29 Mart 2014 Cumartesi

SA615/KY9-NK11: Ameliyat Hazırlıkları

“Dualara ne kadar da ihtiyacım var bir bilseniz...”

Audrey Hepburn

Ameliyattan önce hızla bazı hazırlıklar yapmam gerekiyordu, ev temizlenecek, yemekler hazırlanacak, yatağım hazırlanacak, ütü yapılacak çok ama çok koşturmam gerekiyordu. Hepsini halledebileceğimi hissediyordum.

Önce komşum Nuran’ı ve Rabia ablayı aradım. Yapmalarını istediğim birkaç şey vardı. Hastanede bir veya iki gece kalmam gerektiği için yatağımı şimdiden hazırlayamazdım. Bozulurdu. Onları çağırıp yastık, çarşaf, havlular ve battaniyemi gösterdim. Hepsinin nasıl hazırlanacağını söyledim.

Çarşafım yatacağım koltuk minderlerinden çok az sarkacaktı, mavi çiçekli yastık kılıfı takılacaktı. Tozpembe ve toz mavi havlularım katlanarak görebileceğim şekilde yatağımın yanındaki sehpaya konacaktı. Bu hazırlıklar bana kendimi iyi hissettirecekti.


İkisi de en ufak bir yanlış yapmaktan çekinircesine prova yapıyorlardı; çarşaf geriliyor, yastık yerleştiriliyor, “tam böyle mi olacak?” diye soruyorlardı. Bana verdikleri güvenle durmadan bir şeyler istiyordum. Hepsini can kulağı ile dinledikten sonra merak etmememi ve her şeyi hazırlayacaklarını söylediler. İkisine de minnettarım.

Atila’nın yeni giysi icadı:))

Bu arada ameliyattan sonra kolumu kullanamayıp güçlük çekeceğim için Atila bir icat yapmıştı. Hani şu ameliyatlarda giydirilen arkadan bağcıklı önlük gibi olan giysiler var ya. Hah, işte onun yandan bağlanan versiyonunu hazırlamış benim için. Sağ kolu oynatmıyoruz, tek taraftan giyiniyoruz ve yanlardan kurdele ile bağlıyoruz. Bu kadar pratik bir giysi işte.

Bir tane de kafadan geçirilen ve kolları olmayan panço gibi bir şey almış. Ameliyattan sonra hem görüntüyü görmeyeyim hem de rahat edeyim diye. Gel de bu insanı çok sevme:))

Bu giysiler karşı karşıya olduğum gerçeklerin ne kadar ağır olduğunu da gösteriyordu aslında. İçim feci halde bunalıyor ama kaçınılmaz olanla yaşamak mecburiyetinde olduğumu biliyordum.

O akşam üzeri Emira aradı, beni dışarıda kahve içmeye çağırıyordu, doğrusu bu teklifi reddedemezdim, zaten bulunduğum her yerden boğuluyordum. Dışarıda bir yerde olmak biraz daha iyi gelebilirdi.

Sevgili arkadaşım Emira Bosna'lıydı ve Hakan'la Bosna savaşı sırasında tanışıp evlenmişlerdi. O savaşta çok kötü günler geçirdiği için beni anlamasını umut ediyordum... Nitekim ben de dışarıdan bakıldığında bir "ölüm-kalım savaşı" veriyordum. Birlikte kahve içmek ve biraz başka şeylerden konuşmak iyi gelmişti sanırım. Emira epey hastaydı ama yine de çıkmıştık dışarı.

Emira ile buluşmaya giderken çok sevdiğim Doçent Ayşen Gürcan Hocam aradı, gelen her telefonu telaşla açıyordum, belki birisi şimdi bir şey söyleyecek ve bu kâbustan uyanacağım... öyle olmadı elbette. Ayşen Hocam her zamanki gibi hayır dualar ederek başladığı konuşmasını yine öyle bitirdi. Allah c.c razı olsun.

Dualara ne kadar da ihtiyacım var bir bilseniz...


Neşe Kutlutaş, 29.03.2014, Sonsuz Ark,  (İlk Yayın Tarihi, 22.02.2012)






Seçkin Deniz Twitter Akışı