27 Kasım 2013 Çarşamba

SA486/ÂA25: 21. Yüzyıl Kart Dağılımında Barzani Etkisi

“Barzani, bölgedeki ve P5+1’deki bütün liderlerden çok daha fazla deneyime sahip ve bu yüzden aldığı kararlar çok derin nedenlere dayanıyor.”


Tedirgin zamanların arttığı, zirveye ulaştığı bir çağdayız. ABD’nin ‘Yık ve yeniden düzenle ve dilediğin gibi inşa et’ mottosu, 1989’dan sonra partnerleri İngiltere, Fransa, Almanya, İsrail ve Rusya tarafından ilkesel olarak kabul edildi ve uygulandı. Kukuletalı câniler dünyayı çeyrek asırdır kanla yıkıyorlar. Anlaşılmaz görünen karmaşık ilişkiler ağının belirgin ana damarlarında akan vahşi kan 1919’da Paris’te Avrupa’da, Afrika’da ve Ortadoğuda çizilen sınırların, 2019’da dağıtılmış ve yeniden çizilmiş olarak haritalarda yer almasını istiyor.

Yaşanılan hiçbir şey tesadüf değil. Avrupa basını Ortadoğudaki sınırlarla ilgili kaygılarını sık sık dile getirse de, Avrupalıların kaygıları sınırların değişmesinden değil, değişen sınırların kendi istekleri doğrultusunda yeniden çizilip çizilmemesinden kaynaklı. Suriye, Irak, Lübnan, Arabistan, Ürdün ve Türkiye sınır değişimleri için çalışılan Ortadoğu organları.  Ve kavganın tarafları belli; Türkiye ve P5+1. Daha doğrusu Türkiye ve ABD.

Türkiye’nin Sıfır Sorun Stratejisi ile kansız, savaşsız yayıldığı büyük Ortadoğu toprakları yüzbinlerce ölüyle doldu. Özellikle Suriye kan çanağına döndürülerek ve 1919’un en büyük kurbanı olan bu ülkenin bütün maddi manevi değerleri yok edilerek Türkiye’nin cehennemi hâline getirilmeye çalışıldı. Şu an diplomatik ekranlarda görünmeyen gerçek bu. Türkiye’yi durdurmak ve parçalarına ayırmak. Türkiye, ana aktör ABD’ye karşı herkesin bildiği ama dillendirmek istemediği bir var oluş savaşı veriyor.

Türkiye ve ABD arasındaki bu amansız savaşı anlamanın kolay bir yolu var. Aralık 2012’de ABD'nin yayınladığı ‘ABD-2030: Alternatif Dünyalar Raporu’. Rapordaki Alternatif Dünyalar’ın başlıklarını ‘ABD-2030; Alternatif Dünyalar Özdeği ve Şişedeki Cin’ başlıklı analizden hatırlayalım: 

1- Motorların aksaması: Devletler arası geniş çaplı ihtilafı içinde barındırıyor. Bunun arkasında yatabilecek etmen olarak da ABD ve AB'nin içe dönerek küresel liderlikle ilgilenmemesi gösteriliyor.

2- Füzyon: ABD, Avrupa ve Çin'in, birlikte hareket ederek güney Asya'daki ihtilaflara müdahale etmesi ve ateşkes sağlaması,

3- Şişeden cin çıkması: ABD, enerji bağımsızlığını kazanırken, önde gelen güç olarak kalmayı da sürdürüyor. Ancak, bu senaryoda ABD, artık her güvenlik tehdidinde 'küresel polis' rolünü oynamaya çalışmıyor. Ayrıca, bu senaryoda, büyük güçler arasında ihtilaf riskinin artması ihtimali var.  Pastanın aslan payını kendisine ayıran ABD, bu alternatif dünyada isteği dışındaki olası gerçekleşmeler için dünyanın geri kalan ülkelerini tehdit ediyor. Özellikle Türkiye’ye karşı olasılıkların dışına taşması durumunda İran’ın nükleer silahlarına karşı NATO tarafından yalnız bırakılması ve Kürdistan’ı kurdurma tehdidi var.

4- Devletten bağımsız bir dünya: 'Devlet dışı dünya' senaryosunda da devlet dışı oluşumlar, çok uluslu şirketler, akademik kurumlar ve varlıklı kişiler, küresel zorluklarla mücadele etmede başı çekiyor. 

Başlıklardan anlaşılacağı üzere dört farklı ‘Alternatif Dünya’ tasarımı yok; ABD dördüncü aşamadaki hedefine ulaşmak istiyor. Devletleri yok edip yeryüzündeki  bütün insanları küresel şirketlerin, akademik kurumların, yani varlıklı kişilerin emrine vermek amacında. Bu amaç kukuletalı gizemcilerin amacı.  Ve geldiğimiz nokta, bunun bir teori olmaktan çıkıp gerçeğe dönüşmek üzere olduğunu gösteriyor. 

Türkiye’nin Gezi Parkı teröründe çok uluslu şirketlerin, akademik kurumların ve varlıklı kişilerin birkaç basit hamlesiyle büyük güç kaybetmesi, Suriye’nin aynı şekilde kan gölüne dönmesi ve yıkılması, Mısır’ın darbeyle kaosa sürüklenmesi, Avrupa’da artan ırkçılık ve  İslam düşmanlığı ve en son Angola’da yasaklanan İslam Dini. Basit, sıradanmış gibi görünen hamleler ve korkunç sonuçlar. Bunların hiçbiri tesadüf değil.

Suriye’deki sınır değişim operasyonu, PYD adında bir piyon örgüt kuran P5+1’in eseri. Amaçları, ‘Alternatif Dünyalar’ın 3. aşamasını gerçekleştirmek. Şişedeki Cin’den kastedilen ‘Türkiye’nin olasılıkların dışına taşması 'sonucunda NATO tarafından yalnız bırakılması ve Kürdistan’ı kurdurma tehdidiyle kontrol altında tutmak.

Türkiye olasılıkların dışına taştı ve ilk uyarıyı aldı. Suriye’nin ve İran’ın füze tehdidine karşı NATO’nun pasif davrandığı ve Türkiye’yi yalnız bıraktığı kuşkusuz. Kürdistan’ı kurdurma tehdidi ise çok uzun ömürlü bir tehdit olarak Türkiye’nin önünde duruyordu. Çin HQ9 Füze sistemini tercih eden Türkiye, yalnızlaştırma operasyonuna karşı çok etkili bir hamle yaptı. ABD ve NATO, aşırı davranışlarını kontrol etmeye çalıştı, Türkiye’yi tehdit etti. Ancak göndermekte nazlandığı Patriotların kalma sürelerini bu kez tereddütsüz uzattı.

Türkiye, Barzani’yi, Kürdistan tehdidinin artık somut bir şekilde algılanmaya başladığı dönemde devreye soktu. 16 Kasım 2013’te Diyarbakır’da düğün töreninde Türkiye bayrağıyla birlikte dalgalanan Kuzey Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi bayrağının mistik varlığının anlamı bu. Başbakan Erdoğan’ın yanında Kürtlerin meşru temsilcisi olarak duran peşmerge kıyafetiyle Mesut Barzani’ydi. 

P5+1’in yeni maşası PYD’yi elinin tersiyle bir kenara savuran Barzani, sınırların daralmasını değil genişlemesini isteyen duruşuyla 21. Yüzyılın kart dağılımında kendi etkisini gösterdi. Bagajında üç bavul altınla evlenen çiftlere eli boş gelmeyen Barzani’nin kolları da doluydu. Yeni bir petrol boru hattıyla kendi yönetimindeki topraklarda çıkarılan petrol ve doğalgaz kaynaklarını da hediye olarak Erdoğan’a getirmişti.

Barzani ile kurulan diplomatik ilişkiler zinciri çok başarılı bir sonuçla küresel satranç oyununa sert bir müdahale olmuştu. Dışişleri Bakanı Davutoğlu, Sıfır Sorun Stratejisine sert bir ön kepçe takmış, doğal alan tesviyesi yapmıştı. Sonrasında Maliki ve Sistani ile yürütülen diplomasi, anlaşmak üzere olan P5+1 ile İran’ın Ortadoğu haritalarına yönelik paydaş düşüncelerini kırıma uğrattı.

Türkiye’nin gerçekleşmesini engellediği ve kapsamını daralttığı Cenevre1 görüşmelerinden sonra 22 Ocak 2014’te yapılması kararlaştırılan Cenevre2 görüşmelerinin altyapısını kendi istediği şekilde dizayn ettiği net bir şekilde ortada. Türkiye Şişedeki Cin olma özelliğini korumaya niyetli değil; şişeden çıkacak ve dördüncü aşamanın gerçekleşmesini engelleyecek. Bu anlamda Barzani unsuru tahmin edilenden çok daha büyük bir rol oynuyor.

Barzani’nin küresel oyunlarda oynayacağı rol tam anlamıyla kaldıraç etkisi ile bölgenin hızla kaostan kurtulmasını sağlayacak. Irak, Türkiye ile olan çarpık duruşunu düzeltmek zorunda; aksi halde sonsuza kadar intihar bombacıları ve katliamcılar ülkesi olacak. IŞİD’ın Suriye ve Irak’ta kurmaya çalıştığı devlet, Maliki’yi kabuslarla çift yumurta ikizi haline getirmişti. Barzani, Maliki’yi kaostan kurtulmaya ikna edecek.

Irak’taki herhangi bir iç savaşın Şii, Sünni, Kürt, Arap, Türkmen ayrımı yapmadan herkesi yok edecek olması, haritaların korunması kanununu bütün yerel aktörlere dayatıyor. Suriye ve Irak’ın kaotik durumu Arabistan’ı da bunalıma sokmuş durumda. Arabistan’ın nükleer görüşmelerde varılan anlaşma ile gerilen sinirleri, Suriye ve Irak’ın kıyısında dinlenen korkularıyla daha da gerildi. IŞİD Arabistanı da korkutuyor.  Çünkü; IŞİD'de P5+1’in eseri. Arabistan’ın BMGK geçici üyeliğini reddedişi de ABD’nin IŞİD’ı üreterek ortadoğu haritalarının değişim görevini IŞİD’e yüklemesinden kaynaklanıyor.

Erbil'e dönüşünde Diyarbakır ziyaretiyle geçmişten örnekler vererek Türkiye'nin Kürt sorunda değişen politikasını  değerlendiren Barzani'nin Türkiye analizi netti: “Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay, gönderdiğimiz mektubu tanımadı. Süleyman Demirel, Başbakanlığı döneminde Şivan Perwer'ın yakalanmasını istedi. Özal'ın da ömrü yetmedi. O zamanlar Kürt dili, kıyafeti yasaktı.. Nereden nereye?"

"Bana Diyarbakır'da 300 çiftin evlenme töreni olacağı ve benim de katılıp katılmayacağım soruldu. Bu durumu gayet olumlu buldum ve 300 çiftin törenine katılmamın beni mutlu edeceğini bildirdim. Bunun aynı zamanda Türkiye'deki barış sürecine katkı olacağına inandım. Daha sonra Şıvan Perwer'ın gelmesi istendi.Tabi ilk olarak Şıvan gitmek istemedi. Ben kendisiyle birebir görüşerek katılması gerektiğine inandığımı söyledim. Birlikte gitmemiz ziyarete farklı bir renk kattı ve oraya yetişene kadar nikahı kıyılacak 300 çiftin, 360'a yükseldiği öğrendim. Kendi kendime keşke ben de Kürdistan'dan 300 çifti getirseydim dedim."

“Tesadüfen okuldan çıkan küçük çocukların ellerinde Kürdistan bayrağını görmem beni çok mutlu etti. Bunca yıl peşmerge hayatımın ve çabalarımın boşa olmadığını gösterdi. Bir insanın böyle karşılanması gerçekten gurur vericidir” diyen Barzani’nin sürece ilişkin arka plan bilgilendirmesi çok çarpıcıydı ve Türkiye’nin diplomatik hamlelerinin nasıl sonuç aldığına dair fikir verebilecek kalitedeydi:

“Başbakan Recep Tayyip Erdoğan 2005 yılındaki Diyarbakır konuşmasıyla bir ilke imza attı. Bu açıklamadan sonra kendisine bir mektup yazarak sözlerinden ve Kürt realitesini kabul etmesinden dolayı her türlü desteği vermeye hazır olduğumu bildirdim. Halkın Kürt bayrağını kaldırması ve Kürt yerel elbiseleri ile törenlere katılması Türkiye siyasetinde önemli değişimlerin olduğunu gösteriyor. Şivan Perwer ve İbrahim Tatlıses'in Peşmerge marşı okuması da önemlidir. Kürtlerin bu atmosfere ve sürece sahip çıkması ve akıllı bir şekilde hareket etmesi gerekmektedir."

Barzani, bölgedeki ve P5+1’deki bütün liderlerden çok daha fazla deneyime sahip ve bu yüzden aldığı kararlar çok derin nedenlere dayanıyor. Aldatılarak geldiği 2013 yılında ABD’ye hiç güvenmemesi gerektiğini en iyi bilen tek lider de o.  Barzani’nin Kürtlerin var oluş mücadelesinin Türkiye’ye rağmen süremeyeceğini idrak eden ve Türkiye ile bütün geleceğini birleştiren hamlesi, dünyanın geleceğini etkileyecek derecede önemli.

Barzani, aldığı riskleri yönetecek bir kaliteye de sahip. İran’la sorunlarını çözmeye başlayan ABD’nin  İran’ın ensesindeki Barzani tehdidinin de ortadan kalkmasına razı olmaması Barzani ve Erdoğan’ın işini kolaylaştırıyor.

Yakın zamanda Ortadoğu’da haritaların değişmesi beklenmiyor; NATO’nun prangalarından kurtulmaya çalışan Türkiye, sınırları aşan bir zihinsel dönüşüm peşinde. Yakın gelecekte çok daha büyük hamlelerle dünyanın tarihi Alternatif Dünyalar’a olasılık dışı seçenekler de ekleyecek.




Âkil Ağazâde, Sonsuz Ark, 27.11.2013






Seçkin Deniz Twitter Akışı