(Bir
şiir durur bir şiirin ruhunda)
(Bir
şiir işler gergefi, bir şiirin bitmeyen ruhunda)
(…)
Git, ona
öyle söyle
Yaprakları
dökülmüş o ağaçların altında
O kuru, o
ayaz gündüzün ortasında
Karşısına
çıktığım andan bu yana
Sabahlar
soğuk,
İçim
titremiyor, gözüm seğirmiyor…
(…)
Git, ona
parmaklarımın hızlandığını anlat
Bakışlarımın
uzağa çekildiğini hayattan
Göğü hep
tek başıma izlediğimi…
(…)
Sorarsa,
hatrıma bakıp öyle
Yalnız
yürüdüğümü eskisi gibi
Hecelediğimi
bilsin sokakları, geceleri ve sözleri
Bilsin
geçmişin ona geldiğim andan beri değişmediğini…
(…)
O mermer
taşın üstünde oturup âlemi seyrettiğimi hatırlıyor mu?
Sor ona,
dökülüp gidiyor mu düşleri dişlerinin arasından?
(…)
Soğuk
bir kış günü, ölümü anlattığı zamandı hani
Teselli etmiştim,
suçun dualarından sürüklenmediğinden dem vurarak
Gözünü
gelecekteki günahlara dikmişti ya
Günahları
tek tek ördüğü geceden, dökülüp gitmişti ya
Suçunu
bile bile kaçıp gitmişti ya…
(…)
Öyle
söyle ona…
Şiirinde
yazdığı gibi oldu her şey…
(…)
Harflerini
dizmişti eliyle
Git,
demişti; git, benden uzaklara…
(…)
Gittim,
Gözlerimin
içine baka baka çalındığı zamana sığındı o
O kadar
uzağa gittim ki uzansam dokunuverecek
Dokunsam
korkudan ölecek…
(…)
Sor ona,
şiirindeki gibi mi yaşıyor hâlâ
Şiiri mi
yaşıyor, kendisi mi?
Şiir
yazmayı da biliyormuş, besbelli
Yazdığını
okuyoruz hâlâ…
(…)
Git sor
ona
Yaşıyor mu,
o günden beri?
(…)
O gün hiç
gelmedi dünden beri…
Khorto Bâri, Sonsuz Ark,
21/09/2013