Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk
“Gecenin duvarları zayıftır.”
Kışın geceye sığınan suçlu gündüzün kısa
ömründe, yazın uzun ömürlerinin suçları birikmiştir; yazın yerini hemencecik
gündüze bırakmaya hazır gecenin suçları da kışın uzun gecelerinde. Gündüz,
suçlarının ağırlığını taşıyamadığı için geceye sığınır; oysa gecenin sığınacağı
bir gündüz yoktur. Gece, kışın kucaklar gibi yaklaşan gündüzden yazın o yüzden
hızlıca kaçar.
Biraz duvarlardan bahsedeceğim bugün; geceden,
gündüzden, gecenin duvarlarından. Ve dağlardan. Gündüzün duvarları yoktur,
gündüz hiçbir şeyi birbirinden ayırmaz; her şey apaçıktır, vardır... gördüklerinizi
fark edersiniz. Ama gece… Gece her şeyi kendi kalın duvarlarının arkasına saklanmaya
zorlar. Her şeyi kendi içine hapseder, her şeyin diğer şeylerle ilişkisini
keser. Görünmezliğin oluşturduğu yalnızlık, her şeyi ve herkesi görünmez
duvarlarla kuşatır. Görmediklerinizi fark edersiniz. Görmedikleriniz, ama var olduğunu
bildiğinizde korkuyla titrediğiniz…
Ama, tıpkı gemimiz gibi, gündüzlerin içinde her
birimizin içinde ve çevresinde ördüğü görünmez duvarlarla ayrışan tek kişilik hayatlar
var. İşte gemi, işte diğer gemiler, işte siz, işte diğerleri. Dağları
görürsünüz, ama dokunamazsınız; duvarlarınız sizi onlardan korur. Korkularınız,
endişeleriniz sizi dağların seslerinden uzakta tutar. Ne dağlara gidersiniz ne
de dağları yanınızda istersiniz. Dağ, bazen içinizde inşâ ettiğiniz duvarların
ortasında yükselir, bazen de dışınızda her bir tuğlasını korka korka ördüğünüz
duvarların çok ötesinde.
Gündüz dışınızda ördüğünüz duvarların
ötesindeki dağları görürsünüz, gece içinizde ördüğünüz duvarların ortasındaki
dağları. Sizi en çok korkutan gecenin duvarlarıdır. O duvarlar yıkıldığında,
tutunacağınız hiçbir şeyiniz yoktur Allah’tan başka. Allah, sizi içinizdeki
dağların dehşetinden uzaklaştırabilecek olan tek güçtür, bilirsiniz. Nefsiniz,
nefsinizden itibaren aklınıza yürüyen iblis’in ayak sesleri.
Gecenin duvarları, gündüzün duvarlarından daha
zayıftır, çünkü karanlığın sınırları yoktur. Ellerinizle dokunamadığınız, ama
her an aklınızı çelen suçların tadı, her dakika saldırır size. Gündüzün, geceye
sığınırken kendisiyle taşıdığı hesaplar, çıkarlar, suçlu fikirler geride
kalırlar her gün; içinizdeki duvarları
büyütür, irileştirir ve zayıflatırlar. Onların ortasındaki dağ her an
ulaşılabilecek kadar büyür zayıf duvarların arkasında. Siz bunu bilirsiniz.
Bildiğiniz her gün daha da artar, her gün daha fazla sınanacak şey birikir o
dağın ıssız uçurumlarında.
Gecenin duvarları zayıftır. Gündüzün duvarları
sizin iradenize daha bir sadıktır ve perdeler çekersiniz dışınızda kat kat.
Başkalarının da duvarları vardır sizi durduran, sizi kendi içinizdeki dağdan
kopup gelen kasırgalara karşı güçlü kılan duvarlar başkalarının duvarlarıdır;
bunu da bilirsiniz. Duvarlar olmasa, hiç
kimse içindeki dağın karanlıklarına dayanamaz.
Gece kaçarken, kendi başına bırakır gündüzü.
İnsan başkalarının duvarlarını görebilsin ve dursun diye uzar gündüz. Gündüz uzadıkça
duvarları daha yakından görür insan, daha çok yorulur, uzaklardaki dağlar onu
korkutur; kısalsın ister gündüz, gece uzasın, bütün duvarları saklasın. Sonra
gece uzar, uzadıkça içindeki duvarların ne kadar zayıf olduğunu görür insan,
içindeki dağdan korkar.
Kışın ilk ayını geride bırakırken, son uzun
geceyi uğurladıktan birkaç gün sonra, dinginlik limanında kışı ve yazı,
geceleri ve gündüzleri, duvarları ve dağları düşündük işte. Duvarlarımızdan
haberdar olduk. Dışımızdaki duvarların sağlamlığı ile içimizdeki duvarların zayıflığı
arasında gittik, geldik. Bütün bunları biz mi yaptık, hazır mı bulduk; emin
değiliz… belki biz yaptık, belki hazır bulduk, ama karşısında ve içinde
bulunduğumuz çok boyutlu resim bu.
Yoksulların ve varsılların ruhlarında birikmiş
her şey sınanmış olmanın ağırlığını taşır. Duvarlar sınamak ve sınanmak için
yapılıp edilmişlerden beslenmeye devam ederler. Biz her gün bunu yaşarız; bazen
gemilerimize biner gideriz, bazen de gider bir gemide dinlenmek isteriz.
Bugün burada sizinle yâdettiğimiz insanlığın
bütün büyük hikâyesi. Adem’in, Havva’nın bize bıraktığı en büyük mirası
birlikte gördük. Biliyoruz artık; en
büyük korkularımız dağlarla ilişkili…
Sizi yordum bugün, biliyorum. Kahveniz de
soğudu, ama içinizi sıcak tutun. Gemimizin bu uzun kış gecelerinde size
ayıracağı salıncak tadı çok. Bakın, nasıl nazlı nazlı salınıyor gecenin
duvarlarının ötesinde gemimiz… Burada, birbirimizin duvarlarından öteye
bakarken her birimiz.
Güzelce, en sağlam olana tutunup gitmek için
her an vaktimiz var dostlar.
Yaşlı Bilge, 24.12.2013, 23:04, Sonsuz Ark, Peynir Gemisi'nden, Sınanmış Renkler 16
Sonsuz Ark'tan
- Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur.
- Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
- Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark manifestosuna aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.
- Sonsuz Ark Yayınlarının Kullanımına İlişkin Önemli Duyuru için lütfen tıklayınız.