4 Mart 2014 Salı

SA576/KY11-TG8: Amerikan Devlet Okulu Kuşatma Altında/ Çeviri

Sonsuz Ark, Obama’nın Amerikan Eğitim Sistemi’nde yapmak istediği yapısal değişiklikleri çevirisi yapılan eleştirel analizlerle anlamak istemektedir. Bu makalede Sözleşmeli (Charter) Okullar olarak adlandırılan devlet tarafından desteklenen özel okulların yaygınlaştırılmasındaki temel ideolojik faktörlerin eleştirildiği görülmektedir.

Texas, Indiana, Ohio ve diğer eyaletlerde “yaratılış” ve buna ilişkin İncil temelli ‘bilim’ standart yaklaşım olarak yerini almıştır. Amerikan tarihinin sağcı bir yaklaşımla yapılan yeniden yorumu tüm ülkede yaygınlaşıyor.”

Obama başkanlığının bir özelliği, ilkokul eğitim sistemini doğrudan etkileyecek şekilde Amerikan devlet okul sistemine karşı yürüttüğü kampanya olmuştur. Bu, Cumhuriyetin temel taşlarından biri olan bir kurumun erozyonu anlamına gelmektedir. Sistemin devlet okulları ve özel okulları beraber içeren melez bir sisteme göre yeniden düzenlenmesi projesi, doğrulanmamış bir düşünce olan, charter (sözleşmeli) okulların daha iyi bir eğitim verdiği dogmasına dayanır.

Bu makale Beyaz Saray’ın ideolojik ve ticarî menfaatlerine katkı sunmak amacıyla yazılmıştır. Bir başkanın görev süresini belirleyen ve ilk günden itibaren acımasızca kriter olarak kabul edilen unsurlar; kararsızlığı, işleri savsaklaması ve tereddütlerinin yanında, ofisinin güçlerini belirlenen hedefler doğrultusunda kullanıp kullanmamasıdır.

Bu tür bir mahkûmiyet ve sürekli ithaf durumu, kamu politikalarının sadece diğer bir alanında gözlemlenebilir: Yurt içinde olduğu kadar yurt dışında da kişi ve organizasyonların davranışlarını gözlemleyen istihbarat birimlerinin güç ve kapsamını genişletme projesi. Projenin başarısı elde edilen pasif uyumla belirlenir. Toplumda veya siyasi ortamda herhangi bir organize muhalefet yoktur. Sadece Demokratları ve Cumhuriyetçileri, reaksiyonerleri ve liberalleri kapsayan muhalefeti karşılamak için pasif elemanlar yeterlidir.

Geçen Hafta Arne Duncan’ın başında bulunduğu Eğitim Bakanlığına En iyi Girişimci Yarışı’na yönelik ayrılan para yardımı için eyalet başvurularının sonuna gelindiğinde, Eğitim Bakanlığının charter okula izin vermeyen eyalet hükümetlerinin başvurularının kabul edilmeyeceğini belirten kararını hatırladık. Diğer bir deyişle, federal hükümet belirgin bir şekilde charter okullarının topluma en iyi hizmeti sağlayacağını öngören düşünce lehinde ağırlığını koymuştu. Charter okul sistemini herhangi bir şekilde sınırlayanlara ceza uygulanıyordu.

Obama yönetiminden gelen bu ağır federal baskı bir sürpriz değildi. Her şeyin ötesinde zaten Obama’nın kendisi yüksek sesle “özelleştirmenin” avukatlığını yapmaktaydı. Johnny Appleseed gibi devlet okullarının özellikle de devlet okullarındaki öğretmenlerin güvenilir olmadığını anlatarak ülkenin bir ucundan diğerine seyahat etmişti. Amerika’daki olumsuzlukların suçlusu oldular; 21.yy küresel ekonomisine hazırlıksız gençlik, mühendis eksikliği, yüksek kayıt sildirme oranları, okul bölgesindeki mali sıkıntılar ve diğer nedenler. *

Obama’yı dinleyen birisi 2007’deki iş hacminin 2013’e gelindiğinde 40 yıllık sürecin en düşük seviyesine inme sebebinin, Amerikan öğretmenlerinin başarısızlığı ve devlet okullarının öğrencileri iş pazarındaki radikal yapı değişikliklerine hazırlamadaki yetersizliği zannedecekti.

Obama Wall Street/Fed tarafından yaratılan krizleri veya yönetiminin iyileştirme çabalarındaki yetersizliğini küçümsüyordu. Küçülme, dış kaynak açılımı gibi çarelere ve iş dünyasının, işçilere daha az ücret verilerek ve geçici işçi kullanımına gidilerek üretimin artırılabileceği yönündeki düşüncelerine itibar etmiyordu.

Okullar üzerindeki mali kısıtlamaya gelince, buna sebep de aç gözlü öğretmen sendikalarının maaşlardaki indirime veya emeklilik tazminatlarının kaldırılmasına karşı çıkmasıydı.  Büyük Durgunluktan ve Obama’nın retorik ve aksiyonlarıyla desteklediği tasarruf deliliğinden kaynaklanan bir durumun günah keçileri haline getirildiler. 

Gelin başkanlık kampanyasının önemli noktalarına bir göz atalım. 2010’da Eğitim Bakanı Ame Duncan, çalışma koşullarındaki keyfi değişimleri protesto etmek için greve giden Rhode Island devlet okulu öğretmenlerini kınarken yetkilileri eğer gerekliyse onları işten çıkarmaları için cesaretlendiriyordu. Central Falls Lisesindeki tüm öğretmenlerin işten çıkarılmasını (Providence Dergisi tarafından belirtilen rapora göre) alkışlamıştı.  Aynı yönetimin, AIG, Bank of America, CITI, Goldman Sachs, J.P. Morgan, Fannie Mae or Sally Mae gibi şirketlerden ise istifa etmesini istediği bir kişi bile yoktu.

Benzer şekilde Obama 2012-2013’te, Rahm Emanuel’in Chicago öğretmen sendikasının ve devlet okullarının toplu bir şekilde kapatılması stratejisine Beyaz Saray’ın dolaylı desteğini sunuyordu. O sırada devam eden “charter” programları ise yolsuzluklarla anılmaktaydı. Bakan Duncan’a bakanlığın gücünü serbestçe kullanarak, vasat özelliklerine bakmaksızın charter okullarının promosyonu konusunda eyaletlerin ikna edilmesi ve baskı yapılması yetkisi verilmişti.

Duncan’ın ofisi charter okullarının neyi başardığı veya başarmadığı gerçeğinin gizlenmesini sağlayan merkez haline gelmişti. Gerçek pek de sevimli değildi. Tüm standart testlerde ve mezuniyet oranlarında charter okullarındaki öğrencilerin performansı devlet okullarındaki öğrencilere göre oldukça kötüydü. Azınlıkların okuldan kayıt sildirme oranları da daha yüksekti. **

Charter okullarına sağlanan; devlet okullarına göre bütçeden fazladan sağlanan sübvansiyonlar, kronik öğrenme güçlüğü ve/veya disiplin problemi olan ve/veya anadili İngilizce olmayan ailelerden öğrenci alınmaması ve nitelikli öğrenci seçimi gibi kayırmalara rağmen ortaya çıkan kasvetli tablo buydu.

Yatırımcılar için diğer sonuçlar daha olumluydu. Eğitimde az bir tecrübesi olan yeni şirketler charter vagonuna atladı. Yüksek oranda motivasyonu yüksek ama kaliteli eğitim vermek için nitelikleri yetersiz genç öğretmenleri işe aldılar. Tabi ki bu gençlere emektar öğretmenlere göre çok daha az maaş veriliyordu.

Ortaya çıkan bu durum; üniversiteden yeni mezun, işsiz gençlerin sayısını azaltmak isteyen Anne Duncan tarafından istismar edilerek desteklendi. Görünüşte bu öğretmenlerin sınıfta birkaç yıl geçirdikten sonra yeni iş tecrübelerine atılması ve yerlerine daha az bir ücretle yeni yetmelerin işe alınması iyi bir şeydi. Teksas gibi bazı eyaletler, charter okullarındaki öğretmenlerde sertifika bile aramadı-kolay gelen kolay giderdi.

Şu soruyu sormamız gerekiyor: makul ve nitelikli bir öğretmen bu şartlar altında öğretmenliğe kariyer olarak devam etmek ister mi?

Gerçekte, işten ayrılan öğretmenlerin sayısı tarihteki en yüksek sayıya ulaşmıştır. Ulusal ölçekte bakıldığında, %16’sı ilk yılın sonunda, yaklaşık olarak %45’i ise ilk 5 yıl içerisinde işten ayrılmaktadır. Bu oranlar, öğrencilerin başarısızlık oranından belirgin bir şekilde daha yüksektir.

Florida’daki 2280 ilk ve orta devlet okullundan sadece 17’si “F” notu aldı. Eyaletteki 270 Charter ilk ve ortaokulundan ise 15 tanesi başarısız oldu. Bir yıl içerisinde Ohio’daki 328 charter okulunun yarısından fazlası eyalet okul raporunda D veya F ile derecelendirildi. Charter okullarının çoğu kendi sonlarını hazırladı, 1995 senesinden itibaren kurulan okulların %15’i iflas ettiğini açıkladı.

Charter okullar üzerine önemli bir gözlem yapılamayan Florida’da bu oran iki kat fazladır. 2013 senesi içinde Colombus’daki 17 charter okulu kapandı. 17 okuldan dokuz tanesi geçtiğimiz güz dönemi içindeki birkaç ayda kapanmıştır. Kapandıklarında 250’den fazla öğrenci kendilerine yeni okul bulmak zorunda kaldı. Eyalet, geriye kalan dokuz okulu açık tutabilmek için Ağustos ayından Ekim veya Kasım ayına kadar vergi gelirlerinden 1.6 milyar $’dan fazla harcama yapmak zorunda kaldı.

Beyaz Saray’ın üniversite öncesi eğitimi ticarî hale getirmesi bu resmi tamamlıyor. Başkan Obama geçtiğimiz aylar içerisinde ülkeyi dolaşarak meslekî anlamda şirketlerin işine yarayacak şekilde eğitilmiş mezunlar elde etmeye yönelik hazırlanan müfredat, öğretim metotları ve materyallerin reklamını yapıyor.


Mesleki eğitim, Amerika Birleşik Devletlerinde ikincil seviyede uzun bir geçmişe sahiptir ve kötü bir şey olarak nitelendirilemez; oldukça yetenekli makinecilere ihtiyacımız var. İhtiyacımız olmayan şey ise ticari makineye hizmet edecek şekilde kalıba dökülmüş, kumanda edilebilen, liberal eğitimden uzaklaştırılmış öğrencilerdir. Esas sorumluluğu yapılandırma olan ve kısmen bu tür programları finanse eden ticari ilgilere, kamu harcamalarının kısıtlandığı, mahalli okulların özelleşme baskısı altında bulunduğu şu zamanlarda güvenebilir miyiz?

Üzücü olan gerçek şu ki, pek çok eyalette basit bir ticarî plana sahip olan şahıslar bir charter okul kurma sertifikası elde edebilmektedir.

En fazla endişe oluşturan fenomen ise charter okullarındaki müfredatın, okulu kuran grubun ideolojik çıkarlarına hizmet edecek şekilde manipüle edilmesidir. Texas, Indiana, Ohio ve diğer eyaletlerde “yaratılış” ve buna ilişkin İncil temelli ‘bilim’ standart yaklaşım olarak yerini almıştır. Amerikan tarihinin sağcı bir yaklaşımla yapılan yeniden yorumu tüm ülkede yaygınlaşıyor. Düzenlemelerde hükümetin rolü anlamında işadamlarının görüşleri güç kazanarak ön plana çıkıyor.

Kısacası charter okulu, halihazırda büyük zarar görmüş Amerikan toplumunda mezhepsel bir görüşün siperlerini kazıyor. Bu dönüşümün bir elemanı olarak Demokrat bir başkan Beyaz Saray’a ve kendi taraftarlarına yönelik yaptığı açıklamalar ile yanlış bir yolda yürüyor.

Amerika’yı tutarlı bir toplum haline getiren kurumlardan hiçbiri devlet okulları kadar faydalı olmamıştır. Bunlar; inanç, ulusal köken, din veya politik tercihlerden bağımsız olarak, medeni değerler ve toplumsal kimlik etrafında vatandaşlık bağı oluşturan kurumlardır. Bunlar, farklı insanları bir araya getirerek tek bir millet oluşturan kurumlardır. Fakat gelecekte durum bu olmayabilir.


Michael Brenner,  17.02.2014

Kıdemli Araştırmacı, Transatlantik İlişkiler Merkezi, Uluslararası İlişkiler Profesörü, Pittsburgh Üniversitesi

http://www.huffingtonpost.com/michael-brenner/the-american-public-schoo_b_4804416.html

* Diğer gelişmiş ülkeler ile karşılaştırıldığında Amerika’daki öğrencilerin standart testlerdeki başarısızlığı yanıltıcıdır. Anadili İngilizce olmayan ve diğer dezavantajlı toplumların varlığı göz önünde bulundurularak değerlendirme yapıldığında Amerikan öğrencilerinin başarı tablosundaki yeri üst sıralara yaklaşmaktadır.

**Standford Üniversitesinde bulunan Eğitim Çıktılarını Araştırma Merkezi (The Center for Research on Education Outcomes) (CREDO), 2009 senesinde yayınladığı raporda, charter okullarının %17’sinin eşdeğerleri olan devlet okullarından başarılı olduğunu, %37’sinin ise devlet okullarından daha başarısız olduğunu, geriye kalanlarının ise hemen hemen aynı seviyede bulunduğunu belirtmiştir.


Tamer Güner, Sonsuz Ark, 04.03.2014, Çeviri,


Tamer Güner Yazıları

Seçkin Deniz Twitter Akışı