“Taksim'i
eylemleri için mekân seçenler, buradaki en küçük olayların dahi büyük
propaganda gücü olduğunun farkındalar…”
İktidarın
resmi bayram olarak yasalaştırdığı ‘1Mayıs’ her yıl Taksim restleşmesi
nedeniyle korkuya, endişeye dönüşüyor. Kendini emekçilerin sahibi göstermeye
çalışan, ancak çalışanların en az ilgi gösterdiği kuruluşlar olan kimi sol
sendikalar 1 Mayıs'ı iktidarın izin vermeme kararına rağmen Taksim'de kutlamak
istiyor.
Hatırlanacağı
gibi geçen yıl oradaki inşaata rağmen "İlle de Taksim" diye tutturan
bu sendikalar ve destekçileri olaylara yol açmış ve arzu edilmeyen görüntüler izlemiştik. Bu gruplar Taksim'de toplanmayı sadece 1 Mayıs için istemiyorlar; bu
grupları Taksim'deki her eylemde görmek mümkün. Gezide ve Taksim'deki tüm
eylemlerde aktif rol oynayan legal/illegal sol gruplar, şimdi de 1 Mayıs'ı bir
fırsat olarak görüyor ve yasağa uymayacaklarını belirtiyorlar.
Taksim, İstanbul'un
cazibesi en yüksek alanlarından biri. Her tür yerli/yabancı turist ve İstanbullunun
uğrak yeri. Taksim'i eylemleri için mekan seçenler, buradaki en küçük olayların
dahi büyük propaganda gücü olduğunun farkındalar.
Ancak, Taksim
sol eylemci gruplar için bir eylem merkezi olarak kullanılmak istenirken, çevre
esnafı bu durumdan oldukça rahatsız. Taksim'in cazibesi yüksek, kalabalık, hareketli
bir bölge olması nedeniyle oldukça yüksek kiralar veren esnaf, olaylar
nedeniyle büyük mağduriyetler yaşıyorlar.
Kanunsuz
eylemlerin/olaylı toplantıların yarattığı gerginlik Taksim'in huzurunu bozuyor
ve akışını engelliyor. Bu durum nedeniyle de insanlar Taksim'de başlarına her
an bir şeyler gelebileceği korkusunu taşıyorlar, bu bölgede bulunmaktan endişe
ediyorlar.
Eğer, Taksim
sadece sivillerin güvenlik içerisinde bulunabileceği daha uygun bir şekle
dönüştürülüp eylemler için cazibe alanı olmaktan çıkarılmazsa, bütün
engellemelere rağmen, gerilimseverlerin toplanma/kavga alanı olmayı
sürdürecektir.
1
Mayıs'ı Taksim'de kutlamak isteyenler, Taksim'in işçiler/emekçiler açısından
manevi önemi olduğuna değiniyor, Disk'in 1977 yılında burada düzenlediği
mitingde çıkan olaylarda 34 kişinin yaşamını yitirmiş olmasını gerekçe
göstererek bu meydanın kutsallığını öne sürüyorlar.
Oysa;
DİSK'in olaylar içindeki rolü hala tartışılmakta, bu derin acıda tertip komitesinin
payı olduğu belirtilmektedir. Disk'e sızmalar olduğu, bu sızmalar nedeniyle
güvenliğin sağlanamadığı ve ölümlerin kurşunla değil o zaafiyetle ortaya
çıktığı o günlerden bu yana hala dile getirilmektedir.
Darbeci,
kirli odakların o günkü Disk'in içinde yuvalandığı ve sendikayı çeşitli
provokasyonların aracı yaptığını öne sürenler arasında o gün mitingi organize
edenlerin de bulunması, 1977’deki 1 Mayıs Taksim mitinginin karanlık bir
organizasyon olarak değerlendirilmesine yol açmıştır.
Yalnızca
bu iddialar bile, DİSK ve sol grupların bu anmaya hakkının olması bir yana, o
günden sorumlu olduklarını düşündürmektedir. Bugün, orada ölenlerin anısına
gerçek sahip çıkanlar karanlık işlerin içinde olmakla suçlanan DİSK gibiler
değil, emeğe saygı gösteren ve onları istismar etmeyenlerdir.
1977 1
Mayısı’nın anısına ve ruhuna saygı gereği yapılan en uygun şey ise o günün
emekçiler için bayram haline getirilmesi olmuştur. Bu günü bayram yapanlar bu
anıya en büyük saygıyı göstermişlerdir.
1 Mayıs'ı
bayram yapan ve zaman zaman da Taksim'de kutlanmasına destek veren bugünkü
iktidar, bugün geçmişte yaşanan türden yeni acıların ortaya çıkmasına engel
olmak için emekçilere Taksim'den daha uygun alanlar sunarak kutlamaların burada
yapılmasının güvenlik açısından gerekli olduğuna karar vermiştir.
Her
şeyden eylem ve her eylemden iktidar yıkmayı hesap edenler, iktidarın bu kararına
tepki göstererek, yeniden 1 Mayıslardan darbeler/acılar üretmek
istemektedirler. Ölümlerin, yaralanmaların, kavganın, işgalin iktidarın işbaşından
uzaklaştırılmasını kolaylaştırıp, kamuoyunda yıpranmasına yol açacağını hesap
eden bu çevreler (muhtemeldir ki) bu yolla cumhurbaşkanlığı seçimlerine de etki
etmek istemektedirler.
1 Mayıs
1977 yılında Disk'in düzenlediği mitingdeki bir kısım provokasyonların1980 darbesine
gidişi kolaylaştırdığı dikkate alındığında, bu gibi olayların akıbetinin nereye
varacağını kestirmek mümkün değildir.
Solu
darbelerin aracı olarak kullanan çevrelerin, bu gibi toplu eylemleri fırsat
olarak değerlendirdiği Gezi'de de açıkça ortaya çıkmıştır. Gezi'de içerdeki ve
dışarıdaki destekçileriyle iktidarı devirmeye kalkarak yurdun dört bir yanını
savaş alanına çevirenler, yeni karanlık gelişmeler için en uygun zamanı 1 Mayıs,
en uygun yeri de Taksim olarak görmektedir.
Ağaçlara
sahip çıkmak gibi çevreci, masum bir hareketi bir anda çatışma unsuru haline
getirenlerin 1 Mayıs'tan benzeri olaylar çıkarılabilmesi çok daha kolaydır. Kaldı
ki; birçok eylemde başı çeken aşırı sol eylemcilerin sendikalar ve bazı
dernekler içine sızdıkları da istihbarat raporlarına, kayıtlara geçmiş
gerçeklerdir.
Geçmiş 1
Mayıslarda olayları kışkırtan, bankalara, işyerlerine saldıran, kaldırım
taşlarını söken, çiçekleri koparan, çiğneyen, yüzleri maskeli, kızıl bayraklı
gruplar her 1 Mayıs'ta meydana çıkmakta; ne yazık ki bu gruplara Disk ve
destekçisi örgütler sessiz kalmaktadır.
Bu
gruplara karşı çıkmayan 1 Mayıs taksim komitesi gariptir ki Taksim'de
kutlamalara izin verildiği yıllarda Türk-iş ve Hak-iş gibi diğer işçi
konfederasyonlarına konuşma izni vermek istememiştir.
Her
şeyden önce 1 Mayıs işçilerin, emekçilerin bayramıdır ve o nedenle önce
emekçiler bu günün bayram gibi kutlanmasına çaba sarf etmelidir. Güvenliği
olmayan, şiddete ve acıya gebe eyleme, çatışmaya dönüşen günlere ‘bayram’ diye
bakmak hiç bir şekilde mümkün olamayacaktır. O nedenle sendikalar bayramların
güvenlik içinde yapılması için özen göstermeli, halka güven vermeliler.
Gezi
parkındaki eylemlerin başını çeken sol odakların aktif şekilde katılma çağrısı
yaptığı, sosyal mecralarda her türlü çatışma için hazırlık yaptığı bir
kutlamada güvenlik zaafiyetinin olmayacağını kim söyleyebilir?
İyi
biliniyor ki; her ne pahasına olursa olsun 1 Mayıs'ta Taksim'de olacaklarını
deklere eden 20'ye yakın legal/legal sol grubun derdi emekçiler değil, iktidardır!
Hatırlanırsa;
Taksim'i günlerce işgal edip, iktidarı devirmek isteyen bu grupların derdi
ağaçlar değildi. Taksim'de başlatılan eylemler yurdun her tarafına yayılmış, başbakanın
ofisleri, evi saldırıya uğramıştır.
Bunun
yanı sıra, Gezi platformunun köprü, kanal, havaalanı gibi projelerin
yapılmamasını şart koşmaları olayların boyutunun nereye vardığını ortaya
koymuştur. O günlerde bu olayları ve dayatmaları yapan eylemciler kendi
yayınlarında yapılanları "halk devrimi" olarak nitelendirmiştir. Yine
iktidarı yıkıp "halk devrimi" hayali görenler bu kez 1 Mayıs için
ayağa kalkmış durumdadır.
Bütün bu
nedenlerle DİSK ve benzeri sendikaların, odaların desteğindeki onlarca
legal/illegal grubun eylem hazırlığı yaptığı 1 Mayıs için Taksim alanı olaylara
gebe, riskli bir yerdir.
İktidar,
yaptığı istihbaratlar sonucu bu karara varmış ve Taksim'i 1 Mayıs'a kapatmıştır.
Yasağın ilk gerekçesi budur. Ancak iktidar, ayrıca esnaftan, çevreden gelen
tepkileri de değerlendirerek bu alanı toplu kutlama ve eylemlere kapatmak
istemektedir. Bu kararın kalıcı hale gelmesi konusunda kamuoyunun desteği de
alınmalı ve Taksim halkın rahatça dolaştığı güvenli bir yer haline
getirilmelidir.
İBB, Taksim’i
miting, toplantı alanı olmaktan çıkarmak için, çok daha uygun
miting/gösteri/toplantı alanları düzenlemiştir. Mitingler güvenlik zaafıyla
karşılaşmadan en uygun yerlerde yapılmalı ve hak
aramalar/kutlamalar/toplantılar halkın tepkisini çekmemelidir...
Taksim'in
anısının yaşatılması ise şu an için önemli görülmektedir. O nedenle bu acı günü
bayram kabul edildiği günde hatırlanmalı. 1 Mayıs'ı istismar aracı
kullanmayanların bu anıyı saygıyla yaşatmaları için bu alanda 1977 acısını
hatırlatan bir düzenleme yapılabilir. Burada yapılacak bir anıtla 1 Mayıs
kutlamaları burada sembolik anmayla başlayıp, buradan asıl miting alanlarına
gidilebilir.
Sınırlı
sayıda ki yönetici/işçi (başkanlar, yönetim heyetleri vs gibi) bayramı buradan
başlatabilirler. Eğer maksat gerçekten bir anıyı canlı tutmaksa, bunun için
çeşitli yöntemlerde uzlaşı sağlanabilir. Ancak, maksat bağcıyı dövmekse; bunca
olup bitenden sonra buna kimsenin göz yummayacağı aşikardır.
"Kişinin
alın teri, emeğinden daha değerli bir şey yoktur."
‘1 Mayıs
Bayramı’ başta emekçiler olmak üzere hepimiz için kutlu olsun…
Adnan ONAY, 29.04.2014, Sonsuz Ark, Konuk Yazarlar