30 Ekim 2015 Cuma

SA1972/ AŞ67: Gülen Kırmızı Terör Listesi'nde ya da Uzun Geçmişli Bir Kumpas’ın Kısa Tarihçesi

“Bu Kirli İttifak her şeyden habersiz halka kurulan iki yüz yıllık Kumpas’ın deşifre edilmiş halidir.”


Geldiğimiz noktada somut olan iki şey var; Fetullah Gülen artık PKK’lı, IŞİD’li, DHKP-C’li teröristlerle birlikte aranan teröristler listesinde ve Zaman gazetesi eski genel yayın yönetmeni Ekrem Dumanlı’nın HDP’li Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Gülten Kışanak’ı belediye binasına arka kapıdan girerek ziyaretine ek olarak, Mahkemece Kayyım atanan İpek Koza Holdinge bağlı BugünTV’ye destek için ekrana çıkan HDP EşBaşkanı Selahattin Demirtaş, BugünTV’yi ziyaret eden CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Başbakan’a “Kayyımı kov, polisleri geri çek” diyen MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’den oluşan muhalefet blokunun tavırları dikkate alınırsa, Fetullah Gülen’e bağlı cemaat PKK ve HDP ile birlikte CHP ve MHP ile de Erdoğan’ı devirmek üzere açık ittifak yapıyor. Ki; bu dedikodudan ibaret değil artık, geçmişi bilen herkes için şaşırtan bir gerçek.

Geldiğimiz nokta dedim, bu nokta o kadar önemli ki, 2010 referandumuna kadar Ak Parti’nin sırtında, devletin bütün güçlerine hükmeden Fetullah Gülen ve cemaati, Erdoğan’dan istediği ‘Koşulsuz İtaat’ reddedilince, önce Ak Parti’nin gücünü ve bütünlüğünü muhafaza etmeyi planlayarak elegeçirmek için 17-25 Aralık 2013’te doğrudan Erdoğan’ı, emniyette ve yargıda güçlenen- bugün yargılanan- elemanları aracılığı ile siyaset sahnesinden silmek istedi. Bu Şubat 2012’deki Mit Müsteşarı Hakan Fidan’ı tutuklamaya yönelik girişimden daha büyük ve daha sonuç alıcı bir şekilde adım adım örülen bir Kumpas’tı.

Hakan Fidan’a yönelik kumpas herkes henüz Gülen’le Erdoğan arasındaki çatışmadan haberli değil iken, neredeyse ikna edilmiş bir kamu algısı üzerine konumlanmış bir Kumpas’tı. Kamu KCK Operasyonları, Oslo Görüşmeleri ve Habur üzerinden profesyonelce işlenen yıpratma stratejisi ile neredeyse devleti bile Fidan’ın suç işlediğine ikna etmek üzereydi. Oysa Fidan, Erdoğan’ın ‘Sır Küpü’ydü ve sadece Erdoğan’ın ‘Terörü görüşerek bitirin” talimatları ile hareket ediyordu.

Hedef’in Erdoğan olduğu açık ve seçikti, ancak kamu bu şoka hazır olmadığından biraz zaman geçmesi gerekiyordu; o zaman sancılı geçse de toplum artık Gülen’in Erdoğan’ı harcamak için harekete geçtiğini anlamıştı; yollar ayrılmış ve düşmanlık başlamıştı. 2014 Mart yerel seçimlerinde ve Ağustos Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde halk  Erdoğan’a destek vererek tavrını ortaya koydu.

2013 Mayısında başlayan Gezi Terörü, şu an artık inanılmazlıktan çıkan Kirli Koalisyon’un sokağa çıktığı ve denendiği ilk Erdoğan karşıtı tedhiş hareketiydi. Gülen cemaati resmi kurum ve kuruluşlardaki elemanları ve medyası ile kurulu düzen diyebileceğim Beyaz Türkler’e ait medya ve meslek kuruluşları ile sıkı işbirliği yaptı, başlangıçta Apo ve Atatürk posterleri eşliğinde ülkücülerin kurt başlı elleri meydanlarda dostça boy göstermesine karşılık tabandan gelen tepkilerle Bahçeli ülkücüleri, HDP de çözüm süreci zarar görmesin diye PKK sempatizanı gençleri sokaktan çekti ve Gezi Terörü üzerinden denenen ‘Zıtların İşbirliği’ kısmen Erdoğan karşıtı toplum kesimlerine kabul ettirildi.

17-25 Aralık sonrası 2014 yerel seçimlerinde de bu işbirliği somut bir şekilde oya tahvil edildi. Mesela Adana’da ilçe belediyesi seçimlerinde CHP’ye oy veren bir şahıs Büyükşehir seçimlerinde MHP adayını tercih edebiliyordu. Bir cemaat sempatizanı ya da üyesi herhangi bir ilde Ak Parti’ye karşı güçlü olan HDP, MHP ya da CHP, hatta SP adayını destekleyebiliyordu.

Cemaat-MHP-CHP-HDP-SP-BBP işbirliği Ağustos 2014’deki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de artık herkesin kabullendiği bir doğal (!) tabanla sürdü; fakat bu koalisyonun adayı  seçilemedi.

Erdoğan ilk turda %52 gibi ezici bir oy oranı ile Cumhurbaşkanı oldu. Fakat Fetullah Gülen  ve ortakları vazgeçmemişti.

7 Haziran Bloku olarak birlikte çalışmaya devam eden bu koalisyona tüm sol partiler ve örgütler de katılmıştı; yetmemişti Med Zehra gibi Said Nursi şakirdleri, Azadi gibi Diyarbakır ve çevresinin dindar kesimleri ve koalisyona katılmasalar da bağımsız bir şekilde seçime katılarak üç yüz binden fazla oy alan Hüdaparlılar Erdoğan karşıtı harekete hizmet ettiler. Abdullah Gül (Gezi Terörü’nü masumlaştıran açıklamaları ve Danışmanı’nın Kitabı) ve Bülent Arınç’ın (Melih Gökçek’le girdiği ağır polemik) Erdoğan’ı tazyif edici çıkışları da eklenince 7 Haziran 2015 Genel Seçimleri’nde ortaya %41’le tek başına iktidar olamayan bir Ak Parti çıktı.

Bu sonuca  muhalefetin 1500 TL asgari ücret vaadini ciddiye almayan Davutoğlu liderliğindeki Ak Parti’nin stratejik körlüğü de katkıda bulunmuştu.

Kirli Koalisyon başarılı olmuştu ve Erdoğan hem yerel hem de uluslararası neocon medyanın alay konusu yapılmış ‘Yaralı Kaplan’ pozisyonuna düşürülmüştü. Gülen Erdoğan’ı fena halde yaralamıştı, ancak buna karşılık Gülen’in devletteki uzantıları tek tek tesbit ediliyor, emniyet ve yargıdaki etkili elemanları tasfiye edilerek yargılanıyordu. Devlet 17-15 Aralık’tan bu yana yaşadığı felçli halinden kurtulmak üzereydi. Ne yazık ki; 7 Haziran sonuçları devletin sonuç almasını engelleyecek bir şekilde zuhur etmişti. Felaket tam olarak buydu. Ak Parti daha doğrusu Erdoğan devleti idare edecek etkili güçten yoksundu.

7 Haziran sonuçları Gülen ve cemaatini yeniden umutlandırdı, Ak Parti dışı ihtimalleri CHP-MHP-HDP koalisyonunu, olmazsa Ak Parti-CHP koalisyonunu organize etmeye çalıştılar, ancak Bahçeli’nin İttifak’ın ruhuna uymayan anlamsız (!) direnişi bunu mümkün kılmadı. Bahçeli, “Versin Bilal'i alsın iktidarı” diyerek  Erdoğan’la alay ediyordu.

Erdoğan’ın Anayasal ve yasal gücü 7 Haziran sonrası devlet ve hükümet boşluğu oluşmasını engelledi, anayasal olarak kurulan Seçim Hükümeti ile 1 Kasım 2015 seçimlerine giden yol açılmış oldu. Türkiye’deki kilidi çözecek olan bu seçim bu yüzden çok önemli. Erdoğan ve karşısında kurulan yerel-küresel ittifak arasındaki bu seçim bu yüzden Türkiye’nin ve İslam Dünyası'nın geleceğini belirleyecek.

Tabi bu arada Fethullah Gülen ile ilgili soruşturmalar 2013’ten beri somut deliller üzerinden sürüyordu ve “Selam Tevhid”, ‘Tahşiye’, “Dinleme’ ile ilgili iddianameler tek tek kabul ediliyor ve geldiğimiz noktada iddianamelerde yer aldığı haliyle FETÖ lideri Fetullah Gülen aranan bir terörist olarak ‘Kırmızı Liste’de yer alıyordu.


Gülen’i ve şakirdlerini uyardığım onlarca yazım var.. Fakat bugün Gülen’in kendilerini destekleyen CHP’lilere bile ahirette şefaat edeceğini söyleyerek teşekkür eden bu insanların yaşadıkları ihaneti anlamalarını sağlamak mümkün değildi. 2013’ten beri yapılan seçimlerde halkın verdiği tepkiyi bile ciddiye almadı Fetullah Gülen, asla vazgeçmedi, asla geri adım atmadı ve ben bunun asıl sebebini hep sordum. Gülen de ben de biliyoruz Gülen’in manevi güçleri olmadığını, o halde bu direnişin, bu acımasız saldırganlığın sebebi neydi?

Gülen’in yargılanma sürecinin bir yerlerinde gazetelere, internete düşen  Gülen’in mason olduğuna dair belgelere Gülen’den bir itiraz gelmedi. Bu konu fazla işlenmedi, nedense kapatıldı. 1960’lı yıllardan beri süregelen ve aslında cemaatin kuruluşu ve genişlemesi gibi aşamalarda masonların etkili olduğu gerçeği gündemi sadece yaladı ve geçti. Kanaatim net; Gülen’in ve geçmişte konjonktür gereği her biri ile tek tek mücadele ettiği yeni müttefikleri-MHP-CHP-HDP- ile birlikte verdiği son fotoğrafın bence tek anlamı var; Amerikan ve İngiliz destekli Mason Kardeşliği. Aksi halde bu kadar pervasız olamazlar.

Masonların dünyanın her yerinde, özellikle Türkiye’de birbirine rakip olarak inşa ettiği ve liderleri dışında takipçilerinin haberdar olmadığı yapılanmalarla insanları çatıştırdığı ya da birleştirdiği gerçeğine artık kimse gözünü kapatamayacak. Partilerin, cemaatlerin kendi ilkelerini çiğneyerek karşıtları ile ittifak yapmalarının tek açıklaması da bu. 

Bugün bahse konu Kirli İttifak’ın akıl, vicdan, merhamet, ahlak yoksunluğu ile tecessüm etmesi başka türlü mümkün değildir. Bu Kirli İttifak her şeyden habersiz halka kurulan  iki yüz yıllık Kumpas’ın deşifre edilmiş halidir.

Umuyorum 1 Kasım akşamı bu halk, bu mağdur, mazlum halk Amerikan ve İngiliz destekli Mason Kardeşliği’ne karşı gereken cevabı Erdoğan’ı güçlendirerek verir…

Gülen'in Aranan teröristler listesinde olmasının muhasebesini kimler yapacaksa yapsın, artık PKK ile Kuzey Irak'ta Erdoğan karşıtı Kumpas görüşmeleri yapan, 'Erdoğan gebermeli' diyen İmamları (!) ile ne yapacaklarsa kendilerinin bileceği iş. Ama 1 Kasım onların da kötü bir ünle tarihe karışacağı tarih olacak. Uzun geçmişli bir kumpas böylece çökertilecek.

Allah hepimizin yardımcısı olsun.



Arif Şahin, 30.10.2015, Sonsuz Ark, Şaşkınların Tarihi 67



Seçkin Deniz Twitter Akışı