16 Eylül 2017 Cumartesi

SA4877/ÇY4-DB100: Hollywood’da Pentagon ve CIA’in Parmak İzleri - Zero Dark Thirty

"Gizliliğiyle ün salmış bir kurumun isteyebileceği en büyük halkla ilişkiler hediyesi."


2006 ve 2011 yılları arasında dijital bir medya şirketi olan VICE, CIA'nin Halkla İlişkiler Ofisi'nin (OPA) ABD eğlence endüstrisinin projelerinin en az 22'sinde rol aldığını bildirdi. VICE tarafından listelenen yapımlardan bazıları, Argo ve Zero Dark Thirty filmleri, Top Chef and Covert Affairs gibi televizyon şovları ve History kanalının Air America ve BBC'nin Terror'daki Gizli Savaş gibi belgesellerini içermekteydi. Dediklerine göre Şeytanın Işığı (kitap) da CIA'den yardım almıştı.

OPA yetkilileri ve Hollywood arasındaki ilişkiye dair en tartışmalı bulguların bazıları, Zero Dark Thirty adlı filmle ayyuka çıktı. Sonsuz Ark’ta bu filmi büyüteç altına aldığı yazıda şöyle diyor Sayın Ahmet Haydar:


“Usame Bin ladin ve genellikle kimsenin yapısı hakkında hiçbir fikre sahip olmadığı El Kaide, ailesinden hiç kimseye zarar vermediği halde Maya, ailesinden birilerini kaybeden CIA personellerinden daha azimli, daha ısrarcı, daha takıntılı bir süreç sorununda Bin ladin’i öldürtmüştü. 


150 dakika süren filmin ilk 50 dakikası, insanlık dışı işkencelerin her aşamasını detaylarıyla anlatan mide bulandırıcı tiksinti verici karelerle geçti. Saatlerce askıda, ayakta bekletilen zanlının bir havluyla kapatılan ağzına su akıtmakla, çıplak bırakarak aşağılamak arasında arada sık sık çalışan yumruklar, Pakistan’daki işkence üssüne görevli olarak gelen çaylak Maya’yı sarsmış, utandırmıştı. 


Ancak operasyon uzadıkça Maya, kadın hassasiyetlerini yitirmiş ve girdiği sorgulamalarda sorularına cevap vermeyen zanlının dövülmesi talimatını bizzat vermeye başlamıştı. Filmi izlerken bir kadının bir canavara dönüşme sürecini de takip ediyorsunuz. Onunla birlikte dünyanın bütün insanlarının maruz bırakıldığı 10 yıllık şiddet sarmalını ve bu şiddete karşı bıkkınlık duyarak tüm insanlığın duyarsızlaştırılmasını izliyorsunuz…


… Kendisiyle yapılan röportajlarda da tepki çeken işkence sahnelerinin, yarısının savaşa karşı olduğunu düşündüğü Amerikan toplumunun işkenceden nefret etmesini sağlamak için çekildiğini söyleyecekti Bigelow; ancak Ebu Gureyb’de birbirine tecavüze zorlanan, çıplak bırakılarak üst üste yığılan Müslüman erkeklerin hikayesini anlatmaktan nedense uzakta kalmayı seçmişti.”




Filme (veya aslında etik kurallara) göre işkence ahlaka aykırıydı ve işe yaramıyordu ancak "Bu milletin korunması için yaşamı ve ölümünde hem zafer hem de yenilgi ile cesurca savaşanlar ahlaki çizgileri bazen aştı” diyen Bigelow ülkesi ajanlarına olan hayranlığını açık ediyordu. Filmi, ahlaki çizgileri aştığında bile Amerika'yı savunma amaçlıydı. Yanlış da olsa işkenceyi anlamak gerekiyordu, motivasyon buydu. 


Global Research’teki “Washington DC'nin Hollywood'daki Sahnelerin Arkasındaki Rolü Düşündüğünüzden Daha Derinlere İniyor” başlıklı bir yazıda Hollywood’a bu motivasyonu sağlayanların kim olduğuna değiniliyor. 


“ABD hükümeti ve Hollywood her zaman yakınlardı. Washington DC, uzun zamandan beri film yapımcıları için ilginç bir kaynak ve LA, siyasal sınıfın göz kamaştırıcı ve verimli tedarikçisi oldu.

Ancak bu iki Amerikan nüfuzunun merkezi ne kadar etkili? Önceki gizli belgelerin incelenmesi şu cevabı açığa çıkarıyor: çok fazla.

Şimdi, ABD ulusal güvenliği ile Hollywood arasındaki ilişkinin, şimdiye kadar bilinenlerden çok daha derin ve daha politik olduğunu gösterebiliriz. Pentagon'un 1948 yılından bu yana Eğlence İrtibat Bürosu bulunuyor.


Her biri pasif ve apolitik rollere sahip olan konum ve uçak taşımacılığı gibi ekipman kullanımına izin ve fikir alışverişi karşılığında senaryo değişikliği talep ettikleri ortaya çıktı.


Esas olarak ABD Bilgi Edinme Özgürlüğü Yasası (Information Freedom of Information Act) ile elde ettiğimiz dosyalar, 1911 ve 2017 yılları arasında 800'den fazla uzun metrajlı filmin, ABD hükümetinin Savunma Bakanlığı'ndan (DoD) destek aldığını gösteriyor ki, önceki tahminlere göre önemli ölçüde yüksek bir rakam. Bunlar arasında Transformers, Demir Adam ve Terminatör gibi büyük gişe rekorları kıran eserler yer aldı. Televizyonda 900 tanesi 2005 yılında başlayan Uçuş 93’ten Buz Yolu Kamyoncuları’ndan Ordu Kadınları’na Pentagon'un desteğini alan 1.100'den fazla eser bulduk.


FBI ve Beyaz Saray gibi içinde etkileri olan büyük organizasyonların yanısıra, 24, Homeland ve NCIS gibi uzun süren dizilerin içine özel bölümler katarsak ulusal güvenlik devletinin binlerce saat gösteriyi desteklediğini ilk kez açıkça ortaya koyabiliriz…


…1970 ve 1980 arası Hollywood’un, kurumu Three Days of the Condor ve The Parallax View gibi yapımlarla paranoyakça resmetmesi sebebiyle CIA son zamanlarda kamuoyu erozyonuna maruz kalmıştı.


CIA, 1996'da bir eğlence irtibat bürosu kurduğunda, kaybettiği zamanı geri kazandığı Al Pacino'nun The Recruit ve Usame bin Ladin suikast filmi Zero Dark Thirty'yi oluşturdu.” 


Argo için lütfen bakınız: Ahmet Haydar: SA177/AH4: Hollywood’un Diş Çürüğü: Operation ARGO

Gerçekten 1996 yılında CIA, kıdemli gizli görevlilerinden Chase Brandon'ı, Hollywood stüdyolarıyla ve üretim şirketleriyle doğrudan çalıştırarak imajını yükseltti. Brandon daha sonra The Guardian'a "Biz yanlışlıkla kötü ve Makyavelist olarak tasvir edildik. Kendimizi görmek istediğimiz ışıkta bizleri tasvir eden projeleri desteklemek uzun zaman aldı.” diyecekti.


Judicial Watch tarafından yayınlanan ve daha önce düzenlenen ve Aralık 2012'de düzenlenen CIA raporuna göre CIA, Zero Dark Thirty filmi yapımcılarına "gizli seviyede" erişim izni verdi. VICE'a göre, film yapımcıları Kathryn Bigelow ve Mark Boal’a, CIA yetkililerince gizli operasyonlar ve gizli bilgilerin ifşa edilmesini içeren benzeri görülmemiş bir erişim hediye edilmişti. CIA itibar kazanma aracı olarak gördüğü bu filme ve benzerlerine oldukça cömert davranıyordu.


Profesör Tricia Jenkins tarafından 2016'da yayınlanan “Hollywood’daki CIA” kitabında sızdırılan özel notlar ve ana akım medya tarafından 2013 yılında yayınlanan diğer notlar, bu yapımların her birinin hükümet yetkilileri tarafından yoğun şekilde etkilendiğini gösteriyor.


Filmin Sonsuz Ark’taki incelemesinde geçen şu cümleler de bu iddiaları doğruluyor:


“…ABD’lilerin evine dönmek istediğini anlayan Obama ikinci kez Başkan seçildi ve Savaş taraftarı Pentagonla arası açık. Savunma bakanlığına savaştan önce diyalog seçeneğini savunan Vietnam gazisi Hagel’i getirerek yeni ABD profilini üretmeye çalışıyor. Sanırım Obama’nın adamlarından biri de Bigelow…“


Tespit şu açıdan çok ilginç zira Cumhuriyetçi senatör Peter King, Panetta savunma bakanı olarak CIA'den ayrıldıktan bir ay sonra CIA ve Savunma Bakanlığı genel müfettişlerine Ağustos 2011'de Boal ve Bigelow için iddiaları araştırmak için baskı yapmış. Çünkü gazeteler üst düzey Obama yönetiminden yetkililerin ikiliye, bin Ladin operasyonu hakkındaki gizli ayrıntılara olağanüstü erişim izni verdiklerini iddia etmişler. King de filmin Obama’nın seçim kampanyasına destek amaçlı çekildiğini iddia etmiş.


Film hem işkencenin insani olmadığını anlatıyor ama bin Ladin'in yakalanmasının işkence altında elde edilen bilgiler olmaksızın mümkün olamayacağını ortaya koyuyordu. Bu ilk başta bir çelişki gibi görünebilir.


Oysa aslında Zero Dark Thirty’nin işkenceyi onayladığı veya onaylamadığı önemli mi? Pek sayılmaz. Bu kimsenin pek umurunda değil. ABD’nin, zaafları olsa da çok fedakar ve başarılı ajanlarının hikayesinin anlatıldığı, finalde zaferle sonuçlanan Zero Dark Thirty sizi koltuğunuza çivileyen, eğlenceli bir gerilim filmi. 


Gizliliğiyle ün salmış bir kurumun isteyebileceği en büyük halkla ilişkiler hediyesi.



Derya Beyaz, 16.09.2017, Sonsuz Ark, Çırak-Çevirmen Yazar, Eleştiri, 
Dilin İşledikleri-Kalemin Yazdıkları



Sonsuz Ark'tan
  1. Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur. 
  2. Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
  3. Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark Manifestosu'na aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.

Seçkin Deniz Twitter Akışı