10 Nisan 2014 Perşembe

SA629/KY9-NK12: Kanser Psikolojisinin Evreleri -1-

“Tanı ilk konulduğunda kişi bazı duygusal evrelerden geçer. Bunlar temelde içinde bulunulan durumla ilgili başa çıkma mekanizmalarıdır.”

Audrey Hepburn
Bu aşamada size internetten edindiğim kanser psikolojisinin evrelerini yazmak istiyorum, bu evrelerin hangisinden geçmişim onu da sanırım geriye dönük hatıraları yazarken anlayacağım.

Tanı Evresi:

Tanı ilk konulduğunda kişi bazı duygusal evrelerden geçer. Bunlar temelde içinde bulunulan durumla ilgili başa çıkma mekanizmalarıdır. Genelde yaşanan evreler aşağı yukarı aynı olsa da; hastalığın ciddiyeti, hastanın kişilik özellikleri, hastalıkla ilgili geçmiş deneyimler, hastanın yaşı ve cinsiyeti, sahip olduğu psiko-sosyal destek ve gördüğü tedavinin kalitesi gibi etkenler geçirilen evrelerin süresini ve şiddetini etkiler.

İnkâr Evresi:

İnkâr aniden kötü bir gerçekle yüzleştiğinde, insanın kaygılarını yenmesi ve umutsuzluktan kendisini kaybetmemesini sağlar. Tanıyla başa çıkmada daha iyi bir yol bulana kadar kişiye zaman tanır. Hasta, kendisine gerçeğin nasıl söylendiğine, kaçınılmaz olanı kabullenmek için ne kadar zamanı olduğuna ve yaşamı boyunca stresli durumlarla başa çıkmak için nasıl hazırlandığına bağlı olarak, yavaş yavaş yadsımadan vazgeçecek ve gerçeklerle daha rahat yüzleşmemizi sağlayacak savunma mekanizmalarını kullanacaktır.

Öfke Evresi:

İlk evre artık işlevini yitirdiğinde kızgınlık ve kıskançlık duyguları açığa çıkar. Bu evrenin sorusu “Neden ben?”dir.  Yadsıma evreninin aksine, öfke evresi aile ve tedavi ekibi açısından başa çıkması çok güç bir evredir. Bunun nedeni, öfkenin her yöne yöneltilmesi ve çevreye zaman zaman neredeyse rastgele biçimde yansıtılmasıdır. Duygular gerçek kaynağa yani hastalığın kendisine yöneltilemediğinden öfke yön değiştirir ve doktor da dahil olmak üzere çevredeki herkese karşı bir karşı bir kızgınlık hissedilebilir.

Pazarlık Evresi:

Genelde daha kısa sürmekle beraber hastaya en az diğer başa çıkma mekanizmaları kadar yardımcı olabilir. Bu, birçok kişinin inançlarına yönelip bir mucize gerçekleşmesi ya da ömürlerinin uzaması için dua ettikleri, iyileşmek için şartlar öne sürdükleri, başlarına gelecekleri ertelemeye çalıştıkları bir dönemdir. İbadet ve dualar umut verme konusunda faydalı olabilir, ayrıca ibadetlerin iyileştirici bir etkisi olduğu ileri sürülmüştür.

Depresyon ve Keder Evresi:

Kanser tedavisinin başlaması ve ilerlemesiyle beraber hasta artık hastalığını inkar edemeyecek hale gelir. Ameliyatlar, kanserin sınırlayıcılığı gitgide kendini daha çok hissettirmeye başlar. Hasta maddi ve manevi birçok alanda büyük bir kayıp ve yas duygusu yaşamaya başlayabilir. Umutsuzluk ve çaresizlik içine düşebilir, zaman zaman kendini suçlama zaman zaman da kendine acıma duygularıyla boğuşmak durumunda kalabilir. Hastanın önceden geçirilmiş bir depesyon öyküsü varsa, ihtiyaç duyduğu psiko-sosyal desteği alamıyorsa, hayatında hastalığı dışında maddi ve manevi başka zorluklarla da mücadele etmeye çalışıyorsa depresyona girme ihtimali daha yüksektir.

Kabullenme Evresi:

Eğer bir hastanın yeterli zamanı olmadıysa (yani ani, beklenmedik bir ölüm sözk onusu değilse) ve daha önce tanımlanan evreleri atlatması için yardım gördüyse``kader`` hakkında kendisi ne çökkün ne de kızgın hissettiği bir evreye ulaşacaktır. Kabullenme, çoğunlukla öfke ve depresyon duygularının açığa vurulabilmesi ve çözümlenmesi sonucunda gerçekleşir. Kabullenmek kesinlikle umut etmekten vazgeçmek anlamına gelmemelidir. Ne olursa olsun gerçekçi bir şekilde umut korunabilir. Kişi tedaviye daha etkin bir şekilde kendini verebilir.

Sonuç Olarak,

Tüm bu aşamalardan geçtikten sonra kişi hastalığına daha çok uyum sağlar ve tedavi aşamaları daha rahat kabullenir. Ancak bu aşamalarda da hastayı ve yakınları zorlayan psiko-sosyal ve ekonomik süreçler olacaktır. Özellikle tedavi uzadıkça ve istenen etkiler tam olarak alınamadıkça kişinin kendine ve tedavi ekibine güveninde belirgin bir azalmanın olduğu gözlenebilir.

Yorgunluk, iştah kaybı, ağrı ve uykusuzluk problemlerine de rastlanabilir. Hasta farkında olmasa da doktordan hastalığının sadece fiziksel yönüne değil, yaşamakta olduğu sürecin her yönüne çözüm bulmasını bekler. Doktorun bu durumda hastasına vereceği en büyük güvence, yaşamakta olduğu duygusal karmaşada yalnız olmadığıdır.

Hemen her kanser hastasının benzer deneyimlerden geçtiğinin, bu deneyimlerin olayın doğal seyrinin bir parçası olduğunun, yaşamını korku, endişe, yanıtını kimsenin bilmediği sorulara endeksli sürmesinin tedavisine katkıda bulunmayacağının, olumsuz duygulardan kurtulmanın bir yerde zamana bağlı olduğunun, duygusal karmaşanın basit birkaç öneriyle bugünden yarına geçemeyeceğinin, ancak tedavi sürecindeki her aşamanın birlikte yaşayacağının, deneyimiyle kendisine yol göstereceğinin anlatılmasıyla hastayı bir ölçüde rahatlatır.



Neşe Kutlutaş, 10.04.2014, Sonsuz Ark,  (İlkYayın Tarihi, 23.02.2012)





Seçkin Deniz Twitter Akışı