"Türkiye’nin yaşadığı şizofreniden uzak kalma hakkımı koruyacağım."
"Eğlenin, keyfini çıkarın. Böyle günleri bir daha ne zaman yaşayacağız!"
2004 Olimpiyat Stadyumu Anonsu,Yunanistan
Evin
dışında sağa sola volta atarak yürüyen ve üst üste sigara içip ağzının tadını
bozan, kendisini erkek çocuğa hazırlamış, ona göre kıyafetler almış ve köy
meydanında büyük bir kutlama programı hazırlamış olarak ebeden gelecek haberi
bekleyen anadolu köylüsü baba gibiydi insanlar. Buenos Aires’teki
Olimpiyat2020 oy/karar salonundan
gelecek habere göre tırnaklarını kemiren insanları görünce, kusuruma
bakmazsanız aklıma gelen bu oldu.
İstanbul,
Madrid ve Tokyo, 2020 Olimpiyat/Yaz Oyunlarını almak üzere yarışıyorlardı ve
kulislerde inanılması güç lobi faaliyetleri vardı. Dünya’nın kurtuluşu için NATO’nun
karar günü ya da BMGK’da alınan Suriye’deki ve Mısır’daki vahşete dur diyen
kararın kabul günü gibiydi.
Hümanizma
kategorisinden piyasaya sürülen süslü püslü sözlükleri ve bu sözlüklerin bütün
sözcüklerini çöpe attığım zamandan beri böylesine yadırgamamıştım insanları.
Japonlar aldılar 2020’yi. Mısır’a ve Suriye’ye yönelik hiçbir tepkileri olmayan
bu zavallı insanların evrenin sonundaki mutluluk denizi ile karşılaşmış gibi
sevinmeleri, aklıma sıklıkla intihar veya istifa eden Japon Başbakanlarını
getirdi.
''Yarını
keşfet'' sloganıyla yola çıkan Tokyo, sürekli gelişen dünyada küresel keşfi ve
durmak bilmeyen yenilenmeyi bir araya getirmeyi taahhüt ediyormuş.
Başbakan
Abe seçildiğinde bile bu kadar sevinmediğini söylemiş. Sen çocuk sayısına
baksana Abe, soyunuz tükeniyor; insanlarınızın yüzüne baksana, hepsi mutsuz. Olimpiyatlarda
yarışacak sporcular olacak sadece ve sen milyarlarca dolar para harcayacaksın
batmış ekonominle. Büyük ihtimalle de 2020 seni iyice dibe batıracak. Reklama ihtiyacın
yok, sporda da yüksek bir kategoride değilsin. Bu kadar sevinmen senin de köylü genlerinin
gelişmiş olduğunu gösteriyor. Akıllı olsaydın, çekilirdin bu yarıştan.
Dünyada hergün yüzlerce insan öldürülüyor ve bunların
büyük çoğunluğu müslüman. Olimpiyatlar, güya ülkeler arasında
sporla bir bağ kurmak ve barışa hizmet etmek için düzenleniyor. 1896’da antik
çağdan çağrılarak güncellenen ve her dört yılda düzenlenen bu olimpiyatların ne
işe yaradığını ben hep sorguladım. 127 yılda olimpiyatlar savaşa engel olacak
hiçbir barışa yol vermemişler. Sadece savaş olduğu zaman ertelenmişler; savaş
arası barış gibi bir şeyler yaşanmış. Olimpiyatların getirdiği barış, savaşları
hiç erteletmemiş, aksine kendisi ertelenmiş.
Bu kadar
çok yalancının dünyayı yönettiği bir devir oldu mu, bilmiyorum. Ama bu gün istisnasız hepsi yalancı. Olimpiyat
Oyunları da gelişmemiş bizim gibi ülkeler için ideolojik hedeften ziyade
kendini kanıtlama yarışında bir araç. Kime karşı kanıtlayacaksın kendini?
Bütünüyle katiller tarafından yönetilen devletlere karşı. Sen ha bire aday olup duruyorsun
ve onlar da ha bire senle, umutlarınla dalga geçip seni eliyorlar.
Keşke ideolojik
olsaydı bu yarışta amaç. Bir sürü mitolojik kuruntu var. Bazılarına göre Olimpiyat oyunları, Olimpiya
kralı ve Peloponnisos'a adını veren kahraman olan Pelops'a kurbanların sunulduğu
süre boyunca doğmuştur. Hrıstiyan Yunan düşünürü Titus Flavius Clemens'e göre
ise bu oyunlar Pelops'un ruhuna sunulan armağanlardan başka bir şey değildir.
Beğenene
göre mitolojik kahraman Herakles'in Olimpiya'da bu tip bir oyuna katılarak
kazanmasının sonucunda bu oyunların her dört yılda bir geleneksel olarak
yinelenmesi istediği hikayesini anlatabiliriz.. Olmazsa 'oyunların Zeus tarafından Titan
Kronos'a karşı aldığı yenilgi sonrasında konulduğunu’ söyleyenlerden
bahsederiz.
Başka bir
dil ‘Elis Kralı İfitos'un İ.Ö. 9. yüzyılda halkını büyük bir savaşın içine
düşmekten kurtarması için Pythia'ya giderek ona danıştığını, kâhinin ise ona
tanrılar onuruna oyunlar düzenleyerek tanrıların memnuniyetini kazanmasını
önerdiğini, bunun sonucunda İfitos’un bu oyunları düzenlemeye başladığını ve
Spartalı düşmalarının bu oyunlar süresince onlara saldırmayı durdurduğunu’ anlatır.
Ne olursa
olsun oyunlar tanrıların yaşıyor olduğuna inanılan Olimpos Dağı'nda düzenlenir
ve adını da bu dağda düzenlenmesinden ötürü alır. Sonuçta olimpiyat oyunlarının Antik
Yunanistan'da Eleusis Gizemleri'nin yanında düzenlenen en büyük iki dinsel
törenden biri olduğu kesin; bunda hiçbir kuşku yok.
İdeolojik
baksaydık bu paganist ayinin yakınından uzağından geçmememiz gerekirdi. Biz
müslümandık ve hiçbir eylemimiz Olimpos Dağı’nın tanrılarına ibadet olarak
ortaya çıkamazdı. Hani IOC üyelerinin korktuğu gibi ‘İslamî dinselliği artan
bir yönetime sahip değilizin en büyük ispatı da İstanbul2020 olarak aday olmamızdır’ desek bilimsel bir çıkarım yapmış
oluruz. Aday olmuşuz putperest bir ayini memleketimizde kutlamaya, bizden daha
ne bekliyorsunuz?
Dünyanın
bütün ezilmişlerinin hakkını korumak üzere sesimizin gür çıktığı bu dönemde,
gidip putperest ayinlere aday oluyoruz ve bunun için bütün enerjimizi, heyecanlarımızı,
paramızı harcamaktan çekinmiyor ve inançlarımızı
çatı aralığındaki eski sandığa gömüyoruz. Kapıldığımız biz de yapabiliriz
kompleksini artık bir kenara koymamız gerekmiyor mu?
17
milyar dolar; olimpiyatlar için yapılacak olan en az yatırım miktarı. Görkemli
2004 Olimpiyat Oyunlarının ev sahibi
Yunanistan'ın krize sürüklenmesinde nasıl etkili olduğuna bakan oldu mu? Olimpiyatlar
dünyayı bir araya getirirken, 16 milyar dolar harcayan Yunanistan ekonomisi dağıldı. İstanbul’un 2020 Olimpiyat oyunlarına aday olmasıyla ilgili çekinceleri olanlar
da vardı. Roma, İstanbul, Doha, Bakü, Madrid ve Tokyo şehirleri 2020 Yaz Olimpiyat
Oyunları’na ev sahipliği yapmak üzere aday olmuşlardı.
İtalya
Olimpiyat Komitesince istenen bütçeyi fazla bulan İtalya Başbakanı Mario Monti,
ülkenin içinde bulunduğu borç krizini göz önünde bulundurarak, bu şartlar
altında Olimpiyatlara ev sahipliği yapmanın “sorumsuzluk” olacağını ifade etmiş
ve Roma’nın 2020 Yaz Olimpiyat Oyunları adaylığından çekildiğini açıklamıştı.
1993’ten
itibaren 5 kez aday olan İstanbul hep kaybetti. Kaybetmesinin tek nedeni yok;
yüzlerce neden sayabiliriz, ama en büyük neden kendisini ve inançlarını inkâr
ederek olimpiyat oyunlarına aday olan bir müslüman şehir olmasıdır İstanbul’a
kaybettiren.
Oyunlar süresince seks rezaletlerinden, alkolizm felaketlerine
kadar her türlü ahlaksızlığa sırf reklam ve para kazancı için katlanmak bir
müslüman ülkeye asla yakışmaz. Bunu dillendirecek olanların sayısını baskılar
azaltabilir, ama yok edemez. Hakikat budur çünkü.
Somali’yi
birkaç yüz milyon dolarla hayata döndüren Türkiye’den, diğer aç ve yoksul Afrika
ülkeleri, “Somali’ye ne yaptıysanız aynısını bize de yapın!” diyerek yardım
isterlerken, en az 17 milyar doları, ekonomik karşılığının ne olacağı
bilinmeyen bir maceraya harcamak bize yakışmazdı. Bence Allah buna izin vermedi.
Henüz yoksullarına, asgari ücretlilere, düşük emekli maaşlılarına yaşayabilirlik
strandardı kadar gelir sağlayamayan bir ülke, her an çökecekmiş gibi duran
ekonomisi ile belirsizliğe gömülmekten kurtuldu.
Kaç kişi ‘Elhamdülillah’ dedi sonuca bilen var mı?
İstanbul
Büyükşehir Belediye Başkanı, oylama için yola çıkarken herkesten dua istedi.
Putperest bir ayin için Allah’tan dua istemek, nasıl bir sorgulamayı
gerektirirse, ben de öyle sorguluyorum.
Gezi
Parkı zihniyeti de İstanbul’un olimpiyat oyunlarını almasını istemiyormuş. Beni
ilgilendirmiyor; Erdoğan ve Ak Parti düşmanlığı onları nefes almaya bile karşı
olmaya götürebilir. Ama hiçbir yaratık, benim Olimpiyat oyunlarındaki ideolojik
ve dinî aşağılanmaya karşı duruşuma söz söyleyemez.
Gezi Parkı
terörüne holding olarak destek verenlerin Buenos Aires’e giderek ilk tur
heyecanını yaşamaları ve anlatmaları bu sapmayı netleştirebilir; bana “Geziciler
olimpiyat oyunlarını istemiyor!” derken, “Hangi geziciler?” soruma da cevap
vermeniz gerekir. Gezicilerin kültürüne adaysınız siz, sizi reddetmeleri
onların çelişkisi…
Türkiye’nin
güneyinde yaşayan insanlar, Suriye’deki vahşeti ve büyüyerek gelen savaş
dehşetini yaşarken, olimpiyat oyunları gibi absürd, insanlık dışı bir
seronomiyi düzenleme hakkını kazanmış olmayı kutlamaya hazırlanmak bana iğrenç
bir şey gibi gelmeye devam ediyor.
Türkiye’nin
yaşadığı şizofreniden uzak kalma hakkımı koruyacağım.
Siz ne
yaparsanız yapın, ama benim gibi düşünen insanlar için sakın, “Allah ıslah etsin!”
gibi saçma, şizofrenik bir tepki vermeyin. Allah sizi ıslah etsin; saçma sapan putperest ayinleri yapabilmek için
Allah’a dua etmekten de utanmayı aklınızdan geçirin. Pişman olun ve tevbe edin. Çocuk kız doğdu diye de Allah'a isyan etmeyin.
Arif Şahin, 08.09.2013, Sonsuz Ark, Şaşkınların Tarihi 13
Okumaktan hoşlananlar için Pekin2008'den Notlar:
Amerikan Bayan Milli Futbol Takımı'nın altın madalyalı kalecisi Hope Solo, ESPN'e verdiği röportajda olimpiyatlar sırasında aslında neler yaşandığını 'tüm çıplaklığıyla' anlattı. Hope, canlı yayında "Çok fazla seks yapılıyor" itirafında bulundu. "Hayatta bir defa yaşayabileceğiniz bir deneyimdi. İnsanların açık alanda seks yaptıklarını gördüm. Çimlerin üzerinde, binaların arasında"
Yüzücü Ryan Lochte: "Hey, bazen ne yapmanız gerekiyorsa onu yaparsınız" dedi. Solo'ya göre olimpiyatlarda insanlarla tanışmak çok kolay. Amerikalı futbolcu da olimpiyatlarda yaşadıklarını anlattı: "Barda biriyle iletişim kurmanız zor bir şey değil. Çünkü ortak noktalarınız var. Muhabbet 'Hangi sporu yapıyorsun' sorusuyla başlıyor ve aniden yatakta bitiyor."