“Öylesine
pervasız hem de.”
“Yurda ihtiyacı olan muhtaç aileleri kandırıp, beyin yıkama yurtlarında ve medeniyetten uzak evlerinizde örümcek beyinlerinizle, Anadolu’nun dört bir yanından gelen gençleri Amerikan hizmetindeki hareketinize katma özgürlüğünü engellediğimiz için özür dileriz. Ama herkese kötü bir haberimiz var, biz sizin özgürlük diye tariflediğiniz şeyi anlamayacağız. Demokratik kullar olmak yerine, sizin özgürlüğünüze düşman YURTTAŞ olmak istiyoruz!”
Bu bir
bildiriymiş. Hem de anlı şanlı bir üniversitenin ‘Kolektifler’i adına kaleme
alınmış bir bildiri. İnsanlık tarihinin ender gördüğü bildirilerden. Ben
“vahşetin çağrısı” diyorum bildiri dedikleri bu itirafa. Vahşi bir ormandaki
vahşi yaratıkların ulumasını andırıyor. Öylesine pervasız hem de.
Pervasızlıkları
utanmazlıklarından. Utanmıyorlar. Utanmayı bilmiyorlar. Utanmanın ne olduğuna
ilişkin bir bilgileri yok. Apaçık ilan ediyorlar düşman olduklarını kendileri
gibi olmayana. Daha dün başka türlü savunuyorlardı kendilerini. Şimdi alenen
kendisi gibi olmayanların varlıklarına tahammül edemediklerini itiraf etmiş
oldular.
İnsanların
ırkından ötürü horlandığı öldürüldüğü toplumların algılayışından farklı bir
algılayış değil bu. İnsan olanın midesini bulandıracak bir algılayış. Benim
gibi değilsen yaşamaya hakkın yok. Yaşayacaksan da tarlalarda, bağlarda
yaşayabilirsin. Ancak benim hizmetkârım olabilirsin. Bu ses yeni bir ses te
değil. 30’lu yıllarda meclis kürsüsünde yankılanmıştı.
Demek sizin
gibi olmayanlar hep bir kandırılmış olanlar. Demek ki altı milyar küsur insan
aldatılmış. Aldanmışlık üzerindeler. Bir aldanmışlığı yaşıyorlar. Ari ırk için
çalışan Hitler gaz odalarını bulmuştu. Siz de ikna odalarını.
Ne çok
seviyorsunuz odalanmayı! İkna odaları yetmeyince –bak kandıramamışsınız, demek
kandırılmanın ötesinde bir şeyler var anlayamadığınız, anlayamayacağınız- şimdi
de fiili saldırı evresi öyle mi? Siz de kandırma yoluna gitsenize! Madem ikna
edilememişler, kandırmayı deneyin.
Muhtaç aileleri kandırıp medeniyetten uzak evlerde..
Siz kanmamışsınız demek ki. Yani muhtaç değilsiniz. Zenginsiniz. Hadi siz
yurtlar kurun ve aydınlatın. siz daha avantajlısınız çünkü medeniyet üzre
yurtlar kurarsınız. Kişiye daha cazip gelir, gibime geliyor.
Düşünsenize medeniyetten uzak bu evlerde elektrik
yoktur, ya mum ışığında ya gaz lambasında oturmak zorunda kalıyorlardır
gençler. Su taşıyorlardır. Taşıdıkları suyu tandırlarda, kuzineli sobalarda
ısıtıp öyle yıkanıyorlardır. Tuvaletleri evlerin dışındadır. Hele medeniyetin en gözde alet edevatları pc'leri,
laptoplar.. Bunlar hiç uğramamıştır semtlerine o evlerin. Nasıl uğrasın ki;
elektrik yok.
‘Medeniyetten uzak’ yargısıyla neyi anlattığınızı
anlamadığımdan bunları saydım. Belki siz başka şeyleri kastediyorsunuzdur.
Ne bileyim karma yurt. Ne bileyim alkol.. Belki uyuşturucu.
ABD’nin bazı eyaletlerinde bir takım uyuşturucular serbest. Belki bunlardır
medeniyet ölçünüz. Belki bunların olmasını istiyorsunuzdur medeniyet derken.
Peki böylesini istemeyenler? Medeniyetin ölçüsü,
ölçütü olduğunuza ilişkin hangi kanıtlarınız var?
Medeniyeti kişinin kendisi gibi olmayana tahammülü
olarak biliyorsam? Medeniyeti kendisi gibi olmayanı yaşatmak biliyorsam?
Medeniyeti kendim gibi olmayana yaşam alanı oluşturmak biliyorsam?
Kendi yaşam biçimine güvenmeyen almaşık yaşam
biçimlerinin olmasına tahammül edemez. Tıpkı sizin gibi.
Kendisi gibi olmayanı varlığına bir saldırı gibi
görmek Hitlerin tasarladığı ve hatta ucun ucun da gerçekleştirmeye kalkıştığı
medeniyet anlayışına uygundur. Ancak insanlık o uygulamadan dersini acı bir
biçimde aldı.
Fikri Muhayyer,
10.09.2013, Sonsuz Ark