...ahde vefâ...
...yeniler pek bilmezler bu deyimi...
...eskilerin de, bilseler bile, pek itibâr ettikleri söylenemez...
...itibâr etselerdi, onu yenilere nakletmekte, onların ahlâk damarlarına zerketmekte ihmalkâr olmazlardı...
...şimdilerde ahde vefâ, tanzim edilen kanunların zoruyla tahakkuk ettirilmeye çalışılıyor...
...sulh mahkemeleri de bu meyandaki davaların çözümü için kurulmuş...
...hâl, bu minvâl üzere...
...verdiğin sözü tutmalısın, diye öğütlemeli ebeveyn...
...önce kendisi fiilleriyle âyine olacak tabi...
...sonra ısrar ile ahde vefâsızlığın kötülüğüne dair bir sürü laf terkibi yapmalı...
...verilmiş sözlerin tutulmasıyla husule gelecek sosyolojik, psikolojik yararları deruhte etmeli...
...sonraki nesillere intikâl hadisesini bir tarafa bırakırsak...
...sözünü tutan birinin ruhsal açıdan daha sağlıklı olma hakkını elde edeceğini...
...ve dolayısıyla sözünü tutana itibar edeceğini, bu yaklaşımın da süregidecek olan bir zincir için ne kadar önemli olacağını görürüz...
...heyhât; bu hassâsiyete sâhip olanlar o kadar az ki; kişilerin târifinde bilhassa 'sözünde durur' ayrıntısı vurgulanır oluyor...
...eskiden 'sözünde durmaz' vurgusu yapılırdı...
...kişi ilâhî yargıyı kaale almıyorsa, dünyevî yargıdan kurtulmanın yollarını da bulmuşsa, neden sözünü tutsun, ki?...
...hem verdiği sözün kendisini bağladığını düşünen biri ile hayat çok daha sıkıcı olur, diye düşünenlerin hürriyet telâşı da hâkim dünya da...
...verilen sözü tutmak artık samur kürk giymekle eş değer değil...
...artık verilen sözü tutmayarak samur kürk giymek, hedeftir...
...ve bu gafletten kurtulmaya çalışan insanoğlu mahkeme kapılarını halas merkezi olarak görüyor...
...ama unutuyor; o kapılarda kurtuluş vaat edenlerin de verilmiş sözleri var ve onlar da o sözleri tutmayabilirler...
...tanzim edilen kanunları da zaten en iyi onlar biliyor...
...kanunları tanzim edenleri ise müştemilâtta tutmak gerek...
...lâzım oldukça çıkarıp parlatmak için...
...ilâhî olanı nereye sakladıklarını onlar çok daha iyi biliyorlar çünkü...
...insan nefsiyle dargın duran her şeyi reddeder...
...verilen sözü tutmak da nefsle dargın kalmak, demektir...
...kimsecikler artık nefsiyle dargın kalmayı mârifet saymıyorlar...
...hüznün gâlebe çaldığı dem hep bu demdir...
...dünya için, dünya içinde kalan, giden insan için...
seçkin deniz
pürüzsüz patikalar
Seçkin Deniz Yazıları
Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk
- Seçkin Deniz
- Mustafa Tamer
- Arif Şahin
- Eyüp Kaan
- Ahmet Faruk
- Cemal Çalık
- Şahin Torun
- Naif Karabatak
- Ata Atun
- Tamer Güner
- Mustafa Ege
- Yaşlı Bilge
- Ahmet Haydar
- Alper Selçuk
- Faruk Tamer
- Hakkı Aslan
- Doğa Toprak
- Khorto Bâri
- Mustafa Eyyüboğlu
- Âkil Ağazâde
- Mustafa Ekici
- Biz Kimiz?
- Yıllık Sonsuz Ark Yayın Raporları
- Sonsuz Ark Manifestosu
8 Nisan 2014 Salı
SA626/SD114: "ahde vefâ" /10.11.2006/ 572. patika
Labels:
Deneme
,
Pürüzsüz Patikalar
,
Seçkin Deniz