25 Aralık 2012 Salı

SA134/AyS2: Seküler Fondöten: New College Dindarlığı

"Fondöten hümanizmdi, insan merkezli ideolojik referanslarla maskeledikleri şeytânî ilkelerini yeryüzünün bütün damarlarına enjekte ettiler."


Seküler fondötenli formatların sıktığı limonların insana huzur vereceği yok. New College, ateist olmayanı kadrosuna dâhil etmiyor. Kadrosu, çivit rengi değil; simsiyah; gizli, tektonik sarsıntılara karşı yer altına kaçacak sığınakları olan adamlardan oluşuyor. Her dinden her ırktan; fakat biraz daha beyaz, biraz daha konformist, biraz daha kadıncı/kadınsı ve kadınları tecrit eden zihinsel süreç diyebiliriz New College için.
./.
New College İngiltere’nin değil, Dünya’nın tepesinde asılı duran bir demokles kılıcı. Düşüncelerin, özgürlüklerin üstenci sınır belirleyicisi. Şeytânî bir makas ve kesinlikle seküler değil. Tapınak ve Din kozmolojisinden beslenen, ritüelleriyle karanlığı besleyen bir mekanizmanın seküler olma olasılığı yok. 1379’da Winchester Piskoposu Wykeham William tarafından‘Kutsal Bakire Meryem Ana’ya ithaf edilerek kurulan ve mason William Wynford tarafından yapılan bileşik bir maske. Yani seküler değil. İşte tüm dindarları aptal olarak tasnif eden ünlü ateist Richard Dawkins New College’in Bilim Kurulu üyesi… İşte Tanrı Yanılgısı’na endekslenen Satanizm…
../..
Kripto söylemlerden uzak, nostaljik soslardan apayrı bir dille sorunsalın köklerine indiğimizde, zavallı yerkürenin bu yapıyla nasıl kan gölüne döndürüldüğünü görmekte zorlanmayız. Körlük bulaşıcı da olsa, körlüğün giderilmesi de bulaşıcıdır ve körleşmekten daha hızlıdır gerçeğinden hareketle, üniversitelerin tümünde yerleşikleşen bu zihniyeti görebiliriz. Evet görebiliriz.
…/…
Üstün insan teknokratlarının dünyaya armağan ettiği bir bilim-teknoloji deposu vardı elbette. Kan döken/dökmeyen ancak öldüren fosforlu, biyolojik, kimyasal ve nükleer bombaları ürettikleri gibi, uydu teknolojisini ve insansız hava araçlarıyla insan öldürmenin yollarını da buldular. Sürekli öldürdüler, yerlerine geçtikleri haçlılardan daha acımasızdılar. Bir din savaşı güdüyorlardı; dindardılar. Şeytân'ın krallığı için çalışıyorlardı. Dünya’nın bütün finans kanallarını oluşturdukları kirli ağlarla kontrol ettiler; darbeler, katliamlar, soykırımlar gerçekleştirdiler.
…./….
Fondöten hümanizmdi, insan merkezli ideolojik referanslarla maskeledikleri şeytânî ilkelerini yeryüzünün bütün damarlarına enjekte ettiler. Dindardılar. Dindarlar.  Kurbanlarını da üniversitelerden seçtiler, üniversitelerin akademisyen kadrolarını kendileri seçtiler ve ülkeleri doğrudan kendilerine bağladılar. Ateist olmak bir maskeydi. Tanrıları Şeytan’dı.
…../…..
Görüntülerin en dar koridorlarında 25. karelere yerleştirilen subliminal paranoyalar sistemin üniversite çıkrığına tutunamamış kurbanlarını besledi. Görenlerin, gösterme çabalarını komplo teorileri olarak küçümsediler. Başarılı oldular. Kokain, eroin ve diğer uyuşturucuların yaygınlaşması için mükemmel sistemler ürettiler. İnsanlar büyük kötülüğün tam ortasında iken kendilerinden başkasını suçlamamayı öğrenmişlerdi; suçlayamadılar.
……/……
Karanlık sürüyor. Sürmese bu kadar kan, bu kadar vahşet, bu kadar seks, bu kadar uyuşturucu, bu kadar silah ve bomba ile dolu iken dünya, onlar bu kadar küstah olabilirler miydi? Mısır’ın, Pakistan’ın, Hindistan’ın, İran’ın bizim üniversitelerimiz kadar sığ, yetersiz ve beyin öğütücü olmasının başka bir açıklaması var mı? Varsa bunu açıklayabilecek biri var mı?

Üniversitelerimiz neden bilim üretemiyor, sorsanıza! Ateizmin doruklarına tırmanmış bir karanlık dindarlığın yumuşak koltuklarında yaşanan bir din savaşı değil de nedir?

Fondötenle maskelenen çirkin yüzlerin altındaki deri kızarmaz, merak etmeyin. 

Sorgulayın sadece!

Ve utanın!


Aykut Seçkiner, Sonsuz Ark, 24.12.2012, Kırk İki Ara Noktalı Yazılar 2



Please read and search:









Seçkin Deniz Twitter Akışı