“Sadakat, her bir şeyi kendisi
olmaya bir çağrıdır.”
Sadakat, kişinin kendisinde kalmasıdır. Kişinin
kendisinde olmasıdır. Kişinin kendisinin sahibi olmasıdır. Kiralık bir mülk
olmamasıdır. Kiralık herhangi bir nesne olmadığını bilmesidir. Bir nesne
olmadığını bilmesidir.
Sadık değilsen, sadakat uğramamış ise benliğine,
yurt edinmemiş ise benliğini kiralık her hangi bir şeyden farksız değilsin
demektir. Bir ot parçası kadar bir değerin yok demektir. Bir taş kadar bir
değerin yok demektir.
Sadakat, kendisi olarak var olmasıdır kişinin.
Kendisi olarak soluk almasıdır. Kişinin kendisini kendisi olarak yaşatandır
sadakat. Sadakat kişinin kendisine olan iyiliğidir. Sadık kişi bilir iyiliğin
yüzünün batıya ya da doğuya çevrili olması olmadığını. İyiliğin kendisi olması
olduğunu bilir sadık kişi, sadakati bilen kişi.
Sadakat kişinin kendisini kendisi olarak yaşatan,
kendisi olmayanların da kendisi olarak yaşatılmalarını sağlayan, kendisi olarak
yaşamanın, kendisi olmanın olmazsa olmaz olduğunu duyurandır.
Sadakat, her bir şeyi kendisi olmaya bir çağrıdır.
Kendisi olmak oluşu hakkıyla yerine getirmektir. Emanete sırtını dönmemektir.
Daha bir sağlam yüklenmektir emaneti. Sadakatten sapmış ise, sadık değilse kişi
taşıyacağına dair söz verdiği, taşımaya yeltendiğinde meleklerin bile secde
etmesine neden olduğu emaneti ayaklar altına almış demektir. Sırt dönmüş
demektir emanete.
Sırtını emanete dönmek demektir uzak ise sadakatten.
Sırtını emanete dönen artık secde olunan bir varlık olmaktan çıkmıştır.
Varlığının gerekçesini yitirmiştir emaneti ayaklar altına alan. Günü, günleri
yaşayan değil salt bir tüketendir her
hangi bir şey olarak. Sadakatten uzak olan, sadık olmayı dışlayan şey olmayı
seçmiştir. Hor görülesi bir şeyden öte değildir sadakatsiz olmak. Zelil
olmaktan öte bir anlamı olmayandır artık sadık olmayan.
Sadakat, kişinin kendisinin kendisine mirasıdır.
Kendisinin kendisine bırakacağı mirastır. “Kün” buyruğuyla elde ettiği
kazanımların yekûnunu içerendir. Hoyratça saçıp savuracağı bir meta değildir
sadakat. En nadide değerdir. En nadide nesneleri havi bir hazinedir sadakat.
Âdemin kıvancıdır sadakat. Âdem olarak var olmanın
sevincidir. Yeryüzüne sevinç ekmedir. Yeryüzüne sevinci hakim kılmadır. Sevinci
sevinçleri yaşatandır sadakat. Sevince
sevinçlere her bir şeyi ortak kılmaktır.
Sadakat, nefes alanı kutsamaktır. Nefes almayı
kutsamaktır. Varlığa var oluşa saygı duymaktır. Kendine saygı duymaktır en
başta. Kendine saygı duymayan başka bir şeye saygı duymaz elbet. Başkası ona
saygı duymaz elbet. İnsan saygı duyan saygı duyulandır oysa.
Saygı duymayı saygı duyulmayı sağlayan da
sadakattir. Sadık olmayan kişi baştan yitirmiştir saygı duyulmayı, saygı
duymayı. Sadık olmayanların egemenliğidir ki kirletmektedir içinde yaşadığımız
evreni. Çün sadık olmayan saygıdan habersizdir. Saygıdan habersiz olan elbet
kesecektir bindiği dalı. Düşünmeyecektir hem dalını kestiğinin yaşamına
kastettiğini hem kendinin yaşamına kastettiğini.
Sadık olmayan kişi hem kendi yaşamına hem kendisi
olmayanın yaşamına saygı duymayı akletmeyecektir. Akledemeyecektir.
Güvensizliği seçecektir. Ne kötü bir seçimdir o!
Sadakat, güven vermektir. Güven duymaktır. Güveni
hâkim kılmaktır yaşamında, yaşamlarda. Güvenle güne çıkmaktır, güvenle soluk
almaktır, her bir şeye güven taşıyandır. Her bir şeyi güvenle taşıyandır. Her
bir şeye güven aşılayandır. Her bir şeyi güvenle süsleyendir.
Sadakat itimat telkin etmektir var olana, var olacak
olana.
Sadık olmayan kişi, sadakati yüklenmeyen kişi hep
bir kuşku ekendir. Kuşkuya, kuşkulara yol verendir yaşamında. Kuşkuyu kuşkuları
egemen kılmaktır yaşamda.
Sadık olmayan kişi, sadakati bilmeyen kişi kuşkular
içinde kıvranandır. Sadakati dışlayan kişi kuşkular içinde kıvranmayı
seçmiştir. Ne kötü bir seçimdir o!
Cemal Çalık, 04.09.2013, Konuk
Yazarlar, Sonsuz Ark