"Sanat her ne kadar hislerden ilham alsa da, eğitim ve profesyonellik gerektiren bir iştir."
Sağ kesimin sanat alanında faaliyetlerinin zayıf olması
kendisini solda tanımlayan; fakat çoğunlukla elitist jakobenlerden oluşan diğer
kitleyi “kültürel iktidar” yapıyor. Size müzik alanında sağ cenahın ahvalini
anlatayım:
Gerek muhafazakâr, gerekse milliyetçi kitlelerin yetiştirdiği
nitelikli sanatçı sayısı bir elin parmaklarını geçmez. Bugüne dek diğer kesimin
devlet kaynaklarını sanatsal (?) faaliyetler için kullanması ve ellerindeki
medya organları sebebiyle bu konuda önde olması gayet anlaşılır bir durumdu.
Çünkü sanat harcama ve zaman ayırmayı gerektiren bir uğraştır. Çok az sanatçı
aynı anda başka işlerle meşgul olarak sanat faaliyeti yapabilir.
Rönesans devrinde zenginlerin kolladığı ve iaşelerini
karşıladığı sanatçılar vardı. Batı sanatının verimli olmaya başlaması bu döneme
tekabül eder. Fakat maddi kaygıların olmaması sanat üretmenin olmazsa olmaz
koşulu değildir. Pekala farklı bir meslek dalında çalışan birisi de profesyonel
sanat üretebilir. Sağ cenahtan çıkan sanatçılar da çoğunlukla günlük yaşantısında
başka işlerle uğraşan kimselerdi.
Fakat siyasal iktidarların sağda olduğu dönemlerde bu kesimden
kimsenin yıldızının parlamaması sorunun başka bir yerde olduğunu gösteriyor:
profesyonelleşmenin gereksiz görülmesi…
Muhafazakar kesimi ele alalım: Tekke Müziği ve Klasik Türk Müziği'ne dayanan kadim geleneğin dışında dış dünyaya hitap eden müzik yapma
gayretleri bu camiada 80’li yılların sonunda başladı.
Çoğunlukla sloganik
içeriğe dayanan ve içeride hararetli dini tartışmalara neden olan bu tür,
müzikal anlamda zamanının çok gerisindeydi. Klavye ve ilkel simülasyon
cihazları ile oluşturulan şarkılar armoni açısından fakir, duyumları lezzetsiz
ve kötü şan performansları ile oldukça amatördü.
Başlangıçta bunun nedeni bu müziği tasarlayan kişilerin amatör
olmaları idiyse de, sonraları felsefi tartışmalar vasıtasıyla amatörlük
kutsandı. Profesyonel olmak önemsizdi ve şarkılarda sadece mesaj önemseniyordu.
Müzik dünyası çok hızlı bir şekilde gelişirken, muhafazakar camia ortalama bir
soundu 2000’lerde yakalayabildi. Bunun nedeni ise camia dışından aranjör ve
enstrümanistlerin albümlerin mutfağında yer almaya başlaması idi.
Yine bu dönemde iktidar imkânının ele geçmesi, beklenenin aksi
etki yaptı. Muhalefet heyecanıyla beslenen bu tür ruhsal anlamda motivasyon
sıkıntısı çekmeye başladı -ki, halihazırda bu durum devam etmektedir-.
Netice olarak amatörlüğün erdem sayılması, profesyonel müzisyen
yetiştirilmemesi ve yeni fikirlere karşı kapalı olmak günümüzde süregelen
“Kültürel iktidar” tartışmasını meydana getirmiştir.
Sanat her ne kadar
hislerden ilham alsa da, eğitim ve profesyonellik gerektiren bir iştir. 8-10
albüm çıkarmış; fakat hala solfej öğrenmeye ayak direyen ve buna felsefi
gerekçeler bulan bir kitlenin, yakın gelecekte siyasal iktidarın yanında sanat
alanında da hakim renk olması muhtemel görünmüyor. Sanat alanında rekabetin
oluşması içinse tek çözüm eğitimden geçiyor.