Eski CIA
Ajanı Raúl Capote Venezuelalı “Öğrencilere” İsyancı Olmaları İçin Verilen Eğitimi
Anlattı
Sonsuz Ark'ın Güncel Notu:
Brezilya'da sahneye konan istikrarsızlaştırma senaryosunu 22 Nisan 2016 tarihli
SA2789/TG188: Bir Stratfor Propagandası: "Brezilya Skandalı: Değişim İçin Bir Şans" başlıklı çeviride, 2013 Mayıs-Haziran ve Aralık aylarında ortaya konan Türkiye hedefli aynı senaryonun uygulama aşamalarını 1 Temmuz 2013 Pazartesi günü yayınladığımız
SA271/AÇ12: Taksim/Gezi Parkı Fonetiği: Kavramlar, Postulatlar, Teoriler ve Gerçek başlıklı analizde okuyabilirsiniz.
Seçkin Deniz, 03.07.2017
Raúl
Capote bir Kübalı. Fakat herhangi bir Kübalı gibi değil. Gençliğinde Amerikan
Merkezi Haber Alma Teşkilatı (CIA) tarafından işe alındı. CIA tarafından
Küba’da kendileri için çalışması karşılığında büyük miktarda para teklif
edildi. Fakat sonra ABD için hiç beklenmeyen bir gelişme yaşandı. Capote
aslında Küba milli güvenliği adına çalışıyordu. Bu noktadan sonra çift taraflı
casus haline geldi. Aşağıda Chávez Vive dergisinin kendisi ile Havana’da
yaptığı röportaj yer alıyor:
İşe başlama süreci
nasıl gerçekleşti?
Yıllar
önce başlayan bir süreç, birkaç yıllık hazırlık daha sonra da işe girme. O
sıralarda tasarımcılar, ressamlar, yazarlar ve sanatçılardan oluşan bir grup
olan Saiz Kardeşler Kültür Derneği’ni kuran, Küba öğrenci hareketinin
lideriydim. Merkezi Küba’nın güneyinde bir şehir olan Cienfuegos’ta
çalışıyordum. O sıralarda önemli bir endüstriyel merkez kurulduğu için düşmanın
ilgisini çeken özelliklere sahip bir şehirdi. Bünyesinde pek çok genç insanın
çalıştığı Küba’nın tek elektrik merkezini inşa ediyorlardı. Bu sebeple şehirde
Sovyetler Birliği’nde eğitim görmüş genç mühendisler bulunuyordu.
1980’lerin
son yıllarından bahsediyoruz, Perestroyka adı verilen sürecin yaşandığı
zamanlar. O dönemde mezun olarak Küba’ya gelen pek çok mühendise Perestroyka
fikrine sahip gözüyle bakılıyordu. Bu yüzden bölge, birçok genç insanın
bulunduğu ilginç bir yerdi. Sanata ilgi
duyan mühendislerin birçoğu ile ilgilenen, kültürel bir organizasyonun gençlik
lideri olmam sebebiyle Kuzey Amerikalıların ilgisini çekmiştim. Amerikalılar
katıldığımız toplantılara gelip gitmeye başladı. Kendilerini düşman veya CIA
yetkilisi olarak asla belli etmediler.
Sayıları çok muydu,
yoksa belirli kişiler miydi?
Birkaç
tane. Kendilerini CIA görevlisi veya sorun çıkarmak için gelmiş kişiler olarak
tanıtmadılar.
Kim olduklarını
düşünüyordunuz?
Kendilerini
bize ve projemize destek olmak için gelmiş ve maddi destekte bulunabilecek
insanlar olarak tanıttılar. Bunu gerçeğe dönüştürme şansları vardı. Böyle bir
öneri ilgi çekiciydi, yani bilirsiniz, edebiyat dünyasında bir proje için
yayıncıya ve editoryal ilişkilere ihtiyacınız vardır. Çok karışık bir ortam.
Onlar da bize yayıncılar adına geldiler. Olan şey şu, bizimle temas kurma
sürecinde gerçekten ne istedikleri iyice anlaşıldı. Bizimle temas kurduktan,
toplantılara katılmaya başladıktan ve maddi destek sözü verdikten sonra bu
desteğe yönelik koşullar gelmeye başladı.
Ne tür koşulları
vardı?
Şöyle
dediler: “Piyasayı sizin emrinize verebiliriz, istediğiniz alan ne ise; kitap,
heykel, sinema veya her ne olursa. Fakat istediğimiz şey Küba hakkındaki
gerçeklerdir çünkü markette sattığımız şey Küba’nın imajıdır. Bu imajın
gerçekçi olması gerekir. Ülkede gerçekten olup biten olumsuz durumları
içermeli.”
İstedikleri,
kendi sağladıkları Küba karşıtı propaganda bilgilerine bağlı olarak Küba’yı
kötülememiz ve devrimi eleştirmemizdi.
Bu kişilerin
bütçesinin boyutu neydi?
Sınırsız
miktarda para teklifiyle geldiler. Zamanla paranın nerden geldiğini açık olarak
anladık. Örneğin USAID vardı, bu bütçenin ana sağlayıcısı. Parayı, Küba için
özel olarak oluşturulmuş hükümet dışı kuruluşlar (NGO) aracılığıyla
aktarıyorlardı. Aslında var olmayan kuruluşlardı bunlar, özel olarak sırf bu
tür işler için Küba’da kurulmuşlardı. Bahsettiğimiz para milyonlarca dolar
boyutunda. Küçük bütçeli işlerle uğraşmıyorlardı. Size bir örnek vermem
gerekirse; bir ara bana, yazdığım romanda Küba karşıtı propaganda ifadelerini
kullanmam için on bin dolar teklif etmişlerdi.
Hangi yıldan
bahsediyoruz?
1988-89
civarı.
Bu kişilerle temas
kuran veya onların kontrolü altında ne kadar insan vardı?
Aslında
başarıları fazla sürmedi, çünkü Küba’da bu tür şeylere karşı toplumsal bir
muhalefet vardır ve insanlar, size “yardım” edeceğiz hikâyesinin arkasında bir
şeyler olduğunu çok iyi bilirler. Bu ülkenin tarihinde ilk kez olmuyor, o
yüzden bize ulaşmaları onlar için çok zor oldu. 1992 civarında organizasyonun
bütün üyelerinin katıldığı bir toplantıda onları ihraç kararı aldık. Artık
toplantılarımıza katılma izinleri yoktu. Somut tekliflerle ve belirlenmiş
ekonomik yardıma rağmen bu böyle oldu. Bunu yaptık, onları ret ederek dernek
binamızın dışına çıkardık. Bundan sonra şahıslara yönelik çalışmaya başladılar.
Beni ve diğer genç arkadaşları ziyaret etmeye başladılar. Bazıları üzerinde
başarı sağladılar, ya da şöyle söylemeliyim, bazılarının ülke dışına
çıkarılmasında başarılı oldular.
Eğer az çok
belirlenebilmiş bir profil varsa, ne tür insanlar üzerinde çalışıyorlardı?
Bütün bu
süre zarfında istedikleri şey Küba’yı kaos içinde bir ülke olarak tanıtmaktı.
Küba’daki sosyalizmin insanların ihtiyaçlarını tatmin etmediği, sosyalizmin
mutlak yoksulluğa sebep olduğu ve bir model olarak kimsenin ondan hoşlanmadığı
imajını oluşturmaya çalışıyorlardı. Bütün bu zaman içinde peşinde oldukları
asıl maksat buydu.
Ne kadar süre CIA
ajanı olarak çalıştınız?
Bu
hikâyenin başlangıcı 1994 senesine dayanıyor. Çünkü 1994 senesinde Havana’ya
gittim, buraya başkente geri döndüm ve başkentin kültürel işçilerini temsil
eden, Kültürel İşçiler Birliği için çalışmaya başladım. Bu andan itibaren
onların daha çok dikkatini çektim çünkü 4000 üyeli bir gençlik organizasyonu
liderinden, Havana’da 40000 üyeli bir birliğin yöneticisi durumuna gelmiştim.
Bundan sonrası daha ilginç. Temaslar başladı. Bu süreçte edebi çalışmamı
destekleyecek, organizasyon düzenlemelerinde temsilcim olacak bir kadın
profesör ortaya çıktı.
Adını verebilir
misiniz?
Hayır,
çünkü takma isim kullanıyorlardı. Asla gerçek isimlerini kullanmadılar. Benim
tanınmış bir yazar haline gelmem asıl ilgilendikleri meseleydi, çünkü beni önemli
bir kişiliğe büründürmek istiyorlardı. Benim reklamımı yaparak dolaylı şekilde
onlarla anlaşmamı sağlamaya çalışıyorlardı. Ve sonra 2004 senesinde Havana’ya,
Venezuela’da tanınmış olan biri, Kelly Keiderling (Seçkin Deniz'in notu: Kelly Keiderling 2016'dan beri ABD Uruguay elçisi) geldi. Kelly Havana’ya Basın
ve Kültür Ofisi Şefi olarak çalışmaya gelmişti. Bir toplantı, bir kokteyl
partisi düzenlediler. Bu toplantıda 12 Kuzey Amerikalı görevli ile tanıştım.
Kuzey Amerikalılar ve Avrupalılar. Sadece Kuzey Amerikalı değillerdi. Hepsi de
deneyimli, bazıları Sovyetler Birliğinden, diğerleri Renkli Devrimler’de
Yugoslavya’da halkın eğitimi ve hazırlanması görevinde bulunmuş bu kişiler
toplantıda benimle oldukça alakadar oldular.
Kelly benimle çok yakınlaşarak
talimatlar vermeye başladı. Ondan çok sıkı bir eğitim almaya başlamıştım:
Alternatif grupların oluşturulması, bağımsız gruplar, kültürel enstitülerimizin
çalışmalarına katılmamış gençlik liderlerinin eğitilmesi. Bunlar 2004-2005
yıllarındaydı. Kelly 2005-2006 yıllarında sahneden çekildi. Çalışmaya
başladığımda doğrudan CIA yetkilileri ile bağlantı kurmamı sağladı. Sanki
onlara söz vermişçesine bir sonraki görev için hazırdım. O zamanlar Gelişim
için Pan-Amerikan Kuruluşu, Proje Küba misyonunun başında bulunan Mark
Waterhein ve Renee Greenwald isimli CIA yetkilisi ile temas kurmam sağlandı.
Bu adam
yani Mark, Proje Küba’yı yönetirken, devrim karşıtı projenin finanse edilmesi
anlamında Küba ile doğrudan bağlantıya sahipti ve aynı zamanda Venezuela
aleyhine de çalışıyordu. Bu projenin yanında Venezuela aleyhine çalışan
arkadaşları da vardı ve aralarında sıkı bir bağlantı bulunuyordu. O zamanlar
her şey o kadar iç içe geçmişti ki kimin Küba için çalışıp çalışmadığını
anlamak uzun zaman alıyordu. Örneğin işe benimle gelen, Washington’da çalışan
Pan-Amerikan Kuruluşu’nun ve CIA’nın emrinde olan Venezuelalılar vardı. Beni
eğitmek ve gerekli malzemeyi iletmek için Küba’ya gelmişlerdi. Bu şartlarda bir
kuruluş oluşturma düşüncesi ortaya çıktı, Yaratılış (Genesis) adı verilen bir
proje.
Yaratılış,
belki de şu anda dünyada olup biten birçok şeyin fikir anlamında şablonunu
oluşturdu, çünkü Yaratılış Küba üniversite gençliğini hedefleyen bir projeydi.
Benzer bir şeyi Venezuela’da da yapıyorlardı. Niye? Amaç üniversiteleri
dönüştürmekti-her zaman devrimci olmuş, her iki ülkenin de devrimcilerinin
geldiği yerler olan üniversiteleri, tutucuları üreten fabrikalara dönüştürmek.
Peki bunu nasıl yapıyorlar? Liderler üreterek. Venezuela’da ne yapmışlardı?
Öğrencileri, USAID ve Albert Einstein Enstitüsü tarafından finanse edilen
Uluslar arası Cumhuriyetçi Enstitüsü (IRI) aracılığıyla onlarca grup halinde ve
profesörleri ile birlikte Yugoslavya’ya gönderdiler.
Venezuelalıların
isimleri var mı sizde?
Hayır,
gönderilen yüzlerce insandan bahsediyoruz. Bir profesörle konuşup bir grubu
izledim ve diğerine geçtim. Çünkü uzun vadeli çalışıyorlardı. Aynı plan Küba
aleyhinde de işleme konulmuştu. Yaratılış Projesi kapsamında yürütülen plana
yönelik olarak üniversitedeki Küba öğrenci liderlerine ve profesörlere burs
sağlandı. Plan çok benzerdi. Aynı zamanda 2013 senesinde burada, Havana’da
Amerikan Çıkarları Bölümü’nde, “Bir liderin indirilmesi, bir diktatörün
indirilmesi” adı verilen bir kurs düzenlediler. Kurs, OTPOR’un Slobodan
Milosevic’i yerinden ederken kazandığı tecrübeye dayanıyordu.
Küba üniversiteleri
için de uzun vadede aynı fikir yürürlüğe girecekti, çünkü bu tür projelerin
sonuç alması uzun bir süreç ister. Bu sebeple aynı zamanda Venezuela’da
çalışmaya başladılar. Delilim yok fakat şuna inanıyorum ki Venezuela’da bu iş
Chávez hükümetinin de öncesinde başlamıştır. Çünkü devrim sürecinin her zaman
kaynağı olmuş Latin Amerika üniversitelerini sağcı üniversitelere dönüştürme
planı, durumu tersine döndürerek bir sağ-kanat oluşturma anlamında, Venezuela
sürecinden (Bolivarcılık) daha eskiye dayanmaktadır.
CIA yalnızca
Karakas’ta mı bulunuyordu?
Hayır,
bütün Venezuela’da. Şu anda Yaratılış projesi kapsamında, Küba liderlerini
oluşturmak için bir öğrenim planı yürürlüktedir. Öğrencileri Kuzey Amerika
üniversitelerine burslu olarak ve tüm masraflarını karşılayarak, lider olarak
yetişmeleri için gönderiyorlar. Burs sağlıyorlar ve tüm masrafları ödüyorlar.
Bu öğrenciler daha sonra Küba’daki üniversitelerine öğrencilikleri devam
ederken lider olarak geri dönüyorlar. Öğrencilikleri bittikten sonra Küba’da
mühendis olarak veya değişik sektörlerde makam sahibi olarak çalışmaya
başlıyorlar. Fakat bazıları üniversitede kalarak burada lider yetiştirmeye
devam ediyorlar. Bu üniversite liderlerinin en önemli görevlerinden birisi,
üniversitedeki başlıca gençlik organizasyonlarının liderliklerini ele
geçirmekti.
Küba söz konusu olduğu için, Komünist Gençlik Birliği ve Üniversite
Öğrenci Federasyonu’nu örnek olarak verebiliriz. Amaç, hali hazırda bulunan
gruplara paralel bir yapı oluşturmak değil, Küba’da var olan organizasyonların
liderleri haline gelmekti. Bir diğer amaç ise “yumuşak” darbe gerçekleştirecek
bir lider grubu oluşturmaktı. Bunun anlamı; insanları uygun zamanda ünlü
“renkli devrimleri” veya “şiddet içermeyen savaşları” başlatacakları şekilde
eğitmekti. Aslında bunların şiddet içermemekle alakası olmadığını siz de
biliyorsunuz.
Çalışmak
istedikleri bir profesörde ne tür özellikler arıyorlardı?
Profesörleri
ele geçirmek çok kolaydır. Çünkü bu insanlar enstitülerinden memnun olmayan,
kendilerine hiçbir garanti verilmediği veya haklarının tanınmadığı düşüncesi
ile yılmış insanlardır. Ne kadar yaşlı olurlarsa o kadar iyidir. Eğer onlara
belirli bir bilim dalına yönelik büyük bir uluslar arası kongreye katılmaları
için burslu bir davetiye gönderirseniz, üniversite tarafından keşfedilmeyen
yeteneklerini keşfeden siz olduğunuz için büyük bir şükranla kabul
edeceklerdir.
Eğer dışarıya gönderdiğiniz bu adamla aynı üniversitede iseniz
organizasyonlara beraber katılır, onun makalelerini yayınlayabilir ve bir
müfredat programı oluşturmasını sağlayabilirsiniz. Bu kişi Küba’ya geri
döndüğünde ileri seviyede bir bilimsel olaya iştirak ettiği, büyük üniversitelerin
kurslarına katıldığı için üniversitedeki etkinliği çok daha büyük olacak ve
aslında kara cahil bir adam olsa bile alanında lider olarak görülecektir.
Ele geçirilen bu
kişilerin misyonlarını gerçekleştirme anlamında etkinlikleri nedir?
Küba
için konuşacak olursak çok iyi sonuçlar alınmadı. Bunun en önemli sebebi
projeyi yürüten kişinin bizzat ben olmasıydı ve ben gerçekte CIA için değil
Küba için çalışıyordum. Bütün proje benim elimin altındaydı ve onlar bunu
gerçekleştirecek kişinin ben olduğuma inanıyorlardı. Planı, her zaman benim
başarılı olabileceğim noktalar üzerinden, fakat asıl planın ne olduğunun
bilincinde olarak mümkün olduğunca yavaşlatarak ilerletiyorduk.
Düşüncemize
göre tarihi devrim figürlerinin ortadan kalkacağı uygun zamanı kolluyorlardı.
Beş ya da on yıllık bir süreç zarfında Fidel, Raúl ve ülkenin tarihi
liderlerinin politik sahneden silineceğini düşünüyorlardı. Bekledikleri an
buydu ve bu gerçekleştiğinde ben uluslararası basının, NGO’ların, USAID ve
para için CIA’e çalışanların desteği ile üniversiteden ayrılacak, gücünü
halktan aldığı izlenimi veren bir organizasyon ortaya çıkarak Devrim’e
alternatif bir hareket meydana getirecekti. “Özgürlük için Yaratılış Kuruluşu”
bu aşamada ortaya çıkacaktı.
Bu kuruluş hakkında
bilgi verir misiniz?
Özgürlük
için Yaratılış Kuruluşu’nun söylemi devrimsel olsa da asıl maksat halkın
kafasını karıştırmaktı. Plana göre kendilerinin devrimci olduklarını, hükümette
bu yönde değişiklik yapmak istediklerini söyleyeceklerdi. Fakat olay pratik
aşamaya gelip, “Projenin esası nedir?” diye bakıldığında söylem ve projenin
geleneksel sağ-kanat ile aynı olduğu görülüyordu. Çünkü değiştireceklerini
söyledikleri şeyler, ülkede sağ kanat’ın uzun süreden beri söyledikleri ile
aynıydı.
2006 senesinde Fidel’in sağlık sorunları yüzünden hükümetteki
görevlerinden çekileceği yönünde TV haberleri geldiğinde, kriterlerine göre en
büyük şans ortaya çıkmıştı. Çünkü her zaman Fidel’in ölümü ile Küba Devrimi’nin
de öleceğini düşünmüşlerdi. Devrim,
Fidel demekti ve Fidel’in öldüğü veya yönetimi bıraktığı günün ertesinde Devrim
düşecekti. Bunu takiben iç hesaplaşmaların ortaya çıkacağını ve şu veya bu
sebeple çeşitli hoşnutsuzlukların oluşacağını hesaplıyorlardı. Bu planların
kaynağını bilmiyorum, ama buna inanıyorlardı. Ve işte bu aşamada zamanın
geldiğini düşündüler.
2006 senesinden
bahsediyoruz değil mi, plan neydi?
Beni
onlar aradı ve CIA şefi ile burada Havana’da buluştuk. Diplomatik görevliler de
geldi. İçlerinden birisi bana bir provokasyon düzenleyeceğimizi söyledi.
Havana’nın merkezinde halk içinde bir kalkışma düzenlenecekti. Kalkışma
demokrasi adına gerçekleştirilecek biz de değişik bölgelerde yapılacak bir seri
provokasyonla Küba güvenlik güçlerinin insanlara zor kullanmasını
sağlayacaktık. Daha sonra olaylarla ilgili büyük bir basın kampanyası
düzenlenecekti. Burada enteresan olan ve benim dikkatimi çeken asıl şey şuydu:
Nasıl oluyordu da bir Amerikan Çıkarları Bölümü görevlisi ana akım medyasını
etkisi altına alabiliyor ve bu medyayı kendisine hizmet ettirecek noktaya getiriyordu?
Bu
gerçekten çok dikkat çekici bir nokta. Fikir gerçekten çılgıncaydı ve bunu
onlara söyledim. Bana kalkışmanın elebaşı olacağını söyledikleri Darcy Ferrer
ismindeki şahıs, mesleği doktorluk olan ve bu iş için seçilmiş bir ajandı. Bu
kişinin kimseyi yerinden oynatamayacağını söyledim. Havana’da kimse bu tür bir
isyana kalkışmazdı. Olay için seçilen tarih Fidel’in doğum günüydü!
Ben de
şöyle dedim; ”Bak arkadaş, eğer bu adam böyle bir günde, Havana’nın ortasında
bir ayaklanma çıkarmaya kalkışırsa, insanların tepkisi sert olacaktır. Hatta
onu öldürmeleri bile mümkündür. Ona neden ve nasıl orta sınıf bir işçi
bölgesinde bu tür bir eylem yaptırırsınız?”
Bana açık açık bizim için en iyi
şeyin onun öldürülmesi olacağını, hatta bunun mükemmel bir durum olacağını
söyleyerek bana ne düşündüklerini anlattılar. Onun bütün yapması gereken
provoke etmekti. Bir sokağa gidilecek ve çatışma çıkması sağlanacaktı. Bundan
sonrasını ise basın yapacaktı. Bana büyük bir basın kampanyası başlatacağımızı
ve bu sayede: Küba’da kaos olduğunu, Küba’nın yönetilemediğini, Raúl’ün hükümetin dizginlerine sahip
olamadığını; sivil insanların öldürüldüğünü; öğrencilere ve halka sokaklarda
eziyet edildiğini, polisin cinayet işlediğini yayacağımızı söylediler.
Venezuela’ya ne kadar da benziyor! Bu bir tesadüf değil. Olan zaten aynı şeydi.
Bu şartlar altında
olması beklenen şey neydi?
Bütün
düşünce altyapısı oluşturulduktan ve bu altyapı imajı bütün basın tarafından
inşa edildikten sonra bütün dünyada Küba’nın büyük bir felaket içinde olduğu
imajı oluşacak; insanların öldürüldüğü, hepsinin katledildiği düşünülecekti. Ve
organizasyonum tarafından son görevi gerçekleştirecekti.
Son görev neydi?
Uluslar
arası basını toplayacak, bir üniversite profesörü, yazar ve organizasyon lideri
olarak ben meydana çıkıp, Amerikan Devletinden Küba’ya müdahale etmesini,
sivillerin hayatlarını garanti altına almasını ve Küba halkına barış ve huzur
getirmesini talep edecektim. Ülkeye, Küba halkı adına hitap edecektim. Bunu
hayal edin!
Bu plan
tutmadı. Bir sonuç alamadılar ama daha sonra Libya’da gerçekleşen savaşa ve
kurgulanışına baktığınızda şunu görebilirsiniz; oradan gelen enformasyonun
%80’i fabrikasyondu. Aynı şeyi Suriye’de ve Ukrayna’da yapıyorlar ve yaptılar.
Pek çok Ukraynalı ile sohbet etme imkânım oldu. Avrupa ile birleşmek isteyen
insanlar. Bu günlerde işleyen süreci anlamak için onlarla konuşmaya çalıştım.
Dünya’da dönüp dolaşan görüntülerden dolayı şaşkınlık içindeydiler.
Kendilerinin orada sadece protesto yaptıklarını, fakat TV’de protestocular içinde
değişik bölgelerde bulunan sağ ve aşırı sağ gruplar tarafından gerçekleştirilen
yakıp yıkmaların gösterildiğini, fakat gösterilerin büyük bir kısmının bu tür
görüntülerle alakasının olmadığını anlattılar. Bir kez daha iletişim medyası
tarafından aynı şablon tekrarlanmıştı.
Bu tür
olaylar birbirinden farklı ülkelerde bulunan CIA ve büyükelçilikler arası
bağlantılar ile mi yönlendiriliyor o zaman?
Evet,
tamamen bağlantılı. Latin Amerika’daki bütün büyükelçililerde, diplomatik
görevli gibi gözüken CIA görevlileri bulunur.
Size göre CIA’nın
etkinliğinin en fazla olduğu bölge neresidir?
Sanırım
bu noktada en fazla Ekvador üzerine yoğunlaşmışlardı ve tabi ki Venezuela.
Çünkü 2012 senesinde Karakas’taki kitap fuarına katıldığım dönemde benimle
birlikte Küba aleyhine çalışan bütün bu insanlar, CIA yetkilileri, içlerinde
Kelly Keiderling de olmak üzere Karakas’ta bulunuyorlardı. VTV’de bir TV
programına katılarak bu konu hakkında konuşmuştum. Fakat çok dikkatli konuşmak
zorundaydım, çünkü diplomatik ilişkileri bulunan iki ülke söz konusuydu.
Bu
durum Küba için geçerli değil, daha doğrusu Küba’nın Amerika Birleşik
Devletleri ile ilişkisi bulunmuyor. Açıkça beyan edilmiş bir düşmanlık söz
konusu. Bahsettiğimiz diplomatlar arası ilişkilerdi. Tabi elde somut kanıtlar olmayınca
bu garip bir durum. Her şeye rağmen program tamamlandı ve olumsuz durum ortaya
konuldu. Bu tür tartışmalarda hiç şüphem yok, Kelly Keiderling bir uzmandır.
Kariyerine ve seyahat ettiği ülkelerde bu tür tartışmalara katılımına dikkat
edin.
Dünyadaki
çeşitli ülkelerde bulunduğu zamanlarda Venezuela’da yapmaya çalıştığına benzer
durumlar ortaya çıkmıştır. Venezuela’yı analiz ettiğinizde ve onun
yönlendirmesiyle olan olaylara baktığınızda, karakteristik anlamda büyük bir
enformasyon manipülasyonu yaptıklarını görebilirsiniz.
O kadar
ki, belirgin bir şekilde Venezuela’ya ait olmayan resimlerin kullanılmasına
varan gaf boyutunda yanıltmalar vardır. Bir asker ve kameralı bir gazeteciyi
gösteren meşhur bir resim görmüştüm. Korelilerdi ve görüntü Kore’dendi. Asyalı
oldukları belliydi ve Venezuelalı olmadıkları anlaşılıyordu. Hakeza kıyafetleri
de öyle. Venezuela’da olup biteni dünyaya bu resimleri saldırgan bir biçimde
kullanarak aktarıyorlardı. Medyayı kontrol ediyorlar, böylece dünyadaki çoğu
insan onların bu yönlendirmelerine hizmet eden resimleri görüyor.
Medyayı kontrol
ediyorlar, bu anlamda eğitim aşamasında bir gazeteci gördünüz mü?
Hayır.
CNN mesela?
Hayır,
ama Reuters’den Anthony Golden isimli, sıkı irtibat içinde olduğum biri vardı.
Bir CIA yetkilisi ile temas kurmamda aracı fonksiyonu görüyordu, ama bağımsız
olarak Reuters’e çalışıyordu. CNN kuruluş aşamasından itibaren bu tür işlerle
yakından bağlantılı olmuştur. Fakat özellikle CNN-İspanyolca (CNN en Español)
kuşku götürmez şekilde CIA tarafından kullanılan vazgeçilmez bir araçtır. Fakat
neler olup bittiğini anlamanız için gereken şey şudur; kendi başına, bağımsız
bir TV kanalı yoktur. Şirketler, komünikasyon şirketleri vardır. Bunları kim
yönetmektedir?
Örneğin Time Warner ve AOL ve diğer büyük komünikasyon
şirketleri-kablolu kanallar, sinema kanalları, genelde bütün kanallar-bütün
bunların son aşamada patronu kimdir? Alın size Westinghouse ya da General
Electric. Yani savaş uçaklarını yapan, Amerikan silah endüstrisinin başında bulunan insanlar ile TV
istasyonlarının, sinema stüdyolarının, yayıncıların, kitap yayıncılarının
başında bulunan insanlar aynıdır. Bu insanlar aynı zamanda tüm dünya çapındaki
gazetelerin de sahipleridir.
Venezuela’da
olanları burada (Küba) yaptığınız şeylerle kıyasladığınızda ne tür sonuçlar elde
edebiliriz?
Bütün
dünyada elde ettikleri tecrübeleri kullanarak yeni bir strateji
geliştiriyorlar. Fakat şuna eminim ki sonuç alabilmeleri ülkede bulunan
insanların devrimi desteklemiyor olmalarına bağlı. Miloşeviç’e karşı başarılı oldular, çünkü Miloşeviç’in imajı Yugoslavya’da olan bitenden dolayı kötü durumdaydı.
Ukrayna için de aynı durum söz konusudur, Yanukoviç’e halkın desteği çok azdı.
Bunlar gibi, hükümetlere halk desteğinin az olduğu diğer yerlerde de sonuç
alınabiliyor. Meşru hükümetlerin, güçlü hükümetlerin bulunduğu, halkın devrime
sahip çıktığı ülkelerde planları başarısızlıkla sonuçlanıyor.
Planlarının
başarısızlığa uğraması halinde hangi aşamaya geçiyorlar?
Denemeye
devam ederler, metotlarını geliştirmeye çalışırlar. Biz düşmanız onlar için;
Venezuela, Küba veya Latin Amerika’daki alternatif oluşumlar. Biz dünyanın
muhalifleriyiz. Kapitalizm tarafından hükmedilen bir dünyada yaşıyoruz.
Emperyalizm olarak tanımlanamayacak kapitalizmin yeni bir türü tarafından
hükmedilen bir dünya. Çok önceleri Marksizm teorilerinde nitelenenin çok
ötesinde bir kapitalizm.
Bu daha önce duyulmamış yeni bir şey. Bu güç,
oluşturulan bu devasa yapılar küresel ölçekte uluslarötesi nitelikte. Bu yüzden
alternatif bir proje olduğumuz için onlara göre düşmanız. Bizim dünyaya sunmuş
olduğumuz çözüm farklı. Bunun nasıl olacağını biliyoruz ve Küba, Venezuela ve
ALBA (Latin Amerika için Bolivarcı İttifak) ülkeleri bunun mümkün olduğunu
göstermişlerdir. Küba Devleti 55 yıllık varlığıyla ABD'nin onca mali imkânına
rağmen elde edemediğini başarmıştır.
Öğrencilerime
şöyle diyorum:” İspanyadaki Indignados'lara * bakın ve İspanya'da işi olmayan
milyonlarca işçiye, Yunanlılara. Sizce dünyadaki bu insanlar ne yaptığımızı
biliyor mu? İnsanların Chavez'in, Fidel'in kim olduğunu bildiklerini düşünüyor
musunuz? Veya bütün bu yaptığımız şeylerden haberdar olduklarını? Çok az
kaynağa rağmen sadece devrim arzusuyla ve refahın sağlanması için bütün bu
yaptıklarımız hakkında bilgi sahibi olduklarını?
Her gün
milyarlarca dolar harcayarak imaj oluşturan ve insanları kandıran kapitalizmle
nereye kadar gidilecek? İnsanlar bizim gerçekten kim olduğumuzu ve Küba
Devrimi'nin, Venezuela Devrimi'nin gerçekte ne olduğunu bilirlerse ne olur?
Eğer bir İspanyolla konuşur ve Chavez hakkındaki fikrini sorarsanız ve o
olumsuz bir cevap verirse bunun sebebi onun zihninin inşa edilmiş olmasıdır.
Eğer Chavez'in kötü bir adam olduğunu söyleyen bir işsizle karşılaşırsanız
medya tarafından bu yönde ikna edilmiş demektir, fakat gerçeği bilselerdi! İşte
bu yüzden bizim gibi korkunç düşmanları yakınlarında istemiyorlar. Başarı için
insanların birlik olması gerekir.
Ulusal
egemenliğimiz açısından bakıldığında, CIA nasıl engellenebilir? Bu tür durumlar
için esas olan İnsanların bilinçli olması hakkında konuştuk fakat gerçek
anlamda bir insanın CIA'nın işlerini öngörebilmesi nasıl mümkün olur? Ne
yapılabilir? Tavsiyeleriniz nelerdir?
Chavez'in
ve Fidel'in her zaman söyledikleri bir söz vardır; imparatorluğu bozguna
uğratmanın yolu birlikten geçer. Bu bir kurgu değil, gerçeğin kendisidir.
Bahsettiğimiz türden bir projenin başarısızlıkla sonuçlanması için izlenecek
tek yol budur. Özel Servisler tarafından, kapitalizm tarafından
gerçekleştirilen bir proje.
Sivil-askeri
anlamda bir birlikten mi bahsediyoruz?
Evet her
anlamda bir birlik. Halk içinde farklılıklar üzerine inşa edilmiş fakat ulusal
anlamda bir proje olarak birlik. İnsanlar bölündüğü zaman farklı bir gerçeklik
ortaya çıkar.
Bizi bu tür
saldırılardan korumak için güçlerin hangi alanda yoğunlaştırılması gerekir?
Bunu
sağlayacak olan halktır. Küba tecrübesinin bunu çok iyi öğrettiğini
düşünüyorum. Bunun dünyada da açık örnekleri bulunuyor. Devrimin korunmasında
halk başkahraman olmadığında ne olur, ve eğer başkahraman olursa ne olur? İşte
Küba örneği. CIA ve emperyalizm defalarca yenilgiye uğratılmıştır, çünkü
başkahraman halktır.
CIA sosyal ağların
veri tabanlarını ve benzeri şeyleri planlarını uygulamak için kullanıyor mu?
Bu
konuda üstatlar. Snowden ve Wikileaks tarafından ortaya çıkanlar var. Bunlar
aslında gizli olmayan, şüphelendiğimiz şeylerdi, bu şekilde ortaya çıkmış oldu.
Ortaya çıktı ki; server'lar, internet onlara hizmet ediyor. Dünyada bulunan
bütün server'lar nihai anlamda Kuzey Amerikan server'larına bağlıdır.
İnternetin kaynağı onlardır ve bütün ağlar ve servisler onlar tarafından
kontrol edilir. Her türlü bilgiye erişebilirler. Bunu kaydetmekten de
çekinmezler. Facebook olağandışı bir veri tabanıdır. İnsanlar her şeyi buraya
yükler. Arkadaşlar, yediği yemekler, seyrettikleri filmler, tüketim
alışkanlıkları. Ve bu ilk elden bir bilgi kaynağıdır.
Venezuela'dan sonra
Kelly Keiderling ile bir daha temasınız oldu mu?
Hayır,
bir daha temas kurmadım. Teröristlerle buluştuğu ve onlara maddi yardımda
bulunduğu için Venezuela'dan sınır dışı edildikten sonra nereye gittiğini
bilmiyorum.
Sahip olduğu
tecrübeleri kullanarak Venezuela ve üniversitelerine ne kadar nüfuz
edebilmiştir?
Oldukça
ileriye gittiğine eminim. Zeki, çok iyi hazırlanmış, yetenekli ve ne yaptığını
bilen bir ajandır. Kelly yaptığı işe inanmış bir kişi. Kendi bakış açısına göre
yaptığı işin doğru olduğundan emindir. Kapitalizmin elit tabakasından gelen ve
onun koşulsuz bir temsilcisidir.
Başarılarına
ve kapasitesine baktığımda çok ileri gittiğinden eminim. Venezuela
üniversitelerinde uzun süreden beri yapılan çalışmaları devam ettirmiştir.
Bolivarcı sürece karşı gerçekleştirdikleri bu mücadeleyi uzun vadede nereye
kadar götürebilecekleri asıl meseledir. Eğer bu faşist sağ kanat kontrolden
çıkarsa yeniden güç kazanabilir.
CIA, toplumsal
olayların yönlendirilmesinde kendileri ile çalışacak, insanlarla teması
bulunan, bir hareket içinde aktivist olan insanlarla örneğin, nasıl temas
kuruyor?
O
insanları bulurlar, bunun için çaba sarf ederler. Eğer bu kişi gençse ve bir
hareketin lideri ise kendi menfaatlerini gerçekleştirmek için onu ele geçirmeye
çalışacaklardır. Bu yüzden liderlerimizi eğitmek zorundayız. Olayları
gidişatına bırakamayız. Onları düşmanın eline teslim edemeyiz. Bu noktaları boş
bırakırsak düşman tarafından işgal edilecektir. Bizim tarafımızdan gerekli önem
verilmeyen herhangi alternatif bir hareket düşman tarafından her tür yolla
kendi menfaati için kullanılacaktır. Bu yolda sınırsız miktarda para ve kaynak
kullanacaklardır, çünkü gelecek için bunu yapıyorlar ve bu noktada genç
insanlar kilit noktadır.
Genç
insanlar, Latin Amerika’nın değerleridir. Latin Amerika devrimi gençlerindir.
Eğer bu genç insanların farklı şekilde düşünmelerini sağlayarak, problemlerinin
çözümünün vahşi kapitalizmde olduğuna inandırabilirlerse, Latin Amerika için
devrim diye bir şey kalmaz. Bu kadar basit.
RAÚL
CAPOTE, CHAVEZ VIVE DERGISI , 25 Mart 2014
Tamer Güner, 29.04.2014, Sonsuz Ark, Konuk Yazar, Çeviri
Sonsuz Ark'ın Notu:
Venezüella İstihbarat Servisi ve Chavista Hareketi'nin tarihsel figür eski başkanı, Binbaşı Eliecer Otaiza 25 Nisan 2014 tarihinde öldürüldü. Cesedi Caracas banliyölerinde dört kurşun yarası ile bulundu. Üzerinden hiçbir kimlik belgesi çıkmadı.
http://www.voltairenet.org/article183555.html
Venezüella İstihbarat Servisi ve Chavista Hareketi'nin tarihsel figür eski başkanı, Binbaşı Eliecer Otaiza 25 Nisan 2014 tarihinde öldürüldü. Cesedi Caracas banliyölerinde dört kurşun yarası ile bulundu. Üzerinden hiçbir kimlik belgesi çıkmadı.
http://www.voltairenet.org/article183555.html
*Indignados
(öfkeliler): İspanyada, Avrupa'daki fırsat eşitsizliğini, "Avrupa
Birliği'nin (AB) emri ile uygulanan" kemer sıkma politikalarını ve kötüye
giden ekonomiyi protesto etmek amacını güden toplumsal oluşum.
Kaynak
:
Revista Chávez Vive | Domingo, 23/03/2014
Röportajın
ingilizcesi : http://www.voltairenet.org/article183131.html