29 Nisan 2014 Salı

SA654/ KY11-TG17: Çift Taraflı Eski CIA Ajanı Raúl Capote ve Venezuelalı Öğrencilere İsyancı Eğitimi/ Çeviri

Eski CIA Ajanı Raúl Capote Venezuelalı “Öğrencilere” İsyancı Olmaları İçin Verilen Eğitimi Anlattı 


Sonsuz Ark'ın Güncel Notu:
Brezilya'da sahneye konan istikrarsızlaştırma senaryosunu 22 Nisan 2016 tarihli
SA2789/TG188: Bir Stratfor Propagandası: "Brezilya Skandalı: Değişim İçin Bir Şans" başlıklı çeviride, 2013 Mayıs-Haziran ve Aralık aylarında ortaya konan Türkiye hedefli aynı senaryonun uygulama aşamalarını 1 Temmuz 2013 Pazartesi günü yayınladığımız
Seçkin Deniz, 03.07.2017 


Raúl Capote bir Kübalı. Fakat herhangi bir Kübalı gibi değil. Gençliğinde Amerikan Merkezi Haber Alma Teşkilatı (CIA) tarafından işe alındı. CIA tarafından Küba’da kendileri için çalışması karşılığında büyük miktarda para teklif edildi. Fakat sonra ABD için hiç beklenmeyen bir gelişme yaşandı. Capote aslında Küba milli güvenliği adına çalışıyordu. Bu noktadan sonra çift taraflı casus haline geldi. Aşağıda Chávez Vive dergisinin kendisi ile Havana’da yaptığı röportaj yer alıyor:

İşe başlama süreci nasıl gerçekleşti?

Yıllar önce başlayan bir süreç, birkaç yıllık hazırlık daha sonra da işe girme. O sıralarda tasarımcılar, ressamlar, yazarlar ve sanatçılardan oluşan bir grup olan Saiz Kardeşler Kültür Derneği’ni kuran, Küba öğrenci hareketinin lideriydim. Merkezi Küba’nın güneyinde bir şehir olan Cienfuegos’ta çalışıyordum. O sıralarda önemli bir endüstriyel merkez kurulduğu için düşmanın ilgisini çeken özelliklere sahip bir şehirdi. Bünyesinde pek çok genç insanın çalıştığı Küba’nın tek elektrik merkezini inşa ediyorlardı. Bu sebeple şehirde Sovyetler Birliği’nde eğitim görmüş genç mühendisler bulunuyordu. 


1980’lerin son yıllarından bahsediyoruz, Perestroyka adı verilen sürecin yaşandığı zamanlar. O dönemde mezun olarak Küba’ya gelen pek çok mühendise Perestroyka fikrine sahip gözüyle bakılıyordu. Bu yüzden bölge, birçok genç insanın bulunduğu ilginç bir yerdi.  Sanata ilgi duyan mühendislerin birçoğu ile ilgilenen, kültürel bir organizasyonun gençlik lideri olmam sebebiyle Kuzey Amerikalıların ilgisini çekmiştim. Amerikalılar katıldığımız toplantılara gelip gitmeye başladı. Kendilerini düşman veya CIA yetkilisi olarak asla belli etmediler.

Sayıları çok muydu, yoksa belirli kişiler miydi?

Birkaç tane. Kendilerini CIA görevlisi veya sorun çıkarmak için gelmiş kişiler olarak tanıtmadılar. 

Kim olduklarını düşünüyordunuz?

Kendilerini bize ve projemize destek olmak için gelmiş ve maddi destekte bulunabilecek insanlar olarak tanıttılar. Bunu gerçeğe dönüştürme şansları vardı. Böyle bir öneri ilgi çekiciydi, yani bilirsiniz, edebiyat dünyasında bir proje için yayıncıya ve editoryal ilişkilere ihtiyacınız vardır. Çok karışık bir ortam. Onlar da bize yayıncılar adına geldiler. Olan şey şu, bizimle temas kurma sürecinde gerçekten ne istedikleri iyice anlaşıldı. Bizimle temas kurduktan, toplantılara katılmaya başladıktan ve maddi destek sözü verdikten sonra bu desteğe yönelik koşullar gelmeye başladı.

Ne tür koşulları vardı?

Şöyle dediler: “Piyasayı sizin emrinize verebiliriz, istediğiniz alan ne ise; kitap, heykel, sinema veya her ne olursa. Fakat istediğimiz şey Küba hakkındaki gerçeklerdir çünkü markette sattığımız şey Küba’nın imajıdır. Bu imajın gerçekçi olması gerekir. Ülkede gerçekten olup biten olumsuz durumları içermeli.”

İstedikleri, kendi sağladıkları Küba karşıtı propaganda bilgilerine bağlı olarak Küba’yı kötülememiz ve devrimi eleştirmemizdi.

Bu kişilerin bütçesinin boyutu neydi?

Sınırsız miktarda para teklifiyle geldiler. Zamanla paranın nerden geldiğini açık olarak anladık. Örneğin USAID vardı, bu bütçenin ana sağlayıcısı. Parayı, Küba için özel olarak oluşturulmuş hükümet dışı kuruluşlar (NGO) aracılığıyla aktarıyorlardı. Aslında var olmayan kuruluşlardı bunlar, özel olarak sırf bu tür işler için Küba’da kurulmuşlardı. Bahsettiğimiz para milyonlarca dolar boyutunda. Küçük bütçeli işlerle uğraşmıyorlardı. Size bir örnek vermem gerekirse; bir ara bana, yazdığım romanda Küba karşıtı propaganda ifadelerini kullanmam için on bin dolar teklif etmişlerdi.

Hangi yıldan bahsediyoruz?

1988-89 civarı.

Bu kişilerle temas kuran veya onların kontrolü altında ne kadar insan vardı?

Aslında başarıları fazla sürmedi, çünkü Küba’da bu tür şeylere karşı toplumsal bir muhalefet vardır ve insanlar, size “yardım” edeceğiz hikâyesinin arkasında bir şeyler olduğunu çok iyi bilirler. Bu ülkenin tarihinde ilk kez olmuyor, o yüzden bize ulaşmaları onlar için çok zor oldu. 1992 civarında organizasyonun bütün üyelerinin katıldığı bir toplantıda onları ihraç kararı aldık. Artık toplantılarımıza katılma izinleri yoktu. Somut tekliflerle ve belirlenmiş ekonomik yardıma rağmen bu böyle oldu. Bunu yaptık, onları ret ederek dernek binamızın dışına çıkardık. Bundan sonra şahıslara yönelik çalışmaya başladılar. Beni ve diğer genç arkadaşları ziyaret etmeye başladılar. Bazıları üzerinde başarı sağladılar, ya da şöyle söylemeliyim, bazılarının ülke dışına çıkarılmasında başarılı oldular.

Eğer az çok belirlenebilmiş bir profil varsa, ne tür insanlar üzerinde çalışıyorlardı?

Bütün bu süre zarfında istedikleri şey Küba’yı kaos içinde bir ülke olarak tanıtmaktı. Küba’daki sosyalizmin insanların ihtiyaçlarını tatmin etmediği, sosyalizmin mutlak yoksulluğa sebep olduğu ve bir model olarak kimsenin ondan hoşlanmadığı imajını oluşturmaya çalışıyorlardı. Bütün bu zaman içinde peşinde oldukları asıl maksat buydu.

Ne kadar süre CIA ajanı olarak çalıştınız?

Bu hikâyenin başlangıcı 1994 senesine dayanıyor. Çünkü 1994 senesinde Havana’ya gittim, buraya başkente geri döndüm ve başkentin kültürel işçilerini temsil eden, Kültürel İşçiler Birliği için çalışmaya başladım. Bu andan itibaren onların daha çok dikkatini çektim çünkü 4000 üyeli bir gençlik organizasyonu liderinden, Havana’da 40000 üyeli bir birliğin yöneticisi durumuna gelmiştim. Bundan sonrası daha ilginç. Temaslar başladı. Bu süreçte edebi çalışmamı destekleyecek, organizasyon düzenlemelerinde temsilcim olacak bir kadın profesör ortaya çıktı.

Adını verebilir misiniz?

Hayır, çünkü takma isim kullanıyorlardı. Asla gerçek isimlerini kullanmadılar. Benim tanınmış bir yazar haline gelmem asıl ilgilendikleri meseleydi, çünkü beni önemli bir kişiliğe büründürmek istiyorlardı. Benim reklamımı yaparak dolaylı şekilde onlarla anlaşmamı sağlamaya çalışıyorlardı. Ve sonra 2004 senesinde Havana’ya, Venezuela’da tanınmış olan biri, Kelly Keiderling (Seçkin Deniz'in notuKelly Keiderling 2016'dan beri ABD Uruguay elçisi) geldi. Kelly Havana’ya Basın ve Kültür Ofisi Şefi olarak çalışmaya gelmişti. Bir toplantı, bir kokteyl partisi düzenlediler. Bu toplantıda 12 Kuzey Amerikalı görevli ile tanıştım. Kuzey Amerikalılar ve Avrupalılar. Sadece Kuzey Amerikalı değillerdi. Hepsi de deneyimli, bazıları Sovyetler Birliğinden, diğerleri Renkli Devrimler’de Yugoslavya’da halkın eğitimi ve hazırlanması görevinde bulunmuş bu kişiler toplantıda benimle oldukça alakadar oldular. 

Kelly benimle çok yakınlaşarak talimatlar vermeye başladı. Ondan çok sıkı bir eğitim almaya başlamıştım: Alternatif grupların oluşturulması, bağımsız gruplar, kültürel enstitülerimizin çalışmalarına katılmamış gençlik liderlerinin eğitilmesi. Bunlar 2004-2005 yıllarındaydı. Kelly 2005-2006 yıllarında sahneden çekildi. Çalışmaya başladığımda doğrudan CIA yetkilileri ile bağlantı kurmamı sağladı. Sanki onlara söz vermişçesine bir sonraki görev için hazırdım. O zamanlar Gelişim için Pan-Amerikan Kuruluşu, Proje Küba misyonunun başında bulunan Mark Waterhein ve Renee Greenwald isimli CIA yetkilisi ile temas kurmam sağlandı.

Bu adam yani Mark, Proje Küba’yı yönetirken, devrim karşıtı projenin finanse edilmesi anlamında Küba ile doğrudan bağlantıya sahipti ve aynı zamanda Venezuela aleyhine de çalışıyordu. Bu projenin yanında Venezuela aleyhine çalışan arkadaşları da vardı ve aralarında sıkı bir bağlantı bulunuyordu. O zamanlar her şey o kadar iç içe geçmişti ki kimin Küba için çalışıp çalışmadığını anlamak uzun zaman alıyordu. Örneğin işe benimle gelen, Washington’da çalışan Pan-Amerikan Kuruluşu’nun ve CIA’nın emrinde olan Venezuelalılar vardı. Beni eğitmek ve gerekli malzemeyi iletmek için Küba’ya gelmişlerdi. Bu şartlarda bir kuruluş oluşturma düşüncesi ortaya çıktı, Yaratılış (Genesis) adı verilen bir proje.

Yaratılış, belki de şu anda dünyada olup biten birçok şeyin fikir anlamında şablonunu oluşturdu, çünkü Yaratılış Küba üniversite gençliğini hedefleyen bir projeydi. Benzer bir şeyi Venezuela’da da yapıyorlardı. Niye? Amaç üniversiteleri dönüştürmekti-her zaman devrimci olmuş, her iki ülkenin de devrimcilerinin geldiği yerler olan üniversiteleri, tutucuları üreten fabrikalara dönüştürmek. Peki bunu nasıl yapıyorlar? Liderler üreterek. Venezuela’da ne yapmışlardı? Öğrencileri, USAID ve Albert Einstein Enstitüsü tarafından finanse edilen Uluslar arası Cumhuriyetçi Enstitüsü (IRI) aracılığıyla onlarca grup halinde ve profesörleri ile birlikte Yugoslavya’ya gönderdiler.

Venezuelalıların isimleri var mı sizde?

Hayır, gönderilen yüzlerce insandan bahsediyoruz. Bir profesörle konuşup bir grubu izledim ve diğerine geçtim. Çünkü uzun vadeli çalışıyorlardı. Aynı plan Küba aleyhinde de işleme konulmuştu. Yaratılış Projesi kapsamında yürütülen plana yönelik olarak üniversitedeki Küba öğrenci liderlerine ve profesörlere burs sağlandı. Plan çok benzerdi. Aynı zamanda 2013 senesinde burada, Havana’da Amerikan Çıkarları Bölümü’nde, “Bir liderin indirilmesi, bir diktatörün indirilmesi” adı verilen bir kurs düzenlediler. Kurs, OTPOR’un Slobodan Milosevic’i yerinden ederken kazandığı tecrübeye dayanıyordu. 

Küba üniversiteleri için de uzun vadede aynı fikir yürürlüğe girecekti, çünkü bu tür projelerin sonuç alması uzun bir süreç ister. Bu sebeple aynı zamanda Venezuela’da çalışmaya başladılar. Delilim yok fakat şuna inanıyorum ki Venezuela’da bu iş Chávez hükümetinin de öncesinde başlamıştır. Çünkü devrim sürecinin her zaman kaynağı olmuş Latin Amerika üniversitelerini sağcı üniversitelere dönüştürme planı, durumu tersine döndürerek bir sağ-kanat oluşturma anlamında, Venezuela sürecinden (Bolivarcılık) daha eskiye dayanmaktadır.

CIA yalnızca Karakas’ta mı bulunuyordu?

Hayır, bütün Venezuela’da. Şu anda Yaratılış projesi kapsamında, Küba liderlerini oluşturmak için bir öğrenim planı yürürlüktedir. Öğrencileri Kuzey Amerika üniversitelerine burslu olarak ve tüm masraflarını karşılayarak, lider olarak yetişmeleri için gönderiyorlar. Burs sağlıyorlar ve tüm masrafları ödüyorlar. Bu öğrenciler daha sonra Küba’daki üniversitelerine öğrencilikleri devam ederken lider olarak geri dönüyorlar. Öğrencilikleri bittikten sonra Küba’da mühendis olarak veya değişik sektörlerde makam sahibi olarak çalışmaya başlıyorlar. Fakat bazıları üniversitede kalarak burada lider yetiştirmeye devam ediyorlar. Bu üniversite liderlerinin en önemli görevlerinden birisi, üniversitedeki başlıca gençlik organizasyonlarının liderliklerini ele geçirmekti. 

Küba söz konusu olduğu için, Komünist Gençlik Birliği ve Üniversite Öğrenci Federasyonu’nu örnek olarak verebiliriz. Amaç, hali hazırda bulunan gruplara paralel bir yapı oluşturmak değil, Küba’da var olan organizasyonların liderleri haline gelmekti. Bir diğer amaç ise “yumuşak” darbe gerçekleştirecek bir lider grubu oluşturmaktı. Bunun anlamı; insanları uygun zamanda ünlü “renkli devrimleri” veya “şiddet içermeyen savaşları” başlatacakları şekilde eğitmekti. Aslında bunların şiddet içermemekle alakası olmadığını siz de biliyorsunuz.

Çalışmak istedikleri bir profesörde ne tür özellikler arıyorlardı?

Profesörleri ele geçirmek çok kolaydır. Çünkü bu insanlar enstitülerinden memnun olmayan, kendilerine hiçbir garanti verilmediği veya haklarının tanınmadığı düşüncesi ile yılmış insanlardır. Ne kadar yaşlı olurlarsa o kadar iyidir. Eğer onlara belirli bir bilim dalına yönelik büyük bir uluslar arası kongreye katılmaları için burslu bir davetiye gönderirseniz, üniversite tarafından keşfedilmeyen yeteneklerini keşfeden siz olduğunuz için büyük bir şükranla kabul edeceklerdir. 

Eğer dışarıya gönderdiğiniz bu adamla aynı üniversitede iseniz organizasyonlara beraber katılır, onun makalelerini yayınlayabilir ve bir müfredat programı oluşturmasını sağlayabilirsiniz. Bu kişi Küba’ya geri döndüğünde ileri seviyede bir bilimsel olaya iştirak ettiği, büyük üniversitelerin kurslarına katıldığı için üniversitedeki etkinliği çok daha büyük olacak ve aslında kara cahil bir adam olsa bile alanında lider olarak görülecektir.

Ele geçirilen bu kişilerin misyonlarını gerçekleştirme anlamında etkinlikleri nedir?

Küba için konuşacak olursak çok iyi sonuçlar alınmadı. Bunun en önemli sebebi projeyi yürüten kişinin bizzat ben olmasıydı ve ben gerçekte CIA için değil Küba için çalışıyordum. Bütün proje benim elimin altındaydı ve onlar bunu gerçekleştirecek kişinin ben olduğuma inanıyorlardı. Planı, her zaman benim başarılı olabileceğim noktalar üzerinden, fakat asıl planın ne olduğunun bilincinde olarak mümkün olduğunca yavaşlatarak ilerletiyorduk. 

Düşüncemize göre tarihi devrim figürlerinin ortadan kalkacağı uygun zamanı kolluyorlardı. Beş ya da on yıllık bir süreç zarfında Fidel, Raúl ve ülkenin tarihi liderlerinin politik sahneden silineceğini düşünüyorlardı. Bekledikleri an buydu ve bu gerçekleştiğinde ben uluslararası basının, NGO’ların, USAID ve para için CIA’e çalışanların desteği ile üniversiteden ayrılacak, gücünü halktan aldığı izlenimi veren bir organizasyon ortaya çıkarak Devrim’e alternatif bir hareket meydana getirecekti. “Özgürlük için Yaratılış Kuruluşu” bu aşamada ortaya çıkacaktı.

Bu kuruluş hakkında bilgi verir misiniz?

Özgürlük için Yaratılış Kuruluşu’nun söylemi devrimsel olsa da asıl maksat halkın kafasını karıştırmaktı. Plana göre kendilerinin devrimci olduklarını, hükümette bu yönde değişiklik yapmak istediklerini söyleyeceklerdi. Fakat olay pratik aşamaya gelip, “Projenin esası nedir?” diye bakıldığında söylem ve projenin geleneksel sağ-kanat ile aynı olduğu görülüyordu. Çünkü değiştireceklerini söyledikleri şeyler, ülkede sağ kanat’ın uzun süreden beri söyledikleri ile aynıydı. 

2006 senesinde Fidel’in sağlık sorunları yüzünden hükümetteki görevlerinden çekileceği yönünde TV haberleri geldiğinde, kriterlerine göre en büyük şans ortaya çıkmıştı. Çünkü her zaman Fidel’in ölümü ile Küba Devrimi’nin de öleceğini düşünmüşlerdi.  Devrim, Fidel demekti ve Fidel’in öldüğü veya yönetimi bıraktığı günün ertesinde Devrim düşecekti. Bunu takiben iç hesaplaşmaların ortaya çıkacağını ve şu veya bu sebeple çeşitli hoşnutsuzlukların oluşacağını hesaplıyorlardı. Bu planların kaynağını bilmiyorum, ama buna inanıyorlardı. Ve işte bu aşamada zamanın geldiğini düşündüler.

2006 senesinden bahsediyoruz değil mi, plan neydi?

Beni onlar aradı ve CIA şefi ile burada Havana’da buluştuk. Diplomatik görevliler de geldi. İçlerinden birisi bana bir provokasyon düzenleyeceğimizi söyledi. Havana’nın merkezinde halk içinde bir kalkışma düzenlenecekti. Kalkışma demokrasi adına gerçekleştirilecek biz de değişik bölgelerde yapılacak bir seri provokasyonla Küba güvenlik güçlerinin insanlara zor kullanmasını sağlayacaktık. Daha sonra olaylarla ilgili büyük bir basın kampanyası düzenlenecekti. Burada enteresan olan ve benim dikkatimi çeken asıl şey şuydu: Nasıl oluyordu da bir Amerikan Çıkarları Bölümü görevlisi ana akım medyasını etkisi altına alabiliyor ve bu medyayı kendisine hizmet ettirecek noktaya getiriyordu?

Bu gerçekten çok dikkat çekici bir nokta. Fikir gerçekten çılgıncaydı ve bunu onlara söyledim. Bana kalkışmanın elebaşı olacağını söyledikleri Darcy Ferrer ismindeki şahıs, mesleği doktorluk olan ve bu iş için seçilmiş bir ajandı. Bu kişinin kimseyi yerinden oynatamayacağını söyledim. Havana’da kimse bu tür bir isyana kalkışmazdı. Olay için seçilen tarih Fidel’in doğum günüydü! 

Ben de şöyle dedim; ”Bak arkadaş, eğer bu adam böyle bir günde, Havana’nın ortasında bir ayaklanma çıkarmaya kalkışırsa, insanların tepkisi sert olacaktır. Hatta onu öldürmeleri bile mümkündür. Ona neden ve nasıl orta sınıf bir işçi bölgesinde bu tür bir eylem yaptırırsınız?” 

Bana açık açık bizim için en iyi şeyin onun öldürülmesi olacağını, hatta bunun mükemmel bir durum olacağını söyleyerek bana ne düşündüklerini anlattılar. Onun bütün yapması gereken provoke etmekti. Bir sokağa gidilecek ve çatışma çıkması sağlanacaktı. Bundan sonrasını ise basın yapacaktı. Bana büyük bir basın kampanyası başlatacağımızı ve bu sayede: Küba’da kaos olduğunu, Küba’nın yönetilemediğini,  Raúl’ün hükümetin dizginlerine sahip olamadığını; sivil insanların öldürüldüğünü; öğrencilere ve halka sokaklarda eziyet edildiğini, polisin cinayet işlediğini yayacağımızı söylediler. Venezuela’ya ne kadar da benziyor! Bu bir tesadüf değil. Olan zaten aynı şeydi.

Bu şartlar altında olması beklenen şey neydi?

Bütün düşünce altyapısı oluşturulduktan ve bu altyapı imajı bütün basın tarafından inşa edildikten sonra bütün dünyada Küba’nın büyük bir felaket içinde olduğu imajı oluşacak; insanların öldürüldüğü, hepsinin katledildiği düşünülecekti. Ve organizasyonum tarafından son görevi gerçekleştirecekti.

Son görev neydi?

Uluslar arası basını toplayacak, bir üniversite profesörü, yazar ve organizasyon lideri olarak ben meydana çıkıp, Amerikan Devletinden Küba’ya müdahale etmesini, sivillerin hayatlarını garanti altına almasını ve Küba halkına barış ve huzur getirmesini talep edecektim. Ülkeye, Küba halkı adına hitap edecektim. Bunu hayal edin!

Bu plan tutmadı. Bir sonuç alamadılar ama daha sonra Libya’da gerçekleşen savaşa ve kurgulanışına baktığınızda şunu görebilirsiniz; oradan gelen enformasyonun %80’i fabrikasyondu. Aynı şeyi Suriye’de ve Ukrayna’da yapıyorlar ve yaptılar. Pek çok Ukraynalı ile sohbet etme imkânım oldu. Avrupa ile birleşmek isteyen insanlar. Bu günlerde işleyen süreci anlamak için onlarla konuşmaya çalıştım. Dünya’da dönüp dolaşan görüntülerden dolayı şaşkınlık içindeydiler. 

Kendilerinin orada sadece protesto yaptıklarını, fakat TV’de protestocular içinde değişik bölgelerde bulunan sağ ve aşırı sağ gruplar tarafından gerçekleştirilen yakıp yıkmaların gösterildiğini, fakat gösterilerin büyük bir kısmının bu tür görüntülerle alakasının olmadığını anlattılar. Bir kez daha iletişim medyası tarafından aynı şablon tekrarlanmıştı.

Bu tür olaylar birbirinden farklı ülkelerde bulunan CIA ve büyükelçilikler arası bağlantılar ile mi yönlendiriliyor o zaman?

Evet, tamamen bağlantılı. Latin Amerika’daki bütün büyükelçililerde, diplomatik görevli gibi gözüken CIA görevlileri bulunur.

Size göre CIA’nın etkinliğinin en fazla olduğu bölge neresidir?

Sanırım bu noktada en fazla Ekvador üzerine yoğunlaşmışlardı ve tabi ki Venezuela. Çünkü 2012 senesinde Karakas’taki kitap fuarına katıldığım dönemde benimle birlikte Küba aleyhine çalışan bütün bu insanlar, CIA yetkilileri, içlerinde Kelly Keiderling de olmak üzere Karakas’ta bulunuyorlardı. VTV’de bir TV programına katılarak bu konu hakkında konuşmuştum. Fakat çok dikkatli konuşmak zorundaydım, çünkü diplomatik ilişkileri bulunan iki ülke söz konusuydu. 

Bu durum Küba için geçerli değil, daha doğrusu Küba’nın Amerika Birleşik Devletleri ile ilişkisi bulunmuyor. Açıkça beyan edilmiş bir düşmanlık söz konusu. Bahsettiğimiz diplomatlar arası ilişkilerdi. Tabi elde somut kanıtlar olmayınca bu garip bir durum. Her şeye rağmen program tamamlandı ve olumsuz durum ortaya konuldu. Bu tür tartışmalarda hiç şüphem yok, Kelly Keiderling bir uzmandır. Kariyerine ve seyahat ettiği ülkelerde bu tür tartışmalara katılımına dikkat edin.

Dünyadaki çeşitli ülkelerde bulunduğu zamanlarda Venezuela’da yapmaya çalıştığına benzer durumlar ortaya çıkmıştır. Venezuela’yı analiz ettiğinizde ve onun yönlendirmesiyle olan olaylara baktığınızda, karakteristik anlamda büyük bir enformasyon manipülasyonu yaptıklarını görebilirsiniz.

O kadar ki, belirgin bir şekilde Venezuela’ya ait olmayan resimlerin kullanılmasına varan gaf boyutunda yanıltmalar vardır. Bir asker ve kameralı bir gazeteciyi gösteren meşhur bir resim görmüştüm. Korelilerdi ve görüntü Kore’dendi. Asyalı oldukları belliydi ve Venezuelalı olmadıkları anlaşılıyordu. Hakeza kıyafetleri de öyle. Venezuela’da olup biteni dünyaya bu resimleri saldırgan bir biçimde kullanarak aktarıyorlardı. Medyayı kontrol ediyorlar, böylece dünyadaki çoğu insan onların bu yönlendirmelerine hizmet eden resimleri görüyor.

Medyayı kontrol ediyorlar, bu anlamda eğitim aşamasında bir gazeteci gördünüz mü?

Hayır.

CNN mesela?

Hayır, ama Reuters’den Anthony Golden isimli, sıkı irtibat içinde olduğum biri vardı. Bir CIA yetkilisi ile temas kurmamda aracı fonksiyonu görüyordu, ama bağımsız olarak Reuters’e çalışıyordu. CNN kuruluş aşamasından itibaren bu tür işlerle yakından bağlantılı olmuştur. Fakat özellikle CNN-İspanyolca (CNN en Español) kuşku götürmez şekilde CIA tarafından kullanılan vazgeçilmez bir araçtır. Fakat neler olup bittiğini anlamanız için gereken şey şudur; kendi başına, bağımsız bir TV kanalı yoktur. Şirketler, komünikasyon şirketleri vardır. Bunları kim yönetmektedir? 

Örneğin Time Warner ve AOL ve diğer büyük komünikasyon şirketleri-kablolu kanallar, sinema kanalları, genelde bütün kanallar-bütün bunların son aşamada patronu kimdir? Alın size Westinghouse ya da General Electric. Yani savaş uçaklarını yapan, Amerikan silah endüstrisinin başında bulunan insanlar ile TV istasyonlarının, sinema stüdyolarının, yayıncıların, kitap yayıncılarının başında bulunan insanlar aynıdır. Bu insanlar aynı zamanda tüm dünya çapındaki gazetelerin de sahipleridir.

Venezuela’da olanları burada (Küba) yaptığınız şeylerle kıyasladığınızda ne tür sonuçlar elde edebiliriz?

Bütün dünyada elde ettikleri tecrübeleri kullanarak yeni bir strateji geliştiriyorlar. Fakat şuna eminim ki sonuç alabilmeleri ülkede bulunan insanların devrimi desteklemiyor olmalarına bağlı. Miloşeviç’e karşı başarılı oldular, çünkü Miloşeviç’in imajı Yugoslavya’da olan bitenden dolayı kötü durumdaydı. Ukrayna için de aynı durum söz konusudur, Yanukoviç’e halkın desteği çok azdı. Bunlar gibi, hükümetlere halk desteğinin az olduğu diğer yerlerde de sonuç alınabiliyor. Meşru hükümetlerin, güçlü hükümetlerin bulunduğu, halkın devrime sahip çıktığı ülkelerde planları başarısızlıkla sonuçlanıyor.

Planlarının başarısızlığa uğraması halinde hangi aşamaya geçiyorlar?

Denemeye devam ederler, metotlarını geliştirmeye çalışırlar. Biz düşmanız onlar için; Venezuela, Küba veya Latin Amerika’daki alternatif oluşumlar. Biz dünyanın muhalifleriyiz. Kapitalizm tarafından hükmedilen bir dünyada yaşıyoruz. Emperyalizm olarak tanımlanamayacak kapitalizmin yeni bir türü tarafından hükmedilen bir dünya. Çok önceleri Marksizm teorilerinde nitelenenin çok ötesinde bir kapitalizm. 

Bu daha önce duyulmamış yeni bir şey. Bu güç, oluşturulan bu devasa yapılar küresel ölçekte uluslarötesi nitelikte. Bu yüzden alternatif bir proje olduğumuz için onlara göre düşmanız. Bizim dünyaya sunmuş olduğumuz çözüm farklı. Bunun nasıl olacağını biliyoruz ve Küba, Venezuela ve ALBA (Latin Amerika için Bolivarcı İttifak) ülkeleri bunun mümkün olduğunu göstermişlerdir. Küba Devleti 55 yıllık varlığıyla ABD'nin onca mali imkânına rağmen elde edemediğini başarmıştır.

Öğrencilerime şöyle diyorum:” İspanyadaki Indignados'lara * bakın ve İspanya'da işi olmayan milyonlarca işçiye, Yunanlılara. Sizce dünyadaki bu insanlar ne yaptığımızı biliyor mu? İnsanların Chavez'in, Fidel'in kim olduğunu bildiklerini düşünüyor musunuz? Veya bütün bu yaptığımız şeylerden haberdar olduklarını? Çok az kaynağa rağmen sadece devrim arzusuyla ve refahın sağlanması için bütün bu yaptıklarımız hakkında bilgi sahibi olduklarını?

Her gün milyarlarca dolar harcayarak imaj oluşturan ve insanları kandıran kapitalizmle nereye kadar gidilecek? İnsanlar bizim gerçekten kim olduğumuzu ve Küba Devrimi'nin, Venezuela Devrimi'nin gerçekte ne olduğunu bilirlerse ne olur? Eğer bir İspanyolla konuşur ve Chavez hakkındaki fikrini sorarsanız ve o olumsuz bir cevap verirse bunun sebebi onun zihninin inşa edilmiş olmasıdır. Eğer Chavez'in kötü bir adam olduğunu söyleyen bir işsizle karşılaşırsanız medya tarafından bu yönde ikna edilmiş demektir, fakat gerçeği bilselerdi! İşte bu yüzden bizim gibi korkunç düşmanları yakınlarında istemiyorlar. Başarı için insanların birlik olması gerekir.

Ulusal egemenliğimiz açısından bakıldığında, CIA nasıl engellenebilir? Bu tür durumlar için esas olan İnsanların bilinçli olması hakkında konuştuk fakat gerçek anlamda bir insanın CIA'nın işlerini öngörebilmesi nasıl mümkün olur? Ne yapılabilir? Tavsiyeleriniz nelerdir?

Chavez'in ve Fidel'in her zaman söyledikleri bir söz vardır; imparatorluğu bozguna uğratmanın yolu birlikten geçer. Bu bir kurgu değil, gerçeğin kendisidir. Bahsettiğimiz türden bir projenin başarısızlıkla sonuçlanması için izlenecek tek yol budur. Özel Servisler tarafından, kapitalizm tarafından gerçekleştirilen bir proje.

Sivil-askeri anlamda bir birlikten mi bahsediyoruz?

Evet her anlamda bir birlik. Halk içinde farklılıklar üzerine inşa edilmiş fakat ulusal anlamda bir proje olarak birlik. İnsanlar bölündüğü zaman farklı bir gerçeklik ortaya çıkar.

Bizi bu tür saldırılardan korumak için güçlerin hangi alanda yoğunlaştırılması gerekir?

Bunu sağlayacak olan halktır. Küba tecrübesinin bunu çok iyi öğrettiğini düşünüyorum. Bunun dünyada da açık örnekleri bulunuyor. Devrimin korunmasında halk başkahraman olmadığında ne olur, ve eğer başkahraman olursa ne olur? İşte Küba örneği. CIA ve emperyalizm defalarca yenilgiye uğratılmıştır, çünkü başkahraman halktır.

CIA sosyal ağların veri tabanlarını ve benzeri şeyleri planlarını uygulamak için kullanıyor mu?

Bu konuda üstatlar. Snowden ve Wikileaks tarafından ortaya çıkanlar var. Bunlar aslında gizli olmayan, şüphelendiğimiz şeylerdi, bu şekilde ortaya çıkmış oldu. Ortaya çıktı ki; server'lar, internet onlara hizmet ediyor. Dünyada bulunan bütün server'lar nihai anlamda Kuzey Amerikan server'larına bağlıdır. İnternetin kaynağı onlardır ve bütün ağlar ve servisler onlar tarafından kontrol edilir. Her türlü bilgiye erişebilirler. Bunu kaydetmekten de çekinmezler. Facebook olağandışı bir veri tabanıdır. İnsanlar her şeyi buraya yükler. Arkadaşlar, yediği yemekler, seyrettikleri filmler, tüketim alışkanlıkları. Ve bu ilk elden bir bilgi kaynağıdır.

Venezuela'dan sonra Kelly Keiderling ile bir daha temasınız oldu mu?

Hayır, bir daha temas kurmadım. Teröristlerle buluştuğu ve onlara maddi yardımda bulunduğu için Venezuela'dan sınır dışı edildikten sonra nereye gittiğini bilmiyorum.

Sahip olduğu tecrübeleri kullanarak Venezuela ve üniversitelerine ne kadar nüfuz edebilmiştir?

Oldukça ileriye gittiğine eminim. Zeki, çok iyi hazırlanmış, yetenekli ve ne yaptığını bilen bir ajandır. Kelly yaptığı işe inanmış bir kişi. Kendi bakış açısına göre yaptığı işin doğru olduğundan emindir. Kapitalizmin elit tabakasından gelen ve onun koşulsuz bir temsilcisidir.

Başarılarına ve kapasitesine baktığımda çok ileri gittiğinden eminim. Venezuela üniversitelerinde uzun süreden beri yapılan çalışmaları devam ettirmiştir. Bolivarcı sürece karşı gerçekleştirdikleri bu mücadeleyi uzun vadede nereye kadar götürebilecekleri asıl meseledir. Eğer bu faşist sağ kanat kontrolden çıkarsa yeniden güç kazanabilir.

CIA, toplumsal olayların yönlendirilmesinde kendileri ile çalışacak, insanlarla teması bulunan, bir hareket içinde aktivist olan insanlarla örneğin, nasıl temas kuruyor?

O insanları bulurlar, bunun için çaba sarf ederler. Eğer bu kişi gençse ve bir hareketin lideri ise kendi menfaatlerini gerçekleştirmek için onu ele geçirmeye çalışacaklardır. Bu yüzden liderlerimizi eğitmek zorundayız. Olayları gidişatına bırakamayız. Onları düşmanın eline teslim edemeyiz. Bu noktaları boş bırakırsak düşman tarafından işgal edilecektir. Bizim tarafımızdan gerekli önem verilmeyen herhangi alternatif bir hareket düşman tarafından her tür yolla kendi menfaati için kullanılacaktır. Bu yolda sınırsız miktarda para ve kaynak kullanacaklardır, çünkü gelecek için bunu yapıyorlar ve bu noktada genç insanlar kilit noktadır.
Genç insanlar, Latin Amerika’nın değerleridir. Latin Amerika devrimi gençlerindir. Eğer bu genç insanların farklı şekilde düşünmelerini sağlayarak, problemlerinin çözümünün vahşi kapitalizmde olduğuna inandırabilirlerse, Latin Amerika için devrim diye bir şey kalmaz. Bu kadar basit.

RAÚL CAPOTE, CHAVEZ VIVE DERGISI , 25 Mart 2014



Tamer Güner, 29.04.2014, Sonsuz Ark, Konuk Yazar, Çeviri



Sonsuz Ark'ın Notu:

Venezüella İstihbarat Servisi ve Chavista Hareketi'nin tarihsel figür eski başkanı, Binbaşı Eliecer Otaiza 25 Nisan 2014 tarihinde öldürüldü. Cesedi Caracas banliyölerinde dört kurşun yarası ile bulundu. Üzerinden hiçbir kimlik belgesi çıkmadı.

http://www.voltairenet.org/article183555.html 


*Indignados (öfkeliler): İspanyada, Avrupa'daki fırsat eşitsizliğini, "Avrupa Birliği'nin (AB) emri ile uygulanan" kemer sıkma politikalarını ve kötüye giden ekonomiyi protesto etmek amacını güden toplumsal oluşum.

Kaynak : 
Revista Chávez Vive | Domingo, 23/03/2014






Seçkin Deniz Twitter Akışı