Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk
"Sizi saçlarınızla birbiriniz için süsledi."
Yılların saçlarınıza yüklendiğini, saçlarınızın her yıl bitiminde daha da ağırlaştığını, sizi sırtınızdan geriye doğru çektiğini söylesem, şaşırır mısınız? Hatta yüklerini taşıyamayan saç parçalarınızın sizden kopup gittiğini? Hani bazen, önünüze döküldüklerinde ya da dağınık olduklarında sizi rahatsız etmelerinin sebebi budur desem?
Çocukların, siz onlara öğretmedikçe saçlarını taramayacaklarını da biliyorsunuz. Güzel ve bakımlı görünmek için diyeceksiniz belki; ama size saçlarınızın dağınıkken güzel durmadığını söyleyen biri oldu mu? Değilse, size öğretilen her şey gibi, güzeli ve çirkini belirlenmiş olarak hazır bulduğunuz için değiştirmeden kullandığınızı unutmuş olmalısınız.
Güzel ve çirkin; sıcacık odalarınızda keyifli saatler geçirirken aklınıza gelir mi? Öfkelerin, sıkıntıların ruhunuzu kıskıvrak yakaladığı zamanlarda ya da? Güzelden çirkin, çirkinden güzel üretmeyi çok iyi bildiğiniz halde, size öğretilenleri sorgulamamanız ne kadar şaşkınlık verici.
Güzel bir ömrün, güzel günlerle ve aylarla ve onların biriktiği yıllarla dopdolu geçtiği zaman güzel olacağını düşünürsünüz. Saatlerinizin iç içe bölünmüş dakikalardan ve saniyelerden, anlardan ibaret olduğunu unuttuğunuz gibi, düşündüklerinizin büyük bir çoğunluğunun zihinlerinizde kaldığını, orada tortulaştığını, diğer insanlara ve olaylara taşmadığını hatırlatmam gerekir size.
Anlar, ömrünüzün tamamının sonsuz inşa unsurlarıdır ve ne siz ne de başka bir insan evladı o anların hepsinin güzel meyvelerle zihninde tortulaştığını iddia edebilir, değil mi? An kadar değildir elbette güzellik veya çirkinlik; sürüklenir siz yaşadıkça. Üstelik güzel dar değildir; çirkin kadar yormaz zihninizi.
Zihninizdeki her türlü birikinti, kendi kabuklarını örer ve katılaşır geçmişinizde. Saçlarınızı her taradığınızda biraz daha ağırlaşan tortular, birikintiler sizden öncekilerden taşıdığınız ve içine kendinizden ve diğerlerinden seçip aldığınız her güzel ve çirkin şeyi alıp dökerler önünüze.
Adem’in saçları kadar geçmiş ve gelecekteki ölü bedeniniz kadar canlı her ne varsa, zihninizin takırtıları arasında çoğalır, guruldar. Bu yüzden tararsınız saçlarınızı… Bazen gülümsersiniz hatıralarınızın arasından çıkıp gelmiş olan güzel şeyleri düşündükçe. Daha bir seversiniz parlayan saçlarınızı, daha bir hazırlanırsınız heyecanınızı kuşanarak; sonradan ardarda gelecek olan ve asla çirkinliklerden uzak kalamayacak olan anlarınıza.
Saçlarınızdan bahsettiğimde öne doğru ağırlaşan başınızı görüyorum. Ve başınızla beraber dökülmeye başlayan saçlarınızı. Başınız dökülüyor saçlarınızla beraber ve nedense hep hüzünlü bakıyor gözleriniz. Çocukluğunuzdan bugüne dek ağıt yakan bir dille bakıyorsunuz bana. Dokunsam ağlayacak gibisiniz; dokunsam bütün acılarınızı saçlarınıza sarıp önüme koyacak gibisiniz. Adem çıksın gelsin diyecek ve cennetten kovuluşun hesabını ona soracak gibisiniz, Havva’yı ve İblis’i ve kendinizi unutarak.
Havva’nın da iştirak ettiği suç, meyvesi yasaklanmış ağacın meyvesini yerken Adem’e itiraz etmemesiydi. Belki şahit değildi, secde ânına; fakat biliyordu yasaklanmış meyveyi.
Saçlarınızı taramanızı öğütleyen atalarınız gibi, her yıl suçlarınızın affedilmesi için dua edeceğiniz bir gün uyduran atalarınız da vardı. Bağışlanma dilemek ve gelecek yıla pırıl pırıl bir umutla başlamak için koca bir yılı o güne dek çirkinliklerle doldurmamak aklınıza gelmedi mi? Muhasebenizi neden dolması muhtemel bir sürenin sonuna erteliyorsunuz?
Her nefesiniz, bir tövbe kadarınca sizi günahlarınızdan arındırmaya yetecekken neden muhasebelerinizi cahil atalarınız gibi yıllık yapıyorsunuz? Saçlarınızı her gün taradığınız halde, saçlarınızdaki kiri, buruşukluğu her gün temizlemek ve düzeltmek istediğiniz gibi, zihninizdeki, hayatınızdaki çirkinlikleri de öylece her gün uzaklaştırmalı değil misiniz hayatınızdan?
Eğer insan tek başına, tek cins yaratılacak olsaydı, Allah bunu da yapacak kudrete sahipti; ancak O sizi, erkekleri ve kadınları birbirinizde serinlik ve dinginlik bulasınız, birbirinizi çirkinliklerden koruyasınız diye iki cinsten yarattı. Sizi saçlarınızla birbiriniz için süsledi. Ne fayda ki; çirkinliklerden daha çok değil birbirinizden ürettiğiniz güzellikler. Saçlarınızın ruhunu da çirkinliklere kurban verdiğinizde, onların yapacakları başka bir şey yok ağırlıktan başka.
Güzeli ve çirkini, iyiyi ve kötüyü dinginlik anlarınızda düşünürsünüz; dinginlik anlarınızda da sonraki anlarınızı düşünmemeniz için hiçbir nedeniniz yok. Her vakit, öncekilerden kopmuş olarak doğar önünüzde, her gün güneşin yeniden doğması bu yüzdendir; yılın bitmesini beklemeyin, olmaz mı?
Yaşlı Bilge, 31.12.2012, 19:33, Sonsuz Ark, Peynir Gemisi'nden, Sınanmış Renkler 3
Sonsuz Ark'tan
- Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur.
- Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
- Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark manifestosuna aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.
- Sonsuz Ark Yayınlarının Kullanımına İlişkin Önemli Duyuru için lütfen tıklayınız.