"Sürekli aynı hedefe koşmuş olan her iki ismin
gelecekle ilgili yol haritasında anlaşacağını iddia etmek, doğruya en yakın
olan öngörüdür."
Ak Parti’nin zor kararı;
Cumhurbaşkanı adayı kim olmalı?
Ak Parti,
tüzüğündeki 3 dönem sınırlamasının kıskacı altında. Başbakan Erdoğan dahil,
partideki birçok ağır top bu madde kaldırılmadığı sürece milletvekilliğine
elveda diyecek, önümüzdeki genel seçimde bu partiden yeniden aday olamayacak.
Başbakan
Erdoğan'ın önünde iki yol var; ya ( aralarında 3 dönem yasağına takılanlar da
dahil) Ak Parti milletvekillerinin talebiyle kendisi için bir istisna çıkartıp
genel kuruldan geçirecek veya cumhurbaşkanlığına aday olacak.
Erdoğan,
kendisi için 3 dönem yasağının kaldırılmasına sıcak bakar mı? Elbette bunu tek
şart gerekli kılabilir; Cumhurbaşkanı adayı olmamak…
Yaşanan
süreçte Erdoğan kenara çekilebilecek bir isim değil. Üstelik, son dönemde
ortaya çıkan kavgada asıl hedef partisinin yanı sıra kendisi, ailesi… Erdoğan
adeta bir gizli savaşa dönüşen bu ortamda siyasetin kendi kontrolü dışında yol
almasına izin vermez. Aksine, bu konuda vereceği kararda asıl bu çatışma
ortamından galip çıkmanın hesapları etkili olacak. Bu ise asgaride güç
kaybetmeyeceği bir pozisyonu devam ettirmesi demek.
Bu
doğrultuda Erdoğan'ın baştan beri hedeflediği model başkanlık modeliydi. Eğer
bu modeli yasalaştırılabilseydi başbakanlığın ve cumhurbaşkanlığının gücünü tek
elde toplayan bu model için adaylığına kesin gözüyle bakılabilirdi.
Anahtar Gül
Erdoğan'ın,
mevcut yasalarla sınırlanmış bir cumhurbaşkanlığını arzulamadığı oldukça
belirgin. Her ne kadar kimileri, halihazırdaki cumhurbaşkanlığı yetkilerinin
tam kullanılmasının fiili yarı başkanlık doğuracağını iddia etse de, Erdoğan
bunu en son ihtimali olarak düşünür. Böylesi bir zorunluluk halinde Başbakan,
halkın seçtiği ilk cumhurbaşkanı olduğunu, halka dayandığını öne sürerek
uygulamalarının meşruluğunu savunur. Ancak böyle bir durumun ortaya çıkması
için Erdoğan'ın başbakan adayının Gül'ün dışında bir isim olması tercih edilen
bir ihtimal haline gelir.
Zira
Gül'ün Ak partinin başına geçmesi halinde Erdoğan'ın, cumhurbaşkanı olarak
Gül'ün kullanmadığı yetkileri kullanması kimi sorunları gündeme getirir. O
nedenle, bu model ancak Gül yerine Erdoğan'ın önereceği başka bir ismin
başbakan olması halinde sorunsuz uygulanabilir.
Eğer Gül
ile Erdoğan yer değiştirmekte mutabık olurlarsa, bundan anlayabileceğimiz, Gül
ile Erdoğan'ın cumhurbaşkanlığını güçlendirecek bir takım yasal değişiklikler
yapılması konusunda (şimdi ve ya genel seçim tablosuna göre gelecekte) anlaşmış
olduğudur. Kimi siyasi çevrelerin iddialarının aksine Gül böylesi bir
değişikliğe itiraz etmeyebilir…
Erdoğan'ın
bazı önemli kararların sorumluluğunu üzerine alması ve başbakanlıkta başlattığı
kimi uygulamalara cumhurbaşkanlığı üzerinden müdahil olması Gül'ü daha da
rahatlatır...
Erdoğan'ın
cumhurbaşkanı olması halinde paralel yapılanmalara karşı başlatılan bir savaşın
dolaylı yollarla adresinin Erdoğan'a çıkartılması başbakana kimi yönetim
avantajları sağlar. O nedenle Gül'ün Ak Parti genel başkanı ve başbakan olarak
görev alması halinde, güçlü cumhurbaşkanı formülüne yönelik kimi yeniliklere
karşı çıkmayacağını düşünebiliriz…
Erdoğan
Cumhurbaşkanlığına aday olursa…
Erdoğan'ın cumhurbaşkanı adayı olması halinde
Ak Parti’nin başına kimin geçmesi gerektiği Ak Parti çevrelerinde en çok
tartışılan konular arasında yer alıyor. Yeni genel başkan eğer Ak Partiyi
gelecek seçimlerde yeniden iktidar yapamazsa, mevcut yasalarla cumhurbaşkanı
seçilecek olan Erdoğan, Özal'ın yaşadığı sorunları yaşamaya başlar.
Erdoğan’ın
Cumhurbaşkanlığı makamında istediği değişiklikleri gerçekleştirmesi mümkün olamaz
ve başbakanken aldığı birçok karar uygulamadan kalkar ve de yürüttüğü mücadele
yara alır. O halde Ak Parti’nin ve Erdoğan'ın ilk düşüneceği şey cumhurbaşkanı
adayı olması halinde Ak Parti’nin gelecek seçimde yeniden iktidar olması ve
2023 perspektifine uygun bir siyasi dizaynı cumhurbaşkanlığı seçiminden önce
sağlamak olur.
Bu
şartlarda Erdoğan sonrasında AK partiyi iktidara taşıyabilecek isimlerin
başında gelen isim Gül'dür. Diğer bütün isimler çok zorlu geçeceği belli olan
genel seçimlerde Ak Parti açısından rizikoludur.
Erdoğan'ın
cumhurbaşkanı olarak tarafsız olması ve siyasete müdahale edemeyecek olması
nedeniyle ortaya ciddi bir boşluk doğacaktır. Bugüne kadar yapılan kamuoyu
yoklamalarından çıkan sonuçlara bakıldığında Ak Parti üzerinde en etkin 2.ismin
Gül olduğu gerçeği gözler önündedir. Bu gerçekleri gören Ak Parti karşıtlarının
ve cemaatin çeşitli yollarla Gül'ü itibarsızlaştırma girişimlerine bakıldığında
Gül başkanlığındaki Ak Parti’nin seçimlerde etkili olacağı hesap edilmekte ve
bunun önüne geçilmek istenmektedir.
Üstelik
bu girişimler yeni değildir. Uzun zamandan beri sistemli bir şekilde Gül'ün rahatsız
olduğu, kulak zarı patladığı için uçağa binemeyeceği, bu durumun başlı başına
fiili başbakanlığa engel olduğu, aktif siyaset yürütemeyeceğini, hatta
kasetinin olduğu gibi birçok iddianın yaygınlaştırılmasının asıl hedefinin Ak Parti
olduğunu öne sürmek mümkün.
Ak Parti’de
başbakan adaylarından biri olduğu iddia edilen isimlerden Numan Kurtulmuş'a da
yerel seçim öncesi montaj porno kaseti düzenlenmesi, Erdoğan sonrası isimler
için itibarsızlaştırma operasyonlarının sistemli olduğu tezini
kuvvetlendiriyor.
Erdoğan ile Gül
arasında ihtilaf iddiaları
Siyasette
uzun yıllar birlikte yol almış bu iki ismin yolları birçok yerde kesişti. Hep
istişareyle görev taksimi yaptılar. Yenilikçilerin Milli Görüş içerisinde Kutan
karşısında liste başı/lider gösterdiği isim olan Gül, Erdoğan'ın yasaklı olması
nedeniyle de Ak Parti’nin ilk başbakanı oldu. Erdoğan'ın yasağının sona
ermesiyle de yerini ona terk etti.
Bu
kararda Erdoğan'ın Ak partiyi sürükleyecek ilk isim olmasının etkisi büyüktü ve
kararın ne derece doğru olduğunu zaman gösterdi. 12 yılda onlarca salvoyla
karşılaşan Erdoğan bunları güçlü liderliği sayesinde atlattı ve Türkiye
siyasetinde partisini tüm seçimlerden zaferle çıkaran tek isim oldu. Üstelik
bütün seçim kampanyalarını neredeyse tek başına yürüttü. Olağanüstü performansıyla
kitleleri etkiledi.
Gül, güçlü
bir kadro hareketiyle öne çıkabilen bir isimken, Erdoğan karizmatik
liderliğiyle partisini ve kitleleri kontrol altına alabilen, farklı şartlardan
başarı üretebilen bir isim. Bu farklılıklar her zaman bu iki ismi değerlendirenlerin
göz önüne aldığı konular oldu. Farklı kişilikleri ve bunun uzantısı olan
yönetim anlayışı üzerinden her iki isim arasında ihtilaflar üretmek isteyen
çevreler bugüne kadar bunda başarılı olamadılar; ancak Gül'ün cumhurbaşkanlığı
sonrasında siyasetten tasfiye edilmek istendiği, Gül'ün buna karşılık gelecekte
siyasette etkili olmak için kendine yakın bürokratları bazı yerlere atadığını, parti
üzerindeki zayıf etkisini bu yolla güçlendirdiği hep söylenegeldi.
AYM 'ye
atadığı üyelerin kendisine yakın kişilerden oluşması ise son zamanlardaki
tartışmaların da odağına oturdu. Siyasi çevreler ve kamuoyundaki
değerlendirmeler nasıl olursa olsun, bu iki ismin böylesi kritik bir ortamda
bir iktidar çatışması içerine girmeyecekleri ve pusuda bekleyenlere prim vermeyecekleri
akla en yakın gelen tez.
Muhtemel senaryolar
Genel
hatlarıyla değerlendirdiğimiz cumhurbaşkanlığı süreciyle ilgili çeşitli
senaryolar şöyle gelişebilir;
1- Erdoğan,
Gül ile anlaşarak cumhurbaşkanlığına aday olur. Cumhurbaşkanı Gül, sağlık
durumunu gerekçe göstererek siyasete dönmez, yurt dışında önemli bir görev
üstlenir(Bu zayıf ihtimallerden biri).
2- Erdoğan,
3 dönem yasağıyla ilgili tüzük değişikliğine gider ve başbakanlığa/genel
başkanlığa devam eder. Seçimde yeniden iktidar olunması ve anayasayı değiştirme
sayısına ulaşılması halinde anayasa değişikliğine gidilir. Başkanlık sistemine
geçilmesi yasalaşır. Cumhurbaşkanlığı seçim tarihleri yeniden düzenlenebilir.
3- Gül
genel başkan seçilir, başbakan olur. Tüzük değiştirilerek eş başkanlık modeline
gidilir. Erdoğan'ın gelecek dönem başbakan adayı eş başkanlıkla öne çıkar, partide
Erdoğan'ın görüşlerini seslendirir (Bu da bir başka zayıf ihtimal).
4- Erdoğan
BDP ile anlaşarak cumhurbaşkanının yetkilerini artırır. Böylece geniş yetkili
bir cumhurbaşkanı olarak siyasete müdahale hakkını elde eder.
5- Gül
ile Erdoğan sisteme dokunmazlar; ancak Erdoğan cumhurbaşkanı olması halinde
halk tarafından seçilmiş olmasına dayanarak fiili yarı başkanlık sayılabilecek
şekilde yetkilerini sonuna kadar kullanır.
6- Gül
ile Erdoğan gelecek dönemde de yeniden yer değiştirmek üzere anlaşır ve yer
değiştirir.
7- Erdoğan'la
anlaşamayan Gül, cumhurbaşkanlığına yeniden aday olur (Bu da em zayıf
ihtimaller arasında).
8- Gül, kongreye
gidilerek muhtemel adaylar arasında yarışa girmeyi kabul eder. Kazanan,partinin
yeni lideri olur...
Saydığımız
bu ihtimallerin yanı sıra daha da çoğaltılabilecek senaryolar söz konusu
olabilir… Burada sayılmayan en önemli, ancak en zayıf ihtimal ise Gül'ün Ak Parti
dışında kurulacak olan bir parti içinde yer alacağının öne sürülmesidir…
Eğer
siyasette ihtimal dışı görünen böylesi bir operasyon gelişir ve Gül'ün
başkanlığında geniş tabanlı bir koalisyon partisi ortaya çıkarsa başarılı olma
ve Ak Partiyi iktidardan düşürmekte başarılı olabilir… Ancak, Erdoğan ve Gül
kendi elleriyle kurdukları bir partiyi böylesine kötü bir kadere teslim
etmezler.
Sonuç
olarak; sürekli aynı hedefe koşmuş olan her iki ismin gelecekle ilgili yol
haritasında anlaşacaklarını iddia etmek doğruya en yakın olan öngörüdür.
Adnan
ONAY, 15.04.2014, Sonsuz Ark, Konuk Yazarlar