"Kat kat elbiselerini çıkardığımda, Doğu'dan ve Batı'dan beslenmiş zayıf, cılız, eti kemiklerine yapışmış bir yaratık kalıyordu geride. Merhametsiz, duygusuz, ben duvarlarında erimiş, namazı erteleyen bir insanlık. Boz bir müslümanlık."
Dili hiç durmaksızın harfleri üfürüp duruyordu, yüzüme. Yüzüm, onun diline inmiş gözlerinde, öfkeler biriktirdiği bütün okyanuslardı. Bana bakmıyordu, sık sık zihnine çekilip giden gözlerinden... Zihnindeki bütün belirsizlikleri getirip yüzüme odaklamıştı. Zihnindeki Onu dinliyordum, çevremdeki başka kulaklarla... başka anlam kaygılı gözlerle. Harfleri dağılıyordu, kesik kesik biriken cümlelerinde.