“Filistin
işgalindeki sizin duruşunuza sahip olmayanların duruşlarının dininizi zehirlediğini
söylüyorsun ya, el hak senin dinini zehirliyordur. Çünkü ben senin inandığın
dine inanmıyorum.”
Kadiyaniliğin
ülkemizdeki temsilcisi twitşörlerden (Salih Tuna’nın bu kavramlaştırmasını
kendisinden izinsiz kullansam da miri malıdır, diyorum) bir zat-ı muhterem,
“Filistin davası siyasi davadır, dinimizi zehirliyor!” diye buyurmuş.
Neresinden bakarsanız bakın, neresinden tutarsanız tutun bunun pespaye bir yargı, bir çıkarsama olduğunda hemfikir olmamak için Kadiyani’lerden biri olmanız gerekir.
Malum Kadiyaniler
de ülkesini işgal edenlere karşı direnenleri terörist olarak görürlerdi. Mirza
Gulam, Hindular ve İngilizler eliyle katledilen müslümanların bu katliama karşı
duruşunda, “Cihad ederek düşmana karşı koymak,
yurt ve din savunuculuğu yapmak, boşuna kan dökmektir, terördür, kadere
razı olun!” diyordu.
Bugünkü kadiyanilerin temsilcileri de Filistinlilere aynı şeyleri söylüyor. İşgalcilerin dili ile toprakları işgal edilmiş insanların karşı koyuşunu terör diye nitelendirebiliyor. “İslam’da can almak yok, silahlı cihad diye bir kavram yanlış, İslam demek; barış demektir, merhamet demektir, hoş görü demektir.”
Barış zamanlarında
“Sizi yurdunuzdan kovmadıkları zamanlarda” uymanız gereken düsturları her şart
ve durumda uyulması gereken düsturlar olarak
algılatmaya çalışmaları, böyle bir algı oluşturma gayretleri Mirza Gulam’ın
takipçileri olduklarına yeter kanıttır sanırım.
Hadi diyelim
ki, işgalcilerin BM tarafından yapıp ettiklerinin onanması, işgalcilerin bir
devlet olarak varlığının teyit edilmesinin karşısında aciz düştünüz, “Eh, ne
yapalım bütün dünyaya karşı savaşalım mı?” dediniz. Ve BM kararlarına
uyduğunuzu deklare ettiniz. Kabul. İşgalci devletin devletliğini kabul ederken
aynı BM’nin 1967 yılında alınan 242 sayılı ve 1972 yılında alınan 338 sayılı
kararları yanında durmanıza mani nedir?
Bu
kararlar, İsrail'in Filistin ve Suriye'den işgal ettiği toprakları tamamen terk
etmesini ve 1967 sınırlarına dönmesini öngörüyor. BM Güvenlik Konseyi, Eylül
2000'de İkinci İntifada'nın başladığı tarihten itibaren İsrail'in Filistin'deki
işgalini bir an önce bitirmesi için birçok kez karar aldı. Güvenlik Konseyi,
İsrail "Savunma Duvarı" operasyonunu başlatmadan önce de 12 Mart
2002'de de benzer bir karar almış ve İsrail'i şiddeti terk ederek, barış
sürecini uygulamaya davet etmişti. Bu kararların yanında durmayışınızı neyle
açıklıyorsunuz Bay Twitşör?
Ha, “Ben
siyasetten uzağım..” diyorsunuz da “siyaset”ten ne anladığınızı
anlatmamışsınız. Kuşkusuz benim anladığım, hemen hemen Kadiyani olmayan, Kadiyanilikle
zihinleri kirlenmemiş her aklı başında insanın anladığı anlamda anlıyor
değilsiniz siyaseti.
Sanırım,
siyaset sizde ‘İktidara gelebilmek için yapılan ayak oyunları’ olmalı. Bu engin
algılayışınızın ne kadar zavallı olduğunu fark edebilmeniz için azıcık
sosyoloji okuyun derim. Saflarınızda bir takım sosyologlar olsa gerek.
Siyasetin
iktidara gelmek için yapılan ayak oyunları olmadığını, toplumsal düzenin
sağlıklı olması ve bekası için planlar, projeler bütünü olduğunu size rahatlıkla
söyleyeceklerdir. Siyaset, özünde budur.
Kuşkusuz
bu plan ve projelerin temelinde adalet olmalıdır. Adalet bir kısım için değil
her şey için olmalıdır. Bu her şeyde salt insanların olmadığını da belirteyim.
Tüm varlığın bekası için adalet. Çevre için, çevrede var olan taş için toprak
için bile adalet olmalıdır.
Safınız
ne kadar kirli be Twitşör! Duruşunuz ne kadar iğrenç be Twitşör!
Sana
Nisa Suresi 75. ayetiin bir anlam ifade etmeyeceğini bile bile alıntılıyorum.
“Size ne
oluyor ki, Allah yolunda ve "Rabbimiz, bizi halkı zalim olan bu ülkeden
çıkar, bize katından bir veli (koruyucu sahib) gönder, bize katından bir yardım
eden yolla" diyen erkekler, kadınlar ve çocuklardan zayıf bırakılmışlar
adına savaşmıyorsunuz?”
‘Dicle
kenarında bir kurt kapsa koyunu Allahın adaleti sorar Ömer’den onu!’ ölçütünün
de senin için bir anlamı olmadığını biliyorum.
Filistin
işgalindeki sizin duruşunuza sahip olmayanların duruşlarının dininizi zehirlediğini
söylüyorsun ya, el hak senin dinini zehirliyordur. Çünkü ben senin inandığın
dine inanmıyorum.
Benim Rabbim
son peygamberle ilettiği kitabında bana “Zayıfa, zulme uğrayanlara karşı
zalimin karşısında durmamı” emrediyor. Bu emir senin dinini zehirliyor kuşkusuz.
Gulam Rıza’nın öğretisine ters kuşkusuz. Ama bilesin ki sen ve öğretilerin de
insanlığı zehirliyor.
Senin
insanlığın zehirlenmiş, Twitşör!
Fikri Muhayyer, 19.03.2014, Sonsuz Ark