“Yaşanılası şeydir ferâgat, söylenilesi
değil. Dile düşen değil; eylemle vücut bulandır.”
Erdemli bir toplumu oluşturan bireylerin en önde
gelen bir değeridir ferâgat. Teslimiyetin biricik zirvesidir. Ferâgat sahibi,
bilmez bencilliği. Bencillik ilişmemiştir yakasına. Kendisi için yaşayan
değildir. Var olduğu için soluk almadığını bilendir.
Var olduğu için soluk alınmaması gerektiğini
bilendir ferâgat sahibi. İdealleri için soluk alır. İdealleri içindir attığı
her bir adım. Güne, günlere idealleri için açar gözlerini. Yürüyüşü idealleri
içindir. Kalbi idealleri için çarpar.
Ferâgat sahibi, omuzuna yüklenen emanetin bilinciyle
oluşmuş idealler olduğunu bilir ideallerinin. Tek tasası, tek derdi, tek
kaygısı, tek özlemi, tek övüncü, tek sevinci erdemli toplumun yaşaması ve
yaşatılması üzerinedir.
Ferâgat mirasıdır İbrahim’in. Sınamaya, sınanmaya
her şeyi ile hazır olduğunun bir göstergesidir. Bir zor karşısında geri durmak
değildir. Sergilenen bu tavır ferâgat değildir. Böylesi bir tavır ferâgatten
hiç nasibi olmamış demektir. Zorun karşısında durmayış, korkakça sergilenen bir
kaçıştır. Bir geri çekiliştir bu tavır.
Zora boyun eğmek değildir ferâgat. Kaçışta bir boyun
eğmedir. Geri dönmeyi umsa da boyun eğmiştir. Yüksünmemiştir boyun eğmekten. Ferâgat
uz görüşlü kişinin bir karakteridir. Uz görüşlü olanın olmazsa olmazıdır.
Uz görüşlü olanın tavrıdır ferâgat. Uz görüşlü
kişinin mevzi terk edişi bir terk ediş değil savaşımın kendi lehine
dönüşeceğini fark ediştir. Korkaklığın bir meyvesi değildir bu terk ediş. Zorlu
zamanlarda yapılıp edilenlerin hiçbiri ferâgate ilişkin değildir. Belki biraz
biraz sezdirse de değildir.
Zorun karşısında direnenin, direnmeyi bilenin huzur
ortamında gösterdiği bir değerdir ferâgat. Kişinin kendisinin rahatlıkla elde
edeceği, elde ettiği şeyi idealleri yararına bir yol arkadaşına teslim
edebilmesidir ferâgat. Bunun bir sınama olduğunu bilir. Her dem sınandığı,
sınanacağını bilir. İbrahim’in sınanması kadar görkemli olmasa da İbrahim’i bir
tavır sergilemesi gerektiğini bilir.
Yaşamını hep bu tavır üzerine inşa eder ferâgat
sahibi.
Ferâgat, öncelikli olan İbrahimî tavrın her dem diri
olmasını sağlamaktır. İbrahimî tavrın toplumun her noktasında neşvünema bulması
için olanca gücüyle savaşmaktır. Bir an bile bu savaştan geri durmamaktır.
Ferâgat İsmail’in sevincidir. Teslimiyetin
uzanabildiği, uzanabileceği en nihai zirvedir bu sevinç. Kimse İsmail gibi
uzatmamıştır boynunu keskin ağızlı bir bıçağa dönüşen buyruğa. Kimse İsmail
denli idealleri için duyulan açlığı gösterememiştir yeryüzünde.
Bir işarettir bu bize. Olması gerekenin işaretidir,
olacak olanın işaretidir. İsmail bize eylemleriyle göstermiştir nasıl olduğunu,
nasıl olacağını, nasıl olması gerektiğini ferâgatin.
Ferâgat sözden ötede olandır. Yaşanandır. Ferâgat
yaşatandır. Yaşayan ve yaşatandır. Yaşanan ve yaşanılacak olandır. Eylemleri söze
yükleyenin anlayabileceği bir şey değildir bu. Sözü eylemlere yükleyenin
yaşayabileceği bir şeydir bu.
Yaşanılası şeydir ferâgat, söylenilesi değil. Dile
düşen değil; eylemle vücut bulandır. Eylemin dile gelişidir. Eylemle,
eylemlerle ifade edilendir ferâgat. Kuru kuruya söylenen değil. İsmail duyar
duymaz buyruğu sormamıştır, “evet yaparım” dememiştir. Hemen uzatmıştır başını.
Babasını düşünerek “Ola ki gözlerimi görürsün elin titrer. Dilersen gözlerimi
bağla!” demiştir.
Gözlerinin bağlanmasını dilemek dahi ferâgatin
zirvesidir. O zirvede olanın el edişini görenlere ne mutlu! O el edişe, o
davete koşanlara ne mutlu! O davete, o çağrıya uyma hevesi duyanlara ne mutlu!
Cemal Çalık, 10.09.2013, Konuk
Yazarlar, Sonsuz Ark