“Siz bu topraklara ait değilsiniz”
Pakistanlı Gençler
CIA ajanı Maya, kendisi için özel olarak gönderilmiş dev askerî kargo
uçağına bindiğinde Afganistan/Celalabad’daki Amerikan üssünün tozlu pistinin
üzerinde sabah güneşinin ışıkları parlıyordu. Maya, pilotun, “Listede sadece
sizin adınız var, nereye isterseniz sizi oraya götüreceğim!” dediğinde tıkanmış
bir halde oturmuş ve emniyet kemerini bağlamaya başlamıştı.
Donuk yüzü gevşedi ve gözlerinden yaşlar süzülmeye başladı… 12 yıllık CIA mazisindeki tek görevini başarıyla tamamlamıştı. Usame Bin Ladin onun ısrarla yürüttüğü bir çalışmanın sonucunda o gece, ay doğmamışken öldürülmüştü.
Celalabad’dan kalkan gece uçabilme özelliğine sahip iki helikopter, seçkin askerlerden oluşan özel timi Pakistan’da tespit edilen Usame Bin ladin’in evine indirmeyi başarmış; evde dört erkek ve iki kadın öldüren özel tim, düşen diğer helikopteri patlatarak Celalabad’a dönmüştü.
Bin Ladin’in cesedi, ceset torbasıyla konduğu sedyede Maya’nın titrek ellerine baktı. 120 dakika boyunca hiç durmayan hareketli kamera, Bin Ladin’in yüzünü göstermedi; ama Maya cesedin yüzünü görünce dönmüş, donuk yüzünü kendisini izleyen amirine çevirmiş ve başıyla cesedin Usame Bin ladin’e ait olduğunu onaylamıştı.
Usame Bin ladin ve genellikle kimsenin yapısı hakkında hiçbir fikre
sahip olmadığı El Kaide, ailesinden hiç kimseye zarar vermediği halde Maya,
ailesinden birilerini kaybeden CIA personellerinden daha azimli, daha ısrarcı,
daha takıntılı bir süreç sorununda Bin ladin’i öldürtmüştü.
150 dakika süren filmin ilk 50 dakikası, insanlık dışı işkencelerin her aşamasını detaylarıyla anlatan mide bulandırıcı tiksinti verici karelerle geçti. Saatlerce askıda, ayakta bekletilen zanlının bir havluyla kapatılan ağzına su akıtmakla, çıplak bırakarak aşağılamak arasında arada sık sık çalışan yumruklar, Pakistan’daki işkence üssüne görevli olarak gelen çaylak Maya’yı sarsmış, utandırmıştı.
Ancak operasyon uzadıkça Maya, kadın hassasiyetlerini yitirmiş ve girdiği sorgulamalarda sorularına cevap vermeyen zanlının dövülmesi talimatını bizzat vermeye başlamıştı. Filmi izlerken bir kadının bir canavara dönüşme sürecini de takip ediyorsunuz. Onunla birlikte dünyanın bütün insanlarının maruz bırakıldığı 10 yıllık şiddet sarmalını ve bu şiddete karşı bıkkınlık duyarak tüm insanlığın duyarsızlaştırılmasını izliyorsunuz.
Maya ağladığında, anladığı şey ABD kaynaklı vahşetin, şiddetin artık sona ermesi gerektiğiydi. İnsanlıktan çıkmıştı, bütün Amerikalı askerler gibi, arkadaş veya sevgili edinemeyen mekanik bir varlığa dönüşmüştü çünkü. ABD, evine dönen ruh hastası askerlerinin intiharını önleyemiyordu.
Film bunun için çekilmişti. ABD, Başkan Bush’un ‘Crusade’ diyerek başlattığı 11 Eylül 2001 sonrası son Haçlı Seferi masum, mağdur insanların, daha esaslısı, müslümanın öldürülmesinden başka bir sonuç üretmemişti. ABD, Irak, Pakistan ve Afganistan’da milyonlarca masum insanın hayatını mahvetmişti.
150 dakika süren filmin ilk 50 dakikası, insanlık dışı işkencelerin her aşamasını detaylarıyla anlatan mide bulandırıcı tiksinti verici karelerle geçti. Saatlerce askıda, ayakta bekletilen zanlının bir havluyla kapatılan ağzına su akıtmakla, çıplak bırakarak aşağılamak arasında arada sık sık çalışan yumruklar, Pakistan’daki işkence üssüne görevli olarak gelen çaylak Maya’yı sarsmış, utandırmıştı.
Ancak operasyon uzadıkça Maya, kadın hassasiyetlerini yitirmiş ve girdiği sorgulamalarda sorularına cevap vermeyen zanlının dövülmesi talimatını bizzat vermeye başlamıştı. Filmi izlerken bir kadının bir canavara dönüşme sürecini de takip ediyorsunuz. Onunla birlikte dünyanın bütün insanlarının maruz bırakıldığı 10 yıllık şiddet sarmalını ve bu şiddete karşı bıkkınlık duyarak tüm insanlığın duyarsızlaştırılmasını izliyorsunuz.
Maya ağladığında, anladığı şey ABD kaynaklı vahşetin, şiddetin artık sona ermesi gerektiğiydi. İnsanlıktan çıkmıştı, bütün Amerikalı askerler gibi, arkadaş veya sevgili edinemeyen mekanik bir varlığa dönüşmüştü çünkü. ABD, evine dönen ruh hastası askerlerinin intiharını önleyemiyordu.
Film bunun için çekilmişti. ABD, Başkan Bush’un ‘Crusade’ diyerek başlattığı 11 Eylül 2001 sonrası son Haçlı Seferi masum, mağdur insanların, daha esaslısı, müslümanın öldürülmesinden başka bir sonuç üretmemişti. ABD, Irak, Pakistan ve Afganistan’da milyonlarca masum insanın hayatını mahvetmişti.
CIA ajanlarının yanlarındaki işbirlikçi Pakistanlı ajanın eşliğinde Peşaver
sokaklarında Bin Ladin’in mesajcısı Ebu
Ahmed’in izini sürerken önlerini kesen iki motorsikletlinin “Siz bu topraklara
ait değilsiniz” dediği gibi ABD, 10 yıl süren bir Müslüman avından sonra evine
dönmek için ’Bin Ladin öldürüldü’ senaryosuna muhtaçtı.
Filmin konusu Bin Ladin’in öldürülmesi değil, ABD’nin kendi kamuoyunu ve dünyayı kendi evine dönmesi gerektiğine ikna etmekti.
Filmin konusu Bin Ladin’in öldürülmesi değil, ABD’nin kendi kamuoyunu ve dünyayı kendi evine dönmesi gerektiğine ikna etmekti.
Pakistan'ın başkenti İslamabad'ın 100-150 kilometre kuzeyindeki
Abbotabad kentinin Bilal bölgesinde bulunan büyük evdeki operasyon sürerken,
Pakistanlılar çatışma seslerine karşılık toplanarak dört mercekli gece görüş dürbünleri
ve sofistike silahlarla donanmış Amerikan askerlerinin üzerine yürüyorlardı
ellerinde sopalarla. Geride kalanları uyaran tim komutanı şöyle diyordu: “40
saniyede çekilmezseniz, Pakistanlılar sizi yok eder!”
Müslümanlar ‘Bush’un Savaşçı Amerikası’ndan nefret ediyorlardı ve
ellerinde sopalarla predatörlere, tanklara, füzelere, makineli tüfeklere karşı
savaşmayı göze alacak kadar hayatlarından bıkmışlardı.
Filmin üçte birlik süresini alan ilk sekansta ağır işkence sahneleri,
Polonya’da, Pakistan’da, Afganistan’da, Ebu Gureyb’de, Guatemala’da ve hatta
Langley’de süren mide bulandırıcı on yıllık insan avının sona ermesi gerektiğine
inananlar tarafından özellikle tasarlanmıştı. Bu film, Kathryn Bigelow’un 6 Oscar
Ödüllü ilk ünlü filmi The Hurt Locker - Ölümcül Tuzak- gibi treatmanı ‘Stratejik
CIA’ tarafından hazırlanmış bir film gibi görünüyor.
Kathryn Bigelow, Mark Boal’ın senaryosunu
yazdığı Operasyonun esas kahramanı Maya-Jessica Chastain, işkenceci CIA ajanı
Dan-Jason Clarke, işkence gören Ammar rolündeki Cezayir asıllı Fransız aktör Reda
Kateb’ın oyunculuklarıyla belgesel-sinema kategorisinden çıkarıp gerçek hikaye kalitesine
ulaştırdığı filmi yönetirken, kendisinden beklenmeyen bir proje daha üretmiş
görünüyor.
Kendisiyle yapılan röportajlarda da tepki
çeken işkence sahnelerinin, yarısının savaşa karşı olduğunu düşündüğü Amerikan
toplumunun işkenceden nefret etmesini sağlamak için çekildiğini söyleyecekti
Bigelow; ancak Ebu Gureyb’de birbirine tecavüze zorlanan, çıplak bırakılarak üst
üste yığılan Müslüman erkeklerin hikayesini anlatmaktan nedense uzakta kalmayı
seçmişti.
Baştan sona karanlıkta geçen bir filmi anlamak
için onun Türkçeye çevrildiğinde konulan adına bakmak gerek: ‘Karanlık
Operasyon’. Bu adlandırma gerçeği daha çarpıcı hâle getiriyor. Bilinmeyen bir
yerde denize atılan cesedi “Bin Ladin
var mıydı, yok muydu, öldürüldü mü? “gibi soruların cevaplanmasını
engelleyecekti. Obama’nın sevinç çığlıklarıyla canlı izlediği iddia edilen
böyle bir operasyon belki hiç yapılmamıştı; karanlık buydu.
Filmin bitişinde Romalılar gibi işgal ettikleri
her yerde çevresinden kopuk tel örgülerle, beton duvarlarla birer kaleye
dönüştürülen lejyon karakollarını hatırlıyorsunuz. Operasyon timine katılanlar
arasında dedeleri Afrika’dan köle olarak çalınan zencilerle, Japonları ve
sarışın Avrupalıları görüyorsunuz..
Farklı ırklardan insanlardan oluşturulan ‘Amerikan Ordusu’ ve savaşmaktan bıkmış bütün paralı askerler gibi, umutsuz psikopatolojik birer vaka haline gelmiş katillerle doluydu. Ağlayan CIA ajanı Maya gibi, onlar da Katil Bush ve neoconların ürettiği kurbanlardı, öldürdükleri Müslümanlara karşılık para alan intihar adaylarıydılar.
Farklı ırklardan insanlardan oluşturulan ‘Amerikan Ordusu’ ve savaşmaktan bıkmış bütün paralı askerler gibi, umutsuz psikopatolojik birer vaka haline gelmiş katillerle doluydu. Ağlayan CIA ajanı Maya gibi, onlar da Katil Bush ve neoconların ürettiği kurbanlardı, öldürdükleri Müslümanlara karşılık para alan intihar adaylarıydılar.
Zero Dark Thirty, izleyenleri etkileyen bir
film olmayı başarmış görünüyor ve Bigalow, ilk filminde olduğu gibi Pakistan’daki her karede sürekli ezan
okutuyor ve ABD’nin İslam’a bakışının değiştiğini, yine Langley’deki bürosunda
namazlığını serip namazını kılan bir Müslüman CIA ajanını normalleştirerek
gösteriyor.
Filmde, aç,sefil geri kalmış müslüman profiline karşılık Kuveyt'in gökdelenlerindeki kadın ve içki kokulu eğlence merkezlerinde danseden ve Lamborghini ile kendisini CIA'ye satan kefiyeli, entarili müslüman bir arap profili de işlenmiş..
ABD’lilerin evine dönmek istediğini anlayan Obama
ikinci kez Başkan seçildi ve Savaş taraftarı Pentagonla arası açık. Savunma
bakanlığına savaştan önce diyalog seçeneğini savunan Vietnam gazisi Hagel’i
getirerek yeni ABD profilini üretmeye çalışıyor. Sanırım Obama’nın adamlarından
biri de Bigelow…
‘Operasyonel CIA’ Başkanı Michael J. Morell ise başka bilgi kaynakları olduğunu iddia ederek işkence sahnelerine tepki göstermişti ve sinema salonlarına baskı yapmıştı. Film ilk gösterimini ancak 5 salonda yapabilmişti Amerika'da. Morrel, bir ay sonra Obama tarafından değiştirildi. Yankee evine dönecekti.
‘Operasyonel CIA’ Başkanı Michael J. Morell ise başka bilgi kaynakları olduğunu iddia ederek işkence sahnelerine tepki göstermişti ve sinema salonlarına baskı yapmıştı. Film ilk gösterimini ancak 5 salonda yapabilmişti Amerika'da. Morrel, bir ay sonra Obama tarafından değiştirildi. Yankee evine dönecekti.
Ahmet Haydar, Sonsuz Ark, 03. 02. 2013, Sinema Notları 3
Zero Dark Thirty izlekleri:
Usame Bin Ladin’in Öldürüldüğünü iddia eden İzlekler:
Kathryn
Bigelow İzlekleri:
XI. 6
Oscar Ödüllü Ismarlama Film; The Hurt Locker - Ölümcül Tuzak-
Maya ve Kathryn
Bigelow