Sonsuz Ark'ın Notu:
Aşağıda çevirisini yayınladığımız metin, uzun süredir uygulamaya konan stratejik plan gereği konuşlandıkları Doğu ve Orta Avrupa'daki ülkelerde askerî tatbikatlar yapan ABD ordusu unsurlarının Baltık Denizi ile Karadeniz arasındaki ülkelerde ne aradığını,-amacı bu olmamasına rağmen- anlamamıza yardım etmektedir. ABD, elindeki son askeri tehdit ve silah ticareti kozunu kullanarak, politik ve ekonomik olarak güçlü olmayan bölge ülkelerini Avusturya-Macaristan İmparatorluğu nostaljisiyle Avusturya -Almanya liderliğinde birleştirerek yeni ve güçleri sınırlı, dar kapsamlı kukla imparatorluk kurmaktadır; ABD stratejisiyle yürüyen İntermarium'la, güçlenen (Çarlık) Rusya ve büyüyen (Osmanlı) Türkiye'ye karşı savunma hattı kurulduğunu da itiraf eden analizci-tasarımcı yazar, Almanya ve Avusturya gibi iki ülkenin Türkiye karşıtı öfkeli politik tutumunun da asıl sebebini -yine istemeden de olsa- teşhir etmiş görünüyor. Merkel ve diğer hükümet ortaklarının Türkiye karşıtı söylem ve eylemlerinin şiddetinin artması ve en son Sırbistan'la Türkiye ilişkilerinin gelişmesinden endişelenen ve sık sık Sırbistan'ın AB üyeliği ile ilgili Havuç Politikasını gündemde tutan Avusturya'nın Dışişleri Bakanı Sebastian Kurz'un "Türkiye ile müzakereleri durdurun" çağrısından sonra Türkiye'nin Batı Balkanlardaki nüfuzunun artması karşısında belirsiz bir topluluğu uyarması, "AB açısından son derece önemli bir bölge olan Balkanlarda aktif rol üstlenerek reformları ve aşırılaşma ile mücadeleyi destekleyip bölge ülkelerine inandırıcı bir AB perspektifi sunmaları gerektiğini" söylemesi en önemlisi "Bir sonraki Avrupa krizi, daha önce olduğu gibi Balkanlar'da başlayabilir" şeklindeki kehaneti(!), ABD destekli İntermarium'un ciddi bir şekilde Türkiye-Avrupa ilişkilerini bozmaya odaklandığını göstermektedir. Brexit, İngiltere'nin Almanya'nın liderliğindeki imparatorluk tasarımı olan İntermatirum'a bir tepkisi olarak da okunabilir. Baltık-Karadeniz hattı öncelikle Rusya'ya karşı konumlanmıştır, İntermarium'a dahil edilmeye çalışılan üçüncü deniz Adriyatik Denizi'nin Türkiye'ye karşı Balkanlar'da kurulması tasarlanan hat olduğu kesindir. George Friedman bunu şu şekilde ifade etmektedir: "Eğer ki Ankara kendi potansiyelinin farkına varırsa Intermarium sadece Rusya’nın değil Türkiye’nin de önünü kesecektir."
Seçkin Deniz, 23.08.2017
From the Intermarium to the Three Seas
"İntermarium*(İki Deniz Arası)'dan Üç Deniz'e: Doğu ve Orta Avrupa'da Bölgesel İşbirliği Fikri"
Intermarium, yaklaşık on yıldır bahsettiğim bir kavram, aslında bir olasılık. Rusya kaçınılmaz şekilde büyük bir bölgesel güç olarak yeniden ortaya çıktıktan sonra bunun yükselişe geçeceği öngörüsünde bulunmuştum. Akla yatkın olan bunun Doğu Avrupa’daki eski Sovyet uydularından oluşmasıdır: Baltık ülkeleri, Polonya, Slovakya, Macaristan, Romanya ve muhtemelen Bulgaristan.
Amacı, Rusya’nın batıya doğru herhangi bir ilerleyişini çevreleyip kontrol altına almaktır. ABD bunu destekleyecektir. Avrupa’nın kalanı ise bu konuda uzun uzadıya düşünecektir. Bir zamanların kaçınılmazı kısa süre sonra gelip çatabilir.
Intermarium’a yönelik meydan okumalar
(Bölgede sıklıkla “Intermarium” şeklinde bahsedilen) iki deniz arası [planı]nın iki temel aktörü, yakın askeri bağlar geliştiren Polonya ve Romanya. Baltık ülkeleri çoktandır buna dahil. Buna katılmayan ana aktör ise, hiç de şaşırmayacağınız üzere, aynı anda hem ABD’yle hem de Rusya’yla iş tutması gereken Macaristan.
Ancak Macaristan’ın da buna katılmaya hazırlandığına dair güçlü emareler var. Kısa süre evvel Macar hükümeti, Romanya ve Bulgaristan’la Karadeniz’deki bir askeri tatbikata katılacağını duyurdu – ki her sene yapılan bu tatbikatlara Macaristan daha evvel hiç katılmamıştı. Eğer ki bu gerçekleşirse, Avrupa Yarımadası’nın doğu kanadı, küresel gücün [yani ABD’nin] desteğiyle, Rusya ile Avrupa’nın geri kalanı arasında bir sınır hattı oluşturarak bütüncül bir gruba dönüşecek.
Intermarium, aslında resmen NATO’nun dışında değil; ama –NATO, Amerikan desteği olmaksızın askeri yardım sağlayamadığından– işlevsel olarak dışında sayılır. Zira askeri bir ittifakta ordusu olanların ağırlığı ve etkisi olmayanlardan daha fazladır.
Her ne kadar kasıtsız olsa da Intermarium AB’ye de meydan okumakta. Intermarium üyelerinin çoğu, ortak para alanı Avro Bölgesi dışında; ama Avrupa’nın iktisaden en dinamik kesimini oluşturuyor.
Doğu Avrupa ekonomileri gelişiyor ve dahası, son derece iyi eğitimli, kalifiye ve görece ucuz iş gücüne sahip olmakta övünüyor. Bu bölge, Avrupa ekonomisinde 1950 model şirketlerin hegemonyası altındaki iktisadi statükoya da meydan okuyor.
NATO’nun gösterdiği üzere askeri ittifaklar iktisadi işbirliği mantığını kullanırlar. Bana göre Intermarium, daha entegre bir iktisadi hamlenin zeminini hazırlıyor. Bu, AB içinde olacak, ama AB’den farklı davranacak: daha girişimci ve ABD’ye daha fazla benzeyen bir model. Bu da zaten yeterince baskı altındaki AB üzerinde yeni bir baskı daha yaratacak.
Bu, ayrıca AB ideolojisinin dışında bir siyasi tekâmülü gerektirecek. Nitekim AB’nin çok taraflı, kolektivist çerçevesi Polonya ve Macaristan hükümetlerinden nefret duyuyor ve dolayısıyla Brüksel bu iki hükümeti eleştiriyor. Ama şimdiye kadar ne Varşova ne de Budapeşte AB taleplerine boyun eğdi. Dolayısıyla Intermarium bir askeri ittifaktan daha fazlası.
Haritalara karşı jeopolitik
“İki deniz arası”nın son dönemlerde daha yeni kaynaşmaya başlaması kavramsal olarak genişlemesini durdurmadı. Sözkonusu blok Baltık Denizi’nden başlayıp Karadeniz’e kadar iniyor; ama mantıki genişlemesi güneybatıdaki Adriyatik Denizi’ne kadar uzanıyor.
“Üç Deniz” denilen model Avusturya, Slovenya ve Hırvatistan’ı da Intermarium’un saflarına katacaktır. (Üç Deniz zirvesi, Polonya’da Donald Trump’ın ziyaretiyle aynı zamanda gerçekleşiyor. Bu ziyaretinde Trump, Intermarium fikrini reddetmedi.)
Genişleme kısmen Türkiye’nin büyümesiyle de açıklanıyor. Türkiye’nin ileride ana bölgesel güç olacağı tartışmasız bir gerçek. Geçmişte güçlüyken nüfuzu Balkanlara, hatta daha ileri aşamada Budapeşte ve Viyana’ya kadar ulaşmıştı. Doğu Avrupa ülkeleri bilhassa göç akınından endişe ediyor ki bu, Türkiye’nin doğal olarak köprü ayağı olduğu bir mesele. Ancak Türkiye’nin gücü [göç meselesinden] çok daha derin bir endişe kaynağı; eğer ki Ankara kendi potansiyelinin farkına varırsa Intermarium sadece Rusya’nın değil Türkiye’nin de önünü kesecektir.
Yine bu yayılma, küçük ülkeleri birleştiren ve onlara büyük ölçüde özerklik veren önemli bir çok-uluslu başarı sayılan Avusturya-Macaristan İmparatorluğu nostaljisiyle de açıklanabilir. Birçokları, 2008 Finansal Krizi’nden sonra Avrupa’yı yönetmekte başarısızlığını ispatlayan AB’nin, tıpkı geçmişteki imparatorluklar kadar, ulusların kendi kaderini tayin hakkını ihlal ettiğine inanıyor. Intermarium’un Avusturya, Hırvatistan ve Slovenya’ya yayılmasıyla eski imparatorluk yeniden yaratılacaktır, ama sadece coğrafi anlamda.
Intermarium, sadece bir fikir ve bölgesel işbirliği için bir araç; ama bir ittifak değil, en azından şimdilik. Ama anlaşılacağı üzere bunun gelişmesi gerekiyor ve tekâmülü bazı problemler yaratıyor. Zira çok-uluslu kurumlar inşa etmek zordur. Zaman, para ve siyasi irade gerektirir ve bunlardan herhangi birine tüm üyelerin eşit derecede sahip olması nadirattandır.
Diğer bir mesele de zamanlama. Rusya şu anda bir tehdit, her ne kadar Rus ekonomisinin hali dikkate alındığında hafif bir tehdit sayılsa da... Bu arada Türkiye kesinlikle şu an için bir tehdit değil. Bölgesel bir büyük güç olduğu takdirde Balkanlara güç projeksiyonuna yönelecektir, ama buna daha çok var. Sıralama/dizilim de önemli ve Üç Deniz yayılmasına geçiş için de henüz daha erken.
Son olarak, Balkan ülkelerinin katılımı Intermarium’un genel görüntüsünü değiştirecektir. Slovenya ve Hırvatistan’ın katılımı, Balkan Yarımadası’nın en büyük gücü Sırbistan’ı alarma geçirecektir ki tarihsel olarak bunu yapmak tehlikelidir. (Hırvatistan ve Sırbistan en sonuncusu 1990’larda olmak üzere tarih boyunca defalarca savaştı.) Bu şekilde Intermarium üyelerini Balkan çatışmalarının içine çekmek, kaynakların tüketilmesine ve muhtemelen halk desteğinin kaybına yol açacaktır.
Böyle bir blok Türkiye’yi Avrupa’nın kalanından ayırabilir; ama zaten Rusya’ya yakın olan Sırbistan’ı Türkiye’ye doğru yakınlaştırır. Jeopolitik ile harita birbiri aleyhine işler. Eğer ki bu genişleme gerçekleşirse –ki zamanı geldiğinde muhtemelen gerçekleşecektir– bu durumda Sırbistan da mutlaka Intermarium saflarına çekilmelidir. Yoksa Türkiye tehlikesi azalmayıp artacaktır.
Böyle olduğunda [yani Intermarium’a katıldığında] dahi Sırbistan’ın Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’yla iyi geçinemediğini hatırlamalıyız ve eğer ki Intermarium bunun bir benzerini doğurursa yolda arızalar çıkarabilir. (Avusturya’nın görece zenginliğinin, dinamikleri değiştireceğini de not etmek gerekir.)
AB’nin başarısızlıklarından biri, iktisadi baskı dönemlerinde yeni üyelerin eskilerle nasıl iş tutacağı üzerinde dikkatlice düşünmeden gelişigüzel genişlemesiydi. Genişleme dürtüsü AB’nin en büyük hatalarından biriydi.
Genişlemek iyidir; ama tarih bize gösteriyor ki bu, sistematik ve üzerinde dikkatlice düşünülmüş olmalıdır. Niyetleri/hedefleri disipline sokmak en zor iştir.
George Friedman (Amerikalı siyaset bilimci, Stratfor’un kurucusu ve 2015 yılına kadar başkanı, Geopolitical Futures’ın kurucusu ve yöneticisi)
Geopolitical Futures, 7.7.2017
Zahide Tuba Kor, 23.08.2017, Sonsuz Ark, Konuk Yazar, Türk Dış Politikası ve Ortadoğu Günlüğü, Çeviri
Zahide Tuba Kor Yazıları
Takip et: @ztkor
(*) “Intermarium” yani “iki deniz arası” ifadesiyle kastedilen Baltık Denizi ile Karadeniz arasıdır. 1920’lerde Polonyalı Josef Pilsudski tarafından Rus ve Alman yayılmacılığına karşı önerilen Orta ve Doğu Avrupa’daki birçok ülkenin bir federasyon çatısı altında birleşmesi planıdır.
İlk Yayınlandığı Yer: Türk Dış Politikası ve Ortadoğu Günlüğü
Sonsuz Ark'ın Notu: Zahide Tuba Kor Hanımefendi'ye çevirilerini bizimle paylaşma nezaketini gösterdiği için teşekkür ederiz. Seçkin Deniz, 12.08.2017
Sonsuz Ark'tan
- Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur.
- Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
- Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark Manifestosu'na aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz