Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk
“Siyahın, kırmızının hırpaladığı yeşili sarınır, arınmışlığın beyazına ulaşmak için.”
Kara’nın
görünmesini istemedim, bu sebeple çok uzakta ve okyanusun bu ıssız noktasında
durduk. Gecenin son karanlıkları saklanıyorlar gökyüzünde yavaş yavaş. Kıtalar,
kara, insanın karmaşık renklerle olan ilişkisi demek.
Güverte
serin; küpeşteye tutunarak suya bakın. Köpükleri görüyor musunuz? Köpükler ne
kadar beyaz değil mi? Arınmışlığın simgesi gibiler fokurdayan suyun göğe
sıçrayan yüzünde. Saflık biraz daha fazla yayılmacıdır biliyor musunuz? Saflık,
arınmışlıktan başkadır; arınsanız da saflığınız dirilmez.
Arınmışlık,
insanın her an ihtiyaç duyduğu masumiyete duyulan özlemdir. Bütün renklerin
hasarlarından kaçıp kurtulmak ister insan. Her gece uykuya koşup durmamız
bundandır. Gece, bedenimizden alınan ruhumuzun gündüzün yüklerini boşaltmak
için göklere yükselmesi demek. Gecenin bitişi de arınmışlığın hediyesi ile güne
başlamak demek. Ama bunun hak edilmesi gerekiyor.
İşte güneşin
doğduğu yer. Pusula doğuyu gösteriyor. Birazdan güneş önceden gönderdiği alacabeyaz elçilerinin
yerine dolacak olan kızıllığı ikram edecek bize. Sonra kendisi parlak bir müjde gibi doğacak. Renkleri göreceğiz,
renklerin ruhumuza yüklediği her türlü arzuyu her tonuyla yaşayacağız. Ama
okyanus renklerin sınırlandığı bir yer. O yüzden buradayız; arzuların
sınırlandığı bu sonsuzmuş gibi görünen suyun
herhangi bir yerinde.
Güneşe
biraz var daha, kızıllığına da. Gökteki beyazın siyahla cedelleşmesini
izleyelim. Yıldızlarını saklamış göğün beyazlığı, yıldızların ışığını aratmaz
insana. İnsan, gündüzlerin kendisine gösterdiği renkleri, duygularının ve
aklının saldırılarına karşı korumakta
âcizdir. Yine öylece; duygularını ve aklını renklerin saldırılarından
koruyamaz. Yaratılışı böyledir. İsteyecektir, istediğini elde etmek için
çabalayacaktır.
Çabalarken
de siyahın, kırmızının günahkâr davetlerine uyacaktır. Uymamak için dirense de
uymaması mümkün değildir. Bazen daha az, bazen daha fazla uyacaktır ama.renklerin
günahkâr davetlerine daha fazla uyanlar, günün, gündüzün getirdiği yükleri daha
fazla vururlar ruhlarının sırtlarına. Daha çok huzursuzluk taşırlar geceye…
uykusuzluk çekerler sabahlara kadar. Ağırlaşmış yükleri, uykunun
dinginleştirici limanlarına varmakta zorlanmalarına sebep olur; uyku, nimet
olmak yerine ulaşılamayan bir serap olur.
İnsanı
uykuya zorlayan arınma ihtiyacıdır. Bedenin tövbesidir uyku. Ancak tek başına
yetmez arınmaya ruhun tövbesi olmazsa. Uyku bittiğinde, gidip gelmiş olan ruh,
geri getirmiştir artık yükleri, arınma tamamlanmamıştır çünkü. Her seher vakti,
gecenin alıp temizleyemediği artıkları sabah namazının tövbesine taşır; insanın
ruhunu orada yıkar.
Günde en
az beş kez ruhunun arınması için yalvarır insan Allah’a. Namazlarında,
namazlarının dışında her an her vakit, nefsin ve diğer fısıldayıcıların fesatlarından kaçıp
Allah’ı andığı her an insan arınmak
ister günahlarından. Siyahın, kırmızının hırpaladığı yeşili sarınır,
arınmışlığın beyazına ulaşmak için. Daha başka iyilikler sayar Allah; sadece iyilik
yaparak arınabilirsiniz. Kendinize ve başkalarına sevgiyle dokunarak güçlenebilirsiniz.
Gündüz,
geçici öfkelerin, kızgınlıkların, şehvetin, hırsın, yalanların, kıskançlığın,
her türlü bencil duyguların ve düşüncelerin gezinip durduğu bir meydandır.
Kavgalarla doludur insan. Kavgaların baş nâzırı iblisin şahitliğinde kabarır
bütün kötülük.
Bilirsiniz,
az sonra yapıp ettikleriniz zihninizden uçup gidecek ve kendinizle başbaşa
kalacaksınız. Pişmanlıklarınızla beraber siyahın ve kırmızının sizde bıraktığı
o koyu günahkârlık kalacak. Eğer iyiyseniz, karanlık kötünün zararlarını
gidermeye, arınmaya çalışırsınız. Kapılmışlığın sizde bıraktığı gözü dönmüşlük
değildir, gözün bir anlık görmezliğidir. Kendinize karşı acımasız olmayın.
İncittiğiniz seslerin yakınına koşun. Af dileyin arınmak için. Kimi sarsmışsa
siyahınız, kırmızınız ondaki yeşile dokunmak için af dileyin. Af dilemek,
arınmayı umut edebilmektir. Kendinizden
umudu esirgemeyin.
Gök,
okyanus ve gemimiz. Ne kadar az renk var değil mi? Ve ne kadar dinginsiniz. Ama
unutmamalısınız, renkler bu kadar çok olmasaydı, siz buradaki bu azlığı fark
edemeyecek, bu azlıkta dinginlik aramak istemeyecektiniz. Allah her şeyi bir
denge, bir ölçü ile yaratmıştır. O ölçüyü aşmamak, kirlenmemek demek, beyazlığı
korumak demek, arınmışlığa çokça ihtiyaç duymamak demektir.
Güneş
doğuyor evine gönderdiği siyahın, beyazın ve kızılın ardından. Evlerinize
döneceksiniz, evlerinizin renklerine bakacaksınız. İşte orada unutmayacağınız
şey şu olmalıdır; her renk var olduğu kadar anlam taşır. Seçmek sizin işiniz,
seçimlerinizle yargılanacaksınız
İnsan
ruhuna dokunan renklerle ilgili sohbetimiz bu kadar... Başka bir gün sizi başka
serin gölgelerde ağırlayacağım, inşaallah.
Yaşlı Bilge, 21.06.2013, 23:55, Sonsuz Ark, Peynir Gemisi'nden, Sınanmış Renkler 10
Sonsuz Ark'tan
- Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur.
- Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
- Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark manifestosuna aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.
- Sonsuz Ark Yayınlarının Kullanımına İlişkin Önemli Duyuru için lütfen tıklayınız.