15 Eylül 2013 Pazar

SA410/AŞ15: Felsefe’nin İçine Şeytan Kaçsa da

"Yaygaracı, maslahatçı, rekabetçi insan tiplerine ilahiyatçı, felsefeci, merdaneci, tekerlekçi falan demeyelim lütfen."


Simetri ne işe yarar? İnsan aynaya neden bakar? Gece ve gündüz neden vardır? Doğru ve yanlış; iyi ve kötü? Kötü bir adam, kötü bir kadın bunları neden sorsun ve düşünsün ki? Bu sorular iyi adamların sorularıdır ve iyi kadınların. Bu soruları sorunca iyi kalmaya devam ediyorlar mı, peki? Bilmem sanırım sınanmaktan kurtulmaları mümkün değil. Bana lazım olan iyilerin sordukları sorular, aradıkları cevaplardaki iyilik nedeni. Kötülerin sorularına ihtiyacım yok.

'Felsefe nedir?' sorusuna verdiğim cevap kırk beş dakika sürmüştü geçmiş bir zamanda. Cevabımı da bana o soruyu soran dört-beş gence şu soruyu sorarak tamamlamıştım: “ Evet, Felsefe nedir?” Bana soruyu sordukları anda her birine aynı soruyu yöneltmiş ve verdikleri cevaplarla ilgili boşlukları tek tek tutup onlara sormuştum. 

Hepsi de yaptıkları felsefe tanımının eksik olduğunu görünce ürktüler ve sessizleştiler. O çok özgüven taşıran halleri gitti, yerine benim vereceğim cevabı bekleyen meraklı gözlerin sürüklediği bir hâl geldi. Ben de daha da uzaması mümkün olan sohbetin sonunda onlara bana sordukları soruyu tekrar sormuştum. Cevap vermez hâle geldiklerini görünce de onları rahatlatmıştım: “Şu anda 'Felsefe nedir?' sorusuna aradığımız cevap için yaptığımız şeylerin toplamına 'Felsefe' diyoruz!”

Soru sor ve cevap ara!… Doğru cevaplar ara; verilen her bir cevabın boşluksuz olması için çabala ve cevabı bul!

Doğru soru sorabilmek için iyi insan olmak gerekir. İyi olmayan insanların bence soru sorması ve cevap araması tam anlamıyla maskaralık. Ve yaptıkları şey asla felsefe değil; felsefe sosuna bandırılmış bencillik ve tanrısallık iddiası. Hakikati aramakla ilgisi olmayan, aksine hakikati keyf ehline göre saptırma eylemlerinin toplamına felsefe deniyor eskiden beri.

Felsefe, sosyoloji ve benzeri derslerin İlahiyat fakültelerinin ders çizelgelerinden çıkarılması, bin yıllık bir safsata salatasını açığa çıkardı. Felsefe ile alakalı zerre kadar özgün değeri olmayan Türkiye, tencere tava çalar gibi daldı bu tartışmaya. Bu dersler kaldırılmalı, kaldırılmamalı; kaldırılmamalı, ama esas olan İslam Akaidi’dir, falan diyenler yazılar döşediler, bağırdılar, çağırdılar. Nihayetinde YÖK Başkanı Çetinsaya da kalktı, bu kararı gözden geçireceğiz deyiverdi.

Ta Kindî’ye kadar gidip gelenler olduğu gibi, Meşşailerden Gazzali’ye inen yolda yaygara yapanlar da vardı. Bin yıllık akıl düşmanlığını tasavvufun o mükemmel serhoş dünyasında bayraklandıranlar, birdenbire akıl taraftarı kesilip ‘İlahiyatlardan felsefe dersleri kaldırılamaz’  nutukları atmaya başladılar.

Peşinen söyleyeyim, bu tartışmaya katılanların hiçbiri felsefenin ne olduğunu bilmez ve ayrıca Kur’an’ın ne dediğinden de habersiz kişilerdir. Kafaları geleneksel aforizmalarla doludur ve kaynakları çoğunlukla el ele uzayan insansı rüyalardan beslenmektedir.

Açıkçası, Türkiye’de 'Felsefe' ve 'İlahiyat' eğitimi yapıldığını iddia edenlere yalancı gözüyle bakıyorum. Şu anki ilahiyat formunda ilahiyat eğitiminin ne olduğuna dair bir fikri olan var mıdır onu da merak ediyorum. İslam düşmanı bir zihniyetin ürettiği müfredat ve onun ürünü olan bir akademik çoğunluk.

Neredeyse İslam düşmanı olacak kadar ilahiyatçı olmak nasıl bir şeyse, alıştığımız tip böyle bir tip; haksızlık mı yapıyorum?  Felsefe eğitimi almış olan bir ilahiyatçı tipidir de bu tip aynı zamanda. İkiye ayrılmış ilahiyatçıların daha alt gruplarda kaça ayrıldığını bilen var mı?

Tasavvuf düşmanı ilahiyatçılarla tasavvuf  erbabı ilahiyatçıların kavgası bir yana; tamamen ilahiyat düşmanı olup medrese denen merdiven altı uyduruk tedrisatı esas kabul edenlerle tekkelerin, dergahların o buhurdanlı havasını kutsayan mistiklerin sesi de gür çıkıyor.

Şöyle aklı başında iyi erkekler ve iyi kadınlar yok mu acaba? Bize soru soracak ve o soruların cevaplarını merak ederek hayatını ona hasredecek insanlar lazım.

Yaygaracı,  maslahatçı,  rekabetçi insan tiplerine ilahiyatçı, felsefeci, merdaneci, tekerlekçi falan demeyelim lütfen.

Bize iyi insanlar lazım. İyi insanlar düşünürler, düşündükleri ile insanlara iyilik üretirler. Sen iyiliğin yoksa ha felsefe eğitimi verdim de İlahiyatlarda, ha vermedim de; bir şey değişmez. Birkaç tarağı kırık antik tipin, arkaik kafanın, mistik-mitolojik cengaverin saçmalıklarını ezberleterek de felsefe eğitimi vermiş olmuyorsun.

Biraz kızmış gibiyim, ne dersiniz? Haddimi aşmadım değil mi, ey, iyi insanlar?

Siz kötülerin bana nasıl bakacağınızı da biliyorum; zaten bu yazıyı da anlamayacağınıza  eminim. Küfretmeyin yeter; yazıyı anladığınızda zaten sorun kalmayacak.

Diyeceksiniz ki, ya evet; din akletmektir ve felsefe, içine şeytan kaçsa da düşünmektir.

İyi insanlar şeytandan zarar görmezler zaten. Simetri'nin, daha iyi kavramanın temel koşulu olduğunu ancak iyiler bilir.


Arif Şahin, 15.09.2013, Sonsuz Ark, Şaşkınların Tarihi 15


  

Seçkin Deniz Twitter Akışı