Gün
doğarken çocuk
Kimsesiz
bir esrikliği ısıtacak avuçlarında
Sokağın
ucundan görünen mavi bir deniz
Kim
bilir nasıl yoracak suyun kalbini
Yalnızlık
akşamdan kalma, düşbaz
İnatla uzatacak sürgününü çocuğun
Nasılsa
deniz şuracıkta
Ansızın
gözleri yorulacak kadının
Saçlarında
bahardan kalma kurumuş bir karanfil
İçinin
kuytularında demli bir şiir, sınırlarda
Bozgun
yılları ve kalbi kayıp bir coğrafyada
Kadın
sır olup birikecek sarnıcında hayatın
Kuledeki
pencerenin ışıklarında naz
Eksik
bir masalı tamamlayacak nasılsa
Çocuğun
adımlarında gün, acemi ve sarsak
Kadının
zaten düşürülmüş gölgesi uzuyor
Bir
yağmur, bir gökkuşağı ve altında kalıcı bir hasar
Bütün
zamanlardan daha sahici gündüz vakti rüya
Ve her
denizden bir parça, her kalbin kuytusuna bir şiir
Kadının
saçlarında dağılan ıslık,
Çocuğun
bir türlü sükûnete ermeyen üşümesi
Bir
yolcu bekler gibi, belki yaralı, belki yitmiş
İkisinin
de gözleri uzağın boşluğunda
Sus
olunca bölünmüyor ya düş, ne haz
Kadranı
ölü bir yolculuk sonrası dağılacak sis
Uykusu
bozulacak dünyanın, göz gözün hizasında
Elinde
bir işli mendil, çocuğun avuçlarında sonsuz hece
‘Dillerden
düşmüş bir şarkı’ usulca vuracak kıyıya
Nevra Cihan, Sonsuz Ark, Konuk Yazarlar, 30.01.2013