki ikinci romanı İhanet Noktası'nda da politikada ahlak, güvenlik ve gizli teknoloji konularını işlemişti.

Dijital Kale’nin yayınlanmasından on yedi yıl sonra Haziran 2013’te  yahudi asıllı olduğu iddia edilen Edward Snowden adlı bir NSA çalışanı, analist, ABD Ulusal Güvenlik Ajansı'nın (NSA) Prism ve Tempora İnternet gözetim programları  ile dünyada milyonlarca kişinin telefon ve internet kayıtlarını izlediği bilgisini basına sızdırdı. İngiliz The Guardian  gazetesi Snowden’in itiraflarını Haziran-Temmuz 2013 tarihlerinde bir dizi halinde yayınladı.

ABD, yani Obama çok zor duruma düşürülmüştü. Rusya ve Avrupa Birliği ile çok açık anlaşılır bir dinleme krizi üretilmişti. Konuya dahil olan bütün ülkeler aynı ‘dinleme ve izleme’ suçunu işledikleri için konu bir süre sonra karşılıklı suç ortaklığı ile sıradan bir hale gelse de Snowden, Wikileaks’ın görünen yüzü, editörü ve basın sözcüsü, eski bir fizik ve matematik öğrencisi, bilgisayar programcısı, Avustralyalı internet aktivisti Julian Paul Assange gibi İsrail’le ilgili herhangi bir bilgi sızdırmamıştı.

Snowden ve Assange Obama’yı kıskaca alan iki sızıntı uzmanıydı. Sızıntıların genel amacı ABD’yi ve ilişkili olduğu ülkeleri etkilemekti. Her iki eylemin birer şantaj operasyonu olduğu net bir şekilde görülebiliyordu. Dan Brown’un son romanı  Cehennem’in her iki olayla doğrudan ilgisi yok; ne var ki önceki iki romanının birebir örtüştüğü tez-kanıt  zinciri saklanamaz boyuttaydı. Brown’un anlattıkları kanıtlanmıştı.

Dan Brown’un ilgisiz bir şekilde İstanbul’a bağladığı Cehennem, İnsanlığın nüfus planlamalarında başarısız olduğu iddiasına dayanan ve okuyucuların ciddi bir tehditle karşı karşıya olduklarını zannetmelerini amaçlayan bir roman. Zaten romanda gerçeği manipüle eden ve sanrılar inşa ederek insanları aldatan bir organizasyon, bir konsorsiyum, bir sistem temsilcisi olarak gri bir gemi var.  Geminin adı “The Mendacium”, yani Sahte Kurgu .

Romanı okurken Konsorsiyum’un gizli, güçlü, ancak yasadışı bir yapılanma olduğunu ve konsorsiyumun dünyanın her yerinde, her meslekten operasyon ekipleri olduğunu, bu ekiplerin de karşı konulamaz bir güce sahip olduğunu anlıyorsunuz. Hükümetleri, güvenlik güçlerini ve istihbarat örgütlerini korkuyla sindiren bir güç.

Dan Brown’un önceki romanlarından yayılan bilinç altı parodileri de bu gizemli ve korkunç güce herkesin inanmasını sağlamak istiyordu.  Dan Brown’da The Mendacium’un bir parçasıydı ve sahte kurgular üreterek insanları korkutmak istiyordu.

Neden Dante? Neden İstanbul? Ve neden cehennem kapılarını İstanbul’a açıyor olsun? Dante de bir tapınak şövalyesi, yani mason. İlahi Komedya, yazıldığı dönemde Papa’yı, kiliseyi  zayıf düşürmek isteyen kurgusal bir anlatı. Mistik güçlere sahip biri gibi gösterdiği kendisini azizleştirerek kovulduğu Floransa’ya geri dönmeyi hayal eden bir mason başka ne yapabilirdi?


Dante, pagan tanrıları işleyerek sapkın her türlü masonik kırıntıyı hristiyan teolojisine sıkıştıran, İsa’yı  yeni bir pagan tanrı olarak anlatmaya çalışan ve İslam Peygamberi Muhammed’i papa olamadığı için yeni bir din kuran cehennemlik bir kardinal olarak tanımlayan ruh hastası bir adam.


Dante’nin Homeros’tan ve Kur’an’daki cehennem anlatılarından korku verici ayrıntılar çalarak kurduğu  cehennem-araf-cennet anlatısı, deli saçmasından başka bir şey değil; ancak İlahi Komedya, kendisinden sonra hızla kiliseyi işgal eden bir yüksek değer haline geliyor. Kilise ve Papa, Dante’ye, yani tapınak şövalyelerine yeniliyor.  Konsorsiyum, son Papa I. Franciscum’un söylediği gibi  yolsuzluklarla, cinsel istismarlarla sarsılan Vatikan’da Kardinaller arasında Eşcinseller Lobisi oluşmasını da sağlayabilir hale geliyor.


İlahi Komedya, islamofobi besleyen karakteri ile Hıristiyan dünyasını İslam’a ve peygamberine karşı ön yargılarla inşa ederken, İstanbul ve 21. yüzyılın bu işlerle konsorsiyumla ilişkisini düşünmek istedim. 31 Mayıs 2013’te İstanbul Taksim’deki bir dinlenme ve gezinme parkındaki düzenleme bahane edilerek hükümet karşıtı büyük bir ayaklanma yaşandı. İstanbul 40 gün boyunca cayır cayır yanan sokaklarıyla bir cehenneme döndü. “Cehennem'in Kapıları İstanbul'a Açılmıştı” Konsorsiyum çok iyi çalışmış, sahte kurgularla insanları organize etmişti.  Konsorsiyum’un yerel ekipleri, operasyon başarısızlığa uğrayınca tıpkı romandaki gibi, okuyucuyu, yani vatandaşları aslında şu şuydu, şu şöyleydi gibi açıklamalarla ikna etmeye çalıştılar; yalan söylediler.

Konsorsiyum, Dan Brown, Dante, Cehennem, Tapınak Şövalyeleri, Mason, İstanbul sözcükleri zihnimin arama motorunda da şu bulgularla eşleşti. Tortuları size de anlatmam gerek. Konsorsiyum, İllüminati idi ve İstanbul’da başlayıp, Brezilya’ya sıçrayan oradan da Mısır’a giderek demokratik yollarla seçilmiş Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’yi askeri darbe ile deviren büyük bir operasyondan sorumluydu.

Darbe’nin yeni bir tür demokrasi için gerekli olduğuna insanları ikna edecek yeni sahte kurgular üretiyordu.

Eşleştirmeyi sizin yapmanızı istiyorum. Sabırlı olursanız bu analizden sizin zihninize yapışacak olan tortular da kalıcı olacaktır.

1- Texe Mars, İlluminati-Entika Çemberi  (Timaş, 19. Baskı)  23 Ocak 2002’de kitabının Türkçe baskısı için yazdığı önsözde, “Türkiye 65 milyonluk Nüfusu ile gezegenimizdeki diğer 175 ülkeden çok farklı bir konuma sahip. Ortadoğu, Avrupa ve Afrika’yı birbirine bağlayan güçlü bir köprü. Ankara’da ya da İstanbul’da yaşananlar, kesinlikle sonraki yıllarda Afrika’daki Nijerya’dan Avrupa’daki Almanya’ya, oradan ABD’ye kadar birçok bölgedeki gelişimleri etkiler. Bundan dolayıdır ki; Yeni Dünya Düzeni’nin komplocu liderlerinin, ki ben onları İllüminati’nin adamları olarak isimlendiriyorum, Türkiye’yi kendileri için bir dayanak noktası ya da dünya hakimiyetine giden yolda bir anahtar olarak görmeleri, şaşırtıcı olmamalıdır.” şeklindeki uyarısı.

2- Dan Brown’un Mayıs 2013’te Altın Kitaplardan çıkan  Cehennem adlı son romanının arka kapak başlığı:
“Cehennem'in Kapıları İstanbul'a Açılıyor!”

3- Yahudi lobisi AIPAC'in desteğiyle faaliyetlerini sürdüren Amerikan Girişimcilik Enstitüsü'nde (American Enterprise Institute, AEI) 2013 şubat ayında yapılan toplantıda 'apolitik Türk gençliğini sokağa indirerek canlı tutmak' için 'İstanbul İsyanı' senaryosu masaya yatırıldı. AK Parti Hükümeti'nin faaliyetleri ve Türkiye'nin son 10 yılının ele alındığı toplantının katılımcıları ise 'Ortadoğu' denildiğinde dünya çapında tanıdık isimler olan NeoCon'lar: Donald Rumsfeld, Paul Wolfowitz, Bernard Lewis, Elliot Abrams, Richard Perle, John Bolton, William Kristol ve Douglas Feith.  Bu isimler 1991- 2003 Irak-Körfez Savaşlarının, Afganistan ve Pakistan işgalinin de planlayıcıları.

4- Dante, İlahi Komedya, Cehennem 28. Koşuk-Kanto 8.kat 

“Bağırsakları bacakları arasından sallanıyor, ciğerleri ve yenilen şeyleri atık maddeye çeviren kokmuş kese açıkta görünüyordu. Ben değişmez bakışlarla ona bakarken, o bana baktı ve eliyle göğsünü açarak, dedi ki: “Bak nasıl vücudumu parçalıyorum; bak Muhammed ne hâle geldi? Önümde ağlayarak giden Ali’nin yüzü, çenesinden kafasına kadar yarıktır. Ve burada gördüğün bütün diğerleri, yeryüzünde bozgunculuk ve bölüntü saçmışlardır, onun için öyle yarıldılar. Arkamızda bir zebani var ki, bu azap yolunu bir kez devrettiğimiz zaman, biz keskin kılıcı ile bir kez daha zalimce biçiyor; çünkü, onun önüne varmadan önce yaralarımız tekrar kapanmış oluyor”

5- Dan Brown, 22 Haziran 1964 doğumlu ABD'li yazar. Amherst Koleji ve Philips Exeter Akademisi’nden mezun olduktan sonra bir süre eğitim gördüğü bu okullarda İngilizce öğretmenliği yaptı. Şifre çözme ve gizli hükümet örgütlerine duyduğu ilgi, 1996'da ilk romanı Dijital Kale'nin ortaya çıkmasını sağladı. Roman, yayımlanmasından hemen sonra Dan Brown bir anda elektronik kitap listelerinde bir numaraya yükseldi. Yazar tekno-gerilim türündeki ikinci romanı İhanet Noktası'nda da politikada ahlak, güvenlik ve gizli teknoloji konularını işledi. Başkanlık Ödülü'nü kazanmış bir matematik profesörü ile ilahiyat müzisyeni bir annenin oğlu olan Dan Brown, bilim ve din gibi paradoksal felsefelerin egemen olduğu bir ortamda büyüdü. Bu birbirini tamamlayıcı görüşlerden aldığı esinle ünlü romanı Melekler ve Şeytanlar'ı yazdı. Bu yapıt da bir İsviçre fizik laboratuarı ile Vatikan kenti arasında geçen, bilim ve din odaklı bir gerilim romanıdır. Dan Brown, büyükbabasının da mason olduğunu pek çok programda açıklamıştır. Evlerinde garip önlükler ve beyaz eldivenler bulduğunu söylemiştir. Kayıp Sembol adlı romanını da bu yüzden yazdığı düşünülmektedir. Kitabın konusu da masonluktur.

Ayrıca, 2003 yılında çıkardığı ve tüm dünyada satış rekorları kıran Da Vinci Şifresi kitabının da yazarıdır. Da Vinci Şifresi ve Melekler ve Şeytanlar kitaplarının filmi de çekilmiştir. Sanat tarihçisi ve ressam olan eşi de araştırmalarına yardım etmekte ve eserlerine fon sağlamaktadır

6- Dante Alighieri (Mayıs-Haziran 1265, Floransa - 14 Eylül 1321, Ravenna) İtalyan ozan ve politikacı. En bilinen eseri, Ahirete yapılan bir yolculuğu anlattığı İlahi Komedya`dır (La Divina Commedia). Bu eser Cehennem, Araf ve Cennet isimlerinde üç ciltten oluşmuştur. Dünya edebiyat tarihinin en büyük eserlerinden biri kabul edildiği gibi, modern İtalyanca`nın da temelini oluşturur.

İtalya'da o olarak bilinen il Sommo Poeta ("Yüksek Şair") ya da sadece il Poeta . O, Petrarca ve Boccaccio aynı zamanda "üç çeşme" ya da "üç taç" olarak bilinir. Dante de "İtalyanca dil babası" olarak adlandırılır. Modern Avrupa ve İtalya için önemli bir figürdür ve İtalya'daki metal 2 €'ların tura tarafında Dante'nin resmi vardır.

Dante 1265 yılında doğdu, Haziran ayında İkizler burcu olarak doğduğunu söyler. Gerçek adı olan Durante'yi kısaltarak Dante`yi kullanmıştır. Dante'nin ailesi köklü ve asil bir aile olmakla beraber, sonradan fakir düşmüş ve aristokratik önemini kaybetmiştir. Dante'nin babası II. Alighiero hakkında çok fazla bilgi yoktur, mesleği bilinmemekle beraber noter, hakim veya faizci olduğuna dair çeşitli görüşler mevcuttur. II. Alighiero hakkındaki belki de tek "kesin" bilgi onun Guelfolar partisine mensup olduğudur.

O sıralarda yönetim Ghibellinolar'daydı ve Ghibellinolar Guelfoları sürgün ederek şehirden uzaklaştırmışlardı. Dante'nin babası II. Alighiero Guelfolardan olmasına ve Dante doğduğunda Floransa Ghibellinoların yönetiminde bulunmasına rağmen, II.Alighiero ve ailesi Floransa'da ikamet etmekteydi. Dante babasını sevmezdi, bunun nedeni babasının kötü ünü veya silik kişiliği olabilir. Eserlerinin hiçbir yerinde babasından söz etmemiştir, aksine her fırsatta şövalyelik payesi bulunan dedesi Cacciaguida'dan bahseder, ailesinin soyunun Roma'ya dayanması ile övünürdü. Dante annesini daha çok küçük yaşlarda kaybetmiştir. Babası da o on sekiz yaşlarındayken vefat etmiş, bunun üzerine Dante üvey annesi (Monna Lapa) ve üvey kardeşleriyle yaşamak zorunda kalmıştır.

Dante`nin eğitimi fazla bilinmemekte olup, kendi kendini geliştirdiği varsayılmaktadır. Dante'nin ilk öğrenimini Santa Croce papaz okulunda bitirdiği sanılmaktadır. Her ne kadar Dante yüksek öğrenime devam edemese (veya etmese) de, kendi kendine okumaya ve çalışmaya devam etmiştir. Öğrenmeye büyük bir tutkusu vardı, önemli Latin ve Yunan eserlerini okumakla kalmıyor, dönemin İtalyan şairlerlerinin eserlerini de okuyor, bunlara büyük bir önem veriyordu. Yazmak konusundaki yeteneklerini ilerletirken, astronomi, resim ve felsefe gibi konularda da kendisini geliştiriyordu. Dönemin önemli isimlerinin düzenlediği toplantıları kaçırmıyor, birçok önemli isimle arkadaşlıklar kuruyordu. Bu kişilere örnek olarak devrin ünlü Floransa'lı şairi Guido Cavalcanti'yi verebiliriz.

Beatrice
Dante denince ilk akla gelen isim belki de onun sonsuz bir aşk ile bağlandığı Beatrice'dir (Türkçe okunuşu: Beatris). Dante'nin çocukluğu ve gençliği hakkında çok az bilgiye sahip olunsa da, şairin dokuz yaşındayken kendisinden bir yaş küçük Beatrice'ye aşık olduğu kesin olarak bilinmektedir. Komşuları Floransa'lı şövalyelerden olan Folco di Ricovero de' Portinari'nin kızı Beatrice ile komşularının evindeki bir eğlence sırasında tanışmıştı. Tanıştığı ilk andan beri Dante Beatrice'e büyük bir tutkuyla bağlandı. Beatrice ile ikinci kez karşılaştığında on sekiz yaşındaydı, bu ikinci karşılaşmadan sonra Beatrice'e olan sevgisi daha da derinleşti. Beatrice'e olan aşkı yazımını ve şiire olan bakış açısını büyük oranda etkileyecekti; İlahi Komedya'nın tohumlarını atan belki de Beatrice'ye olan aşkıydı. Dante aşkından sevgilisine hiçbir zaman söz etmemiştir, nitekim 1288 yılında Beatrice Floransa'lı şövalyelerden Simone dei Burdi ile evlendi. Fakat Beatrice evliliğinden sadece iki sene sonra, 1290'da, yirmi dört yaşında öldü.

Beatrice'nin ölümünden sonra Dante çalışmalarına daha sıkı sarılmış, Latin edebiyatı ve felsefeye kendisini adamıştır. Kuşkusuz Beatrice'nin ölümü Dante için büyük bir şoktu ve yazarın yazım hayatını da fazlasıyla etkiledi. Beatrice'nin çok genç bir yaşta ölmesi, Dante'nin onu ölümsüzleştirmesine yol açmış, fikriyatında Beatrice'ye maddi, ölümlü ve insani bir görünümden ziyade manevi, ölümsüz ve ilahi bir görünüm vermesine neden olmuştur.

Dante daha 12 yaşındayken ailesi tarafından Gemma di Manetto Donati ile sözlenmiştir. Ailesinin de ısrarlarıyla, 1295 yılında Floransa'lı tanınmış Donati ailesine mensup Gemma ile evlendi. Gemma'dan Pietro ve Jacapo isimlerinde iki oğlu ve Antonia isminde bir kızı olmuştur. Dante ile Gemma'nın mutlu bir evlilik geçirdikleri söylenemez. birçok kaynağa göre Dante Gemma ile olan evliliğinde hiçbir zaman mutlu olamadı. Yine de Dante evliliğin kutsallığına inanan birisiydi ve Gemma ile olan ilişikisine dair pek bir kanıt yoktur, kendisi de bundan eserlerinde bahsetmemiştir. Dante sürgün edildikten sonra karısını bir daha görememiştir.

Devrin Floransa'sında belli başlı iki parti vardı: Ghibellinolar ve Guelfolar. Ghibellinolar imparator tarafından destekleniyor, aristokrasiyi savunuyorlardu; Guelfolar ise papa tarafından destekleniyordu. Sonraları Pistoia Guelfoları "Beyazlar" ve "Siyahlar" olarak iki ayrıldılar. Bu genel anlamda Guelfoların ikiye bölünmesine yol açtı. Beyazların başında Cerchi ailesi vardı. "Popolo grasso" diye adlandırılan zengin burjuva sınıfı tarafından destekleniyorlardı, reformist düşünceleri vardı, papa ve papalık konusunda da daha temkinli bir görüşe sahiptiler. Siyahların başında ise Donati ailesi bulunuyordu. Feodal devirden kalan çeşitli asilzadelerden oluşan bu grup, "Popolo minuto" diye adlandırılan küçük zanaatkarlar, işçiler gibi daha düşük bir halk tabakası tarafından destekleniyorlardı. Siyahların düşüncesi daha bağnazdı ve dogmatik anlamda papacıydılar.

Dante daha 24 yaşında, 1289'da, Floransa'lı Guelfo şövalyeleri ile birlikte Campaldino savaşında Arezzo Ghibellinolarına karşı savaşmıştır. Eşi Gemma Donati tarafından Siyahların başkanı konumundaki Donati ailesi ile akraba olsa da Beyazların taraftarı olmuştur. Devlet işlerine katılmak isteyen Dante Hekim ve Eczacılar loncasına yazılmıştır. Bunun nedeni dönemin yasalarına göre asilzadelerin kamu işlerine girebilmeleri için öncelikle zanaat loncalarından (Corporazioni di Arti e Mestieri) birine kaydolmalarının şart koşulmasıydı.

Bu sıralarda Papa VIII. Bonifatius Floransa'nın iç işlerine karışmaya, Beyazlara karşı sık sık Siyahlara arka çıkmaya başlamıştır. Papanın bu girişimleri Floransa'nın önde gelenlerini, özellikle de Beyazlar'ı fazlasıyla rahatsız ediyordu. 1300 yılında Dante iki aylığına Floransa hükümetinin başındaki altı kişilik kurula seçildi. Beyazların Floransa'daki iktidarına son vermek amacıyla Papa Bonifatius harekete geçmeye karar verdi. Papa Fransa kralı Philippe le Bel'in kardeşi Charles de Valois'yı Floransa'ya gitmeye ikna etti. Floransa bundan rahatsız olup Papayı kararından döndürmek amacıyla içinde Dante'nin de bulunduğu bir heyeti Roma'ya gönderdi. Roma'da heyeti oyalarken, 1301 yılında Charles de Valois süvarileriyle birlikte Floransa'ya girdi. O sıralarda şehrin iktidarı Beyazların elindeydi ve Siyahların çoğunluğu sürgün edilmişti. Charles de Valois Siyahları da kendi saflarına alarak Beyazları şehirden çıkarmıştır. Beyazların mallarına el konurken bir kısmına idam cezası verildi, çoğunluğu sürgüne gönderildi.

Dante hiçbir zaman Papa VIII. Bonifatius'u sevmemişti. Beyazlara karşı girişilen hareketten nasibini alarak, 27 Ocak 1302'de sahtekarlık, gayri meşru kazanç elde etmek gibi asılsız suçlardan ötürü para cezasına çarptırıldı ve iki yıllığına Florasa'dan sürgün edildi. Ayrıca bir daha devlet işlerinde çalıştırılmayacaktı. Daha sonra hakkında yeni bir karar daha verildi: Floransa'lı askerler tarafından ele geçirildiği takdir de idam edilecekti.

Dante mahkemenin kararlarını öğrendiğinde Floransa'da değildi. Hakkındaki sürgün kararı nedeniyle Floransa'ya da dönemedi. Beyazlar Floransa'da iktidarı geri ele geçirebilmek için çeşitli girişimlerde bulundular, fakat başarısızlığa uğradılar.

Zamanla arkadaşlarına olan güveni ve inancını kaybetmeye başladı. Büyük bir acı içinde olduğu bu günlerde İlahi Komedya'yı yazmaya başladı. İlk olarak Verona'ya gitti, bir ara Padova'ya geçti. Bazı kaynaklara göre Paris'e de gitmiş ve burada felsefe ile teoloji okumuştur. Bazı zayıf rivayetlere göre Paris'ten sonra Oxford'a da kısa süreliğine geçmiştir. Fakat bu çok zayıf bir rivayettir ve bugünkü tarih otoriteleri tarafından sıklıkla yalanlanmıştır.

Dante 1311 yılında o sıralarda Casentino'da bulunan ve İtalya'yı işgale başlamış olan Lüksemburg kralı VII. Henry'ye mektuplar yazarak, onu Floransa'ya da savaş açmaya davet etmiştir. Kralın İtalya'yı işgali birçok İtalyan şehrinde büyük bir nefretle karşılanmıştı, Floransa'nın da dahil olduğu bu şehirler birlikte karşı koymak için kendi içlerindeki sorunları bir süreliğine askıya alıyorlardı. Bu dönemde Floransa sürgün edilmiş Beyazların bir çoğunu geri çağırdı, fakat Dante bunların arasında değildi. Bunun nedeni büyük ihtimalle kral VII. Henry'ye yazmış olduğu mektuplardı. 24 Ağustos 1313'de kral öldü, artık Floransa'ya tekrar dönebilme umutları yok olmuştu. Dante, kısa bir süreliğine Lucca'da kaldıktan sonra Verona'ya döndü. Daha sonra Ravenna prensi Guido Novelloda Potenta'nın davetiyle Verona'dan Ravenna'ya geçti, kısa geziler ve ayrılıklar dışında ömrünü burada geçirdi. 1321 yılında, 56 yaşındayken burada öldü. Ölüm nedeni kesin olarak bilinmemekle beraber, bazı kaynaklara göre ölüm nedeni sıtmadır.

Dante'nin eserlerini sınıflandırmanın pek çok yolu vardır. Her ne kadar eserlerin sıralanmasında genelde kronolojiye dikkat edilse de Dante'de öne çıkan sıralama özelliklerinden birisi de eserlerin yazıldığı dildir. Dante eserlerinin bir kısmını Latince, bir kısmını ise halk dili olan İtalyanca ile kaleme almıştır. birçok eser kaleme almıştır ama şaheseri hiç kuşkusuz İlahi Komedya'dır (La divina commedia).

7- İlahî Komedya: İlahi Komedya (İtalyanca: Commedia, Divina Commedia), Dante tarafından 14. yüzyılın ilk yarısında yazılmış, İtalyan edebiyatının en meşhur epik şiiri ve dünya edebiyatının önemli bir başyapıtı. İlahi Komedya, Cehennem (İtalyanca: inferno), Araf (İtalyanca: Purgatorio) ve Cennet (İtalyanca: Paradiso) isimlerindeki herbiri 33 kıtadan (İtalyanca: Cantica-Kanto) müteşekkil 14,233 satırdan meydana gelir. Başlangıç kıtası şiire giriş bölümü olarak hizmet eder ve genellikle ilk bölüm içinde sayılmaz, böylece 33 kıtalık 3 bölüm ve bir ilave giriş kantosuyla toplam 100 kantodan oluşur. Eserde 3, 7, 22, 33 sayıları dikkat çeker, mesela şiirin bölümleri bu sayıların katları halinde kuruludur.

Şiir Terza Rima nazımına göre yazılmıştır, mısra sonlarında kafiyeler aba, bcb, cdc, ded,... şeklinde gider. Şiirin bu uyak yapısına uygun olarak Türkçeye aktarılmasının güçlüğü dolayısıyla uzun yıllar Türkçe çevirisi yayınlanamamıştır.

Michelino'nun freskinde Dante, cehennemin girişinde Araf Dağının yedi eteğinde ve Floransa şehrinde, üstte cennet küresi, elinde İlahi Komedya'yı tutuyor.

Komedya'da Dante, ölüm sonrası sırasıyla Cehennem, Araf ve Cennette geçen seyahati, hikâyenin kahramanı da olan kendisinin ağzından anlatır. Orta Çağda "Komedya", "tragedya'nın" aksine sonu iyi biten hikâye anlamına gelirdi. Burda eserin adındaki "komedya" kelimesi, öyküsünün güldürü unsurları taşıdığı anlamına gelmez.

Orta Çağ ile Rönesans arasındaki geçiş döneminde yazılmış ortaçağın döneminin bu şiiri, hayalgücü ve alegorik tasavvuru, ölüm sonrası hayatı anlattığı öyküsü ile Hıristiyan batı kiliseleri tarafından benimsendi. Eserin orijinal adı "Komedya" olmakla birlikte daha sonra 1360 yılında Giovanni Boccaccio tarafından başına "İlahi" kelimesi eklenerek Hıristiyanlaştırılmıştır. Toskana lehçesi ile yazılan eser, bu lehçenin modern İtalyan dili olarak gelişmesine yardım etmiştir.

İlk basılı eser, 11 Nisan 1472. Dante, İlahi Komedya'yı İtalya'nın Orta Çağ ile Rönesans arasındaki geçiş döneminde yazdı. Komedya'da bu durum açıkça yansıtılır: Hem ortaçağ hem de klasik temalar kuvvetle ifade edilir. Dante'nin çalışması Hıristiyanlıkla ilgilidir ve yaşam sonrası kurgusal seyahatleri içerir.

Dönemin Kuzey İtalya'sının Guelfo ve Ghibellinolar arasındaki siyasi mücadele ortamında Dante, Kutsal Roma İmparatoru karşısında Papalığı destekleyen Guelfler arasında yer alır. Floransalı Guelfler 1300 yıllarında iki hizbe bölünmüşlerdi: Papa VIII. Boniface tarafından yürütülen laik idareye muhalif ve Floransa'nın bağımsızlığını savunan Beyaz Guelfler ve Floransa'da Papanın egemen olmasını savunan Siyah Guelfler. Dante 1302 yılında, Siyahlar ile ittifak halinde olan Papa VIII Boniface'nin buyruğu ile Charles of Valois'nın kumandasındaki askeri birliklerin şehre girmesi ile Şehremini Lord Cante de' Gabrielli di Gubbio tarafından sürgün edilen Beyaz Guelfler arasında yer alıyordu. Papa eğer sürgünden dönerse Dante'nin kazığa bağlanıp yakılacağını söyledi. Dante'nin geri kalan hayatı boyunca süren bu sürgün, Komedya'nın birçok bölümünde Dante'nin sürgününün kehanetlerinden, Dante'nin siyasi görüşlerine ve bazı düşmanlarının sonsuza kadar lanetlenmesi şeklinde tesirini gösterir.

Dante muhtemelen Komedya'sını sürgünde olduğu ve hiç geri dönemediği 1308 yılları ile öldüğü 1321 yılı arasında yazmıştı. Cehennem ve Arafta, Dante sırasıyla günah ve tövbekarlık içinde başından geçenleri anlatır.

İlahi Komedya'nın bu biçimi rastlantı eseri ortaya çıkmamıştır, diğer ortaçağ çalışmaları gibi semboller ve sayılarla kuruludur. İlahi Komedya'daki her üçparagrafın son kelimesi "yıldızlar"'dır. Mısraların terza rima uyağıyla örülü olması ve 3 parça olması Hıristiyanlıktaki teslise, Kantoların 33 kıtadan oluşması İsa Peygamber'in öldüğü zamanki yaşına işaret eder. Giriş kantosuyla birlikte elde edilen 100 sayısı ise kutsal ve mükemmel sayı olarak bilinirdi.

Luigi Valli gibi kimi araştırmacılara göre Fede Santa ya da Fedeli D’Amore (Aşk Sadıkları) adlı ezoterik örgütün bir üyesi olan ve “Tapınak Şövalyesi” ünvanını almış olan Dante'nin “İlahi Komedya” adlı yapıtı baştan aşağı ezoterik bilgilerin sembolizm içinde verildiği bir yapıttır. Dante ezoterik bilginin yoğun olarak kullanıldığı, içerdiği sembolizmi tam anlamıyla çözülememiş yapıtının cehennem adlı bölümünde bunu kendisi şöyle dile getirmektedir: “Sağlıklı bir akla sahipseniz, şu tuhaf dizelerin arasında saklı öğretiyi kavrayınız.” 

Dante’nin yapıtındaki “cehenneme iniş” aslında inisiyasyonlarda yaşanan bir deneyimdir. İnisiyasyonlardaki ilk aşamanın sonunda yaşanan bir deneyimi ifade eder. Kimi inisiyasyonlarda bir tabutta geçirilen, tüm inisiyasyonlarda mevcut bu deneyimi yaşayan inisiye adayı, nefsani öğelerden ya da karmik tortulardan arınarak “ikinci doğuş” diye adlandırılan saf bilinç halini elde eder. Dante’nin göklerin kat kat olduğunu belirtmesi de pek çok tradisyonda rastlanan bir sembolizmdir. 

Kimilerine göre Dünyanın kozmik tabakalaşmasını, dünyanın esîrî maddelerinin gitgide süptillik göstermek üzere derecelenmesini simgelemektedir. Dantenin bu yapıtında kullandığı sayısal sembolizm incelendiğinde en çok kullandığı sayılar, profesör Rodolfo Benini’nin de saptadığı gibi 3,7 ve 22’dir. Yani Dante “İlahi Komedya” adlı yapıtını 3,7 ve özellikle 22 sayısını esas alan bir sistem üzerine kurmuştur. 22 sayısı Kabala’da, tarotta, ezoterizmde önem verilen bir üstad sayıdır. Bu yapıtta geçen, anlamı çözülememiş “Can Grande della Scala” sözüyle de kimilerine göre “Merdivenin Büyük Köpek Takımyıldızı” ya da “Merdivenin Büyük Kaanı” demek istemişti.

Komedya, Floransa lehçesinde (Toskana Lehçesi) ve İtalyan anadilinde yazılan ilk önemli edebi yapıttır. Dante'nin zamanında İtalya'da eserler çoğunlukla Latince yazılmaktaydı. Bu eser, Floransa lehçesinin standart İtalyanca olarak yerleşmesinde önemli rol oynamıştır. Bu durum hala geçerlidir ve standart İtalyanca Floransa Lehçesindedir.

Komedya'nın arz merkezli, Batlamyus tarzı evren görüşüne göre arz yarıküre üzerine oturmuş bir küredir ve geri kalanı hemen hemen tamamen denizlerle kaplanmıştır. Kudüs yarı kürenin merkezindedir. Burada sunduğu tamamen Batlamyus modeline dayanan Evren Dizgesine göre, yer Evren'in merkezindedir ve hareketsizdir. Yer'in etrafında sırasıyla, Ay, Merkür, Venüs, Güneş, Mars, Jüpiter ve Satürn'ün küreleri bulunur. Satürn küresinden sonra, sabit yıldızlar küresi ve ondan sonra da ilk hareket ettirici küre gelir. Onuncu küre ise, en yüksek küre, yani Tanrının Evi'dir. Küreler, meleklerin yardımı ile hareket eder. Dante, Aristoteles'in etkisi ile ortakmerkezli küreler dizgesi'ni benimsemiş, dışmerkezli kürelerin olmadığını savunmuştur.

İçinde yaşanılan dünyanın altında yer alan cehennem bir huni şekilli delhiz biçimindedir ve merkezinde isyankâr melek İblis bulunur. Bütün bunlar insan için yaratılmıştır. Arzın tam merkezinde bulunan İblis aynı zamanda kâinatın da merkezindedir. Burda sembolik olarak İblisin evrendeki en dünyevi ve gökyüzünden (yani cennetten) en uzaktaki yaratık olduğu anlatılmak istenir.

Denizlerle çevrili yarı kürenin ortasında, dairesel olarak karşı tarafta Araf dağı arzın içinden cehennemin içinden çıkar. Araf dağının zirvesinden Adem ve Havva'nın kovulduğu cennet yer alır.

Gustave Doré'ın İlahi Komedyayı gösteren oyması (1861–1868); Dante burda şiirin "Cehennem" isimli 1.kantosunda kaybolur.

“Ateş yağmuru, Her kim buraya girerse, bütün ümitlerini terketsin!

Dante okuyucuyu ölüm sonrası bir seyahat macerasına davet eder. Seyahatin öyküsü 1300 yılının Paskalya haftasında geçer. İlk sahnede arzın derinliklerindeki cehenneme (Inferno) doğru yol alır. Bu esnada mitolojik karakterler ile ve Toskano'nun tanınmış eski güçlü insanları ile karşılaşır. Sonra Araf'a (Purgatorio) tırmanırken eski ileri gelen kişilerle konuşur. Bu kişiler cennete (Paradiso) girmeden önce Araf'ta beklemektedirler.

Şiir birinci şahsın ağzından yazılmıştır ve Dante'nin ölümün üç krallığında Hıristiyanlıkça Paskalyanın üç kutsal gününde (Easter Triduum)[2] 1300 yılının ilkbaharında geçer. 1300 yılının 7 Nisan gecesi başlayan seyahat bir hafta sürer. İmparator Augustus döneminde yaşamış, Romalı şair Virgil ona Cehennemde ve Arafta rehberlik ederken Arafın tepesinde Virgil bu görevini Dante'nin idealindeki kadın Beatrice'e bırakır. Dante'nin ilk eserlerinden La Vita Nova'daki Beatrice Portinari karakterinden esinlenen Beatrice, gençliğinde sadece iki kere karşılaştığı, unutamadığı ve uzaktan hayranlık duyduğu Floransalı kadındır. Beatrice Dante'ye rehberlik ederek onu semaya, ilahi ışığın kaynağına ulaştırır.

I. Bölüm: Inferno (Cehennem) Mitolojik varlık kayıkçı Charon, Acheron nehrinde insanları taşıyor
Dante'nin İlahî Komedya eserinin "Inferno" bölümünün 7. şarkısı: Cehennemin dördüncü çemberinde, hasislik ve savurganlık suçluları altın sikkelerle dolu ağır torbaları sararak birbirlerine hakaret ederler. (Gustave Doré, 1857, 1890'de ABD'de basılan kitabında kullanılan versiyonu)

Dante'nin İlahî Komedya eserinin "Inferno" bölümünün 31. şarkısı: Tanrı'ya karşı çıktığı için cehennemin dokuzuncu çemberi olan Cocytus'un girişinde bağlanan Titanlar (Gustave Doré, 1857, 1890'de ABD'de basılan kitabında kullanılan versiyonu)

1300 yılının cuma günü Dante 35 yaşındadır. Dante, şiirde bunu "Yaşam yolumuzun yarısında" (Nel mezzo del cammin di Vita Nostra, kanto 1:1) mısrasıyla dile getirir. Derin kişisel bunalımın bir alegorisi olan ve muhtemelen 13. kantoda bir intihar girişimi olarak verilen karanlık ormanda yolunu kaybeder. Ormanda günahlarını sembolize eden vahşi hayvanların saldırısına uğrar. Burda şehveti simgeleyen leopar ve kötü hırs ve günahkar nefsi simgeleyen arslan ve dişi kurt ile karşılaşır. Vahşi hayvanların yani günahlarının ve nefsinin kötü isteklerinin elinden kaçmayı, doğru yola ulaşmayı, dağın arkasında parlayan güneş ile simgelenen ilahi kurtulaşa ermeyi murat eder. Virgil tarafından kurtarılır (2. kanto) ve onunla birlikte yeraltına, güneşin erişemediği derin karanlığa doğru giderler ve cehenneme inerler.

Cehenneme iniş
Cehennem 9 iç içe daireye bölünmüştür. Eşmerkezli daireler gittikçe artan günahkarlığı temsil eder. Her dairenin günahkarları işledikleri kötülükler gereğince ebediyete kadar cezalandırılır. Mesela hayattayken gelecekten haber verenler kafaları arkalarına dönük vaziyette dolaşırlar bu nedenle önlerini hiçbir zaman göremezler. Dış dairelerde şehvet ve nefislerinin kurbanı olan ve nefislerine söz geçiremeyen kimseler, merkeze doğru ise küfre sapanlar ve yalancılar vardır. Günah işleyen ama ölmeden önce tövbe edip af dileyen insanlar günahları nedeniyle çile çektikleri Arafta bulunurlar, cehenneme atılmazlar. En iç dairede arzın merkezinde Şeytan'ın buzların içinde hapsolduğu en son noktaya ulaşılır. Günümüzde cehennemde cezalandırma şekli ateşte yanma olarak bilinse de Orta Çağda cehennemde cezalandırmada ateşte yanma figürü daha nadirdir onun yerine buzun içinde acı çekme daha sıklıkla tanımlanır. Bu yüzden Dante de Şeytanı buzun içinde hapsolmuş şekilde resmetmiştir.

Dante cehennemi çok politik bir tabiatta tasvir eder, çoğu siyasi hasmını ve hatta bazı Papaları ancak ayrıca aynı zamanda bazı dostlarını da cehenneme koyar.

Acheron nehri kıyıları cehenneme girişin geçitindedir. Mitolojik kayıkçı Charon tarafından ölü ruhlar cehenneme taşınır. Burda geçitin kıyısında hayattayken iyi ve kötü arasında bir seçim yapamamış bazı kimseler kalmıştır. Onlar hala gerçek bir cehennemde değildirler ancak bu bölgede sonuza kadar hapsolmuş olarak deliler gibi etrafta bir flamanın peşinde koşturan ve eşek arıları tarafından sokulan ve bazı kurtçuk ve böcekler tarafından kanları sürekli emilen kimselerdir. Dante, Virgil'in rehberliğinde cehennemin kıyısındaki Acheron nehrinin kıyısına gelir. Kayığı kullanan Charon, Dante'yi karşı kıyıya, cehenneme geçirmeyi kabul etmez.

Limbo
Cehennemdeki ilk daire limbodur. Burda vaftiz edilmemiş eski erdemli ve günahkâr olmayan ama İsa'yı da tanımayan şair Virgil gibi putperestler bulunur. Gerçekten cezalandırılmazlar ama Tanrıdan ayrı olarak ve bağışlanma ümidinden mahrum elem içinde kalırlar. Limbo ile Yunan mitolojisindeki Elysion çayırları ile ironik bir ilgi kurulmuştur. Suçsuz olup da İsa'yı tanımayanlar, şeytanlar tarafından eziyete uğramazlar ve kendilerine bir zarar verilmez ama lanetlenmiş olarak karanlıklar içinde kutsal ışıktan uzak bir şekilde yaşamaya mahrum kılınarak cezalandırılırlar.

Limbo'da hem Cicero, Euclid, Homer gibi kişiler ve ayrıca İbn Rüşt ve İbn-i Sina gibi bazı Müslüman filozoflar ve hatta şaşırtıcı bir şekilde Selahaddin Eyyübi (VI. Kanto) bile vardır. Dante burada bulunan bir kalede Homer, Horace, Ovidius, Lucan gibi ünlü şairler ile ve Aristo ve Sokrates gibi filozoflar ile konuşur. Dante bütün meşhur tarihe malolmuş paganların kendilerini burda bulduklarını anlatmasına rağmen daha sonra ikisi ile Araf ve Cennette de karşılaşmıştır (Sato ve Utica)

Kral Minos
Kral Minos ölü ruhları yargılar ve günahlarına göre cehennemin hangi dairesine konacağı hükmünü verir. Kral Minos, Yunan mitolojisinde de yeraltı dünyasında bulunan üç yargıçtan birisidir.

Bu sonsuz dairede şehvet düşkünleri ve Francesca da Rimini, VII. Cleopatra ve Kartaca Kraliçesi Dido gibilerin de aralarında bulunduğu erotik arzularını kontrol edemeyen ruhlar, öfkeli bir şekilde esen ebedi bir fırtına altında cezalandırılır.

Ebedi yağmurların yağdığı üçüncü dairede Kerberos tarafından gözetlenen ve işkence gören oburlar vardır (6. Kanto).

Dördüncü çemberde maddiyata düşkünlükte ortalamadan sapmış açgözlüler cezalandırılır. Bu çemberde mitolojideki bolluğun kişileştirilmişi zenginlik tanrısı Plutos, cimriler, para ve maddiyat hırsı ile mal mülk toplayan veya savurganlık yapanlar gardiyanlık yapar. Bu gruptakiler birbirlerine doğru ağır bir yükü iterler yük parçalandığında tekrar başa dönüp aynı yükü birbirlerine doğru iterler.

Segui il tuo corso, e lascia dir le genti
Segui il tuo corso, e lascia dir le genti (Türkçe: Sen kendi yolundan git; bırak diğerleri konuşsunlar), bu eserden bir replik olup Karl Marx'ın Das Kapital 'in birinci cildi bu sözle başlar.

Video oyunu uyarlaması
Visceral Games'in yapımını üstlendiği ve Electronic Arts tarafından dağıtılmış olan Dante's Inferno[4], İlahi Komedya'yı konu alarak hazırlanmıştır. PlayStation 3, Xbox 360 ve PSP platformları için geliştirilen oyun 5 Şubat 2010 tarihinde Avrupa'da piyasaya sürülmüştür.

8 - Kitabın Adı: Cehennem
      Kitabın Yazarı: Dan Brown
      Yayınevi: Altın Kitaplar
      Kitap Türü: Yabancı Roman, Korku, Gizem
      Yayınlandığı Yıl: 2013
      Sayfa Sayısı: 576
      ISBN: 9752116832
      Orjinal Adı:  Inferno

9- Cehennem Kitap Özeti:
Floransa’nın tarihi yerlerinde başlayan macera İtalya’nın diğer büyülü şehri olan Venedik’e uzanıyor ve Longdon kendini bir genetik uzmanı olan ve dünya nüfusunun hızlı artışı nedeni ile insanoğlunun 100 yıl içinde neslinin tükeneceğini düşünen, bu yüzden ölümcül bir virüs yaratan ve bunu Dante’nin Cehennem Haritası ile ilişkilendiren deha birinin peşinde buluyor. Tek sorun bu psikopat bir hafta önce intihar etmiştir ve virüsün aktif aktif etmesine bir günden az kalmıştır ve virüsün yerini bulmak için tek umut Langdon’dur.

Harvard Üniversitesi Simgebilim Profesörü Robert Langdon başından vurulmuş bir halde hastane odasında gözlerini açar. Ne buraya nasıl geldiğini ne de nasıl vurulduğunu hatırlamaktadır. Camdan gördüğü manzara karşısında altüst olan profesör, evinden binlerce kilometre uzakta, Floransa’da olduğunu anlar. Yaşadığı korkunç baş ağrısına eşlik eden tek şey; sürekli kâbuslarında gördüğü kan kırmızısı bir nehrin karşısından kendisine seslenen gümüş saçlı güzel bir kadın ve toprağa baş aşağı gömülü can çekişen bedenlerdir.

Langdon gördüğü kâbusları anlamlandırmaya çalışırken kadın bir suikastçı tarafından takip edildiğini, kendine tedavi uygulayan doktorlardan biri gözlerinin önünde vurulunca anlar. Hastanede görevli diğer doktorlardan biri olan Sienna Brooks’un o ölüm kalım anında yardım etmesiyle hayatta kalır. Simgebilim profesörü kendini bir anda ipuçlarını Dante’nin cehenneminde bularak çözmesi gereken korkunç bir senaryonun içinde bulur. Floransa’nın tarih kokan dar sokaklarından Venedik’in muazzam bazilikalarına uzanan semboller zinciri Langdon’ı insanlık tarihini sonsuza dek değiştirebilecek bir mekâna sürükler. Burası üç imparatorluğun merkezi olmuş, insanlık tarihi kadar eski, dünyanın incisi İstanbul’dur. Ve bu şehirde ya insanlık tarihi baştan sona yeniden yazılacak ya da bunu yazacak hiç kimse kalmayacaktır...

“Diz çök kutsal bilgeliğin yaldızlı mouseion’unda ve kulağını yere daya, dinle suyun şırıltısını. “

“Batık sarayın derinliklerine in, orada, karanlığın içinde bekler khtonik canavar kan kırmızısı sularına gömülmüştür lagünün ki yansıtmaz yıldızları... “

10- Türkiye, PR, Medya-Sinema:
Dan Brown NTV'de yayınlanan Gece Gündüz programına konuştu. Brown, yeni kitabı ‘Cehennem’in çok yakında film olacağını ve çekimlerin İstanbul'da yapılacağını açıkladı.

Geçtiğimiz mayıs ayında tüm dünya ile aynı anda Türkiye'de de satışa çıkan yeni kitabı 'Cehennem'le ilgili Gece Gündüz programına Floransa'da verdiği röportajda Dan Brown şunları söyledi: 'Kitabın film olması için çok sayıda şirketten teklif var. Bu çok sevindirici. Ama zannedersem Sony Columbia Pictures önce davranacak. Yani yakın bir zamanda film ekiplerini İstanbul'da görebilirsiniz.'

Sinemada Tom Hanks’in canlandırdığı Harvardlı simgebilim uzmanı profesör Robert Langdon bulmacaları çözerek, sembolleri takip ederek içine ‘yuvarlandığı’ Dante’nin ‘cehennemi’nde dünyayı geri dönülmez bir değişime sürükleyecek çok güçlü bir düşmana karşı savaşacak. Büyük bir bölümü Floransa ve İstanbul'da geçen hikayenin baş kahramanı Robert Langdon’u İstanbul'da Yerebatan Sarayı ve Ayasofya Müzesi’nin sembollerle dolu duvarları arasında dolaşırken göreceğiz.

Brown kitabının adını 15 Ocak 2013'te kendi internet sitesinden yayınladı sonra okuyuculardan sosyal medyada kullanılan dijital resimleri (mozaik) "açığa çıkarmasını" istedi  ve kitabın kapağını Şubat 2013'te gösterdi. Kapak Floransa, İtalya'daki ünlü Santa Maria del Fiore Bazilikası'nı resmediyordu.

Brown'ın Cehennem romanı için Tapınakçı Cehennemi: İsyanın Şövalyeleri. adında yardımcı bir kitap önceden basılmıştı. Diğer bir yardımcı kitap da Haziran 2013'te basılan Cehennem adlı kitap olarak açıklandı.


 Ahmet Haydar, Sonsuz Ark, 11.07.2013, Kitap Notları 1


Dante Alighieri ve İlahi Komedya İzlekleri:

Dan Brown ve Cehennem İzlekleri:

Diğer İzlekler:


Seçkin Deniz Twitter Akışı