4 Eylül 2013 Çarşamba

SA391/KY1-CÇ48: Sadakat; Dokuzuncu Olarak Çalınan Sözcüğüm

Sadakat, her bir şeyi kendisi olmaya bir çağrıdır.”


Sadakat, kişinin kendisinde kalmasıdır. Kişinin kendisinde olmasıdır. Kişinin kendisinin sahibi olmasıdır. Kiralık bir mülk olmamasıdır. Kiralık herhangi bir nesne olmadığını bilmesidir. Bir nesne olmadığını bilmesidir.

Sadık değilsen, sadakat uğramamış ise benliğine, yurt edinmemiş ise benliğini kiralık her hangi bir şeyden farksız değilsin demektir. Bir ot parçası kadar bir değerin yok demektir. Bir taş kadar bir değerin yok demektir.

Sadakat, kendisi olarak var olmasıdır kişinin. Kendisi olarak soluk almasıdır. Kişinin kendisini kendisi olarak yaşatandır sadakat. Sadakat kişinin kendisine olan iyiliğidir. Sadık kişi bilir iyiliğin yüzünün batıya ya da doğuya çevrili olması olmadığını. İyiliğin kendisi olması olduğunu bilir sadık kişi, sadakati bilen kişi.

Sadakat kişinin kendisini kendisi olarak yaşatan, kendisi olmayanların da kendisi olarak yaşatılmalarını sağlayan, kendisi olarak yaşamanın, kendisi olmanın olmazsa olmaz olduğunu duyurandır.

Sadakat, her bir şeyi kendisi olmaya bir çağrıdır. Kendisi olmak oluşu hakkıyla yerine getirmektir. Emanete sırtını dönmemektir. Daha bir sağlam yüklenmektir emaneti. Sadakatten sapmış ise, sadık değilse kişi taşıyacağına dair söz verdiği, taşımaya yeltendiğinde meleklerin bile secde etmesine neden olduğu emaneti ayaklar altına almış demektir. Sırt dönmüş demektir emanete.

Sırtını emanete dönmek demektir uzak ise sadakatten. Sırtını emanete dönen artık secde olunan bir varlık olmaktan çıkmıştır. Varlığının gerekçesini yitirmiştir emaneti ayaklar altına alan. Günü, günleri yaşayan değil salt bir  tüketendir her hangi bir şey olarak. Sadakatten uzak olan, sadık olmayı dışlayan şey olmayı seçmiştir. Hor görülesi bir şeyden öte değildir sadakatsiz olmak. Zelil olmaktan öte bir anlamı olmayandır artık sadık olmayan.

Sadakat, kişinin kendisinin kendisine mirasıdır. Kendisinin kendisine bırakacağı mirastır. “Kün” buyruğuyla elde ettiği kazanımların yekûnunu içerendir. Hoyratça saçıp savuracağı bir meta değildir sadakat. En nadide değerdir. En nadide nesneleri havi bir hazinedir sadakat.

Âdemin kıvancıdır sadakat. Âdem olarak var olmanın sevincidir. Yeryüzüne sevinç ekmedir. Yeryüzüne sevinci hakim kılmadır. Sevinci sevinçleri yaşatandır sadakat.  Sevince sevinçlere her bir şeyi ortak kılmaktır.

Sadakat, nefes alanı kutsamaktır. Nefes almayı kutsamaktır. Varlığa var oluşa saygı duymaktır. Kendine saygı duymaktır en başta. Kendine saygı duymayan başka bir şeye saygı duymaz elbet. Başkası ona saygı duymaz elbet. İnsan saygı duyan saygı duyulandır oysa.

Saygı duymayı saygı duyulmayı sağlayan da sadakattir. Sadık olmayan kişi baştan yitirmiştir saygı duyulmayı, saygı duymayı. Sadık olmayanların egemenliğidir ki kirletmektedir içinde yaşadığımız evreni. Çün sadık olmayan saygıdan habersizdir. Saygıdan habersiz olan elbet kesecektir bindiği dalı. Düşünmeyecektir hem dalını kestiğinin yaşamına kastettiğini hem kendinin yaşamına kastettiğini.

Sadık olmayan kişi hem kendi yaşamına hem kendisi olmayanın yaşamına saygı duymayı akletmeyecektir. Akledemeyecektir. Güvensizliği seçecektir. Ne kötü bir seçimdir o!

Sadakat, güven vermektir. Güven duymaktır. Güveni hâkim kılmaktır yaşamında, yaşamlarda. Güvenle güne çıkmaktır, güvenle soluk almaktır, her bir şeye güven taşıyandır. Her bir şeyi güvenle taşıyandır. Her bir şeye güven aşılayandır. Her bir şeyi güvenle süsleyendir.

Sadakat itimat telkin etmektir var olana, var olacak olana.

Sadık olmayan kişi, sadakati yüklenmeyen kişi hep bir kuşku ekendir. Kuşkuya, kuşkulara yol verendir yaşamında. Kuşkuyu kuşkuları egemen kılmaktır yaşamda.

Sadık olmayan kişi, sadakati bilmeyen kişi kuşkular içinde kıvranandır. Sadakati dışlayan kişi kuşkular içinde kıvranmayı seçmiştir. Ne kötü bir seçimdir o!


Cemal Çalık, 04.09.2013, Konuk Yazarlar, Sonsuz Ark





Seçkin Deniz Twitter Akışı