“Manipülatif olmayan İslam’ın yükselişini engellemeye çalışıyorlar.”
Kerry, Pakistan
GeoTV’de, Sisi’nin askerî darbeyle Mısır’da demokrasiyi yeniden tesis ettiğini
iddia ettiğinde rezilâne bir iş yaptığını fark etmemişti ya da neocon/siyonist
wampirlerin gözlerinden bakarken kendisinin ve Amerika’nın her şeyin en dibine
kadar alçalabileceğine alışmış olduğunun farkında değildi.
İsrail,
kahramanı Sisi’ye destek vermek için Sina Çöllerinde Mursi’nin bedevilerini insansız
hava uçağı ile bombalamış ve beş kişiyi öldürmüştü. Bir süre önce Suriye’yi de
vuran İsrail, BM’nin, ABD’nin ve AB’nin
kınama çengeline bile takılmadılar.
Mursi karşıtı 6 Nisan Hareketi’nin Sisi’yi, terörle mücadele için İsrail’e değil Mısır ordusu’na izin verdiklerini söyleyerek sert bir şekilde eleştirmesinden, Mısır televizyonlarına bağlanan görgü tanıklarının hemen yayından alınmasından da anlaşılacağı üzere İsrail ve Sisi inkâr etse de İsrail başka bir zamanda savaş nedeni sayılabilecek bir saldırıyı rahatlıkla yapar hâle gelmişti.
Sisi-İsrail
işbirliği, daha derin ve geniş bir kolasyonun
küçük bir halkası. ABD ve Avrupa Birliği
60 yıldır maskelerle perdelerle yürüttükleri darbe organizasyonlarını bu
kez açıkça yaparken, suç üst yakalandılar. ABD kendi içinde yaşadığı tartışmalarla ve verdiği tepkilerle küresel
itibarını eksiye indirdi. Obama, darbe diyemediği darbeye destek vermeye devam
ederken, Mısır’a vereceği savaş uçaklarının teslimini sonraki bir zamana erteledi, 1.3 milyar dolarlık
yardım askıda kaldı.
Mısır’daki
askeri darbe İsrail’in güvenliği için yapılmıştı. Bu aşağılık tavır, İsraillilerin
kendi çıkarları için bütün her şeyi yakıp yıkabileceğini gösteren son somut
kanıttı. İsrail, Obama’yı bu darbeye zorlamış ve gizli-açık ilişkileri bulunan
bütün ülkeleri de susturmuştu. Obama’dan Sisi’ye para koparamayan israil, Suudi
Arabistan, Kuveyt ve BAE’nin Sisi’ye 12 milyar dolar göndermelerini sağladı.
Zengin
araplara göre müslüman kardeşleri, İhvan’ı başlarına bela eden Erdoğan’dı ve bu bela Arap
yarımadasının her tarafına bulaşmadan def edilmeliydi. O halde Erdoğan’a karşı da tedbir alınmalıydı. Bu
nedenle 3 Temmuzdaki darbeden önce Gezi Parkı terörü sürerken sevinenlerden biri
İsrail iken diğeri Suudi Krallığı idi. Sisi Türk dizilerine ambargo koyarken,
Suud Krallığı Suriye’de Türkiye’nin stratejilerine karşı baltalama yolunu
seçiyordu.
Suud
ailesinin finanse ettiği ABD ve İsrail taşeronu El Kaide, Suriye’deki muhalif
savaşçıları öldürmeye başladı. Ve ÖSO’da bölünmelere neden oldu.
Obama’nın
demokrasi hantalı dili, irinli salyalarla artık diplomatik koridorlara sığamaz
olunca, Obama, darbe organizatörü Mısır Elçisi Anne Peterson’u görevden alarak,
iki cumhuriyetçi senatörü John McCain ve Lindsey Graham’ı Sisi ile görüşmeye
gönderdi. John McCain Suriye’deki muhaliflerle de sık görüşen bir senatördü. Ve Suriye’de başlangıçta hiçbir küresel
tetikçi barındırmayan Özgür Suriye Ordusunun duygusal açıdan homojen yapısını bozana, Esed’in
katliamlarının süresini uzatana kadar çalıştı.
Sisi’nin,
İsrail’in, ABD, Fransa, İngiltere,
Almanya, İtalya, İran, Suudi Arabistan,
Kuveyt, BAE, ve Ürdün’ün katil Esedle
birlikte sevineceği tek şey Müslüman Kardeşler safında belirginleşen
manipülatif olmayan İslam’ın yükselişinin engellenmesi idi. Bu sevinecekler
grubuna Türkiye’den CHP, MHP, BDP, İP (İşçi Partisi) ve şaşırtıcı bir şekilde diğer muhalif
gruplarla birlikte Fethullah Gülen’in kanaat önderliği yaptığı grup dahil
edilecekti.
AB
Yüksel Temsilcisi Ashton, Alman Dış
işleri Bakanı Westerwelle sırayla Kahire’ye koşarken ve sırayla kovulurken işler ABD ve Avrupa
Birliği için çok daha kötüye gidiyordu. Müslüman Kardeşler uzlaşı arayışlarına
karşı çıkıyor, Sisi İhvan’la uzlaşı arayışlarına girdikleri için ABD ve AB’ye
kızıyordu. Obama tarafından terk
edildiğini iddia ediyordu çünkü ve Nahda ve Adeviyye Meydanları ve ülkenin
bütün şehirlerindeki diğer meydanlar boşalmıyordu. Meydan boşaldığında darbe
yerleşecekti, ABD ve diğer wampirler için sonrası kolaydı.
Mısırlı
müslümanlar, Ramazan orucuna meydanda başlamışlar, oruçlarını meydanda tutmuşlar
ve meydanda bayram yapıyorlardı. Sessiz direnişin ne kadar süreceği belli
değildi. Direniş sürdükçe darbeciler hem Mısır’da, hem de dünyada daha çok
deşifre oluyor ve sürekli destek kaybediyorlardı. Müslüman kardeşler,
meydanlarda bekleyerek darbecileri paniğe sürüklüyorlardı. Darbeciler, paniğe
kapılıp yüzlerce kişiyi öldürmüş ve binlercesini de yaralamışlardı. Buna rağmen ihvan silahlı mücadeleyi reddetmiş ve tuzağa düşmemişti.
Mısır
yüz yıldır süren küresel emperyalizmin en büyük temsilcilerine karşı
direndikçe, yaşlı yer küre siyaset vandallarının daha çok farkına varıyordu. Ve
Mısır’da demokrasiyi destekleyen sadece Türkiye idi; bir de Türkiye’nin enforme
ettiği Afrika Birliği.
Irak’a
demokrasi getirmek için milyonlarca insanı öldüren ABD, Mısır’daki demokrasiyi
askerî darbeyle yerle bir ediyordu. Önemli olan sadece ABD ve AB’nin tepelerinde
çöreklenen neocon/siyonist güçlerin çıkarları ve masumalrın kanlarından
aldıkları haz oranlarıydı. Tunus ve Libya’daki hareketlenmenin amacı da Mısır’daki
darbeyle bu içerikten üretiliyor.
Kur’an’daki
İslam korkutuyordu, wampirleri. Esenlik, barış ve güvenlik dünyasını anlatan, bir
insanın öldürülmesini bütün insanlığın öldürülmesi ile eş tutan iyilik
emirleriydi katilleri korkutan. Ancak onlar bu iyiliği İslamcı terör diyerek
yaftalayıp rengi her açığa çıktığında
yok etmeyi başardılar. İnsanlıktan çıkmış mutant ülkeler, uzlaşmacı, kukla,
yarı mutant müslüman ülkelerle çok daha iyi partner oluyor ve masumları kolaylıkla
öldürebiliyorlardı.
Türkiye ve
Mısır’ın bütün insanlık için direnişi sürüyor. Bu direniş hattına yakında
Suriye de eklenecek. Türkiye, geçici olarak Sıfır Sorun Politikasını ceketinin
iç cebine koysa da, dünyaya vereceği en büyük iyilik teklifi bu olduğu için onu
yıpranmaktan alıkoymaya çalışıyor.
Bugün
Irak ve İran, daha stabil bir duygu akışı yaşayarak bölgedeki dengelere
bozma basıncı uygulamıyorlar. Suriye’deki
belirsizlik Lübnan’ı Türkiye için risk bölgesi haline getirdi. Körfez, Türkiye’nin
derinlik skalasına soğuk. Türkiye güneyinde ve doğusunda tedirgin gömleklerle
geziyor, ancak kuzeyinde ve batısında hava ılık.
Yalpalayan
küresel wampirler sonlarının geldiğinin farkındalar; çok yakında kıpırdayamaz
hâle gelecekler. Batı artık övünülecek bir medeniyete sahip değil;
saklayamıyorlar. İyilik yükseldikçe onların ne kadar kötü olduklarını herkes
görecek, bunu engelleyemeyeceklerini de biliyorlar.
Âkil Ağazâde, Sonsuz
Ark, 11.08.2013