“Allah’ım, bu azgınları Sana şikâyet ediyorum!”
İnsanların
mahremine sinsice sokulup, mahremini faş edenleri sana şikâyet ediyorum. Bunu
Senin verdiğin “Müslüman” adını alarak yapıyor oluşlarından ötürü daha şedittir
şikâyetim! Gönlümü burkan Sen’in verdiğin adı kullanmalarıdır. Pisliklerini,
çirkefliklerini örtmek için Senin verdiğin adı kullanan bu sefilleri Sana
şikâyet ediyorum!
Allahım!
Sana şikâyet ediyorum müfterilikte sınır tanımayan ve kendilerine “müslüman”
diyen bu azıp sapmışları.
Sana
şikâyet ediyorum!
“Ocakları
sönsün! Evleri başlarına yıkılsın!” diye haykıran bedbahtların kursaklarından
kustukları sözcükler gibi sözler çıkmayacak ağzımdan, ben sadece bunları
yapanları, böylesi sözleri sarf edenleri Sana şikâyet ediyorum! Sen şikâyet
mercilerinin en yücesisin! Sen her şeyden münezzehsin! Sen adil olansın!
Adaleti emredensin! Şikâyetim bu yüzden Sana’dır.
Yalnız
Sana sığınır, yalnız Senden yardım dilerim.
Mazlumların
yanında durmayıp kol kıranları aklamaya çalışanları Sana şikâyet ediyorum.
Felçli
olmasından dolayı sürekli tekerlekli sandalyeyle dolaşan Ahmed Yasin, 67
yaşında bir sabah namazı sonrasında, yine tekerlekli sandalyesiyle camiden
çıktığı esnada işgal güçleri tarafından planlanan bir cinayette, atılan
füzelere hedef olarak şehit oldu. Bu Şehid’in yanında değil de bu mazlumu şehid
edenlerin ölümlerini “çığır açan devlet adamı” diye gündemine alanları Sana
şikâyet ediyorum!
Ülkesi
ellerinden alınanların değil, pervasızca, pişkince gasıpların yanında duranları
Sana şikâyet ediyorum! Yananların, yakılanların değil; yakanların yanında duranları
Sana şikâyet ediyorum!
Allahım
nasıl da haykırmıştı bu mazlum;
“Hâlâ
kalpleriniz sızlamıyor mu, başımıza gelen bu acı felâketler karşısında? Bir
halk yok mu? Hiç mi kimse yok, Allah için ve ümmetin namusu için kızacak?”
“Şerefli
direnişçilerken, bizleri katil teröristler olarak ilan edenlere karşı duracak!
Bu ümmet utanmaz mı, şerefi çiğnenirken?”
Ben
utanıyorum sen, şahitsin Rabbim! Allah’ım utanmazları da Sana şikâyet ediyorum!
Mazlumların derdiyle dertlenenlerin yolunu kesenleri de Sana şikâyet ediyorum.
Dünyanın dört bir yanında mahrum, yoksun olmuşların derdine karınca kararınca
yardıma çalışanların önünü müstekbirlerle birlikte kesmeye çalışan bu
sapkınları Sana şikâyet ediyorum!
"O
ağır iftirayı ortaya atanlar, sizden bir gruptur. Bu olayı kendiniz için kötü
bir şey sanmayınız. Tersine o sizin için iyidir. O grubun içinde bulunan herkes
payına düşen günahın cezasını görecektir. Suçun büyük bölümünü omuzlarında
taşıyan o grubun elebaşısı ise büyük bir azaba çarpılacaktır. O iftirayı
işittiğinizde erkek-kadın bütün mü'minlerin, kendileri hakkında hüsnü-zan
besleyerek, özlerine leke kondurmaya yanaşmayarak '`Bu apaçık bir iftiradır"
demeleri gerekmez miydi? Bu konuda dört şahit göstermeleri gerekmez
miydi?" (Nur 11-12-13)
Hem
kendilerini Senin verdiğin adla tanıtma gayretindeler, hem de ölçütlerini
ayaklar altına almaktan çekinmiyorlar.
Allahım,
ey alemlerin Rabbi! Sen “Dört şahit getirin!” ölçütünü vaz ettin, onlar
kursaklarında pişirdikleri çirkeflikleri fısıldadılar kulaklara. Kalpleri
karartmaya, akılları bulandırmaya çalışıyorlar iplere üfleyenler gibi. Bunların
şerrinden Sana sığınıyorum! Kulaklara fısıldayan bu sefihleri, bu fasıkları
Sana şikâyet ediyorum!
Pederast
eğilimlerini gizleyip dillerine topraklarımda kimsenin caiz görmediği “Muta
nikâhı”nı dolayanları Sana şikâyet ediyorum. Evli barklı kadınların iffetini
düşünmeden, iftira atanları Sana şikâyet ediyorum!
Evet;
Sen dört şahit emrettiğin halde bunu görmezden geldikleri vakıadır. Bir tek
kişinin dahi görmediği bir şeyi evli-barklı kadınlara iftira etmekten
çekinmeyen bu azgınları Sana şikâyet ediyorum!
Sen bu
pederast eğilimli sefihleri ıslah et Rabbim!
Sinsi
vesvesenin peşinden koşanları Sana şikâyet ediyorum!
İnsanların
göğüslerine zehir fısıldayanları Sana şikâyet ediyorum!
Vesvesecilerin
şerrinden Sana sığınıp, vesvesecileri Sâna şikâyet ediyorum!
Fikri Muhayyer, 23.03.2014, Sonsuz Ark