“Katiller
ölmez, size göre.”
Söylenecek bir şey yok. Patlama gününü belirtemiyorum, dün mü, bugün mü diye, ama haber bugüne ait. Irak’ta 10 ayrı yerde patlayan bombalarla 70 civarında kişi ölmüş yine. Bağdat’ta Şii bölgesindeymiş. Bir başka gün de Sünni bölgesinde patlamıştı; yarın kaç bomba, nerede patlayacak belli değil.
Cami,
çarşı, cenaze, taziye, düğün fark etmiyor, hayat sürüyor; bombalar patlıyor,
insanlar ölüyor. Başbakanı, Cumhurbaşkanı, hükümeti, askeri, polisi olan, ama kendisi
ortada olmayan bir devlet var Irak’ta. Belki de var bu devlet denen şey;
bombaları tedhiş amacıyla patlatan da o devlet. Öyle değilse hergün onlarca patlama nasıl mümkün olabilir?
Devlet eliyle yürütülen tasarımlı, donanımlı, sistematik katliam var Irak’ta. Elimde hiçbir kanıt yok soran varsa. Hani bizdeki gibi bayrak, balyoz, ergenekon gibi cesametle ortada duran vakâlar gibi belgesel hazırlayacak değilim; her gün onlarca patlama ve yüzlerce, binlerce ölüden başka kanıt arayan varsa, başka bir şey değil sadece yalancıdır ve alçaktır.
Irak’ta
devlet vatandaşlarını öldürüyor. Bunun başka açıklaması yok. Suriye’de, Mısır’da
olduğu gibi. Ama kimse duymuyor, görmüyor, konuşmuyor.
Potansiyel
suçlu belli El Kaide. Amerika her kedi takla attığında El Kaide’ye işaret
ediyor ya. Talabani adlı büyük kedi,
Maliki adlı sansarla beraber, yumuşak göğsünü açık tutup, sırtını sıcak yünlü
yastıklara dayayarak Irak’ı Amerikalı, İranlı, İngiliz, Fransız, Alman, Rus, İsrailli,
mağaralı her yaratığa insanlarıyla, kanlarıyla, petrol varillerine bağlayarak satıyor.
Haberleri izleyen sıradan bir insan olmak müslüman topraklarda artık çok zor. Suriye yanıbaşımızda, Lübnan az ötede, Mısır biraz daha aşağıda hepsi kan gölü gibi. Doğumuzda, güneydoğumuzda PKK, sıkarım ha deyip duruyor, tepesinde F-16’lar uçarken. Sıkın, öldürün; ne olur ki? 35 yıl öldürmediniz mi? İşte sizin gibi Allah’tan habersiz Esed, Maliki, Sisi, Hamaney, Obama, Putin, Merkel, Hollande, Netanyahu her gün yüzlerce insanı öldürüyorlar, bir şey oluyor mu? Ne farkınız var?
Öldürmekte
özgürsünüz, çünkü hepiniz katilsiniz. Birbirinizi gözlüyor ve en kolay, en risksiz
katliamları anlaşarak yapıyorsunuz. Katiller ölmez, size göre.
Bosnalı
müslümanları katledenler hâla yaşıyorlar, birer birer serbest kalıyorlar
nasılsa. Bush, Blair emekli oldu katillikten. Katil Esed İran’da, katil Sisi
ise sarayında. Hepsi yemeklerini yiyorlar, çocuklarını seviyorlar. Saddam’ı,
Kaddafi’yi kullanıp çöpe attığınız gibi Mübarek’i atamadınız. Uşaklarınızı
korkutmamak için çok çaba sarf ettiğinizi biliyoruz.
Şam’da 1300
çocuk, kadın, erkek sarin gazıyla ölmüş, kopardığınız yaygara tuhaf. Yüzbinden
fazla insanın öldürülmesine aracılık eden mermiler, bombalar kimyasal
bileşikler değil miydi?
Aranızda
anlaştığınız gibi, illa kimyasal özü yüksek, zehirli gazlar mı sizi harekete
geçirecek? Müslüman ölülerin kartviziti mi var, mezartaşlarına asılacak nasıl,
neyle öldü, kim öldürdü diye?
Perşembeydi,
cumaydı, derken ayın adı değişti. 4 Eylül diyorsunuz. Esed sarin gazıyla 1300
kişi öldürdü diye bütün savaş gemilerinizi Doğu Akdeniz’e yığdınız, senaryolar
yazıp duruyorsunuz. Rahat olun, insanlar ölüyorlar; biraz daha uzatın
romanınızı. Hazırız demenizin anlamı
yok; saldırıyoruz, yok saldırmıyoruz, keçilerin sağlığına dikkat ediyoruz,
diyorsunuz.
Burma/Mynanmar/Arakan’da
da öldürüyorsunuz müslümanları. Öldürün sakıncası yok; elimiz mahkûm. Bir Allah
var, dua edeceğimiz.
Elbet bu
günler de geçecek. Çocuklarınızı sevemeyeceğiniz günlerde gelecek kanlı ellerinizle.
Çocuklar büyüyecekler, sizin katil olduğunuzu görerek büyüyecekler. Siz asıl o
zaman korkun. Kaçacak fare deliği aradığınız zaman, merhamet dileneceksiniz.
Ama
şimdi serbestsiniz; öldürün müslümanları. Birbirlerine öldürtün.
Nasılsa çocuklar hariç herkes katil.
Arif
Şahin, 29.08.2013, Sonsuz Ark, Şaşkınların Tarihi 10