25 Temmuz 2013 Perşembe

SA313/KY1-CÇ20: Maskenizi Yırtıyorum

Andolsun mazlumların feryadını boğandır bu çağ; kâtilin tetiği çektiğinde sarf ettiği emeği övendir.”


Andolsun geceye. Geceden çekip çıkartılan gündüze. İki şey arasındaki farkı bilen ve görene andolsun ki çağ, zalimlerin çağıdır. Zalimlerin zulmünü aklayandır bu çağ. Zulümleri taltif edendir. Ödüllendirendir.


Andolsun ki aldatının egemenliğidir hükümran olan bu çağda. Yokluğu yoksulluğu horlayandır. Derdi, sevinci, gamı tasayı alınıp satılan bir “nen”e döndürendir. Çağ, ‘Onur’u bulunduğu yeri ölçen, bilendir.

Andolsun ki çağın bütün değerleri ölçülüp biçilendir. Andolsun bu çağ, ölçülemeyen her değeri ayaklar altına alandır. Adalete, Eşitliğe, Barışa hiçbir dem bu denli kin kusulmamıştır.


Andolsun hiçbir dem bu denli tersyüz edilmemiştir değerleri insanlığın.

Andolsun mazlumların feryadını boğandır bu çağ. Katilin tetiği çektiğinde sarf ettiği emeği övendir. Katilin alnındaki teri elindeki kanı silen bir eldir bu çağ. Öldürüş ayinleri düzenleyendir. Ölümler karşısında raks etmeyi seçendir. Övüncü kıyımlardır.

Andolsun kurda kuşa, börtü böceğe. Andolsun tan yerinin kızıllığı kandandır. Andolsun çağ kanı karartandır. Karayı ak, akı kara diye belletendir. Akı ayaklar altında kirletendir. Her bir şeyi utanıp sıkılmadan hiç duraksamadan ters yüz edendir. Öldüreni mazlum, öleni zalim diye öğretendir.

Andolsun hiçbir dönemin Nemrut’u bu denli namert olmamıştır. Bu denli kurnaz olmamıştır, hiçbir dönemin Firavunu. Andolsun bu çağ, iblisi imrendirendir. İblisin aklına gelmeyen eylemleri gündemleştirip güncelleştirendir.  Güncelleştirip devreye sokandır.

Andolsun firavunun yanındaki sihirbazlar ne ise, çağın firavununun yanındaki sihirbazlar da -şimdi ki adlarıyla medya- aynı işlevi görmektedir. Firavuni sistemlerin sürdürülmesi için onlar gibi insanları yığınlaştırmanın hesabı içindedir. Gayreti içindedir. Gayretleri, çabaları bu sömürünün bu zulmün bekası içindir. Kanına girmek içindir canlı-cansız her bir şeyin.

Andolsun ki köşelerinde Firavunu aklayan, söylenceler üreten sefillerdir hep bir bu kanlı çağı diri tutan. Mazlumların karşısında kükreyen bu sefiller Firavun karşısında el etek öpmekten mesttir.

Gocunmazlar önlerine atılan kemiklerden. İrkilmezler gözü açık giden bebelerden. Ürkmezler bir deri bir kemik kalmış insanların iniltilerinden. Nasıl da ters yüz ederler gerçeği kahrolasıcalar!

Kahrolacaklar da!

Andolsun bu kanlı tarihi yazan bu sihirbazlardır. Sömürüyü aklileştirip haklılaştıran bu sihirbazlardır. Andolsun ki çağın köleliğini allayıp pullayan, allayıp pullandıklarını yüreklerinde mini minnacık bir pişmanlık duygusu belirmeden pazarlayan bu medyaya çöreklenmiş bu sihirbazlardır.

Andolsun çağın Karunlarının semirdikçe semirmesinde medya tetikçilerinin payı oldukça fazladır. Sömürüde ki payı Karun’dan bile fazladır.

Belam’ı Baur’un yandaşlığından gocunmamaktadır. Ürkmemektedir yapıp ettiklerinden! Dökülen kanlar karşısında ürpermemektedir. İnsanlar duygulardan soyunmuştur. Çıkmıştır insanlıktan. Vahşeti, goygoyculuğu, sömürüyü giyinmiştir. Efendileri gibi semirdikçe semirmiş, semirdikçe şımarmıştır. Şımarıklıkları arşı salmıştır. Evreni kuşatmıştır.

Andolsun dağa, taşa kurda-kuşa medya tetikçileri utanmazdır da. Utanmazlığın koynunda büyürler, utanmazlığın sütüyle beslenmişlerdir. Edepsizliğin bayraktarlığını yaparlar büyük bir coşkuyla. Verilen her bir ödül edepsizlikleriyle orantılıdır. Mahrem nedir bilmezler. Kendi mahremlerini bile ulu orta halkın ortasına dökmekten çekinmezler. Teşvik ederler birbirlerini. Zulümde, iftirada, yalanda sınır tanımazlar.

Andolsun bu çağın sahipleri ve yardakçıları varlığın ve var oluşun önünde bir engeldir. Dirilişin önünde bir engeldir. Dirilişin önünü kesen uğrudur. Uğursuzluğun alevini diri tutandır. Kandilleri katrana bulayandır. Aya, güneşe, yıldızlara kulp takandır. Kulp takıp mezatlarda satmaya kalkandır. Ve satandır hatta. Göğü bile parselleyip satmışlardır. Satmaktadırlar.

Andolsun bu çağın sahipleri ve yaltakçıları insanlığın bitimsiz kanayan yarasıdır.

Andolsun hakikate hakikat erenlerine bu çağ talancıdır. Hem canları talan ederler hem canların emeklerini hem yeryüzü gökyüzü nimetlerini talan edendir. Andolsun ne yeryüzü ne gökyüzü böylesi bir çekirge sürüsü görmemiştir. Umarız bir daha böylesini görmeyecektir ne yeryüzü ne gökyüzü. Ah bu ne şedit ifsat edici bir sürüdür!

Andolsun çekmezliğin cenderesinde kıvranıp durur bu çağın sahipleri ve yardakçıları. Öyle ki bir bir ellerindekini dahi çekemezler. Kanlı ellerindeki kanlı utkularının kanlı ürünlerine korkunç ve vahşi bir açlıkla bakarlar. Biri bir an düşse gaflete, yok ederler o gaflete düşeni, tıpkı kurtlar gibi.

Andolsun kaleme, söze andolsun bu çağ müfteri çağdır. Müfterilerin çağıdır. Nefesi küf kokanların çağıdır. Çürümüş değerleri soluduklarındandır bu.

Andolsun bu çağ insanlık için utanç veren ara bir dönemdir yine de. Aslolan aydınlık çağlardır. Vahyin soluğuyla dirilen çağlardır aslolan. Bu çağın sahipleri egemenliklerinin bitimsiz olduğu vehmiyle sarhoş olsalar da bitecektir. İnsanlık bu ara dönemden de geçecektir kuşkusuz. Kuşkusuz bu hep böyle gitmeyecektir. Bitirecektir, geçecektir. Karanlık çağlardan geçtiği gibi. Taş devirlerini aştığı gibi bu devri de aşacaktır insanlar.  

İnsan olmayı, insan kalmayı sürdürenler bu çağı da yokluğa gömecektir. Yok olanlar kervanına katacaktır iftira merkezlerini. Zulüm üretim merkezlerini tüketim merkezlerini yokluğun en derin dibine sürgün edecektir insan kalanlar, insanlığını sürdürenler tarafından.

Andolsun geçmek zorundadır ve geçecektir, tükenecektir bir mum gibi bu çağ. Bu çağın firavunlarını medya tetikçileri de kurtaramayacaktır. Hiçbir firavun kurtulamamıştır asasından Musa’nın.

Andolsun insanlık bu taş devrini de aşacaktır. Bu çağın nemrutlarını yardakçıları medya tetikçileri de kurtaramayacaktır. Hiçbir Nemrut kurtulamamıştır sorgusundan İbrahimin!

Andolsun bir Hüseyni yiğit çıkıp gelecek ve tahtını yerle bir edecek günümüz yezitlerinin! Yezide güzellemeler yapanın köşelerini viran edecektir.

Andolsun yeniden yükselecek onuru insanlığın.

İnsan hep bilincinde olacaktır eşref-i mahlukat olduğunun. Ne kadar karartılmışsa karartılsın bilinci bir Davudi rüzgâr söküp atacaktır o kara bulutları.



Cemal Çalık, 25.07.2013, Konuk Yazarlar, Sonsuz Ark




Seçkin Deniz Twitter Akışı