“Hatip
“ananın a..” diyor, kültür seviyesi yüksek bu yığın bir coşuyor, bir galeyana
geliyor ki sorma. “Siz anladınız!” diyor. Tümcenin tamamını zikretmiyor. Kültür
seviyesi yüksek şahıslar hep birden gülüp anladıklarını izhar ediyorlar.”
İnsanlığı
kendinden menkul, küpesini çıkarıp cv’si olmayanların mitingine gittiği
iddiasındaki birinin hezeyanlarını okurken eseflendim doğrusu. Abi bir cv’im
bile yok, hakketten, (emice bu cv ne ya?) eseflenişim cv’imin olmayışı değil.
Savladığı “verilen para”. Abi ben boşuna mı saat 17’deki mitinge saat on birde
gittim? Madem para vardı beni niye es geçtiler ki? Ben de küpesizdim. Yoksa
para sadece İstanbul mitinginde mi dağıtıldı. Söyleseler de rahatlasam. Hani
her mitingde verilip de Antalya es geçildiyse gücenirim valla. Hele burada da
verildiyse işte o zaman hepten gücenirim.
Valla
gücenirim emice.. Hem geçen seçim verilen makarna ve kömürden de payıma düşeni
alamadım. Beni niye hep es geçiyorlar ki emice? Bu işte bir terslik var valla
bak. Benim de bir oyum var, benim de cv’im yok. Benim de simit görünce ağzım
sulanıyor olmalı, sulanmış olmalı, saat 17’deki mitinge saat 11’de gidip
güneşin altında Pazar kuranların tezgâhlarındaki sulara nasıl da içli içli
bakmışımdır, kim bile. Küpesini çıkarıp tebdili kıyafet yapan biri buraya
katılmış olsaydı da şahitlik etseydi diye iç geçiriyorum şimdi. Ne makarna
alabildim, ne mitinglerde dağıtılan paralardan payıma bir şey düşmüyor, bu ne
ya?
Emice
valla anlamıyorum! Yok, şükür, sosyoloji dalında lisansımız, aynı dalda yüksek
lisanlı olduğumuza dair diplomalarımız var, yani azıcık da olsa etrafta olup
biteni anlayabiliyorum. Yani öyle sanıyorum. Kendinde varlık, kendisi için
varlık ve başkası için varlık tanımlamasını anlayabildiğime göre (emice
anlamasam bilgi sosyolojisi dersinden çakardım valla) çevrede olup biteni
anladığımı sanıyorum.
Mitingin
olacağı meydanı dört döndüm kimseden bir şey sezmedim. Acep diyorum, benim
dışımdakilerin yekûna yakını organize miydi? Hani paraları alıp bana
sezdirmemiş olabilirler. Mi acaba? Eğer böyle ise valla çok gücenirim emice?
Günahım ne? Niye bana kömür makarna yok? Niye miting katılım payı yok? Hadi yok
biri de azıcık faş etseydi bu kadar yanmazdım.
Emice
“küçük altın dağıtıyorlar” savlarının uçuştuğu seçimler bu kadar yakmamıştı
canımı. Hoş o seçimlerde de söylenen şeyden nasibimizi alamadık ya.. olsun, bu
kadar yanmadı canım. Hadi o zaman sadece sözlü idi, şimdi artık görüntü var.
Koca koca adamlar, hanımlar, abiler bir araya gelip kendi yazdıkları senaryoyu
oynayacak değiller ya? Bana niye denk gelmiyor canım ona sıkılıyor, valla.
Mitinglere
bakıyorum emice. Canlı yayınlardan izliyorum kimi mitingleri. Kültür seviyesi
yüksek, ayaklarında lacoste marka shoes olanlar, Giorgio marka pantolon ve
gömlekliler, bir elinde envai çeşit mevkutelerin arzı endam ettiği, diğerinde
android işletim sistemli smart telefonlarla (herhalde o küpesini çıkarıp biz
cv’si olmayanların mitingine katılan insanlığı kendinden menkul eşhas gönülden
desteklediği mitinglere katılanları benden iyi bilir, böyle olmalı alkışladığı
mitinglere katılanlar) hatip konuşurken bir yandan mevkuteleri okuyup, bir
yandan twit atanların (herhalde öyledir, zira biz cv’si olmayanların elinde
mevkute ve online bağlantı için gereken materyaller olmadığını gözlemleyip faş
etmiş mezkur eşhas) ahvaline bakıyorum.
Emice bu
kültür seviyesi yüksek insanların muhatap kabul ettiği –dolayısıyla o zatın
kültür seviyesi pek yüksek olmalı- kişi öyle mükemmel tümceler kurup haykırıyor
ki, ben bazen kulaklarımı tıkıyorum. Kızarıyorum. Ne de olsa cahilim.. bir
cv’im bile yok. Hatip “ananın a..” diyor, kültür seviyesi yüksek bu yığın bir
coşuyor, bir galeyana geliyor ki sorma. “siz anladınız!” diyor. Tümcenin
tamamını zikretmiyor. Kültür seviyesi yüksek şahıslar hep birden gülüp
anladıklarını izhar ediyorlar. Ben cahil, cv’si olmayan kişi anlamıyor emice.
Ne de olsa aynı seviyede değiliz. Hani ben anladım desem kuşkum yok ki, mezkur
hatip “beni, cv’si olmayanlardan bir kişi anlamış, o da yanlış anlamış.” Der.
Neme lazım hiç birimiz anlamamış olalım.
Benim
gönülden desteklediğim ve gittiğim hatip “İstediğiniz hastahaneye gidebiliyor
musunuz?” diyor, bir cv’si bile olmayanlar hep birden “Evet!” diye bağırıyor.
Anlıyorum. Hem o ‘Evet’i. Hem o soruyu anlıyorum. “Öğrenciler ders kitaplarını
bedava alıyor mu?” diyor hatip, kalabalık coşku ile “Evet!” diye bağırıyor.
“Bedava tabletlerini aldı mı öğrenciler?” diye soruyor kalabalık “Evet!” diye
bağırıyor. “Uçakla yolculuk yapabiliyor musunuz?” diye soruyor, amanin halk
“Evet!” diye bağırıyor. Emice sen daha iyi bilirsin biz uçağı bir filmlerde
görürdük. Gökyüzünde çıplak gözle görmüşlüğümüz ise parmakla sayılacak
kadardır. Şimdi bu cv’si olmayanlar uçağa biniyorlar. Neredeyse otobüs biletine
uçak bileti.
Kültürlü
hatip acaip çağrışımlar yapan sözcükler, tümceler kurarken cv’leri olan
yığınlar gönüllerince alkışlarken, biz cv’si olmayan, makarnaya talim edenler
her sıradan insanın anlayacağı şeyleri soran bizden birine “Evet!” karşılığını
veriyoruz coşkuyla. ‘Yollar’ diyor, ‘Köprüler’ diyor, ‘Hastane’, ‘okul’ diyor
ve dediklerini anlıyoruz. ‘Çarkçı’ diyor, anlıyoruz. ‘Paralel’ diyor anlıyoruz.
“Ananın.. a!” ile başlayan bir tek cümle kurmuyor. Kursa da anlamayız ki.
Alkışlamayız ki. Alkışlayacak kadar bir kültürel birikimimiz yok ki.
Bir
cv’miz bile yok emice. Daha ne olsun!
Fikri Muhayyer, 27.03.2014, Sonsuz Ark