“Mursi
görevine dönsün ya da dönmesin; Mısır, artık aşağılık İslam düşmanlarının darbe
atlarının ahırı olmayacak.”
Mısır
meydanlarında milyonlarca müslüman, aç-susuz saatlerce Obama’nın darbeci
atlarından birinin çektiği darbe arabasının devrilmesini beklerken, ABD Başkanı
Obama golf oynuyor, Dışişleri Bakanı Kerry de çıktığı yat gezisinde balık
tutuyordu. 5 Temmuz'un o karanlık saatleri Mısır’ın gecesi, ABD’nin
gündüzüydü.
Katil
Batı, ABD ve AB toplamıyla, sessiz ve derinden yürüyen sinsi ilişkilerle, Mısır
Cumhurbaşkanı Mursi’yi salt müslüman olduğu ve müslümanların yararına çalıştığı
için milyarlarca dolarla beslediği General Abdulfettah El Sisi’nin ihanetiyle
devirdi. Görünürde Mursi’nin en sadık adamlarından biri olan El Sisi, diğer
arap ülkelerinin tümünde olduğu gibi ABD ve İngiltere’nin seçkin kurmay okullarında
eğitilmiş bir darbe atıydı. 3 Temmuz akşamı, El Sisi’nin gemleri gevşetildi, yem
torbası dolduruldu ve dolgun kalça kasları mahmuzlandı.
Demokrasi
havarileri olarak bütün müslüman toprakları kan gölüne çeviren büyük leş
yiyiciler darbeyi organize ettikleri için sustular, ABD ve AB sessizce strateji
geliştirdi, darbe demedi; Rusya, Çin, İran sesizce mutluluk gözyaşları döktü.
Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri sevinçle kefiyelerini havaya
fırlattıklarında İsrail ve dünyadaki bütün siyonist yahudiler külahlarını
okşayıp öpüyor ve şükür duasına çıkıyorlardı.
Mısır değil,
Mursi değil; Türkiye ve güçlenen İslam durdurulmuştu. Mısır’daki darbe Türkiye’ye
karşı yapılmıştı. Dünya’ya iyiliğin mümkün olabileceğini kanıtlayan bir yeniden
doğuş bastırılmak istenmişti. The Guardian’da Robert Fısk Müslüman kardeşlerin İslamcı olmadığını söyleyen cılız bir itirazla darbeyi eleştirse de, İslam
karşıtlığının doğrudan ifade edilmesini istemeyen İngiliz Hükümeti’nin ajanı
olduğu için öyleydi. Fısk’ın danışmanlığını yaptığı katil Esed, Mısır’daki
darbenin, Siyasal islam’ın geleceğini yok ettiğini söyleyerek sevinçten
delirmek üzereydi.
3 Temmuz’dan
4 Temmuz’a doğru devrilen yas saatlerinden sonra, 5 temmuz Cuma günü, Türkiye
Başbakanı Erdoğan’ın verdiği güçlü destekle meydanları dolduran, siyonist ve
neocon bütün ruhları güçlü sesleriyle titreten müslümanların tekbirleri, üç yüz
yıllık teslimiyetin sona erdiğini gösteren bir gövde gösterisine şahitlik etti.
İhvan-ı Müslimin, çöl aslanı olduğu zamanları hatırlayan müslümanların torunları
olduklarını hatırladı.
Mısır,
ilk hain Kavalalı Mehmet Ali’nin ektiği masonik tohumlarla Arap topraklarında
başlatılan İslam düşmanlığının Arabi Paşa, adı, Arap Celladı olarak bilinen İttihatçı
Cemal Paşa’ya atfen verilen, İhvan-ı müslimin düşmanı Seyyid Kutub’un katili, devrimci,
milliyetçi, sosyalist Cemal Abdünnasır, yine adı, diğer İttihatçı Enver Paşa’ya
özenilerek konan israil dostu Enver Sedat (Enver Sedat'ın eşi Cihan Sedat,
halen hayattadır ve ABD'nin çeşitli üniversitelerinde ders vermektedir), hastalandığğı zaman bütün israillilerin
iyileşmesi için dua ettiği Hüsnü Mübarek gibi generaller ve subaylar eliyle sürdürüldüğü,
Firavunların uzlaşmacı halklarının birlikte yaşadığı bir ülke.
İngilere,
Fransa, İtalya ve Amerika’nın Rusya ile
uzlaşarak yetiştirdiği subaylar Mısır’daki ahırlarda beslenen birer darbe atı
olarak Kuzey Afrika, Doğu Akdeniz ve Arap yarımadasındaki bütün topraklarda
İslam düşmanlığı yapacak darbelerde mahmuzlanarak kan akıttılar. İslam düşmanı subaylar, Türkiye’deki gibi Mısır’ın makarnadan, domates salçasına, inşaat ve arsa
rantına kadar bütün ekonomik kurumlarına hükmettiler.
Bugün
Mursi, bütün arapları ilgilendiren bir başkaldırının sembolü değil yalnızca,
aynı zamanda müslüman arapların artık kaşarlanmış uzlaşmacılığına karşı duruşunun
da bir simgesidir. Mursi’yi görevde olduğu bir yıllık süre zarfında,
ellerindeki şirketlerle benzin yokluğuna, enflasyona, ekonomik sıkıntılara
sürükleyen darbe atları, Mısır’ın mason beyazlarından aldıkları destekle, El Ezher’in
irin kokan ruhuyla, Selefilerin riyakarlığıyla, leş yiyici batılı şirketlerin
temsilcileriyle el ele koştular; Amerikan, İngiliz, Fransız, Alman ve İsrail
istihbaratının yetmediği yerlerde Kralların, Emirlerin, Başkanların, Başbakanların, Bakanların
doğrudan destek verdiği bir İslam düşmanlığı için Mursi’yi devirdiler. Darbecilerin
halk ayağı da Suudi sülalesinin ve BAE emirliğinin gönderdiği milyarlarca dolarlık
destekle finanse edilmişti.
Obama’nın
Amerikan tarihinde ikinci kez çırılçıplak yakalandığı ikinci bir darbe planıydı
bu. İlki Gezi Parkı dolayısıyla Türkiye’de denenen, ancak TSK’nin ve Erdoğan
destekçisi halkın vatansever tutumuyla bertaraf edilen 31 Mayıs Darbe Teşebbüsü,
ikincisi ve en saklanamaz olanı da Mursi’ye
3 Temmuz’da yapılan ahlaksız Askerî Darbe. Öncekiler tamamen soğuk savaş stratejileri gereğiydi ve sırlarla doluydu.
Obama ve Kerry suçüstü yakalanan diğer ABD’li katiller gibi, sessiz ve sinsiydi. Biri golf oynuyordu, diğer balık tutuyordu. Mısırlı müslümanlar da meydanlarda kıldıkları namazlarla, söyledikleri marşlarla, Mursi’yi almadan bir yere gitmeyeceklerini söylüyorlardı.
Obama ve Kerry suçüstü yakalanan diğer ABD’li katiller gibi, sessiz ve sinsiydi. Biri golf oynuyordu, diğer balık tutuyordu. Mısırlı müslümanlar da meydanlarda kıldıkları namazlarla, söyledikleri marşlarla, Mursi’yi almadan bir yere gitmeyeceklerini söylüyorlardı.
Obama’nın
darbe atları şimdilik koşuyorlar; ancak tarih Mısır’ın artık darbe atlarının
ahırı olamayacağını bütün katillere açıkça ilan ediyor. Mısır, müslüman arapların
baskı altına alınmaya başladığı ilk yer olduğu için, başkaldıracağı ilk yer
olma özelliğine sahip.
Suriye’de
küresel leş yiyici ittifakla durdurulan Türkiye, Mısır’la kıskaca alınmak istendi. Olay özetle bu kadar; ancak geleceğin
tarihini yazmaya devam edecek bir ihvan ruhu, bütün müslüman toprakları
diriltemeye başladı bile. Buna katiller engel olamayacak.
Türkiye’nin
güçlendirdiği Afrika Birliği, darbeci generallere demokrasi dersi vererek Mısır’ın
üyeliğini askıya alma cesareti gösterdiğinde, Afrikalı ruhun artık batıya
uşaklık etmeyeceğini de ilan etmişti.
Mursi
görevine dönsün ya da dönmesin; Mısır, artık aşağılık İslam düşmanlarının darbe
atlarının ahırı olmayacak.
Âkil Ağazâde, Sonsuz
Ark, 06.07.2013
Güncel Not: 21.11.2020
ABD'nin Tunus'ta başlayan Arap Baharı'nı Mısır'da nasıl durdurduğunun Belgesidir:
ABD'denin 2008-2016 arası Başkanlığını yapan Obama, son kitabı A Promised Land- Vaat Edilen Ülke'de Mısır Diktatörü Hüsnü Mübarek'le görüşmesini anlatıyor:
"O ünlü 'duygusal' konuşmasının ardından (son bir önceki) Mübarek'i telefonla aradım. Mübarek bulunduğu yerde kalması konusunda ısrar ediyor ve protestoların yakında biteceğini tekrarlıyordu. "Halkımı tanıyorum" dedi aramanın sonuna doğru. "Onlar duygusal insanlardır. Bir süre sonra sizinle konuşacağım Sayın Başkan, size haklı olduğumu söyleyeceğim."
"Artık bir güç geçişi için bu tarihi kararı verdiğinize göre," dedim, "Nasıl işleyeceğini sizinle görüşmek istiyorum. Bunu son derece saygıyla söylüyorum… Hedeflerinize nasıl ulaşacağınızla ilgili dürüst değerlendirmemi paylaşmak istiyorum."
Daha sonra kısaca anlattım: Görevde kalırsa ve geçiş sürecinden vazgeçerse, protestoların devam edeceğine ve muhtemelen kontrolden çıkacağına inandığımı söyledim. Müslüman Kardeşler'in hâkimiyetinde olmayan sorumlu bir hükümetin seçilmesini sağlamak istiyorsa, şimdi istifa edip yeni bir Mısır hükümetinin kurulmasına yardımcı olmak için perde arkasındaki itibarını kullanma zamanı gelmişti.
Mübarek ve ben normalde İngilizce konuşmamıza rağmen, bu sefer bana Arapça hitap etmeyi seçti. Sesindeki tedirginliği yakalamak için tercümana ihtiyacım yoktu. "Mısır halkının kültürünü anlamıyorsun," dedi, sesi yükseldi. "Başkan Obama, bu şekilde geçişe girersem, bu Mısır için en tehlikeli şey olur."
Mısır kültürünü onun bildiği gibi bilmediğimi ve benden çok daha uzun süredir siyasette olduğunu kabul ettim.
"Ancak tarihte, geçmişte işlerin aynı şekilde olmasının gelecekte de aynı şekilde olacağı anlamına gelmediği anlar vardır. Otuz yılı aşkın süredir ülkenize iyi hizmet ettiniz. Bu tarihi anı size büyük bir miras bırakacak şekilde yakaladığınızdan emin olmak istiyorum."
Birkaç dakika daha bu şekilde ileri geri gittik, Mübarek görevde kalması konusunda ısrar ediyor ve protestoların yakında biteceğini tekrar ediyordu.
Aramanın sonuna doğru, "Onlar duygusal insanlardır." dedi. "Bir süre sonra sizinle konuşacağım Sayın Başkan, size haklı olduğumu söyleyeceğim."
Telefonu kapattım. Bir an için oda sessizliğe bürünmüştü, herkes bana bakıyordu. Mübarek'e en iyi tavsiyemi vermiştim."
Obama, CIA direktörünü Mısır'a göndermiş ve Hüsnü Mübarek'in istifa etmesini sağlayarak geçiş dönemini koordine etmiş ve sonrasınd ayapılan seçimlerde İhvan-Müslüman Kardeşler destekli Muhammed Mursi Cumhurbaşkanı seçilmişti. Sonrasında Obama general Sisi'ye verdiği emirle askeri darbe yaptırmış ve Mursi'yi indirmişti. Nitekim bir süre sonra da Hüsnü Mübarek bütün suçlamalardan beraat ettirilmiş ve eceliyle ölmüştür.
Seçkin Deniz, 21.11.2020, Sonsuz Ark