Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk
- Seçkin Deniz
- Mustafa Tamer
- Arif Şahin
- Eyüp Kaan
- Ahmet Faruk
- Cemal Çalık
- Şahin Torun
- Naif Karabatak
- Ata Atun
- Tamer Güner
- Mustafa Ege
- Yaşlı Bilge
- Ahmet Haydar
- Alper Selçuk
- Faruk Tamer
- Doğa Toprak
- Khorto Bâri
- Mustafa Eyyüboğlu
- Âkil Ağazâde
- Hakkı Aslan
- Mustafa Ekici
- Biz Kimiz?
- Yıllık Sonsuz Ark Yayın Raporları
- Sonsuz Ark Manifestosu
5 Şubat 2014 Çarşamba
SA542/SD96: "isyan'dan inkâr'a kuşku boşluğu"/ 25.02.2007/ 582. patika
...binlerce yıl öncesinden bugüne, bugünden kıyâmete akıp giden insan, ne alemde şimdi?...
...adem'den bu yana ilerleyen insana ait zaman, insanın Allah ile olan ilişkilerini hayretle izleyip duruyor olmalı...
...zira; kesin bilgiyle kendisini yaratan'ı bilen ve tanıyan insan, iblis'in açık kışkırtmalarıyla sadece isyancı/günahkâr oluyordu...
...Allah'ı inkâr eden değil...
...fakat yaratıcıya dair kesin bilgi (adem'in torunlar silsilesi sonsuza ıraksarken) üzeri küllenen/tozlanan bir tarihsel vesika olunca, kesinlik, yerini belirsizliğe bıraktı..
....iblis'in kesin bilgiyi unutturan kuşkuları insanın kafasının içine yerleştirdiği açıktı ve netti...
...bilginin ilerleyen macerasında, ebeveynden evlâda geçen kültürel kuşkular olsa bile, her doğan insan temel islâm fıtratı üzerine dünyaya geldiği için, mâsumiyeti de kişiler adına tek tek devam ediyordu...
...bu, miras olarak aktarılan kuşkulara karşı doğal bir korunma mekanizmasıydı...
...buna rağmen, insan, kıyâmete doğru ilerleyen zamanın içinden mirâs olarak aldığı kuşku dolu bilgiyi, kesin bilgiymiş gibi algılamaya ve doğuştan getirdiği mâsumiyeti korumakta zorluk çekmeye başladı...
...gerçi, pejmürde hâle gelmiş olan bilgi, elçiler eliyle sürekli güncellendi; ancak her seferinde, iblis'in nefse yüklediği tüm kötülük kalkanları aktif hâle geldi ve elçilerce güncellenen mirasî bilgi, maalesef kesin bilgiyle kısa süreli denetimlere tâbi oldu...
...denetimlerin uzun süreli olması son elçiyle mümkün hâle geldiyse de, iblis'in insanlığın kültürel genlerinde oluşturduğu kalıcı travma bir türlü tedavi edilemedi...
...son elçi'nin vefâtını müteâkiben, iblis kötülük türevleriyle insanların zihinlerindeki kuşkuları hemen ve yeniden canlandırdı...
...yaklaşık olarak bin yıl süren kesin bilgiyle uzun temas, insanlığa yerkürede az bulunur huzurla ve sâhici varlıksal manzumelerle yaşama fırsatı verdi...
...söz edilen sâde hayat, sadece müslümanlar için geçerliydi...
...dünyanın diğer insanları için ise kaos ve iblis hâkimiyeti kesintisiz olarak sürüyordu...
...zaman, insanları izlerken müslümanların kuşku dolu bilgiye tamah ettiğine şahit oldu...
...kesin bilgiyle münasebeti gittikçe kopan müslüman insan, aklın ışığını, nefsin/iblis'in emirlerine amâde kıldı...
...hemen ardından yerküreye kuşku hâkim olmakta gecikmedi...
...yaratıcı bilgisini reddeden nefs güdümlü akıl, yeni hayat alanları oluşturdu ve insanı varlıksal sebeplerinden uzakta bir algılamaya mahkûm etti...
...o gün bugündür; müslüman olsun veya olmasın, insan kesin bilgiyle ilişkisini en aza indirdi...
...nefsin güdümündeki aklı, ilâhî bilgiye râm olan akla tercih etti...
...ve hayata niçin geldiğini sorgulamaya gerek duymadı...
..."sırf akıl" diyerek büyük aldatmacalar yaşasa/yaşatsa da, dünya'nın yuvarlaklığından başlayarak, her şeyi yeniden keşfe başlayan insan, fezâ'nın derinliklerinde kayboldu; sonsuzun boyutlarını irdelerken zihinsel zaaflar yaşadı...
...bir şeylere başlarken diğer birşeyleri bitiren insan, ne yazık, ki; inkârcılığı bitirip de inanmaya başlayamadı tekrardan...
...başlangıçta sırf isyankâr/günahkâr iken, sonradan inkârcı/günahkâr oldu...
...hâlâ bu tutumunu sürdürüyor...
...kuşkusuz insanlardan kesin bilgiyi içeren son ilâhî mesajı unutmayanlar da vardı; ama bu unutmama hâli, yeterince farkında olmak hâli demek değildi...
...güdülenmiş topluluklar olmakla ayrışmayı mârifet sayan müslümanlar, kuşkularla yaşamaya devam ettiler/ediyorlar...
...iblis'in insanın hayat algılamalarına hâkim olduğunu fark etmek, kesin bilgiye râm olan akla büyük bir yük olsa da, o, bu yükü taşımak ve durmamak üzere çalışmak zorundadır...
...zira fezâ'da boğulan insan, tutunacak kesinlik aramaya başladı yeniden...
...iblis'in uzattığı ip, kuşku dolu kültürel mirâsı boşluğa sürüklüyor...
...sonsuz boşluk hissi, insanı sonsuz doluluk hissinden fazla korkutuyor...
...insan, kuşku dolu bilgiyi, tıpkı binlerce yıl kesin bilgiyi reddettiği gibi reddedecektir...
...ama bunun için insanın okuması gerekiyor..
...evreni okurken kendisini okumayı ihmal etmemeli...
...zamanın şâhitliği varken, insanın kendi nesline karşı ihânet içinde kalmasını beklemek mümkün değildir...
...insan, nesline artık kuşkuyu mirâs olarak bırakamayacaktır...
...kuşkularının tümünü karşılayan bir silsileyle, adem'den bu yana var olan, ancak tarihsel tozlarla saklı olan kesin bilgiye ulaşmaya çalışacaktır...
...inşaallah...
seçkin deniz
Labels:
Deneme
,
Pürüzsüz Patikalar
,
Seçkin Deniz