24 Aralık 2015 Perşembe

SA2241/KY41-KT4: Müzikli Makâlelerin Hâl-i Pür Melâli I

"Sanat her ne kadar hislerden ilham alsa da, eğitim ve profesyonellik gerektiren bir iştir."

 

Sağ kesimin sanat alanında faaliyetlerinin zayıf olması kendisini solda tanımlayan; fakat çoğunlukla elitist jakobenlerden oluşan diğer kitleyi “kültürel iktidar” yapıyor. Size müzik alanında sağ cenahın ahvalini anlatayım:

Gerek muhafazakâr, gerekse milliyetçi kitlelerin yetiştirdiği nitelikli sanatçı sayısı bir elin parmaklarını geçmez. Bugüne dek diğer kesimin devlet kaynaklarını sanatsal (?) faaliyetler için kullanması ve ellerindeki medya organları sebebiyle bu konuda önde olması gayet anlaşılır bir durumdu. Çünkü sanat harcama ve zaman ayırmayı gerektiren bir uğraştır. Çok az sanatçı aynı anda başka işlerle meşgul olarak sanat faaliyeti yapabilir.

Rönesans devrinde zenginlerin kolladığı ve iaşelerini karşıladığı sanatçılar vardı. Batı sanatının verimli olmaya başlaması bu döneme tekabül eder. Fakat maddi kaygıların olmaması sanat üretmenin olmazsa olmaz koşulu değildir. Pekala farklı bir meslek dalında çalışan birisi de profesyonel sanat üretebilir. Sağ cenahtan çıkan sanatçılar da çoğunlukla günlük yaşantısında başka işlerle uğraşan kimselerdi.

Fakat siyasal iktidarların sağda olduğu dönemlerde bu kesimden kimsenin yıldızının parlamaması sorunun başka bir yerde olduğunu gösteriyor: profesyonelleşmenin gereksiz görülmesi…

Muhafazakar kesimi ele alalım: Tekke Müziği ve Klasik Türk Müziği'ne dayanan kadim geleneğin dışında dış dünyaya hitap eden müzik yapma gayretleri bu camiada 80’li yılların sonunda başladı. 

Çoğunlukla sloganik içeriğe dayanan ve içeride hararetli dini tartışmalara neden olan bu tür, müzikal anlamda zamanının çok gerisindeydi. Klavye ve ilkel simülasyon cihazları ile oluşturulan şarkılar armoni açısından fakir, duyumları lezzetsiz ve kötü şan performansları ile oldukça amatördü.

Başlangıçta bunun nedeni bu müziği tasarlayan kişilerin amatör olmaları idiyse de, sonraları felsefi tartışmalar vasıtasıyla amatörlük kutsandı. Profesyonel olmak önemsizdi ve şarkılarda sadece mesaj önemseniyordu. Müzik dünyası çok hızlı bir şekilde gelişirken, muhafazakar camia ortalama bir soundu 2000’lerde yakalayabildi. Bunun nedeni ise camia dışından aranjör ve enstrümanistlerin albümlerin mutfağında yer almaya başlaması idi.

Yine bu dönemde iktidar imkânının ele geçmesi, beklenenin aksi etki yaptı. Muhalefet heyecanıyla beslenen bu tür ruhsal anlamda motivasyon sıkıntısı çekmeye başladı -ki, halihazırda bu durum devam etmektedir-.


Netice olarak amatörlüğün erdem sayılması, profesyonel müzisyen yetiştirilmemesi ve yeni fikirlere karşı kapalı olmak günümüzde süregelen “Kültürel iktidar” tartışmasını meydana getirmiştir. 

Sanat her ne kadar hislerden ilham alsa da, eğitim ve profesyonellik gerektiren bir iştir. 8-10 albüm çıkarmış; fakat hala solfej öğrenmeye ayak direyen ve buna felsefi gerekçeler bulan bir kitlenin, yakın gelecekte siyasal iktidarın yanında sanat alanında da hakim renk olması muhtemel görünmüyor. Sanat alanında rekabetin oluşması içinse tek çözüm eğitimden geçiyor. 

Kemal Taner, 24.12.2015, Sonsuz Ark, Konuk Yazar, Müzik, Sanat


Seçkin Deniz Twitter Akışı