(Kanlarına sıyrılmış yüzüne bakma, sıyrılan insanlığın son nefesi)
(Bil artık; hayat dirilerin, ölüm katillerin huzur bulacakları son kafesi)
(…)
Alnı paramparça… yüzüne sıçramış parçalanmış beyni
Kanıyla sıvanmış yüzü, akları sıyrılmış gözleri oldu mu hiç çocuğunun?
Hiç, bir leş gibi
Kafası kayalara çarpa çarpa sürüklenen bir gövde gördün mü kendi kanından?
Kendi kanından
Canından büyüttüğün bebeğini
Öldürülmüş alnıyla kopardılar mı hayattan?
(…)
Sen hiç dokundun mu bir ölüye?
Oğlum diye
Dudakların kilitlendi mi hiç?
Uyansın, oynasın
Yüzündeki kanlar silinsin, sana baba desin diye düşledin mi günlerce?
Parmaklarını öptüğün o günlere dönüp dönüp saklandın mı içine?
Gözlerine sinmiş öfkenin yanaklarında hiç ateş böceği gezdirdin mi?
(…)
Ellerinle toprağa verdin mi bir daha hiç görmeyeceğin çocuğunu?
Dudaklarına dokunup ağladın mı düşlerinde?
Ya da hangi dağın hangi uçurumlarında hayallerine dalmışken kayıp düştüğünü
Bir merminin bir bombanın parçaları arasında göğe savrulduğunu sevgilisinin
Son nefesindeki çaresizliğini hissettin mi bilerek?
Hissettin mi, dedin mi, acaba oğlum neler hissetti, ölürken?
(…)
Ağlayamamak nedir bilir misin sen?
Bilir misin kurumuş, çukurlarına çekilmiş gözlerle gökyüzüne bakmayı?
Bilir misin ruhuna bakmayı kuşların
Ürkmüş bir serçe gibi uçan oğlunun ruhunu arayarak?
(…)
Bilir misin?
Bilir misin oğlundan geriye kalan oğulu ve gelini?
Bilir misin bütün babalı oğullara imrenerek geçecek olan bir ömrü?
Bilir misin yarım kalmış bir gelinin düşlerini?
(…)
Bir anneyi, kan banyosunda yıkanırken her gün bırakıp gitmeyi
Bilir misin babaların, anaların yüreğindeki sessizliği?
(…)
Beni alsaydın Allah’ım, diyen dillerin yükseldiği yedi kat göğe
Yedi kat yere, yedi kat insan ruhuna
Tek tek ellerinle kazıyarak yerleştirmek ister miydin ölümü öldürmeyi?
Ölümü yok etmeyi çocuğunun dudaklarından
Silmeyi göklerin her renginden evlat acısını…
(…)
Bilseydin,
Bilseydin, istemezdin ölümü
Bilseydin, dişlemezdin ölü oğulların etini
Bilseydin, kurbanlar aramazdın tanrılarına
Bilseydin, oğlunun acısını
Gözlerin kan aramazdı bir çakal gibi
(…)
Ölülerden beslenen aç kalmış bir çakal gibi…
(…)
Allah oğul versin sana
Her ölü oğul sahibi baba gibi,
Ölüsüne ağlaman için…
(…)
Karın olsun senin
Her ölü oğul sahibi ana gibi
Gözleri kan çanağı… her gün baksın gözlerine
Ölülerden beslenen aç kalmış bir çakal gibi…