11 Ağustos 2013 Pazar

SA350/ÂA20: Mutant ve Yarı Mutant Katiller Mısır'da Teşhir Masasında

“Manipülatif olmayan İslam’ın yükselişini engellemeye çalışıyorlar.”


Kerry, Pakistan GeoTV’de, Sisi’nin askerî darbeyle Mısır’da demokrasiyi yeniden tesis ettiğini iddia ettiğinde rezilâne bir iş yaptığını  fark etmemişti ya da neocon/siyonist wampirlerin gözlerinden bakarken kendisinin ve Amerika’nın her şeyin en dibine kadar alçalabileceğine alışmış olduğunun farkında değildi.

İsrail, kahramanı Sisi’ye destek vermek için Sina Çöllerinde Mursi’nin bedevilerini insansız hava uçağı ile bombalamış ve beş kişiyi öldürmüştü. Bir süre önce Suriye’yi de vuran  İsrail, BM’nin, ABD’nin ve AB’nin kınama çengeline bile takılmadılar. 

Mursi karşıtı 6 Nisan Hareketi’nin Sisi’yi, terörle mücadele için İsrail’e değil Mısır ordusu’na izin verdiklerini söyleyerek sert bir şekilde eleştirmesinden, Mısır televizyonlarına bağlanan görgü tanıklarının hemen yayından alınmasından da anlaşılacağı üzere İsrail ve Sisi inkâr etse de İsrail başka bir zamanda savaş nedeni sayılabilecek bir saldırıyı rahatlıkla yapar hâle gelmişti.


Sisi-İsrail işbirliği, daha derin ve geniş bir kolasyonun  küçük bir halkası. ABD ve Avrupa Birliği  60 yıldır maskelerle perdelerle yürüttükleri darbe organizasyonlarını bu kez açıkça yaparken, suç üst yakalandılar. ABD kendi içinde yaşadığı  tartışmalarla ve verdiği tepkilerle küresel itibarını eksiye indirdi. Obama, darbe diyemediği darbeye destek vermeye devam ederken, Mısır’a vereceği savaş uçaklarının teslimini sonraki  bir zamana erteledi, 1.3 milyar dolarlık yardım askıda kaldı.

Mısır’daki askeri darbe İsrail’in güvenliği için yapılmıştı. Bu aşağılık tavır, İsraillilerin kendi çıkarları için bütün her şeyi yakıp yıkabileceğini gösteren son somut kanıttı. İsrail, Obama’yı bu darbeye zorlamış ve gizli-açık ilişkileri bulunan bütün ülkeleri de susturmuştu. Obama’dan Sisi’ye para koparamayan israil, Suudi Arabistan, Kuveyt ve BAE’nin Sisi’ye 12 milyar dolar göndermelerini sağladı.

Zengin araplara göre müslüman kardeşleri, İhvan’ı  başlarına bela eden Erdoğan’dı ve bu bela Arap yarımadasının her tarafına bulaşmadan def edilmeliydi.  O halde  Erdoğan’a karşı da tedbir alınmalıydı. Bu nedenle 3 Temmuzdaki darbeden önce Gezi Parkı terörü sürerken sevinenlerden biri İsrail iken diğeri Suudi Krallığı idi. Sisi Türk dizilerine ambargo koyarken, Suud Krallığı Suriye’de Türkiye’nin stratejilerine karşı baltalama yolunu seçiyordu.

Suud ailesinin finanse ettiği ABD ve İsrail taşeronu El Kaide, Suriye’deki muhalif savaşçıları öldürmeye başladı. Ve ÖSO’da bölünmelere neden oldu.

Obama’nın demokrasi hantalı dili, irinli salyalarla artık diplomatik koridorlara sığamaz olunca, Obama, darbe organizatörü Mısır Elçisi Anne Peterson’u görevden alarak, iki cumhuriyetçi senatörü John McCain ve Lindsey Graham’ı Sisi ile görüşmeye gönderdi. John McCain Suriye’deki muhaliflerle de sık görüşen bir senatördü.  Ve Suriye’de başlangıçta hiçbir küresel tetikçi barındırmayan Özgür Suriye Ordusunun  duygusal açıdan homojen yapısını bozana, Esed’in katliamlarının süresini uzatana kadar çalıştı.

Sisi’nin, İsrail’in, ABD,  Fransa, İngiltere, Almanya, İtalya, İran,  Suudi Arabistan, Kuveyt, BAE, ve Ürdün’ün  katil Esedle birlikte sevineceği tek şey Müslüman Kardeşler safında belirginleşen manipülatif olmayan İslam’ın yükselişinin engellenmesi idi. Bu sevinecekler grubuna Türkiye’den CHP, MHP, BDP, İP (İşçi Partisi) ve şaşırtıcı bir şekilde diğer muhalif gruplarla birlikte Fethullah Gülen’in kanaat önderliği yaptığı grup dahil edilecekti.

AB Yüksel Temsilcisi Ashton, Alman  Dış işleri Bakanı Westerwelle sırayla Kahire’ye koşarken ve  sırayla kovulurken işler ABD ve Avrupa Birliği için çok daha kötüye gidiyordu. Müslüman Kardeşler uzlaşı arayışlarına karşı çıkıyor, Sisi İhvan’la uzlaşı arayışlarına girdikleri için ABD ve AB’ye kızıyordu.  Obama tarafından terk edildiğini iddia ediyordu çünkü ve Nahda ve Adeviyye Meydanları ve ülkenin bütün şehirlerindeki diğer meydanlar boşalmıyordu. Meydan boşaldığında darbe yerleşecekti, ABD ve diğer wampirler için sonrası kolaydı.

Mısırlı müslümanlar, Ramazan orucuna meydanda başlamışlar, oruçlarını meydanda tutmuşlar ve meydanda bayram yapıyorlardı. Sessiz direnişin ne kadar süreceği belli değildi. Direniş sürdükçe darbeciler hem Mısır’da, hem de dünyada daha çok deşifre oluyor ve sürekli destek kaybediyorlardı. Müslüman kardeşler, meydanlarda bekleyerek darbecileri paniğe sürüklüyorlardı. Darbeciler, paniğe kapılıp yüzlerce kişiyi öldürmüş ve binlercesini de yaralamışlardı. Buna rağmen ihvan silahlı mücadeleyi reddetmiş ve tuzağa düşmemişti.

Mısır yüz yıldır süren küresel emperyalizmin en büyük temsilcilerine karşı direndikçe, yaşlı yer küre siyaset vandallarının daha çok farkına varıyordu. Ve  Mısır’da demokrasiyi destekleyen  sadece Türkiye idi; bir de Türkiye’nin enforme ettiği Afrika Birliği.

Irak’a demokrasi getirmek için milyonlarca insanı öldüren ABD, Mısır’daki demokrasiyi askerî darbeyle yerle bir ediyordu. Önemli olan sadece ABD ve AB’nin tepelerinde çöreklenen neocon/siyonist güçlerin çıkarları ve masumalrın kanlarından aldıkları haz oranlarıydı. Tunus ve Libya’daki hareketlenmenin amacı da Mısır’daki darbeyle bu içerikten üretiliyor.

Kur’an’daki İslam korkutuyordu, wampirleri. Esenlik, barış ve güvenlik dünyasını anlatan, bir insanın öldürülmesini bütün insanlığın öldürülmesi ile eş tutan iyilik emirleriydi katilleri korkutan. Ancak onlar bu iyiliği İslamcı terör diyerek yaftalayıp  rengi her açığa çıktığında yok etmeyi başardılar. İnsanlıktan çıkmış mutant ülkeler, uzlaşmacı, kukla, yarı mutant müslüman ülkelerle çok daha iyi partner oluyor ve masumları kolaylıkla öldürebiliyorlardı.

Türkiye ve Mısır’ın bütün insanlık için direnişi sürüyor. Bu direniş hattına yakında Suriye de eklenecek. Türkiye, geçici olarak Sıfır Sorun Politikasını ceketinin iç cebine koysa da, dünyaya vereceği en büyük iyilik teklifi bu olduğu için onu yıpranmaktan alıkoymaya çalışıyor.

Bugün Irak ve İran, daha stabil bir duygu akışı yaşayarak bölgedeki dengelere bozma  basıncı uygulamıyorlar. Suriye’deki belirsizlik Lübnan’ı Türkiye için risk bölgesi haline getirdi. Körfez, Türkiye’nin derinlik skalasına soğuk. Türkiye güneyinde ve doğusunda tedirgin gömleklerle geziyor, ancak kuzeyinde ve batısında hava ılık.

Yalpalayan küresel wampirler sonlarının geldiğinin farkındalar; çok yakında kıpırdayamaz hâle gelecekler. Batı artık övünülecek bir medeniyete sahip değil; saklayamıyorlar. İyilik yükseldikçe onların ne kadar kötü olduklarını herkes görecek, bunu engelleyemeyeceklerini de biliyorlar.


Âkil Ağazâde, Sonsuz Ark, 11.08.2013





Seçkin Deniz Twitter Akışı