“Zor karşısında boyun eğmeyi
buyurur hokkabazların emrettiği sabr…”
Sabr en temel vasfıdır insanın. Sabr üstüne
kurulmuştur insanlık. Sabr üstüne kurulur insanlık. Sabr merdiveniyle yükselir
insanlık. Kişi sabr merdivenlerinden tırmanarak katılır insanlığa. Sabr kıldan
ince kılıçtan keskin bir köprüdür, yolcusu yalnızca insandır. Yalnızca insan
tanır, yalnızca insan bilir, yalnızca insan ayrımındadır sabrın.
Sabr en önce iftiraya uğrayan vasfı olmuştur insanın.
Yol kesenin iftira sağanağına ilk muhatap olan vasfıdır insanın. İlk yaralanan
sabr olmuştur insanda. Ah, nasıl da değişmiştir ağızlarında hokkabazların. Yol
kesenin tilmizleri o hokkabazlar nasıl da ters-yüz etmiştir sabrı. Nasıl da
katrana bulamışlardır. Nasıl da kanmıştır insan bu oyuna. Bu ters-yüz oluşa
nasıl da kuşku duymadan sarılmıştır insan ve insanlık.
Hokkabazların öğrettiği, pazarladığı sabr kokuşmanın
sürdürücüsüdür. Hokkabazların tanımladığı tanımlayıp uygulamaya soktuğu sabr
var olanın içselleştirilmesinde öncüdür. Hokkabazların dillerine doladıkları
dolayıp ulu orta saçtıkları sabr, var olanın değiştirilemez olduğu bir yazgı
olduğu düşüncesini eker büyütür yüreğinde insanın.
İnsan yolundan sapsın içindir bütün bunlar. Bütün
bunlar insan ahdini unutsun içindir. Bütün bunlar insan yolunu bulmasın içindir
.
Yol kesen ve tilmizleri hokkabazların işi ne de
kolaydır. Ne de çabuk düşürürler tuzaklarına insanı, çün insan tembelliğe
teşnedir. Tembelliğe en elverişli varlık insandır. Tembelliğe sevdalı tek canlı
insandır.
Hokkabazlar bilir tembelliğe düşen insanın her bir
şeyde kendilerine en iyi yardımcı olacaklarını. Bu bilişle coşmuşlardır
hokkabazlar. Bu yüzden hiç vakit kaybetmeksizin sabrı dönüştürmek için
koyulmuşlardır yola. Çün ters-yüz ettikleri sabr en kestirme yoldur tembelliğe.
Zor karşısında boyun eğmeyi buyurur hokkabazların
emrettiği sabr. Hokkabazların emrettiği sabr az bir gayretle şıpıniş çözülecek
bir sorunu, az bir gayretle şıpıniş aşılacak bir engeli aşılmaz olarak
algılatır insana.
Öylece durmasını salık verir insana. Öylece
durmasını sağlar insanlığın. Öylece duruverir insanda. Boyun eğişini yazgı diye
adlandırır. Boyun eğdiklerine yazgı diye bakar. Yaşamayı seçer başkaldırmanın
yaratana isyan olduğu yanlışıyla. Bu yanlışı sabrla yüceltir. Sabrla kutsar. Ayrımında
değildir yok kesen ve tilmizleri hokkabazların katrana buladıkları sabr
bildikleri o sabr değildir. En küçücük bir iz bile taşımamaktadır bildikleri
sabrdan.
Ey insanlık! Ey insan, senin vasfın olan sabr
direnme tahammül etme karşı koyma gücüdür. Bütün peygamberlerin kirlenmemiş
rehberlerin varisi olan ve izlerini takip eden kimselerin tavsiyesi, vasiyeti
olan sabr boyun eğmeyi değil direnmeyi öğretir. Yılgınlığı değil tahammül
etmeyi öğretir. Onaylamayı değil karşı koymayı öğretir.
Ey insan, işte bu sabrdır seni sen eden vasıf. Eğer yazgı denecekse bu sabra yazgı
denmelidir. Kişi bunu yazgı bilmelidir. Geri dönüş olmadığını durmak olmadığını
yazgı bilmelidir. Sabr oluşun
sürekliliğini sağlayandır. Elden ele, soydan soya korunan bir cevherdir. Çaba
ve oluşun yaktığı bir ateştir. Sabr zafer için umut eken ve ekilen umudu
büyütendir. Büyütüp diri tutandır.
Sabr eylemlerin diri tutulmasını sağlayandır.
Eylemler sabrla hayatiyet kazanır. İnsan ve insanlık ülkülerini ayakta tutan ve
onları gerçekleştiren sabrdır.
Sabr bedendeki baş gibi inanç bedeninin başıdır.
Başsız beden ne ise sabrsız inanç ta odur. Sabrsız inancın yaşamasına bir yol
yoktur. Yaşamını sürdürmesine bir yol yoktur sabrsız bir inancın. Kurur ağaçtan
düşmüş bir yaprak gibi. Susuz kalmış bir bitki gibi kuruyup kalır sabrsız
inanç. Kuruyup kalır inançsız bir insan da. İnsanı diri tutan inançtır. İnancı
diri tutan sabrdır.
Ey insan, kuşan sana gerçek rehberlerin sunduğu
sabrı. Ve korumasını öğren o sabrı. Bil ki; hem içinde hem dışında sana vasiyet
edilen sabrın yol kesenleri vardır. Soluğunu kesmeye çalışanlar vardır. İçinde
uyuyan o sabrın düşmanları şunlardır; tembellik, bencillik, zevkperestlik,
hırs, tamah, korku, alçaklık, şehvet düşkünlüğü. Bunlar uyuyan birer
canavardır. Senin içinde uyuyan canavarlardır. Sinsi birer ağaç kurdu
gibidirler. Uyandıklarında, uyanıklığa bir yol bulduklarında kemireceklerdir
sana miras bırakılan sabrı. Seni sen yapan sabrı.
Dışında da düşmanları vardır seni sen yapan sabrın.
En başta geleni yol kesen o ifrit ve onun sana benzer hokkabaz tilmizleri.
Zaten her bir tuzak onların eseridir. Her bir düşman onların yapıtıdır. Dünyevi
albeniler ekip biçer onlar. İfritsel çabaları pek verimlidir. Albenilerin
yetmediği yerde zorlamalar girer işin içine. Yüklendiğinle alay edilir,
yüklendiğin gözünde büyütülür. Böylece seni sen yapan sabrın önü kesilmeye
yeltenilir.
Ey insanlık! Ey insan, seni sen yapan mirasına gözün
gibi bakmalısın. Bu bakış yazgın olsun senin.
Cemal Çalık, 13.08.2013, Konuk Yazarlar, Sonsuz Ark