"Aşk ısırır ötekinin dudaklarından uzanarak... aşk ısırır gözlerinden ötekini... aşk karanlığını serper gökyüzüne, karanlıkta izlerini bırakmak için saplar sivri dişlerini..."
Aşk'ın parlak, cezbedici dişlerine takılır insanın aklı... ruhuna insin ister parlak sivri dişler, uysal ve ihtiraslı. Neredeyse sonsuzca kez dişlesin ruhundaki özlemi, ötekini dişleyerek birleştirsin kendisiyle.
Mavi gök sıyrılır sayrılarla, sağır, kör ve dilsiz iniltilerle tepesine iner insanın, aşk deyince... bir kuytu köşede dişlenmek için, hazzın karanlık ışıldaklarında raksetmek için.
İçin için erimek için bir umutsuz derinlikte... çağıldamak ya da bir bütünün eş iki parçası gibi yalvarmak bir ötekine... bir öteki yangın yeridir ulaşılmayan, ötekinin içinden çıkıp kendine yansıyan... aşk.
Arsız bir karanlık, arsız bir öfke, arsız bir teslimiyet; derinliksiz bir heyulâ... elleri, dudakları, gözleri, saçları, endamı kendine gömen bir karanlık... körleştiren ve eriten dişlerinde kıvranan tanrısız, pagan bir tutsağın arzusudur aşk.
Tanrısız... tanrıların hangi birini seçeceğini bilemeyen tanrısız... seçimlerinde heyulâ gezdiren bir tanrısız; heyulâyı insana indiren, insanda dirilten bir tanrısız... tüm tanrısızların boğulduğu cehennemde aşkın parlak cezbedici dişleri, ruhunun etini dişlesin isteyen bir sapkın... âşık.
Dualarını aşkın parlak dişlerine kurban veren bir ruh-u zâyî... dudaklarında inim inim inleyen bir mazlum âşık... diri tüm nefeslerini heyulânın eteklerinde diz çökerek söndüren bir zâlim... dişlek bir sapkın; dişlerini aşkın dudaklarından ötekinin ruhuna saplamak için nöbetler geçiren bir vahşi...
Aşk ısırır ötekinin dudaklarından uzanarak... aşk ısırır gözlerinden ötekini... aşk karanlığını serper gökyüzüne, karanlıkta izlerini bırakmak için saplar sivri dişlerini...
Heyulâ'da ölür aşk, tutarken ötekinin ellerini... ötekinden fırlayan zıpkınlar bitirir azar azar derinliğini... aydınlıklarda gezinen bir âmâ gibi... karanlık bakar hayâllerinden... dişlendiği yerden kanar; kanar kibrin ellerinden.
İflahsız kemirgenlerle bulaşan veba gibi tohum bırakır ötekinin ruhuna... aşk ısırır, sivri, parlak dişleriyle.. dişlerinin izi sonsuza dek derin kalır.
Irmak Elmas, Sonsuz Ark, 01.09.2012
Irmak Elmas Yazıları