26 Şubat 2014 Çarşamba

SA569/KY10-MrÖz5: R.T.E’ye Ait Olduğu İddia Edilen Ses

“R.T.E'yi seslendirmeye çalışan kişi ara ara benzetmeyi başarmış ya da az bir kısmı montaj olabilir.”

(Lütfen bakınız; Güncel Not, Seçkin Deniz, 17.11.2016)



R.T.Erdoğan ve oğlu N.B.Erdoğan'a ait olduğu iddia edilen ses kayıtları ülke gündemini meşgul ediyor. İnternete düştüğü anda dinlemeye başladım. Kaydın ilk dakikasında montaj ya da dublaj olduğunu, ciddiye almaya gerek olmadığını düşünmüştüm. Ne yazık ki bu kayıtların gerçek olmadığını bildikleri halde bazı kişiler ve medya ciddiye aldı, gerçek olduğunu ispatlama çabasına giriştiler.

Konuşmanın tamamını defalarca dinledim, okudum ve görüşlerimi yazdım. İşin teknik kısmında yanılıyor olabilirim. Çok az montaj olsa da dublaj ağırlıklı olduğu iddiasındayım. Neden mi?


17 Aralık 2103 tarihli (evet tarih 2103 yazıyor sözde tapelerde) ses kayıtları:

Sabahın 08:02 si Bilal olduğu iddia edilen ses; telefonu günün normal bir saatinde, sıradan bir arama gibi açıyor, canlı ve coşkulu bir sesle selam verip bekliyor. Uyku mahmurluğu yok, 'Hayırdır bu saatte neden aradı?' endişesi yok. Belli ki çoktan uyanmış, ama operasyondan haberi olmamış.

R.T.E ye ait olduğu iddia edilen ses ise uykulu, oysa her şeyden haberdar, demek ki uyanalı epey olmuş. Şok, panik, korku, öfke yok, gayet sakin; ama 'duyan olmasın' modunda kısık bir sesle konuşuyor

18 kişinin evinde büyük yolsuzluk operasyonuyla arama yapıldığını anlatıyor. Bilal hiç şaşırmıyor, tepki vermiyor, R.T.E konuşurken alttan teknik bir ses duyuluyor.

E.E 'a ait olduğu iddia edilen ses hem Bilal hem R.T.E tarafında var ve aynı ismi bir kaç kez tekrarlıyor, çok kısık, işitilmesi zor olan bu sesi Bilal daha önce duyuyor, ismi zikrediyor.

Konuşmalarda anlamsız kesintiler var, akıcı değil, duygu yok, mimik yok, tonlama yok, heyecan, sıkıntı yok; ölçseniz nabız, tansiyon mükemmel çıkacak. Kelimeler yutuluyor. Ses vurgusu sabit,  ama teknik yükselme ve alçalmalar var.

'Şey' lafzı çok kullanılıyor, o 'şey'i iki tarafta hemen anlıyor ama aleni dile getirilenleri anlamakta zorlanıyorlar, soruyor, tekrarlatıyor detay bilgi istiyorlar. R.T.E; hem kızı hem danışmanı olmasına rağmen Sümeyye'yi sürekli Bilal'e soruyor. Oysa kızıyla iletişim kurması daha kolay, etkili ve güvenli.

4. arama da 'Şey için aradım' diyen Bilal 'Siz mi aramıştınız?” diye soruyor, az önce gizli numaradan arandığını söylüyor. Kriptolu telefondan konuşulmuş izlenimi verilmek istenmiş, ama gözden kaçan nokta şu; kriptolu da olsa o telefonu ilk kez kullanmıyorlar.

Konuşma sırasında ‘Ayy!” şeklinde tuhaf bir ses duyuluyor, (güya) R.T.E şüpheleniyor, ama yine etki tepki yok. Meydanlarda; kendi hükümetine darbe yapıldığını, istiklal mücadelesi verdiğini anlatan, ofisinde böcek bulunan, tehdit edilen, şantaj yapılan R.T.E, birçok kişinin dinlenip, izlenip gözaltına alındığı bir günde ilk kez dinlendiğinden şüpheleniyor :)

Bilal'e 'Açık konuşma!' diyerek ikaz ediyor, ama isimleri soy isimleriyle, makam mevkileriyle, paraları miktarlarıyla üstüne basa basa konuşmaya devam ediyorlar. Halbuki sıradan vatandaş bile özel bilgilerini, gizli kalması gereken konuşmalarını yıllardır telefonda yapmıyor. Hatta toplantılara telefonla girilmiyor, kapatılması yeterli kabul edilmiyor.

Sözde katrilyonlardan, kayıt dışı para gibi bahsediliyor, ama bir günde aklanması elden çıkarılması sıfırlanması isteniyor ve nasıl oluyorsa o koşullar da imkânsızı(!) başarıyorlar :)

5.aramada saat 10:58 R.T.E sarhoş gibi başladığı konuşmasına esneyerek devam ediyor. Bilal, alakasız bir şekilde Sümeyye'yi çağırıyor, ama Sümeyye konuşmaya dâhil olmuyor, yine Bilal yanında birçok kişi olduğunu söylüyor; ama hiç birinin sesi konuşmaya fondan da olsa yansımıyor. Her iki taraftan da ne araba kornası ne tv ya da başka bir dış ses duyulmuyor. O birçok kişinin telefonu dahi çalmıyor :)

Velhasıl; R.T.E'yi seslendirmeye çalışan kişi ara ara benzetmeyi başarmış ya da az bir kısmı montaj olabilir. Çoğunluk R.T.E' nin sesi ve konuşma tarzı değil!

Bilal'i seslendiren kişi muhtemelen kendi sesiyle konuşuyor, dijital ses benzetmesi de yapılmış olabilir. İhtimal vermiyorum, ama montaj yapılmış olabilir. Her iki kişinin de hitabet dersi aldıklarını önemsemek gerekiyor!

Dublajı yapanlar profesyonel değil, stüdyo ortamında teknik donanımdan ziyade; basit bilgisayar programıyla yapılmış olmalı. Telefon dinlemesi olamaz. O günün koşulları düşünüldüğünde böyle bir konuşmanın telefonla yapılmış olması imkânsız. Panik, tedirginlik, gerginlik olmaması ya da sadece bu konuların konuşulması da mümkün değil. Zor durumda olan baba-oğul söz konusu. En azından hâl hatır sorar, moral vermeye çalışırlardı.

Paralel medya ve muhalefet sahiplenmemiş, kullanmamış olsaydı; amatör gençler eğlence maksatlı yapmışlardır, der geçerdim. Dijital verilerin delil sayılmasına karşıyım. Zira; üretilmesi, yayılması çocuk oyuncağı. Bu kayıtlar da montaj değil dublaj…

Sadece R.T.E değil, devlet uzun süredir bu paralel yapıdan haberdardı ve her an bir saldırı olacağını biliyorlardı. Başbakan aylardır tehdit ediliyordu; hatta bir gün önce “Son uyarımızdır” mesajı verilmişti.

Ve evet; dershanelerin dönüşümü de anayasa uzlaşma komisyonunda kabul edilmiş, ama muhalefetin kasıtlı engeline takılıp geçemeyen HSYK kanunundaki değişiklikler de, uzun süredir üzerinde çalışılan İnternet Yasası da vb. çalışmalar bu paralel yapılanmayı etkisiz hale getirmek içindi. (Her iki yasa küçük değişikliklerle kabul edildi ve yasalaştı)

Bu yapının mensupları bizden, yani halktan insanlardı. Devlet her bireye eşit davranmalıydı; öyle de yaptı. Ama bu yapı yeni bir 'biz' oluşturdu ve “Bizden olmayanlara hak hukuk tanımayacağız” dedi. Devletin tüm kurum kuruluşunda görev aldılar, fakat tamamına göz diktiler. Özellikle kritik noktaları, etki, yetki, karar makamlarını ele geçirmek, tüm kadrolara kendi menfaatlerine hizmet edecek, yönetip yönlendirebilecekleri mensuplarını yerleştirmek istediler.

Balyoz, Ergenekon, Askerî Casusluk, Oda Tv, Kck ve benzeri davalarda yapılan haksızlıkları, usulsüzlükleri devlet de biliyordu millet de. Yapanların amaçlarını hedeflerini devlet de biliyordu millet de.

Sınavlar da mülakatlar da kendi çıkarlarına hizmet ettiklerin, kendilerinden olmayanları nasıl saf dışı bıraktıklarını devlet de biliyordu millet de.

Cunta darbe tehlikesinin altında, kuvvetler ayrılığı, hukukun üstünlüğünün işlemeyeceğini hükümet de biliyordu millet de.

28 Şubat, Mavi Marmara, Kapatma Davası, Mit Krizi gibi zamanlar da bu yapının devletten milletten yana olmadıklarını da herkes biliyordu.

Devletin, milletin bilemediği, R.T.E' nin AK Parti’nin “Aldatılmışız, yanılmışız” dedikleri nokta da şu; “Evet saldıracaklar, ama bunlar Allah'tan korkar, yalan söylemez, iftira atmazlar. Bizim de devlete millete veremeyecek hesabımız yok. Yanlış yapmadık, belki ufak tefek telafisi mümkün işler ortaya çıkar, biz de görmüş temizlemiş oluruz. Abdestimizden şüphemiz yok ki namazımızdan şüphemiz olsun” dediler.

Devlet de millet de bilgi, görgü tecrübeleriyle daha bir sarıldı R.T.E’ ye; daha bir sahiplendi hükümeti. Oyunu gördü ve her şeye rağmen oyunu bozmayı göze aldı.

Bu yapıdan her zaman rahatsız olan muhalefetimiz maalesef yapının oyuncağı oldu. Sebep ortak çıkarlar da buluşmaları mıdır; yoksa tehdit şantaja teslim olmaları mı, bilemem. Tek bildiğim son yaşananlardan devletin, milletin ve paralel yapının hiç bir kazancı olmayacak. En çok da ana muhalefet kaybedecek.

Allah devletimize ve milletimize zeval vermesin...


Merve Özgül, 26.02.2014, Sonsuz Ark, Konuk Yazarlar




Güncel Not,: Seçkin Deniz, 17.11.2016

'Tamamen sıfırlandı mı' hece hece yapıştırılmış

Meclis Araştırma Komisyonu'nda FETÖ soruşturması kapsamında açıklamalarda bulunan YÖK üyesi Abdullah Çavuşoğlu, "Cumhurbaşkanımızın oğlu ile bir konuşması internete düşmüştü. O konuşmadaki 'tamamen sıfırlandı mı' cümlesini değişik konuşmalardan hece hece alınarak yapıştırıldığını gördük" açıklamasını yaptı.

FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişimini, darbelerin ve gizli oluşumların  siyaset üzerindeki etkilerini araştırmak amacıyla kurulan Meclis Araştırma  Komisyonu, YÖK üyesi ABDullah Çavuşoğlu'nu dinledi.

Yükseköğretim Kurulu (YÖK) üyesi Abdullah Çavuşoğlu, FETÖ  ile ilgili, "Hakimler, savcılar, polis, hepsini göz önünde bulundurduğunuz vakit  kaçamayacağınız bir mekanizma oluşturmuşlar." dedi. 

Çavuşoğlu, 2008 yılında önce Yusuf Ziya Özcan'a danışman, aynı yıl  ÖSYM Yönetim Kurulu üyesi olarak atandığını belirtti.

Çavuşoğlu, hem bilişim hem ÖSYM de olması nedeniyle bir dizi  analizlerde bulunduğunu, o dönemde ÖSYM'nin yaptığı bazı sınavlarda kullanılan  değişik kopya mekanizmalarını tespit edip Cumhuriyet Savcısı Şadan Sakınan'a  ayrıntılarıyla bildirdiğini ifade etti.

Sakınan'ın bu çerçevede herhangi bir girişiminin olmadığını, yaklaşık  3 yıl süreyle 'uykuya yatırılan' olayın savcının değişmesiyle yeniden  canlandığını vurgulayan Çavuşoğlu, "2009 yılında polis meslek yüksekokulları ile  ilgili bir sınav yapılmıştı. Sınavın sorularının daha önceden FETÖ üyeleri  tarafından çalınarak sızdırıldığını fark etmem üzerine bu sınav iptal edildi ve  sınav daha sonra yenilendi. Daha sonra 2010 KPSS sınav skandalı ortaya çıkınca  orada durmanın uygun olmayacağı düşüncesiyle Ünal Bey'den sonra ben de istifa  ettim. Ali Demir'in atanması sonrası süreç onların kontrolünde ilerlemiş oldu."  diye konuştu.

"TÜBİTAK'A 379 AÇIKÖĞRETİM MEZUNU"

Çavuşoğlu, eski Bilim Sanayi ve Teknolojik Bakanı Fikri Işık'ın daveti  üzerine bir yıllık TÜBİTAK çalışmasının olduğuna değinerek, orada gözlemlediği  olumsuzlukları da aktardı.

TÜBİTAK'ın, çalışanlarını başkanın talimatıyla işe alabilme yetkisinin  olduğunu, göreve başladığında çalışan sayısı ile ilgili derli toplu bir bilginin  bulunmadığını belirten Çavuşoğlu, şöyle devam etti:

"Tüm birimleri dolaşarak bir veri ortaya çıkarttım. TÜBİTAK'ın o  zamanki başkanı olan Yücel Altınbaşak 2011 yılında işe başlıyor. Benim işe  başladığım 2014 yılına kadar geçen süreçte personel hareketliliği yaşandığını  gördüm. Kurumu 3 bin kişi teslim alıyorlar ve bu süreçte stratejik projeleri  geliştiren 600 kişiyi işten çıkartıyorlar. 2 bin 400'e düşen sayı aynı süreçte 4  bin 800'e çıkıyor. İşe alınan 2 bin 400 kişiden 379'u açıköğretim fakültesi  mezunu, 180'i de fizik bölümü mezunuydu. TÜBİTAK gibi ülke için kritik gelişmeler  yapması beklenen bir araştırma kurumunda bu insanların yapacağı hiçbir iş yoktur.  Sırf bu kişiler ilgili mekanizmaya himmet sağlamak için işe alınmıştı. Kurum  gelirinin de stratejik işler yapmaktan koparak bazı devlet kurumlarına rutin  işler yaparak elde edildiğini gözlemledim. Örneğin Meclis işlerini yürütmek için  bir yazılıma ihtiyaç duyuyor. 5 milyon liraya yapılabilecek bir yazılımı TÜBİTAK  50 milyon liraya alıyor. Devlet kurumu olduğu için de kimse sorgulamıyor."

Çavuşoğlu, kendi döneminde bin kişiyi işten çıkarttığını, bunların  yerini daha önce işten çıkarılan stratejik noktalarda görevli isimler ile yeni  kalifiye elemanlarla doldurduğunu dile getirdi.

"DANIŞTAY CİNAYETİYLE İLGİLİ VİDEO KAYDI 1.5 YIL SAKLANDI"

2010 yılı KPSS'de çalınan soruların Isparta'nın Yalvaç köyünde ikamet  eden bir öğretmen adayının bilgisayarına kaydedildiğinin belirlendiğini de  aktaran Çavuşoğlu, şu görüşlere yer verdi:

"Jandarma bunu bu şekilde tespit ederken emniyet istihbarat 'yok böyle  bir şey' diye olayı yalanlıyor. Bu olayı açığa çıkarmak için bilgisayar bize  gönderildi. TÜBİTAK'ın siber güvenlik enstitüsünde yapılıyor. Ancak ben buraya  güvenmiyordum. O dönemde ortaya çıkarılan Balyoz, Ayışığı, Sarıkız vesaire darbe  planlarının hepsinde enstitüde görev yapan yaklaşık 8 kişinin çapraz olarak  bilirkişilik yaptığını gördüm. Ayrıca Alparslan Aslan'ın Danıştay cinayeti ile  ilgili video kayıt cihazının, incelemesi için gönderildiği Burak Akoğuz isimli bu  grubun üyesi kişi tarafından 1,5 yıl saklandığını ve mahkemeye cevap  verilmediğini gördüm. Bu kişinin aynı zamanda kozmik odaya girip oradaki  bilgileri kopyalayan kişi olduğunu tespit ettim. Oradan iki kopya alınmış. Birisi  mahkemeye verilmiş, diğeri yok. Bu kişilerin elinden bilirkişiliği alıp  haklarında rapor yazılmasını temin ettim."

Çavuşoğlu, kendi öğrencilerinden oluşan yeni bir bilirkişi heyeti  kurduğunu belirterek, "Bu heyet 3 ayrı bölümden oluşan 2010 KPSS sınavının  sorularının, 15 gün önce bahsi geçen şahsa ait bilgisayara yüklendiğini tespit  etti. Soruşturmanın daha da büyümesi sağlandı. İlginç olan ise 250 ayrı askeri  adresin bulunduğu kişiler vardı ve bunların hepsi kadın. Bunun daha sonra asker  eşleri olduğu tespit edildi." dedi.

TÜBİTAK'la ilgili çok fazla ilginç olaylar yaşadığını bunlardan  birisinin başbakanın çalışma ofisine böcek yerleştirilmesi olduğunu vurgulayan  Çavuşoğlu, "Başbakan'ın çalışma ofisine giren polislerin görüntüleri kayıtlarla  sabit. İncelenmesi istenen böceğin yapıştırıldığı silikonun ömrüne ilişkin raporu  elektronik mühendisi HASAN Palaz yazıyor. Bilirkişi olarak altına başka bir  elektronik mühendisi imza atıyor. Raporda ise o polislerin odaya girdiği tarihten  çok daha sonra o silikonun sıkıldığı belirtiliyor. Amaç oradaki polisleri  korumak. İlginç tarafı da raporu elektronik mühendisinin yazıyor olmasıdır.  Normalde bu raporu bir kimyacı hazırlar. TÜBİTAK'ın böyle bir yetkinliği de  bulunmamaktadır." ifadesini kullandı.

Hazırlanan raporun ABD'de faaliyet gösteren bir internet sitesinden  indirildiğine dikkati çeken Çavuşoğlu, "İki sayfalık raporu indirerek oradaki  değerleri değiştirip bir rapor haline getirmişler. Rapor Amerikan menşei  olduğundan bazı verileri orada unutmuşlar. Bunu tespit ettik. Bu kişilerin  avukatları o evrakı gördükten hemen sonra analiz evrakı siteden hemen kaldırıldı.  Bu FETÖ örgütün elininin ne kadar uzun olduğunun göstergesidir." diye konuştu.

KRİPTOLU TELEFONLARIN DİNLENMESİ

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın başbakanlığı döneminde 'beni  dinliyorlar, kriptolu telefonlarımı da dinliyorlar" sözü üzerine tüm kriptolu  telefonların toplatıldığına işaret eden Çavuşoğlu, şu görüşlere yer verdi: 

"Toplam 156 telefonu ilgili kurumlardan istettik. Kritik isimlerde  bulunan bu telefonların dinlenmesinin ise IMEI numaralarından yapılabileceğinden  hareketle çalışma başlattık. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının koordinesinde  TİB'e yazılan yazıda bu telefonların 76'sının dinlendiği kaydına ulaşıldı.  Aralarında Cumhurbaşkanı'na, Başbakan'a, Genelkurmay Başkanı'na, MİT Müsteşarı'na  ait telefonlar var. Devletin üst kademesinde bulunan isimlere ait telefonlar  çıktı. En çok dinlenen sayı adedi ise Enerji Bakanına ait telefon. Daha sonra  kriptolu telefonlarla ilgili bu sonuca ulaştık. Yapılan araştırmada ise 15-20  saniyede tüm görüşmeleri çözebilen bir mekanizma olduğunu tespit ettik ve bunu  deneyerek mahkemeye sunduk." 

Çavuşoğlu, İzmir'deki Askeri Casusluk davası ile ilgili bir arşivin  geldiğini, gözlemlerine göre 20-30 subayın, FETÖ'nün gönderdiği kadınlarla  görüntülerinin çekildiğini bildirdi. 

Tuzağa düşürülen subaylardan da şantaj yoluyla çeşitli evrakın temin  edildiğine işaret eden Çavuşoğlu, "20-30 kişi ile sınırlı işi büyütüp 364 subayı  askeri casusluktan dolayı tutuklayarak ordudan ayırmışlardı. Örgütün tabandan  gelen ekibine özellikle deniz kuvvetlerinde yer açmak için. Gelen bilgisayarlarda  kişileri nasıl tuzağa düşüreceklerinin yönergesini yazmışlar. Alınacak  kameraların hassasiyeti, pozisyonu gibi çok ilginç detaylar mevcuttu.  Organizasyon her şeyiyle tamamdı. Hakimler, savcılar, polis, hepsini göz önünde  bulundurduğunuz vakit kaçamayacağınız bir mekanizma oluşturmuşlar. Şimdi bile bu  örgütün gizimli tarafları tam olarak açığa çıkarılabilmiş değil." ifadesini  kullandı. 

Abdullah Çavuşoğlu, Trabzon'da yapılan uluslararası bir konferansa  TÜBİTAK'tan bir kişinin sunum yolladığını fark ettiğini, sunumun konusunun ise  "ses değiştirme" olduğunu bildirdi.  

'HECE HECE ALARAK YAPIŞTIRMIŞLAR'

Sunumu gönderen kişi hakkında yaptığı araştırmada, 1996 yılından bu  yana bu kişiyle birlikte bir grubun ses değiştirme konusunda çalıştığını  gözlemlediğini belirten Çavuşoğlu, şunları kaydetti: 

"Bu çok önemli bir konuydu. Bir kişinin ses özelliklerini bir sisteme  öğretip sizin konuştuğunuzu o kişi konuşuyormuş gibi yapabilirsiniz.  Cumhurbaşkanımızın oğlu ile bir konuşması internete düşmüştü. Bunun incelenmesi  için kayıt TÜBİTAK'a gönderilmişti. İnceleme kurulunun içinde ben de vardım.  Orada ilginç olan değişik telefon konuşmalarından alınan kısımlar var ve bir  araya getirilmiş. O konuşmadaki 'tamamen sıfırlandı mı' cümlesini değişik  konuşmalardan hece hece alınarak yapıştırıldığını gördük. Kendilerine o kadar çok  güveniyorlar ki konuşmayı tırpanlamaya bile gitmemişler. Bunların bilişimle  ilgili olduklarını 2004 yılına kadar görmemiştim."



Not:  


28 Şubat 2014 Tarihli Ses Analiz Raporu:


Amerika Birleşik Devletleri'nde laboratuarda kriminal ses kayıt analizleri yapan ses alanında uzman isimler Catalin Grigoras ve Jeff M. Smith'in youtube'a 'Basçalan Erdogan'in Yalanlarinin ve Yolsuzluklarinin Kaydi.mp4' başlığı ile yüklenmiş olan ses kaydının analizini yaptı.


- Rapor uluslararası adli ses kayıt usullerine göre hazırlanmıştır.

- Youtube'da yayınlanan söz konusu ses kaydının orjinal olmadığı tespit edilmiştir.
- Ses kaydı üzerindeki montaj işlemleri ancak orijinal veya klon bir kayıt üzerinde inceleme yapılırsa tespit edilebilir.
- Elde ettiğimiz grafiklerde 2 kişi arasında geçtiği tahmin edilen 5 farklı görüşmenin olduğu ancak bunun montajlanarak tek bir kayıt haline getirildiği anlaşılmıştır.
- Ses kaydı üzerindeki işlemlerin tespit edilememesi için kaydın ses kalitesinin en az 4 kez düşürülerek maskelendiği bu şekilde her türlü kesme, kopyalama ve ekleme izlerinin kaybedildiği ve maskelendiği belirlenmiştir.

Yapılan bu ilk tespitler neticesinde; bu kayıt üzerinden, ses kaydının hangi dakikalarında kesme, yapıstırma, dublaj ve/veya montaj işlemlerinin yapıldığının teknik olarak belirlemenin mümkün olmadığı sonucuna ulaşılmıştır. 


- Bu ses kaydının üzerinde yapılan maskeleme işleminden dolayı teknik olarak "bu görüşme gerçektir ya da montajdır" demek bilimselliğe aykırıdır. (Burası uzmanların raporundaki en çarpıcı yer olarak dikkat çekiyor)



- Grafiklerde, bu tek parça hale getirilen ses kaydında Diyalog 2 ve Diyalog 4 de (REC2 ve REC4 de) aynen bir kayıttan diğer kayıda geçerken oluşabilecek ses boşluğu ve ses patlaması olduğu tespit edilmiştir. Bu izlerin de mavi noktalar ile marke edildiği açık bir şekilde anlaşılmaktadır.


Kayıtların Teknik Analiz Raporu:


http://www.sabah.com.tr/Gundem/2014/02/28/abdli-iki-adli-ses-uzmanindan-ses-kaydi-analizi 



Kayıtların Teknik Analiz Ön Raporu:

Link:



Seçkin Deniz Twitter Akışı