10 Temmuz 2014 Perşembe

SA764/ÇY4-DB3: Obama Haaretz’e Yazdı: “Barış, İsrail ve Filistinlilerin Güvenliği için Tek Doğru Yol.”

“Tek çözüm, bir Filistin devleti ile barış ve güvenlik içinde yan yana yaşayan, demokratik bir Yahudi devleti.”


By Barack Obama (*)

Geçen yıl, Air Force One (Amerikan Başkanlarını taşıyan başkanlık uçağı) Kutsal Topraklara iniş yaparken, penceremden dışarı baktım ve bir kez daha, İsrail’in güvenlik meselesinin, dakikalar ve kilometrelerle ölçülebileceği fikrine kapıldım. Mavi Çizgi’nin yanı başında yaşayanlar, Siderot’da yaşayan ve tek istekleri korkusuzca büyümek olan çocuklar ve Hizbullah ve Hamas’ın roketleriyle, evlerini ve her şeylerini kaybeden aileler için,  güvenliğin ne anlama geldiğini gördüm.

Bir baba olarak, Haziran ayında trajik bir şekilde kaçırılarak öldürülen Naftali Fraenkel, Gilad Shaar, ve Eyal Yifrach’ın ailelerinin maruz kaldığı acıyı hayal bile edemem. Aynı zamanda, Mohammed Hussein Abu Khdeir’in duygusuzca kaçırılıp, ailesinden ve hayattan koparılması da beni son derece üzdü. Bu tehlikeli noktada,  taraflar, masumları korumak zorundalar; cezalandırma ve intikam duygusuyla değil, ılımlı ve kontrollü davranmak zorundalar.

Harry Truman’dan bugüne kadar, Birleşik Devletler, İsrail’in en iyi dostu oldu. Daha önce de söylediğim gibi, ne ben ne de Amerika Birleşik Devletleri, İsrail’in ve İsrail halkının güvenliği için, kararlılığımızda tereddüt etmeyiz ve barışa olan desteğimiz, bu kararlılığın temel taşıdır.

Son beş yıldır, işbirliğimizi genişlettik ve bugün, İsrail liderlerinin de söylediği gibi, İsrail ve Birleşik Devletler arasındaki ilişki, her zamankinden daha güçlü durumda. Askerlerimiz, birlikte daha çok tatbikat yapıyorlar.
İstihbarat işbirliğimiz tüm zamanların en yüksek seviyesinde. “Uzaktan IED-algılama ekipmanları, hafif koruyucu zırh”  gibi, askeri birliklerimizi koruyacak yeni savunma teknolojileri geliştiriyoruz.

Washington bütçeleri de oldukça kısıtlı, ancak, İsrail’in güvenliğine yönelik kararlılığımız, hep bir demir zırh olarak kalacak. Amerika Birleşik Devletleri, 2018’e kadar, her yıl 3 milyar dolardan fazlasını İsrail’in güvenliğini finanse etmek için sağlamaya kararlıdır. Her yönüyle, bizim örneğine daha önce rastlanmamış işbirliğimiz, İsrail’i daha güvenli bir yapıyor. “Füzesavar sistem” ve “Demir Kubbe” gibi, İsrail’in üst düzey savunma sistemlerindeki Amerikan yatırımları, hayatlar kurtarıyor.

İsrail’in güvenliği konusundaki kararlılığımız, Ortadoğu’daki sorumluluğumuzu da arttırıyor. Geçen ay Amerika’nın liderliğinde, uluslararası toplum, Beşer El-Esed’in son kimyasal silahları da başarılı bir şekilde ülke dışına çıkardı. Bu stoğu ortadan kaldırmak, zalim bir diktatörün, sadece Suriye halkına değil, İsrail de dahil, Suriye’nin komşularına tehdit oluşturan, kitle imha silahları kullanabilme ihtimalini de zayıflattı. Ve biz, Avrupa ve Arap dünyasındaki ortaklarımızla, ılımlı bir muhalefeti desteklemeye ve insani kriz ve bölgesel istikrarsızlığı besleyen bir çatışmayı giderecek politik bir çözüm için baskı yapmaya devam edeceğiz.

Bunun yanı sıra, İran’ın bugüne kadar nükleer silaha sahip olmadığından emin olmak için çalışıyoruz. İran'ın nükleer programıyla ilgili sert uluslararası müzakereler yoluyla, İsrail’in güvenliği de dahil olmak üzere, küresel ve bölgesel güvenlik için büyük bir tehdide barışçıl bir şekilde dikkat çekmeye çalışıyoruz.

Biz, İran’ın nükleer programının, sadece barışçı olduğu konusunda somut ve doğrulanabilir güvenceler sağlamak gerektiği konusunda hemfikiriz ve bu süreçte İsrail ile yakın istişare içindeyiz. Müzakerelerin tarihi yaklaşırken, bu müzakerelerin başarılı olup olmayacağını bilmiyoruz, ama alt çizgimiz hiç değişmedi. İran’ın nükleer bir silaha sahip olmasını engelleme konusunda kararlıyız ve bu hedefi gerçekleştirmek için her tür seçeneği masaya getiriyoruz.

Ayrıca, Amerika Birleşik Devletleri’nin İsrail’in güvenliği konusundaki kararlı tutumu, Ortadoğu’daki kalıcı barış konusundaki kararlığını da gösteriyor. Biz, her zaman, İsrailliler ve Filistinliler arasındaki on yıllardır süregelen, taraflarca zor kararlar verilmesi gereken sorunun çözümünde net olduk. Bu yüzden, her iki tarafın barış sürecini canlı tutmak için alınan zor kararları uygulamamış olmasıyla hayal kırıklığına uğrasak da, İsrail’in gerçek güvenliği için tek yol olan kalıcı barış umudundan asla vazgeçmeyeceğiz.

Geçen yıl, Kudüs’te söylediğim gibi, barış gereklidir, basittir ve mümkündür. Buna o zaman da inanıyordum. Şimdi de inanıyorum. Barış, gereklidir çünkü İsrail Yahudi Devletinin güvenliği ve demokratik geleceğini sağlamak için tek yoldur. Duvarlar ve füze savunma sistemleri, bazı tehditlere karşı korunmaya yardımcı olsa da, gerçek güvenlik, ancak kapsamlı bir uzlaşma ile gelecektir. Filistinlilerle bir barış anlaşmasına varmak, uluslararası bir duygu değişimine yardımcı olacak, şiddeti bir kenara itecek ve İsrail’in güvenliği için daha destekleyici olacaktır.

Barış, aynı zamanda inkar edilemez bir biçimde, basit. İsrail halkının, Yahudilerin tarihi anavatanında yaşama hakkı olduğu gibi, Filistin halkı da özerklik hakkına sahip..Filistinli çocukların da umutları ve geleceğe dair hayalleri var, ve sadece kendi devletlerinin onlara sağlayabileceği bir haysiyetle yaşamayı hak ediyorlar. Ve devlet Başkanı Abbas da, İsrail, iki-devletli çözüm ve güvenlik işbirliğine bir muadil buluyor.

Amerika Birleşik Devletleri, defalarca herhangi bir Filistin hükümetinin bu uzun soluklu ilkelere uyması gerektiğini açıkça ortaya koydu: Şiddetsizlik, geçmiş anlaşmalara bağlılık ve İsrail'in tanınması için bir taahhüt. Boşta kalan müzakerelerle birlikte, bu ilkeler her zamankinden daha önemli. Tüm taraflar itidal ve bölgede istikrarı korumak için birlikte çalışmak zorundadır.

Son olarak, barış mümkün. Bu, hayal kırıklığı ve aksilikler sırasında hatırlanması gereken en önemli şeylerden biri. Zor seçimler yapmak için gerekli olan siyasi iradeyi sağlayacak ve İsrail ve Filistin halkından ve sivil toplumdan destek görecektir. Her iki taraf da barış için risk almaya istekli olmalıdır.

Ama günün sonunda biz, iki devlet, iki halk için müzakerelerin nereye doğru gittiğini görüyoruz. Birbiriyle uzlaşma ve işbirliğini reddetmek, ne İsrail ne de Filistin halkının güvenliğini arttırmayacak. Tek çözüm, bir Filistin devleti ile barış ve güvenlik içinde yan yana yaşayan, demokratik bir Yahudi devleti.

Bu yüzden, (Dışişleri Bakanı) Sekreter Kerry ve ben, hem Başbakan Netanyahu hem de Devlet Başkanı Abbas’la, iki-devletli bir çözüm konusunda çalışmaları sürdürmeye kararlıyız. Ciddi müzakereleri yeniden masaya yatırmak için gerekli siyasi irade oluştuğunda, Amerika Birleşik Devletleri üzerine düşeni yapmaya hazır olacaktır.

Birkaç hafta önce, kendisi son dönemine hazırlanırken, Beyaz Saray’da Başkan Peres ile bir araya geldim. Her zaman olduğu gibi, yaşamını İsrail Devletine adamış ve ülkesi için umutları olan bir adamla oturup konuşmaktan onur duydum.

Şimon Peres, her zaman İsrail’in güvenliğinin korkusuz bir savunucusu olmuştur. Ve geçen ay, Devlet Başkanı Abbas ve  Papa Francis’le Vatikan’da yaptığı tarihi toplantıda şu tespiti yaptı: "Barış olmadan," dedi, "Biz tam değiliz." İsrail, başarılı da olsa, her şeyin üstesinden de gelse, barış olmadan güvenli ve tam olmayacak. Barış tohumları ekmek için, liderlerin kafasındaki barış değil, İsrail ve Filistinlilerin kalplerindeki barış için, asla geç değil. Bu, Amerika Birleşik Devletleri’nin İsrail’in ilk dostu, en eski dostu,ve en güçlü dostu olduğunun da teminatıdır.”

Barack Obama, Amerika Birleşik Devletleri Başkanı, 08.07.2014


Derya Beyaz,  10.07.2014, Sonsuz Ark Çırak Yazar, Çeviri


(*)Bu makale, 30 Haziran 2014 öncesi Haaretz-İsrail Barış Konferansı için yazılmıştır.
Makale’nin Orijinali:


Seçkin Deniz Twitter Akışı