Amerikalıların
‘Beyzbol Sopası’ çürümüş ruhuyla tarih sahnesinden çekiliyor.
Suriye’deki
katliama kimyasal gaz bahanesi üretmek için çok geniş çaplı, ancak düşük hızlı
diplomatik turlar düzenleyen ABD’nin, Burma/Birmanya/Myanmar’daki Müslüman
kıyımına neredeyse destek veren tavırları ve 15 Nisan 2013’teki ‘Boston Bomba Tiyatrosu’
sonrası Rusya ile Çeçenlere karşı sıkı kardeşler pozları vermesi dünyanın
midesini bulandırıyor artık. Amerika Birleşik Devletleri dünyadaki bütün Müslüman
katliamlarından, daha doğrusu insan katliamlarından sorumlu olan tek devlet;
ama en çok Müslüman kıyımlarından.
Tarih
eksen değiştirmiyor; tarih, insanlığın yüz karası hâline gelen vahşi barbarları
terbiye edecek, yok edecek sistematik değişkenlerini üretiyor. Washington DC,
ürettiği küresel vahşetin bedelini her gün artan şiddetle ödeyen 313 milyonluk
bir ülkenin dünyaya sadece kirli kan pompalayan kalbi, yakında duracak. Bunu bütün dünya serinkanlılıkla izleyecek ve hiç
kimse vahşi Amerikalılar için
hüzünlenmeyecek bile.
Zavallı
Korelileri, Ruslarla ve Çinlilerle kurdukları üçgende kışkırtıp milyarlarca
dolarlık silah satarak sömüren, Çinlilerle Japonları işe yaramaz adacıklar
yüzünden savaşın eşiğine getiren ve pasifikleri yeni nükleer mayın tarlasına
çeviren Washington DC, ölümün derin güzelliğini yaşayamayacak kadar hırçın. Dışişleri
Bakanı, eski Başkan Adaylarından Skull an Bones üyesi John Kerry’nin Türkiye’deki
Suriye görüşmelerine katılımı sonrasında Türkiye Başbakan’ı Erdoğan’ın Gazze’ye
gezisine yönelik kısıtlayıcı, aşağılayıcı tavrı bu hırçınlığın küstahlığa
dönüştüğünü gösteriyor.
Sonraki aşaması, bir savaş sebebi sayılacak olacak olan bu tavrı, Türkiye sükûnetle karşıladı ve Hükümet, Erdoğan’ın Gazze Ziyareti’nin planlandığı gibi süreceğini açıkladı. Bir hafta sonra 02 Mayıs 2013 günü, Filistin’in Ankara Büyükelçisi, bütün Filistin topraklarının Erdoğan’ın ziyaretini heyecanla beklediğini ve gezi programının hangi şehirleri kapsayacağını hazırlık yapmak için bir an önce öğrenmek istediğini söyledi.
Gazze'deki Filistin Hükümeti Başbakanı İsmail Heniye, "Başbakan Erdoğan, ABD'nin ziyareti engelleme çabalarını boşa çıkardı. Onun bu duruşu, artık ABD'nin vesayet devrinin kapandığını gösteriyor." Türkiye, geri adım atmamıştı. Davutoğlu'nun arka planını bir diplomasi dersine benzettiği çatışmadan hezimet çıkmamıştı.
Sonraki aşaması, bir savaş sebebi sayılacak olacak olan bu tavrı, Türkiye sükûnetle karşıladı ve Hükümet, Erdoğan’ın Gazze Ziyareti’nin planlandığı gibi süreceğini açıkladı. Bir hafta sonra 02 Mayıs 2013 günü, Filistin’in Ankara Büyükelçisi, bütün Filistin topraklarının Erdoğan’ın ziyaretini heyecanla beklediğini ve gezi programının hangi şehirleri kapsayacağını hazırlık yapmak için bir an önce öğrenmek istediğini söyledi.
Gazze'deki Filistin Hükümeti Başbakanı İsmail Heniye, "Başbakan Erdoğan, ABD'nin ziyareti engelleme çabalarını boşa çıkardı. Onun bu duruşu, artık ABD'nin vesayet devrinin kapandığını gösteriyor." Türkiye, geri adım atmamıştı. Davutoğlu'nun arka planını bir diplomasi dersine benzettiği çatışmadan hezimet çıkmamıştı.
Oysa Batı
Şeria’daki Filistin topraklarına hükmeden Mahmud Abbas’ın Türkiye’ye gelmeden
önce, Gazze’de iktidarda olan Hamas’ın meşruiyetine katkı yapacak olan Gazze Gezisi’nin
iptali için çok çaba sarfettiği, bu
hususta İsraillilerle koordineli bir şekilde çalıştığı biliniyordu. Kerry,
Mahmud Abbas-Netanyahu ikilisinin ortak talebini, diplomasi dışı bir
küstahlıkla dile getirmişti.
Kerry’nin
diğer nedeni de Obama’nın özre zorladığı İsrail’i aşağılanmışlıktan kurtarma
isteği idi. ABD, Ortadoğu, Afrika ve Orta Asya’ya ulaştıracağı ihracat
ürünlerini Türkiye’yi merkez alarak kurmayı tasarladığı dağıtım ağının
güvenliği için itibar kaybetmeye razı idi. ABD Adana Başkonsolosu’nun bizzat komiserlik ettiği PKK’nın intihar
deklarasyonu Diyarbakır’da okunurken, Washington’da ihracat yollarının
güvenliği için daha fazla nelerin yapılabileceği konuşuluyordu.
Maliki’yi
Türkiye’ye karşı kışkırtan ve sonra sindiren bir tiyatro gösterisinden sonra,
Beşşar Esad’ı kullanan Obama, Türkiye’ye dikensiz gül bahçesi bırakmayı elbette
düşünmüyordu. İsrail de umurunda değildi. Amerikalılar artık her an kâbus
görüyorlardı ve silah dışında unuttukları ihracatı yeniden diriltmekten başka
çareleri kalmadığının farkındaydılar. Ne dünyaya liderlik etme iddiaları vardı
ne de jandarmalık.
Amerikalılar açlıktan dileniyor, öldürüyor ve intihar ediyorlardı. Obama’nın adamları eski alışkanlıklarıyla davranmak zorundaydılar; güçlü görünmeye çalışıyorlardı, ancak Donanmaları gün geçtikçe bütçe kısıntılarına ölümcül tepkiler vererek güçsüzleşiyordu. FED her gün para basıyordu; Hazinelerinde Almanya’nın rezerv altınlarını ödeyecek kadar altınları yoktu.
Amerikalılar açlıktan dileniyor, öldürüyor ve intihar ediyorlardı. Obama’nın adamları eski alışkanlıklarıyla davranmak zorundaydılar; güçlü görünmeye çalışıyorlardı, ancak Donanmaları gün geçtikçe bütçe kısıntılarına ölümcül tepkiler vererek güçsüzleşiyordu. FED her gün para basıyordu; Hazinelerinde Almanya’nın rezerv altınlarını ödeyecek kadar altınları yoktu.
Yakın
birkaç yıl içinde bütün eyaletlere yayılacak olan iç çatışmalar başlayana kadar
eski beyzbol sopalarını kullanmaya devam edecek olmaları onları teselli etmiyor,
daha da korkutuyor. Kaybetme hızları arttığında üslerinin bulunduğu ülkelerden
kovulacaklarının farkındalar.
Amerika’daki
bütün ağaçları kağıt para yapacak kadar hızla çalışan FED, onlar için
yanacakları büyük bir ateş hazırlıyor. Temsilciler Meclisi ve Senato’nun silah
tüccarlarının, uyuşturucu baronlarının, cinsiyet pazarlamacılarının kuklası
temsilciler ve senatörlerle dolu olması bu büyük ateşin gücünü arttırıyor.
Sıradan Amerikalıların inanmadığı kadar güçlü Müslüman ve İslam düşmanlığı her
geçen gün değer kaybediyor.
Boston
Bombacısı diyerek mahvettikleri iki masum çeçen gencinin hiçbir örgütle ilişkisini
kanıtlayamadıklarını söyleyen FBI ve CIA’nın – Obama’nın- karşı hamleleri ile artık
derin operasyonlarını Müslümanlara yükleyemeyeceklerini fark eden neo-conlar,
sıradan Amerikalıların piyon olarak kullanılacağı yeni stratejilerle meşguller.
Yakın
gelecekte ABD’nin yaşayacağı büyük iç sorunlarla Dünya’nın geri kalanı biraz
rahatlayacak olmakla beraber, Beyaz Saray, Almanya düşmanlığını saklama gereği
duymuyor; neo-nazilere devlet desteği veren Almanya’yı ve zengin İskandinav
ülkelerini küresel arenada değersizleştirecek mekanizmalar üretmeye devam
ediyor.
Fransa ve İngiltere’yi tarihî birer enkaza dönüştüren Amerika Birleşik Devletleri, Kore ve Çin üzerinden Rusya ile flört ederken de çok şaşkın. Çeçenleri, Gürcüleri Ruslara peşkeş çekmenin utancını bile yaşamaya niyetli değil. Arapları İran’a armağan ederken, Türkiye’yi Arapların yeni efendisi yapmaktan da hoşlanacağını saklamıyor.
Türk- İran Savaşı’nın çığırtkanlığını yapan ABD-İngiltere-Fransa ve İsrail uşağı Devrim muhafızları ve Rafsancani çetesi, Türkiye’nin Sıfır Sorun stratejilerine çarparak sersemlediklerinden Ortadoğu mezhepler savaşı ile yerle bir olmuyor.
Sünni müslümanları katletmek için kendi kiralık, paralı katillerini Suriye’ye ve Irak’a gönderen Hamaney-Rafsancani’nin İran’ı bağıra çağıra ölene dek Washington ve Langley tarafından kullanılmaktan haz duyacak. Tahran sokaklarında Müslüman kanı oluk oluk akana kadar da, sıradan İranlılar bu haz duvarına baş kaldırmayacaklar…
Fransa ve İngiltere’yi tarihî birer enkaza dönüştüren Amerika Birleşik Devletleri, Kore ve Çin üzerinden Rusya ile flört ederken de çok şaşkın. Çeçenleri, Gürcüleri Ruslara peşkeş çekmenin utancını bile yaşamaya niyetli değil. Arapları İran’a armağan ederken, Türkiye’yi Arapların yeni efendisi yapmaktan da hoşlanacağını saklamıyor.
Türk- İran Savaşı’nın çığırtkanlığını yapan ABD-İngiltere-Fransa ve İsrail uşağı Devrim muhafızları ve Rafsancani çetesi, Türkiye’nin Sıfır Sorun stratejilerine çarparak sersemlediklerinden Ortadoğu mezhepler savaşı ile yerle bir olmuyor.
Sünni müslümanları katletmek için kendi kiralık, paralı katillerini Suriye’ye ve Irak’a gönderen Hamaney-Rafsancani’nin İran’ı bağıra çağıra ölene dek Washington ve Langley tarafından kullanılmaktan haz duyacak. Tahran sokaklarında Müslüman kanı oluk oluk akana kadar da, sıradan İranlılar bu haz duvarına baş kaldırmayacaklar…
Amerikalıların
‘Beyzbol Sopası’ çürümüş ruhuyla tarih sahnesinden çekiliyor. Dünyadaki
bütün sarsıntıların tek sebebi bu. Avrupa Futbolu’nun sürüngen Avrupalıların umudu
olması ise başka bir trajedi. Dünya dünden daha iyi bir yer olmaya doğru hızla
ilerliyor.
Âkil Ağazâde, Sonsuz
Ark, 02.05.2013