İnsanın
canı sıkılır, yapacak bir şeyler arar. Bilgisayarda oyun oynamak, film izlemek,
gezmeye gitmek ve bunun gibi şeyler yapmak ister insan. Canı sıkılan insan asabî olur,
tripler atar ve yapacak bir şey bulana kadar bu böyle devam eder. Canımın sıkıldığı herhangi bir günde size bilgisayarla neler yaptığımı anlatmak
istiyorum. Örneğin bugün.
Bilgisayarın
kasasındaki o büyük düğmeye bastım; ama duvar kağıdının, masaüstü simgelerinin
olduğu o ekranı göremedim genelde olduğu gibi. Gözüm hemen oturum adına ve
şifre kutucuklarına takıldı. Tahmin edeceğiniz gibi bilgisayar şifreliydi.
Genelde
olduğu gibi şifreyi bilen birinden (annemden ya da babamdan) yine şifre dilenecektim; şifreyi istemeden
önce ilk önce onları biraz izler, hangisi daha mutluysa ona gider sorarım. Çünkü
verecekleri tepki o anki ruh hallerine bağlı.
Neden
şifre konulduğunu pek düşünmedim, ama şifreyi koyanlara sorduğumda ise genelde
şu cevapları aldım; ders yapmıyorsun, çok oturuyorsun, bilgisayar için kardeşlerinle
kavga ediyorsun ya da geç yatıyorsun.
Bir süredir ders çalışma ve bilgisayar için
kardeşlerimle kavga konularını aştığımı düşünüyorum. Şu sıralar çok oturma
sürecini de düzenlemeye çalışıyorum. Dönelim bilgisayarı açmaya.
Bugün de
ruh hali iyi olanı tespit ettim ve şifreyi girmesini rica ettim. Genelde olumlu
tepki alsam da arada olumsuz yanıtlar da oluyor. Ama bu seferki olumlu bir
yanıttı. Şifre girilirken oda on saniyelik bir süre için karantinaya alındı ve
şifre girme sürecini de hallettik.
Şimdi
sıra oyun arkadaşlarımın yanına gitmekteydi. Skype simgesine tıkladım kulaklığımı
çıkardım ve yerine taktım sonra da arkadaşlarımın beni çağrı grubuna almasını
bekledim, ama beni fark etmedikleri için mesaj attım.
Bu çağda
çocukların ve gençlerin genelde oynadığı oyunlar hep online oyunlardır. Knight
Online, Metin 2, Wolfteam, League of Legends gibi… Ben de bu oyunların çoğunu
elden geçirmiştim.
Sıra geldi oyuna girmeye. Her şey bir simgeye
tıklamakla başlıyor, tıpkı şimdi olduğu gibi. League of Legends oyununun
simgesine tıkladım, açılan dikdörtgen, içi beyaz kutucuklara kullanıcı adımı,
şifremi yazdım ve oyuna giriş yaptım.
Oyuna girdikten sonra hep oyunda olan Yusuf’u ve Eyüp’ü gördüm, selamlaştım. Sonra
onlarla birlikte oyun oynamaya devam ettim.
Oyun
oynarken heyecan, aksiyon, adrenalin aklımızı o an için başımızdan alıyor. İnsan
bu süre zarfında zamanın nasıl geçtiğini anlamıyor. İster bilgisayar oynayın,
ister film izleyin veya sevdiğiniz herhangi bir şeyi yapın, zamanın nasıl
geçtiğini anlamazsınız. Bende de genelde öyle olur ve zamanın nasıl geçtiğini
anlamam ve bu yüzden birinden (her zamanki gibi annemden ya da babamdan) uyarı alır ve ertesi gün bilgisayar oynayamam;
ama artık bu konuda tecrübe sahibiyim ve en fazla iki uyarıdan sonra
kalkıyorum.
Bilgisayarda
zamanımı hep oyunla harcamam; videolar izlerim, küçük flash oyunlar yaparım ya da
bilgisayar programlarıyla uğraşırım ve zaman hep çabuk geçer. Bilgisayardan
sıkılırsam veya uyarı alırsam arkadaşlarıma veda eder ve bilgisayar başından
kalkarım.
Son
günlerde bilgisayarda oyun oynamaya pek vaktim olmuyor; dersler, ödevler,
kurslar falan filan. Bir gün sonrasında neler yapacağımı düşünüyorum,
yapacaklarımı listeliyorum. Bilgisayarın şifrelenmesi işe yaradı sanki. O
birileri bu işi biliyor galiba.
Bilgisayardan
şifrenin kalkması, sanırım ben sınırımı bildiğimde, kardeşlerimle bilgisayar
sırası için kavga etmediğimde, saatinde yattığımda olacak. Bunları teker teker
hallediyorum. Ben de istiyorum bunları yapmamayı, ama lise çağlarında şeytan
burnunu sokuyor her şeye.
Biliyorum
bir gün bu sorunları çözeceğim ve bu şifre kalkacak. Bu zaman yakında gelecek…
Ben burada
yaşadığım olaylardan biriktirdiklerimi size anlatacağım. Görüşmek üzere.
Eyüp
Kaan, 02/03/2013, Sonsuz Ark, Çırak Yazar, Düşünceler
Eyüp Kaan Yazıları
Eyüp Kaan Yazıları
Sonsuz Ark'tan
- Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur.
- Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
- Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark manifestosuna aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.