Sonsuz Ark, Obama’nın
Amerikan Eğitim Sistemi’nde yapmak istediği yapısal değişiklikleri çevirisi
yapılan eleştirel analizlerle anlamak istemektedir. Bu makalede Sözleşmeli (Charter)
Okullar olarak adlandırılan devlet tarafından desteklenen özel okulların
yaygınlaştırılmasındaki temel ideolojik faktörlerin eleştirildiği
görülmektedir.
“Texas, Indiana,
Ohio ve diğer eyaletlerde “yaratılış” ve buna ilişkin İncil temelli ‘bilim’
standart yaklaşım olarak yerini almıştır. Amerikan tarihinin sağcı bir
yaklaşımla yapılan yeniden yorumu tüm ülkede yaygınlaşıyor.”
Obama
başkanlığının bir özelliği, ilkokul eğitim sistemini doğrudan etkileyecek
şekilde Amerikan devlet okul sistemine karşı yürüttüğü kampanya olmuştur. Bu,
Cumhuriyetin temel taşlarından biri olan bir kurumun erozyonu anlamına
gelmektedir. Sistemin devlet okulları ve özel okulları beraber içeren melez bir
sisteme göre yeniden düzenlenmesi projesi, doğrulanmamış bir düşünce olan,
charter (sözleşmeli) okulların daha iyi bir eğitim verdiği dogmasına dayanır.
Bu
makale Beyaz Saray’ın ideolojik ve ticarî menfaatlerine katkı sunmak amacıyla
yazılmıştır. Bir başkanın görev süresini belirleyen ve ilk günden itibaren
acımasızca kriter olarak kabul edilen unsurlar; kararsızlığı, işleri
savsaklaması ve tereddütlerinin yanında, ofisinin güçlerini belirlenen hedefler
doğrultusunda kullanıp kullanmamasıdır.
Bu tür
bir mahkûmiyet ve sürekli ithaf durumu, kamu politikalarının sadece diğer bir
alanında gözlemlenebilir: Yurt içinde olduğu kadar yurt dışında da kişi ve
organizasyonların davranışlarını gözlemleyen istihbarat birimlerinin güç ve
kapsamını genişletme projesi. Projenin başarısı elde edilen pasif uyumla
belirlenir. Toplumda veya siyasi ortamda herhangi bir organize muhalefet yoktur.
Sadece Demokratları ve Cumhuriyetçileri, reaksiyonerleri ve liberalleri
kapsayan muhalefeti karşılamak için pasif elemanlar yeterlidir.
Geçen
Hafta Arne Duncan’ın başında bulunduğu Eğitim Bakanlığına En iyi Girişimci
Yarışı’na yönelik ayrılan para yardımı için eyalet başvurularının sonuna
gelindiğinde, Eğitim Bakanlığının charter okula izin vermeyen eyalet
hükümetlerinin başvurularının kabul edilmeyeceğini belirten kararını
hatırladık. Diğer bir deyişle, federal hükümet belirgin bir şekilde charter
okullarının topluma en iyi hizmeti sağlayacağını öngören düşünce lehinde ağırlığını
koymuştu. Charter okul sistemini herhangi bir şekilde sınırlayanlara ceza
uygulanıyordu.
Obama
yönetiminden gelen bu ağır federal baskı bir sürpriz değildi. Her şeyin
ötesinde zaten Obama’nın kendisi yüksek sesle “özelleştirmenin” avukatlığını
yapmaktaydı. Johnny Appleseed gibi devlet okullarının özellikle de devlet
okullarındaki öğretmenlerin güvenilir olmadığını anlatarak ülkenin bir ucundan
diğerine seyahat etmişti. Amerika’daki olumsuzlukların suçlusu oldular; 21.yy
küresel ekonomisine hazırlıksız gençlik, mühendis eksikliği, yüksek kayıt
sildirme oranları, okul bölgesindeki mali sıkıntılar ve diğer nedenler. *
Obama’yı
dinleyen birisi 2007’deki iş hacminin 2013’e gelindiğinde 40 yıllık sürecin en
düşük seviyesine inme sebebinin, Amerikan öğretmenlerinin başarısızlığı ve
devlet okullarının öğrencileri iş pazarındaki radikal yapı değişikliklerine
hazırlamadaki yetersizliği zannedecekti.
Obama
Wall Street/Fed tarafından yaratılan krizleri veya yönetiminin iyileştirme
çabalarındaki yetersizliğini küçümsüyordu. Küçülme, dış kaynak açılımı gibi
çarelere ve iş dünyasının, işçilere daha az ücret verilerek ve geçici işçi
kullanımına gidilerek üretimin artırılabileceği yönündeki düşüncelerine itibar
etmiyordu.
Okullar
üzerindeki mali kısıtlamaya gelince, buna sebep de aç gözlü öğretmen
sendikalarının maaşlardaki indirime veya emeklilik tazminatlarının
kaldırılmasına karşı çıkmasıydı. Büyük
Durgunluktan ve Obama’nın retorik ve aksiyonlarıyla desteklediği tasarruf
deliliğinden kaynaklanan bir durumun günah keçileri haline getirildiler.
Gelin
başkanlık kampanyasının önemli noktalarına bir göz atalım. 2010’da Eğitim
Bakanı Ame Duncan, çalışma koşullarındaki keyfi değişimleri protesto etmek için
greve giden Rhode Island devlet okulu öğretmenlerini kınarken yetkilileri eğer
gerekliyse onları işten çıkarmaları için cesaretlendiriyordu. Central Falls
Lisesindeki tüm öğretmenlerin işten çıkarılmasını (Providence Dergisi
tarafından belirtilen rapora göre) alkışlamıştı. Aynı yönetimin, AIG, Bank of America, CITI,
Goldman Sachs, J.P. Morgan, Fannie Mae or Sally Mae gibi şirketlerden ise
istifa etmesini istediği bir kişi bile yoktu.
Benzer
şekilde Obama 2012-2013’te, Rahm Emanuel’in Chicago öğretmen sendikasının ve
devlet okullarının toplu bir şekilde kapatılması stratejisine Beyaz Saray’ın
dolaylı desteğini sunuyordu. O sırada devam eden “charter” programları ise
yolsuzluklarla anılmaktaydı. Bakan Duncan’a bakanlığın gücünü serbestçe
kullanarak, vasat özelliklerine bakmaksızın charter okullarının promosyonu
konusunda eyaletlerin ikna edilmesi ve baskı yapılması yetkisi verilmişti.
Duncan’ın
ofisi charter okullarının neyi başardığı veya başarmadığı gerçeğinin
gizlenmesini sağlayan merkez haline gelmişti. Gerçek pek de sevimli değildi.
Tüm standart testlerde ve mezuniyet oranlarında charter okullarındaki
öğrencilerin performansı devlet okullarındaki öğrencilere göre oldukça kötüydü.
Azınlıkların okuldan kayıt sildirme oranları da daha yüksekti. **
Charter
okullarına sağlanan; devlet okullarına göre bütçeden fazladan sağlanan sübvansiyonlar,
kronik öğrenme güçlüğü ve/veya disiplin problemi olan ve/veya anadili İngilizce
olmayan ailelerden öğrenci alınmaması ve nitelikli öğrenci seçimi gibi
kayırmalara rağmen ortaya çıkan kasvetli tablo buydu.
Yatırımcılar
için diğer sonuçlar daha olumluydu. Eğitimde az bir tecrübesi olan yeni
şirketler charter vagonuna atladı. Yüksek oranda motivasyonu yüksek ama
kaliteli eğitim vermek için nitelikleri yetersiz genç öğretmenleri işe aldılar.
Tabi ki bu gençlere emektar öğretmenlere göre çok daha az maaş veriliyordu.
Ortaya
çıkan bu durum; üniversiteden yeni mezun, işsiz gençlerin sayısını azaltmak
isteyen Anne Duncan tarafından istismar edilerek desteklendi. Görünüşte bu
öğretmenlerin sınıfta birkaç yıl geçirdikten sonra yeni iş tecrübelerine
atılması ve yerlerine daha az bir ücretle yeni yetmelerin işe alınması iyi bir
şeydi. Teksas gibi bazı eyaletler, charter okullarındaki öğretmenlerde
sertifika bile aramadı-kolay gelen kolay giderdi.
Şu
soruyu sormamız gerekiyor: makul ve nitelikli bir öğretmen bu şartlar altında
öğretmenliğe kariyer olarak devam etmek ister mi?
Gerçekte,
işten ayrılan öğretmenlerin sayısı tarihteki en yüksek sayıya ulaşmıştır.
Ulusal ölçekte bakıldığında, %16’sı ilk yılın sonunda, yaklaşık olarak %45’i
ise ilk 5 yıl içerisinde işten ayrılmaktadır. Bu oranlar, öğrencilerin
başarısızlık oranından belirgin bir şekilde daha yüksektir.
Florida’daki
2280 ilk ve orta devlet okullundan sadece 17’si “F” notu aldı. Eyaletteki 270
Charter ilk ve ortaokulundan ise 15 tanesi başarısız oldu. Bir yıl içerisinde
Ohio’daki 328 charter okulunun yarısından fazlası eyalet okul raporunda D veya
F ile derecelendirildi. Charter okullarının çoğu kendi sonlarını hazırladı,
1995 senesinden itibaren kurulan okulların %15’i iflas ettiğini açıkladı.
Charter
okullar üzerine önemli bir gözlem yapılamayan Florida’da bu oran iki kat
fazladır. 2013 senesi içinde Colombus’daki 17 charter okulu kapandı. 17 okuldan
dokuz tanesi geçtiğimiz güz dönemi içindeki birkaç ayda kapanmıştır.
Kapandıklarında 250’den fazla öğrenci kendilerine yeni okul bulmak zorunda
kaldı. Eyalet, geriye kalan dokuz okulu açık tutabilmek için Ağustos ayından
Ekim veya Kasım ayına kadar vergi gelirlerinden 1.6 milyar $’dan fazla harcama
yapmak zorunda kaldı.
Beyaz Saray’ın üniversite öncesi eğitimi ticarî hale getirmesi bu resmi tamamlıyor. Başkan Obama geçtiğimiz aylar içerisinde ülkeyi dolaşarak meslekî anlamda şirketlerin işine yarayacak şekilde eğitilmiş mezunlar elde etmeye yönelik hazırlanan müfredat, öğretim metotları ve materyallerin reklamını yapıyor.
Amerika’yı
tutarlı bir toplum haline getiren kurumlardan hiçbiri devlet okulları kadar
faydalı olmamıştır. Bunlar; inanç, ulusal köken, din veya politik tercihlerden
bağımsız olarak, medeni değerler ve toplumsal kimlik etrafında vatandaşlık bağı
oluşturan kurumlardır. Bunlar, farklı insanları bir araya getirerek tek bir
millet oluşturan kurumlardır. Fakat gelecekte durum bu olmayabilir.
Michael Brenner, 17.02.2014
Kıdemli Araştırmacı, Transatlantik İlişkiler Merkezi, Uluslararası İlişkiler Profesörü, Pittsburgh Üniversitesi
http://www.huffingtonpost.com/michael-brenner/the-american-public-schoo_b_4804416.html
* Diğer gelişmiş ülkeler ile karşılaştırıldığında Amerika’daki öğrencilerin standart testlerdeki başarısızlığı yanıltıcıdır. Anadili İngilizce olmayan ve diğer dezavantajlı toplumların varlığı göz önünde bulundurularak değerlendirme yapıldığında Amerikan öğrencilerinin başarı tablosundaki yeri üst sıralara yaklaşmaktadır.
**Standford Üniversitesinde bulunan Eğitim Çıktılarını Araştırma Merkezi (The Center for Research on Education Outcomes) (CREDO), 2009 senesinde yayınladığı raporda, charter okullarının %17’sinin eşdeğerleri olan devlet okullarından başarılı olduğunu, %37’sinin ise devlet okullarından daha başarısız olduğunu, geriye kalanlarının ise hemen hemen aynı seviyede bulunduğunu belirtmiştir.
Tamer Güner, Sonsuz Ark, 04.03.2014, Çeviri,
Tamer Güner Yazıları
Beyaz Saray’ın üniversite öncesi eğitimi ticarî hale getirmesi bu resmi tamamlıyor. Başkan Obama geçtiğimiz aylar içerisinde ülkeyi dolaşarak meslekî anlamda şirketlerin işine yarayacak şekilde eğitilmiş mezunlar elde etmeye yönelik hazırlanan müfredat, öğretim metotları ve materyallerin reklamını yapıyor.
Mesleki
eğitim, Amerika Birleşik Devletlerinde ikincil seviyede uzun bir geçmişe
sahiptir ve kötü bir şey olarak nitelendirilemez; oldukça yetenekli
makinecilere ihtiyacımız var. İhtiyacımız olmayan şey ise ticari makineye
hizmet edecek şekilde kalıba dökülmüş, kumanda edilebilen, liberal eğitimden
uzaklaştırılmış öğrencilerdir. Esas sorumluluğu yapılandırma olan ve kısmen bu
tür programları finanse eden ticari ilgilere, kamu harcamalarının kısıtlandığı,
mahalli okulların özelleşme baskısı altında bulunduğu şu zamanlarda güvenebilir
miyiz?
Üzücü
olan gerçek şu ki, pek çok eyalette basit bir ticarî plana sahip olan şahıslar
bir charter okul kurma sertifikası elde edebilmektedir.
En fazla
endişe oluşturan fenomen ise charter okullarındaki müfredatın, okulu kuran
grubun ideolojik çıkarlarına hizmet edecek şekilde manipüle edilmesidir. Texas,
Indiana, Ohio ve diğer eyaletlerde “yaratılış” ve buna ilişkin İncil temelli
‘bilim’ standart yaklaşım olarak yerini almıştır. Amerikan tarihinin sağcı bir
yaklaşımla yapılan yeniden yorumu tüm ülkede yaygınlaşıyor. Düzenlemelerde
hükümetin rolü anlamında işadamlarının görüşleri güç kazanarak ön plana
çıkıyor.
Kısacası
charter okulu, halihazırda büyük zarar görmüş Amerikan toplumunda mezhepsel bir
görüşün siperlerini kazıyor. Bu dönüşümün bir elemanı olarak Demokrat bir
başkan Beyaz Saray’a ve kendi taraftarlarına yönelik yaptığı açıklamalar ile
yanlış bir yolda yürüyor.
Michael Brenner, 17.02.2014
Kıdemli Araştırmacı, Transatlantik İlişkiler Merkezi, Uluslararası İlişkiler Profesörü, Pittsburgh Üniversitesi
http://www.huffingtonpost.com/michael-brenner/the-american-public-schoo_b_4804416.html
* Diğer gelişmiş ülkeler ile karşılaştırıldığında Amerika’daki öğrencilerin standart testlerdeki başarısızlığı yanıltıcıdır. Anadili İngilizce olmayan ve diğer dezavantajlı toplumların varlığı göz önünde bulundurularak değerlendirme yapıldığında Amerikan öğrencilerinin başarı tablosundaki yeri üst sıralara yaklaşmaktadır.
**Standford Üniversitesinde bulunan Eğitim Çıktılarını Araştırma Merkezi (The Center for Research on Education Outcomes) (CREDO), 2009 senesinde yayınladığı raporda, charter okullarının %17’sinin eşdeğerleri olan devlet okullarından başarılı olduğunu, %37’sinin ise devlet okullarından daha başarısız olduğunu, geriye kalanlarının ise hemen hemen aynı seviyede bulunduğunu belirtmiştir.
Tamer Güner, Sonsuz Ark, 04.03.2014, Çeviri,
Tamer Güner Yazıları