“Hem de vakit bu denli darken; hemen şimdi...”
Dışarıda
yağmur var.
Bulutlardan
salınıp yeryüzüne usul usul yağan damlalarına inat, gözyaşlarım ince bir yol tutturmuş, akıyor yüreğime.
Ötelerin
sesi dolarken içime, hem doğadan hem de gözlerimden akan rahmet damlaları alıp
götürüyor beni, baharı selamlayan doğanın koynundaki tüm güzelliklere.
Toprağın
üzerine rahmet deryasından buseler kondururcasına dökülen bu damlalar gibi,
kadife renkli envai çeşit çiçeğin renk cümbüşleri, pırıl pırıl izler bırakıyor
gözlerime.
Asırlardır
toprağa kök salan ağaçların, o mağrur duruşlarıyla bana yemyeşil yapraklarından
selam göndermeleri ayrı bir heyecan katıyor yüreğime.
Bir muştu
gibi her yerde karşıma çıkan sümbüllerin ve leylakların tatlı tebessümleri alıp
götürüyor beni de mor rengin ihtişamlı hayallerine…
Sahi, kaldırımların
gerisindeki parklarda, tüm görsellikleri ile cennet huzurunu içimize dolduran ilkbaharın
müjdecisi erguvanlara ne demeli? Nasıl da sessiz bir utangaçlıkla davet
ediyorlar kendi dünyalarındaki mutluluğa bizleri.
Ya
otların üzerine yayılmış taze gelincik çiçekleri? Kıpkırmızı kadifemsi al
renkleriyle hayat enerjini ve neşesini bizlere cömertçe sunmaları mucize değil
de nedir peki?
Toprağın
bereketini bu denli cömertçe yaymasına bırakarak kendimizi, hemen şimdi kaybolmalı
değil miyiz?
Ve şimdi
de papatyalar…
Böylesine
nazenin göz kırparken, görmezden gelmek olur muydu hiç sizi? Kibarca
gülümsemenize bir tebessümle karşılık vermeli, hem de hemen şimdi.
Işığın
tüm kırılganlıklarını kendine özgü saflıkla, bembeyaz renginde barındıran bu
masumiyetin simgesi çiçek perisi, içinde sakladığı hüznüne teslim edilmemeli. Koparılıp
sevimli bir kız çocuğunun salınan saçlarında taçla şereflendirilmeli.
Ya o
güzelliğin zirve yaptığı güller…
Ah, o güller...
Renklerin
tüm tonlarına nasıl da cezbedercesine çeker kendini. Büyülercesine alır götürür
bizleri derinliklerine... Tıpkı saklı
bir madeni keşfe davet eder gibi.
Hemen
şimdi; doğanın Rahman’ın emriyle bizlere sunduğu tüm bu güzellikleri, bu
keyifli keşiflerle hemen içimize çekmeliyiz... Hem de vakit bu denli darken;
hemen şimdi...
Neşe Yıldız, 14.01.2014, Konuk Yazarlar, Sonsuz Ark