“Her iki
filmin temelinde insanın kendi doğal masumiyetini arayan bir aroma var.”
İnsan merhamet
duyguları varken insandır; aksi halde hayvansı dürtülerinin esiri olur. Sevgi, merhametin
ikiz kanatlarından biri. Siyah’ı izlerken merhametin, o masum insansılığın, çıkarlardan arınmış fedakarlığın tüm fotoğraf
karelerini görmüş olmaktan dolayı çok memnundum. Şimdi onu anlatırken de öyle..
Ki; adı
bile başlı başına sembolizmin zirvesi sayılabilecek, insan ve duygu sarmalını
nefis bir şekilde anlatan Siyah, gözümde geçmiş tüm sinema değerlerini altüst
eden bir Bollywood filmi.
Senaryonun kurgunun, oyunculukların, kameralardaki doğru açıların, çekim kalitesinin ve ışığın müzikle birleşerek anlattıkları bir masal gibiydi. Yok olmuş bir insanlığın masalı. Keşke bir müslüman duyarlılığı da bu kadar uzmanlaşmış ve olgunlaşmış olsa.
Senaryonun kurgunun, oyunculukların, kameralardaki doğru açıların, çekim kalitesinin ve ışığın müzikle birleşerek anlattıkları bir masal gibiydi. Yok olmuş bir insanlığın masalı. Keşke bir müslüman duyarlılığı da bu kadar uzmanlaşmış ve olgunlaşmış olsa.
Sanjay Leela Bhansali’nin senaryosunu da yazdığı, kendini aşarak yönettiği bu filmin kurgusu Bela Segal, müzikleri Monty Sharma tarafından oluşturulmuş. Amitabh Bachchan, Rani Mukerji, Nandana Sen, Shernaz Patel gibi isimler oyuncu kadrosunda.
Kurgu
senaryoyu sindire sindire izletebilmek ve filmin yaşayan boyutlarını seyircinin
ruhunda yakalayabilmek için tasarlanmış ve bu tasarım kusursuz denebilecek
şekilde filme yansımış. Film bittiğinde, jenerik akarken düşünülecek olan
şeyler duygusal bir seromoniye hizmet etmekten başka şansa sahip değil.
Başlangıç-giriş
ve son-çözüm sekansları birbirinin aynısı olmalarına rağmen gelişme sekansındaki her bir ayrıntı sonraki
görüntülerin temel anlam kurgularını anlayan seyirci için filmi bütünleştiren
özelliklere sahip. Başlamış ve bitmiş bir filmin içine çaresiz bir insan ve
fedakar bir insan, bir öğretmen yüklenmiş. Karakterler giydirilmiş, olgular
serilmiş ve olaylar kusursuz bir zincirle iç içeleştirilerek filmin akış zamanı
geniş zamana taşınmış.
Hatırlandıkça
düşündürten 2005 yapımı Siyah, doğumdan birkaç yıl sonra hastalanan bir hintli
kız çocuğun görme ve duyma özelliklerini tamamen yitirmesi ile başlayan bir
öyküyü anlatıyor. Siyah, dış dünyayla hiçbir şekilde iletişim kuramamak demek.
Sadece dokunarak öğrenebilecek bir çocuk.
Sekiz yaşına
geldiğinde boynunda bir çanla büyük konağın bahçesinde ve odalarında dolaşan
yarı hayvan yarı insan izliyorsunuz. Yemek yerken eline geçen her şeyi fırlatan duymayan ve görmeyen bir
çocuk.
Duyamamak ve görememek tek başına yeterince büyük birer varlıksal sorunken, hem görememek hem de duyamamak büyük bir karanlığın içinde olmak demek.
Duyamamak ve görememek tek başına yeterince büyük birer varlıksal sorunken, hem görememek hem de duyamamak büyük bir karanlığın içinde olmak demek.
Bütün
özel eğitimcilerin, öğretmenlerin iletişim kurmakta başarılı olamadıkları bir
dönemde akıl hastahanesine yatırılmadan önce son şans olarak işsiz bir öğretmene
gönderilen bir davetiye ile başlayan dram, heyecan verici bir akışla sonuna
kadar insanlığını yitirmiş ya da yitirmemiş insanı anlatıyor.
Çocuğun
boynundaki çanı söküp atan öğretmenin, onun bir insan olduğunu hatırlatması
zengin ve kibirli hintli babaya, kibirli bir umutsuzluk gibi gelse de sonuç
yaklaşık yirmi yıl boyunca gece ve gündüz bir arada olan bir genç kız ve
gittikçe yaşlanan bir öğretmenin dokunarak kurdukları iletişim, babanın
öğretmeni kovmasına engel olan zorlu bir değişim süreci. Üniversiteye girme
başarısı gösteren duyamayan, göremeyen ve konuşamayan genç kız , Sara, sadece ‘Ti’
diyebilmektedir… teacher’den ‘Ti’
Kızın
babası ile mukayese edilemeyecek bir merhamet duygusuna sahip olan öğretmen
Debraj Sahai, alzheimer hastası olacak, hatırladığı zamanlarda üniversitede
başarısız sonuçlar alan Michelle'in azimle başardığı sınavlardan sonra hak kazandığı diploma törenine
katılamayacaktır. Michelle'e annesiyle ve kız kardeşi Sara ile dokunarak
konuşmayı öğreten Debraj artık hastanede
kötü muamele gören bir hastadır. Sara bunu öğrenecek ve merhamet tersine
dönecektir. Öğretmenini yalnız bırakmayacaktır.
Filmin
içinde iki ek duygu daha var. Aşk ve kıskançlık. Sağlıklı olan kız kardeş Sara, çok ilgi gören kör, sağır ve dilsiz Michelle'i kıskanacaktır. Michelle, Debraj’a aşık olacak ancak Debraj’dan sorumlulukları gereği karşılık
bulamayacaktır. Soğuk, Hint Arsitokrasisine mensup, merhametsiz bir baba ve
karşıt olarak çaresizce çırpınan bir anne.
Giriş ve
sonuç görüntüleri, arabayla eve dönen Michelle ve Sara… saray yavrusu konağın
süs havuzunda, şadırvanında oturan alzheimer hastası Debrajı görerek Michelle'e haber veren Sara .. Debraj kayıptır ve hatırladığı kısa anlardan birinde eve
dönmüştür.
Rani Mukerji’nin yani Michelle'in mükemmel oyunculuğu filmin her karesinde görülebilir.
Siyah’ı
Muhteşem Gatsby’e bağlayan tek şey mükemmel oyunculuğu ile Debraj, yani Amitabh
Bachchan. Çok zengin filmografisi ile artık Bollywood’u aşmış ve ömrünün son
demlerinde Hollywood’a transfer olarak ilk filminde oynamıştı. Gatsby’de kısa
bir rolü olsa da Bollywood’un oyunculuk
kalitesini birkaç basamak üste çıkaran bir aktör Amitabh Bachchan.
Amerikan
yazar F. Scott Fitzgerald'ın aynı adlı romanından beyaz perdeye aktarılan The
Great Gatsby’nin oyuncu kadrosunda Leonardo DiCaprio (Jay Gatsby), Tobey Maguire
(Nick Carraway), Carey Mulligan (Daisy Buchanan) ve Joel Edgerton (Tom
Buchanan), Amitabh Bachchan (Meyer Wolfsheim) var. 3D çekilen Mayıs 2013’te
vizyona giren filmin yönetmenliğini ise Baz Luhrmann üstleniyor.
Yazar
olmak isteyen Nick Carraway 1920'lerde eğlence hayatının gözdesi konumuna
yükselen New York'a gelir. Kendi Amerikan rüyasının peşindeyken milyoner Jay Gatsby ve onun çevresiyle yolları
kesişir. Carraway alkolün su gibi aktığı, göz kamaştırıcı Gatsby partilerine
kuzeni Daisy için çağrıldığını sonra öğrenecektir. Çok zengin olan Jay Gatsby,
beş yıl önce tanıştığı Daisy’e aşıktır ve yoksul olduğu için kaçıp gittiği
sevgilisini yeniden elde etmek için bu partileri vermektedir. Sevgilisi
evlidir; ancak o bu evliliğin sona
ermesi ve Daiys’nin ona dönmesi için elinden geleni yapacaktır.
Film bencil bir kadının etrafında dönen aşık
bir adamın umutsuz çırpınışlarını, ahlakı, serveti, ihaneti irrite edici
Amerikan sefahatiyle alay ederek anlatmaktadır.
Muhteşem
Gatsby Amerikan çöküşünü 21. yüzyıla taşıyan bir görselliği, şovu
samimiyetsizliği kederli bir dille anlatan
ve sonu ihanetle biten duygusal bir sarmal.
Her iki
filmin temelinde insanın kendi doğal masumiyetini arayan bir aroma var.
Hintlilerin alt kasttakilere hiç dokunmayan duygusallığı, Amerikalıların karışık
kastlarında acı verecek kadar yokluk çekiyor.
Ahmet Haydar, Sonsuz Ark, 24. 07. 2013, Sinema Notları 10
Siyah- Black izlekleri:
3- http://www.youtube.com/watch?v=x2WOup29JwM
( Filmi İzlemek için)
Sanjay
Leela Bhansali:
Amitabh
Bachchan İzlekleri:
Rani Mukerji İzlekleri:
The Great Gatsby
İzlekleri:
3- http://www.beyazperde.com/filmler/film-141808/