“Yeni
Türkiye, eski Türkiye’den çok fazla, taşınmayacak derecede fazla günah yüküyle
yaşamak zorunda değil.”
İnsan
kalitesinin ne dinden ne de baskın batı kültüründen beslendiği bir toplumda
ne olabilir ki? Camilerden derme çatma edinilmiş dinî bilgi, yedeğine atalardan
öğrenilmiş ritüelleri alarak ilerliyor, biraz ötede devrik bilgi katarına biraz
örgün eğitim kalıntısı, biraz da özentiyle gelen entelektüel kitap, dergi,
gazete, televizyon, internet artığı bilgi ekliyor ve böylece orta kast insan
tipi çıkıyor ortaya. Türkiye’miz uzunca süredir böyle. Türkiye’mizin ürettiği
kurumlar da elbette böyle olacak.
Partileri,
siyasetçileri eleştiriyoruz ya; aslında çoğumuz bu orta kast insan tiplerinden
oluşmuş yapıları eleştirdiğimizin farkında değiliz. Üst kastın bize benzer
hiçbir şeyi yok; dinleri, dilleri, alışkanlıkları bambaşka. Biz ayranla
meşgulken, onlar her türlü içkiye dair uzmanlık geliştiriyorlar. Nasıl aynı
bakabiliriz ki? Alt kastı da pek umursayan yok. O halde orta kastın birbirine benzeyen
karakterleri/tipleri arasındaki kavgaya da alışkın olmamız bundan.
CHP’ye
geleceğim yavaş yavaş da; sebebi izah etmeden sonuca bakmak biraz ahmakça
geliyor bana. CHP kuruluşu itibarı ile üst kastın orta ve alt kastları yönetmek
için ürettiği bir yapı. Araç olarak da orta kastı kullanıyor, o kasttan personel
tedarik ediyor ve karşıt olarak da rastgele ya da zayıf bağlarla oluşturulmuş diğer
orta kast üyelerini dizayn ediyor. Demokrat Parti, CHP’den doğdu. Sonra
çeşitleri arttı, toplumun bir kısmında uzunca bir süre de bu çeşitler cirit
attılar.
CHP hiç
değişmedi, karşısındaki orta kast üyelerini değişime zorladı. Padişah’a hizmet
ederek işe başlayan CHP (ve kadroları), onu ve sülalesini ülkeden kovarak devam
etti. Din’e yakın durdu, muhalifleri eritti; zamanı gelince Din’e muhalif oldu,
dindarları hedef aldı. Hitler’le zihin yoldaşlığı yaptı, sağcı oldu komünistleri yok etti,
NATO ile yan yana durdu darbe yaptı; solcu oldu, Sovyet Rusya’ya yaklaştı, sağcı avına çıktı; olmadı, son kertede İran ve Suriye ile ideolojik olmayan eski tür işbirlikleri arayışına
girdi.
Bütün
bunlar olurken CHP aynıydı; sürekli etkili olmak için gereken her şeyi yapmak CHP'nin en temel ilkesiydi. Din’in çekim gücünden kurtulmanın mümkün olmadığını gördüğü
her seferinde, çarşaflı katılımlar gibi, dinî söylemler, itibârî yakınsamalar
dahil her türden fırsatçı, çıkarcı refleksler geliştirdi. En son neredeyse bir asırdır
ortadan kaldırmaya çalıştığı Müslüman kadınların başörtüsüne karşı yine aynı
tavrı sergiledi. Yaklaşan seçimler dolayısıyla Meclis’e başörtülü kadın vekil
gelmesine karşı darmadağınık tepkiler verenleri ve ‘Tüm yetkilerimizi kullanarak
başörtülü vekile karşı direneceğiz’ diyenleri susturmak için grup kararı aldı
ve tepki göstermedi. Tek derdi seçimlerdi ve yine bu derdin ana üreteci de
etkili olma hakkını muhafaza etmekti.
Ezici
çoğunlukla iktidar olan Ak Parti için bu bir zaferdi. CHP’nin orta kast için
ürettiği bu asırlık yenilgiye baktığımda, karşıt orta kastın temsilcisi olan Ak Parti’nin
bunu zafer olarak ilan etmesini anlayabiliyorum; ama başka türlü baktığımda çok
basit ve sıradan bir unsurun bu kadar büyük bir çerçeveye oturtulmasından
rahatsızlık duyuyorum.
2002-2013
arasında kesintisiz tek başına iktidar olan bir partinin orta kast
psikolojisinden kurtulamaması çok rahatsız edici bence. Hiçbir yasal engelin
olmadığı bir durumu 11 yıl sürdürebiliyor olmak ve ‘korkudan’ başörtülü aday
gösterememek nasıl bir duygunun eseri olabilirdi ki? Bölünmüş, korkutulmuş, öldürülmüş,
sindirilmiş bir karşı orta kastın kaybedeceği başka neyi vardı ki bu kadar
korkak olabilsin?
İktidarsın
ve ülkeyi yönetirsin. Bunun için yargılamaları beklemen gerekmez; darbecilerin
geriye doğru itilişlerini görmeden adım atamamak nasıl bir duygu? Bir strateji
için uygun koşulları oluşturmak elbette önemli, ama yeterli mi? İnsan unsurunun
koşulları arasında cesaret yok mu?
Durup
düşünüyorum, başörtü engeli var diyerek inandırılan karşıt orta kast nasıl bu kadar
kolay aldatılabildi de kamuda başörtüsü serbestliği için Ak Parti anayasa değişikliği
tuzağına düştü ve kapatılma riski yaşadı? 1982 tarihli darbe yönetmeliğinin yasa
ve anayasa değişikliği gerektirmeyen maddesi değiştirilince sorun çözüldü oysa.
2008’de başka bir anayasa mı vardı?
Meclise
başörtülü gelememek bir korkunun eseriydi. Ak Parti bence korkusunu yendiği
için zafer diye ilan ediyor, hiçbir tüzük, yönetmelik, yasa, anayasa değişikliği
gerektirmeyen başörtülü vekillerin meclise girme özgürlüğünü.
CHP
bence yine başarılı. Ak Parti’yi kendi ideolojik kalıplarına mecbur bırakarak
sürüklüyor. Hakkını teslim etmemiz
gerekir. Bu orta kast algısına göre basit bir adım atma cesareti değil Ak Parti’nin
yaşadığı; çok adım atma cesaretinin içine sığan büyük şeyler de var. Belki buna
korkunun saramadığı cesaret de diyebiliriz; ama bu cesareti de besleyen şey her
seçimde yükselen oy oranıydı.
Bu milletin
cesaretine yetişmiş değil henüz Ak Parti. Niye değil? Çünkü; eski sistemi
değiştirmiyor, CHP’nin eseri olan eski sistemin sadece aksayan yönlerini
restore ediyor ve CHP’nin orta kastına karşıt olan orta kastı yeniden
şekillendirmeyi düşünmeden, sadece dindar bir nesil istiyoruz diyerek yürümeyi
tercih ediyor.
CHP’nin iznine bağlı yani durum; ya değilse tepki göstermedikleri için CHP’yi alkışlamak hangi mantığa sığar ki?
CHP’nin iznine bağlı yani durum; ya değilse tepki göstermedikleri için CHP’yi alkışlamak hangi mantığa sığar ki?
AK Parti’nin
günah kesesinde, üst kastın/CHP’nin eseri olan cumhuriyeti yeniden tanımlamak
varken, yıpratılmış cumhuriyet tanımına ‘aslında bu budur’ demenin ve eski
cumhuriyet elitlerini hâlâ saygıyla anmak zorunda olmanın borçları da birikiyor.
Türkiye’nin
çürümesinin sorumlularını anmak ve gününden geleceğine taşımak istemiyor bu
toplumun çoğunluğu. Azınlığın dizayn ettiği ve kendisi için ürettiği alt-orta
kast alanından kurtulmak istiyor, bağımsız düşünmek ve yaşamak istiyor; üst
kasta hizmet etmek istemiyor. Bunu her alanda yaşamak istiyor mesela.
Eski sistemi
restore ederek kullanımda bırakmak yeni üst kastlar için gerekli ise, ben bunu
istemiyorum. Her şeyin tanımı yeniden yapılmalı. Gidip gidip CHP’nin
merhametine sığınacak olan bir iktidar istemiyorum ben. Ki; CHP
yarın seçim kazanmak için Umre’ye çekiliş hakkı da verebilir, bunu mu
bekleyeceğiz?
Yeni
Türkiye, eski Türkiye’den çok fazla, taşınmayacak derecede fazla günah yüküyle
yaşamak zorunda değil.
Ak Parti
bundan sonra yeni bir yol haritası belirlemeli ve kast sistemini sürdürmeyecek
bir özgürlük alanı inşa etmeli. Aksi halde kendi içinden yeni bir orta kast
üreterek yine CHP’ye hizmet edecek.
Arif Şahin, 01.11.2013, Sonsuz Ark,
Şaşkınların Tarihi 25