"Özünde en küçük bir merhamet, en küçük bir şefkat duygusu yer bulamamıştır kendisinden başkasını fark etmeyen."
Bölüm Üç
-1-
Paylaşmayı, bölüşmeyi bilmez kendinden başkasını fark etmeyen. Her kazanımı kaz gelecek yerden tavuk esirgenmez düsturuna bağlıdır kendisinden başkasını fark etmeyenin. Fark etmeyen, veriyorsa görünüştedir, bağışlıyorsa görünüştedir, adıyorsa görünüştedir, gülümsüyor, ağlıyor, dövünüyor, sızlanıyorsa, yazıklanıyorsa görünüştedir.
Özünde en küçük bir merhamet, en küçük bir şefkat duygusu yer bulamamıştır kendisinden başkasını fark etmeyen. Yavrusunu yiyen timsahı gözünün önüne getir, çiftleşirken tetikte duran erkek örümceği gözünün önüne getir Füsun. Bütün bunlar yaşamı savunu için yapılsa anlaşılır ve fakat değil. Kendi doymaz işkembesinin, kendi doymaz midesinin, kendi doymaz bencilliğinin, kendi doymaz hevesinin, kendi doymaz hırsının sesini kesmek içindir. Böylesine fecidir sevgiye adım atmamış, başkasını fark etmemişi kişi! Tüm bunlar, tüm bu çirkinlikle ve dahası bir başkasını fark etmemiş kişinin içinde soluk aldığı girdaptır. Başkasını fark etmemiş kişi aslında kendisini de fark etmiş değildir.
Yani hakkıyla, olması gerektiği gibi kendisini fark etmiş değildir. Kendini fark edişi bile görünüştedir. Kendisinden bile bihaberdir başkasını fark etmeyen kişi! Bir başkasını fark etmeyen soluk almanın, güne varmanın lezzetini alamaz. Hiçbir meyvenin tadını, hiçbir iştahın hazzını anlayamaz gerektiği gibi. Hazları çirkindir. Aldığı tat acıdır, çürük bir şeftali tadıdır aldığı, alacağı. Bu fark edişin ne mene bir şey olduğunu umarım anlıyorsundur.
Sıradan bir fark edişten söz etmediğim anlaşılıyordur umarım Füsun! Bir kedinin yuvadan düşen bir kuş yavrusunu fark etmesinden, bir kaplanın, bir aslanın, bir çitanın, bir timsahın bir susuzluğunu gidermeye çalışan bir ceylanı fark etmesinden, tüm yırtıcıların avlarını öyle ya da böyle fark edişinden söz etmediğim anlaşılıyordur umarım Füsun! Tüm bu yırtıcılar gördükleri şeyleri sindirmek için fark ederler, diriltmek için fark etmezler, diriltmek yaşatmak için fark etmezler Füsun. Midelerini doldurmaktır tek tasaları. Tek kaygıları aç mideyle uyumaktır, açı doyurmak değil. Sevginin ilk adımı olan fark ise açı doyurmak, susuzun susuzluğunu gidermek, üşüyeni ısıtmak, kanadı kırık kuşun kanadını sarmak için fark etmiş olmaktır. Ceylanı fark edişin kökünde sevgi varsa eğer tuzaktan kurtarmak içindir, böğrüne ok saplamak için değil. Fark etmekle filiz verir sevgi. Bahar muştucusu kardelen bahar için ne ise fark etmek de sevgi için odur. Kendisinden başkasını fark eden hakkıyla, gerektiği gibi yaşamayı öğrenmiş demektir. Sızlanmayı terk edendir. Sızlanışlarının tek nedeni tanık olup ve fakat engel olamadığı can yakmalardır, zulümlerdir, işkencelerdir, katliamlardır, kıyımlardır.
Fark etmek Füsun bir anlık bir kıvılcım gibidir. Ham değilse kişi, kişi yaş değilse o kıvılcımla tutuşur, yanarak yeniden var olur. Var oluşa götüren ilk ve tek kıvılcımdır fark etmek. Taşkın ve vahşi ve kösnül duyguların esaretinden kurtulmak için ilk adımdır fark etmek.
Fark etmek bir zamanlar kendisi için barınak, sığınak olan ve sonra kendisi için bir zindana dönüşen yumurtanın kabuğunu parçalamaktır. Bir zırh gibi kendisini tehlikelerden koruyan, soluk alması, devinmesi için gereken ortamı sağlayan yumurtanın kabuğunu parçalayacak an geldiğinde o kabuk kırılmazsa, o yuva yıkılmazsa ipek böceğinin ördüğü kozası gibi kendi mezarı olacaktır. Fark etmek Füsun, işte o kozadan çıkmak, o yumurtayı parçalamak, o yuvayı yıkmaktır. Yumurtasının kabuğunu, kozasını paramparça edip özgürlüğe var oluşa kanat çırpmaktır fark etmek! Fark etmek kanat çırpmaktır, yeryüzünün ve gökyüzünün derinliklerine yol almak için. Oluşa doğru korkusuzca ve kararlı ve dinç ve kendinden emin adımlarla yol almaktır fark etmek. Ruhunu şeytanların vesveselerine karşı aşılamaktır fark etmek!
Fark etmek sevginin özgürlüğe ilk adımıdır. Oluş için ilk adımdır, oluş özgürlüğe muhtaçtır. Öyleyse kolayca deriz özgürlük için atılan ilk adımdır fark etmek. Ve özgürlük yalnızlıktır. Fark eden, özgürlüğe ilk adım atan yalnızlığa düşecektir. Bu kaçınılmazdır. Fark eden, demek Füsun yalnızlığa düşen demektir. Sevginin ilk adımı fark edeni yalnızlığa fırlatacaktır. Varılan ilk yer yalnızlık olacaktır. Seven yalnızdır. Kalabalıklar içinde olsa bile yapayalnızdır. Ve fakat yalnızlık korkulacak bir şey değildir. Sıradanlar için korkunç olsa da fark edenin susuzluğunu gideren gözedir yalnızlık. Tüm gıdasını, tüm gücünü yalnızlıktan alır. Yalnızlık pişirir, yalnızlık hamlığını çekip alır tüm yükünü fark edenin omuzlarından. Yalnızlık emzirir uzun bir zaman fark edeni. Bereketli bir topraktır, süt kaynayan memedir. Yalnızlıkta gelişir fark eden. Hem pek çabuk gelişir. Hem pek çabuk güçlenir, kuvvet kazanır. Fırtınalara, yangınlara, depremlere karşı koyacak, girdaplardan çıkaracak gücü yalnızlıkta devşirecektir. Yalnızlık da pişecek, yalnızlıkta olgunlaşacaktır bu ham meyve! Fark etmek kızgın çöllere düşmektir. Kızgın çöllerde yol almaktır. Bu çölde, bu yol alışta, bu uzun yürüyüşte yalnızlık yoldaş olacaktır, rehber olacaktır fark edene.
Fark edene yolculuğunda yalnızlık eşlik edecektir. İplere üfleyen çürümüş nefeslere karşı diri tutacak iksirdir yalnızlık. Yol kesen uğrulara karşı zırhtır yalnızlık. Fark eden bu zırhı kuşanmıştır. İfritlerin, iblislerin, alkarılarının, cadıların, yarasaların, soytarıların gönül çelen şölenlerine karşı uyanık kılandır fark edene yalnızlık. Fark eden bilmeden yalnızlığa düşmüşse de, düşecekse de hemen bir ünsiyet kuracaktır. Aşinalığı ayrımsayacaktır ve böylece şaşırmayacak, sızlanmayacak, kaçmak için bahane aramayacaktır yalnızlıktan. Kendisini olduracak, kendisini erdirecek bir manivela olduğunu hemen anlayacaktır yalnızlığın. Anlayışı keskinleşmiştir fark edenin, bu keskin anlayışla hemen künhüne erecektir yalnızlığın. Fark eden keskin bakışlı, çabuk kavrayışlıdır, yalnızlığı bir cehennem gibi gören, cehennem gibi tasarlayan hamlar gibi olmayacaktır. Sızlanmayacaktır, şikâyet etmeyecektir yalnızlıktan. Zaman zaman uğrular, ağaç kurtları etine dişlerini geçirse de şikâyet etmeyecektir. Fark eden yalnızlığa açılan kapıdan geçmesi gerektiğini bilendir. Tıpkı yumurtasını parçalayan kuşun uçması gerektiğini bilmesi gibi. Yalnızlık kanatların güçlenmesi için yaşanması gereken bir süreçtir. Fark eden sevdalı bu bilişe daha yolculuğa çıkmadan varmıştır. Belki bu bilişle doğmuştur. Belki bu bilişle varlık yoluna girmiştir. Bu yüzden yabancılık çekmeyecek, yabansılık duymayacaktır.
Fark etmek insandan doğanın önceliğidir Füsun! Önceliği olmalıdır. Yoksa salt doğmuş olmakla kalacaktır. Soluk aldığının, var olduğunun ayrımına varamayacaktır. Bir taş gibi olduğu yerde kalacaktır. Rüzgârların aşındırdığı, yağmurların incelttiği, havanın un ufak ettiği bir şey olmaya adaydır olduğu yerde kalan. Fark etmeyi ıskalayan baştan kaybetmiştir. Baştan tükenişi seçmiştir. Hayır, seçim onun işi değildir. Öylece tükenecektir. Tükenişe düşmüştür. Tükenişe, bitişe sürüklenmiştir. Hiç var olmaktan öte bir anlamı olmayacaktır. Fark edişin gerekliliğini sezmemiş varlık hiç var olmamış demektir. Yokluk kuyusundan hiç çıkmamış demektir. Kazara su yüzüne çıkmış bir leşten öte değildir kendisinden başkasını fark etmeyen. İnsan ki Füsun kendisi ve kendisi olmayan her şeyden sorumludur işte bu sorumluluğun bir gereğidir fark etmek. Fark etmek için gayret etmelidir insan. Olduğu gibi olan olarak kalmamalıdır. Ne olması gerektiğini sezgileriyle yakalamaktır insana düşen. Yığınların içinde kalmaktan hoşnutluk duymamalıdır. Yığınların içinde olmaktan hoşnut olan fark etmekten hep bir uzak kalacaktır. Hep bir uzak olacaktır. Hep bir uzak duracaktır. Ruhunu solduracaktır. Bilincini iğdiş edecektir. Bal yapan ve fakat niçin ve nasıl yaptığını bilmeyen bir arıya dönecektir. Yuvasına daneler, yaprak kırıntıları, leşler, çürümüş böcekler taşıyan bir karıncaya dönüşecektir. Arı ve karınca salt kendisi için devinendir ve kendisi olmayandan sorumlu olan da değildir. İnsandan doğan nasıl ki arı ve karınca olarak dünyaya gelmemiştir öyle ise arı ve karıncaya da dönüşmemeyi bilecektir. Bilmelidir. Bunun için de fark etmek için gayret gösterecektir, gayret göstermelidir. Yığınlar arasında hoşnutsuzluğu seçecektir. Seçmelidir. Fark etmek bir arı olmaktan, bir karınca olmaktan kurtulmaktır Füsun. Sürüden birisi olmaktan kurtulup birey olmasını bilendir. Bunun gereğini yerine getirendir. Gereğini yerine getirmesinin gereğini iyice bir belleyendir.
Fark etmenin, kendisinde kalmamanın gereğini belleyen ve belletendir. Kendisini ve kendisi olmayanı fark eden dönüşen ve dönüştürendir. Hiçbir devinişi, hiçbir isteği salt kendisi için değildir kendisi ve kendisi olmayanı fark edenin. Dönüşümü ve dönüştürmesi bunun içindir. Sorumluluğunun bir gereğidir. Özgür olmanın bir gereği ve sonucudur. Özgürlüğü başıboşluk olarak görenlere özgürlüğün tam da olması gereken bir sorumluluk olduğunu öğretecektir kendisi ve kendisi olmayanı fark eden. Sevginin ilk adımı olan fark etmek budur Füsun! Dönüşmenin gereğini belletir sevgiye. Sevgiye özgürlüğün su gibi hava gibi bir gereksinim olduğunu öğretir. Fark etmeyen bütün bunlardan bihaber yaşayacaktır. Ömrünü kurumuş bir ağaç gibi tamamlayacaktır. Yahut bir canavar gibi, vahşi bir canlı gibi tamamlayacaktır. İnsandan doğmuş olmanın fırsatını kaçırmış olacaktır. Salt insandan doğmuş olarak kalacaktır. İnsan olamayacaktır. Sorumluluğu yüklenmeyen, sorumlu olduğunu bilmeyen, sorumluluğun gereklerini yerine getirmeyen nasıl insan olduğu savında bulunabilir ki? Hem böyle bir savı nasıl akledebilir ki?
Sevgili Füsun oluş ya da her şey diyelim evet her şey fark etmekle başlar. İnsanlığın serüveni fark edişle başlamıştır. İnsan fark edişle insan olmak için adım atmıştır. Sevgi bu adımın adıdır. Sevginin de ilk adımıdır. Fark etmeyen kendinde kalıp çürüyecektir. Tıpkı filiz vermeye güç yetiremeyen her hangi bir tohum gibi. Hem tohum olarak da kalmayı başaramayacaktır. Börtü böceğe yem olacaktır. Meyveye duramayacaktır. Cennet fark etme başarıldıktan sonra anlam kazanacaktır. Belki Adem’in cennetten sürgünlüğünün altında da bu yatmaktadır. Fark etmeyen cennette olsa da cennette yaşadığını ayrımsayamayacaktır işte bu yüzden sürgün edilmiştir Âdem ve eşi! İkisi birbirini fark ettikten sonra anlam kazanmıştır cennet bedeli yitirmek olsa da. Yeniden ulaşmak ve bilinçli olarak ulaşmak için bu sürgün bir zorunluluktu. Fark etmeselerdi fark etmeye cüret etmeselerdi cennetteki o bahçede herhangi bir ot gibi bir ömür süreceklerdi, var olduklarını bilmeden. Varlıklarını ayrımsayamadan.
Fark etmek ilk adımdır senin anlayacağın Füsun! Seni fark ettim, cenneti fark, cennette olduğumu fark ettim Füsun!
Cemal Çalık, 12.05.2017, Konuk Yazar, Sonsuz Ark, Kumpas, Roman
Sonsuz Ark'tan
- Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur.
- Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
- Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark Manifestosu'na aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.