"Güzel Petra, şahin bakışlarıyla duruyor öylece. Piramitlerin, Kommagene krallarından Nemrud’un Kümülüsünün duruşu gibi. Sırlarını anlatacak birilerini bekliyorlar öylece."
Petra
Petra düştü göz perdelerimize. Adındaki ecnebi dişiliğe şaşırıp aldanmayın; Petra bir Rus güzeli değil, bir antik kent. Cumhurbaşkanı Gül, Ürdün’de yaptığı gibi, resmi soğuk ilişkilerden yorulan gözlerimizi, tarihin derinliklerine döndürecek başka yerleri de ziyaret etse ya. Mesela İtalya’yı ziyaret edip Pompei’ye gitse. Orada yanardağ patlarken çıkan sesle ölenlerle birlikte, hangi halde ne iş görüyorlarsa, öylece sıcak lavlarla donup kalan yüzlerce insanı gösterse bize vesileler.Antik kentin girişinden başlayan 80 metre derinliğinde ve 1200 metre uzunluğundaki kanyonda yürüyüş yapmış Cumhurbaşkanı Gül ve beraberindekiler, yol boyunca antik kenti gezen turistlerle selamlaşmış ve fotoğraf çektirmişler. Daha sonra antik kentin hazine diye bilinen 30 metre genişliğinde ve 43 metre yüksekliğindeki kayalara oyulmuş giriş bölümü önünde fotoğraf çektiren Cumhurbaşkanı Gül kendisini tanıyan turistlerle sohbet etmiş ve fotoğraf çektirmiş.
Herhalde danışmanları bu kentin tarihî konusunda aydınlatabilmişlerdir Cumhurbaşkanını, ama emin değilim açıkçası.
Haberin ayrıntıları içimizde inanılmaz bir hareketlilik başlatmıştı. Duramadık; İnternet sayfalarından ve Wikipedi’nin o zarif yap-boz dünyasından faydalandık, geldik Petra’nın dağa/kayalara oyulmuş girişinde insanoğlunun binlerce yıldır yok olup gidemeyen el emeğinin önünde durduk. Sanki dün yapılmış gibi, açılışa hazır bir sanat eseri. Roma Sanatı’na alışkın gözlerimiz, sanatın daha kolay geçiştiği o eski çağlara yabancılık çekmeden akıp durdu.
O güzelim tek fotoğraftan gördüğümüzle ölçtüğümüz zeminden yükselen dokuz insan boyu yüksekliğindeki altı sütun ve üst katta, ikişerli sütun üzerine oturtulmuş üç geometrik kaidede takıldık kaldık. Boydan boya yarılmış çatılı görüntünün ortasından yükselen yarım dairelik kaidedeki kreasyonu zevkle seyrettik. O ne ince simetri, o ne terapi kontrastı yüksek panorama; hayran olmamak elde değil. Bakalım Petra bize neler anlatacak, bir sürü diliyle mırıldanarak, geçmişi kemirip durduğu kayaların arasından.
Petra (Yunanca: Πέτρα, Petra; Arapça: البتراء, al-Bitrā) Ürdün'ün Lut Gölü ile Akabe Körfezi arasındaki toprakları üzerinde yer alan bir antik kent. M.Ö. 400 ile M.S. 106 yılları arasında Nebatiler'e başkentlik yapmış. Ticaretle uğraşan Nebatilerin kurduğu ve çölde bulunmasına rağmen kayalara oyularak yapılan bir şehir olarak biliniyor. En popüler olduğu dönemde yaklaşık 30 bin kişinin yaşadığı belirtilen Petra, Roma İmparatorluğu tarafından işgal edilene kadar başkent olarak varlığını sürdürmüş. M.S. 400 yıllarından sonra deprem ve ekonomik sıkıntılardan dolayı kent gözden düşmüş ve zaman içinde unutulmuş; 1812 yılında İsviçreli gezgin Johann Ludwig Burckhardt tarafından kent tekrar bulunmuş.
Petra antik kentinde tiyatro, tapınak, ev, gibi yapılar kireç taşına oyularak yapılmış. El-Khazna ve Roma döneminde yapılan anfitiyatro en bilinen yapılar, 6 Aralık 1985 tarihinde UNESCO tarafından Dünya Kültürel Mirası listesine dâhil edilmiş. Peru'da yer alan Machu Picchu ile kardeş şehir. 7 Temmuz 2007 tarihinde, Dünyanın Yeni Yedi Harikası'ndan biri olarak seçilmiş.
Petra, birçok sinema filmine de kusursuz bir set olarak hizmet vermiş. Sinbad and the Eye of the Tiger (1977), Terra X - Expedition ins Unbekannte (1984) TV Seri, Indiana Jones: Son Macera (1989), Xin A Li Ba Ba (1989) or ALi BaBa (1989) (USA: video box title), Mortal Kombat: Annihilation (1997), Çölde Tutku (1997), Son of God (2001) TV Series, Mumya Geri Döndü, (2001), Spiritual Warriors (2006), Digging for the Truth (2007) TV Series, Lady and her slaves, Transformers: Revenge of The Fallen (2009) gibi filmler çekilmiş bu antik kentte.
Sıradan bir antik kent işte, Petra, değil mi? Yok öyle değil. Antikliği sıradan, ama bana anlattığı şeyler inanılmaz derecede sıra dışı. Daha doğrusu antik kent rehberlerince pek hatırlatılmayan ve sevgili arama motorları ile belgesel tabyalarında mermi olarak kullanılmayan şeyler, o bana sıra dışı gelen şeyler. Size de göstereyim o mermileri, dikkat edin zihninize ışık hızıyla girecekler ve onları oradan uzun süre çıkaramayacaksınız.
Petra ile ilgili araştırma yapmama sebep olan minik bilgi kırıntısı: ‘çölde bulunmasına rağmen kayalara oyularak yapılan bir şehir’. Üstelik ‘Ürdün’de. E, ne var bunda? Az ötede Kudüs var, hem daha muhteşem, hem daha antik, hem daha belalı.
Elimde Petra ile ilgili kesin ve muhteşem bilgiler var. Hem de hiç yanlışlanma olasılığı yok bu bilgilerin. İnanmama hakkınızı saklı tutun, diyeceğim; ama inanmamanız mümkün değil. Petra’nın muhteşem geçmişini şöyle anlatayım, detayları merak ederseniz adresleri var, bakarsınız:
İşte zulümleri yüzünden harabeye dönmüş evleri! Şüphesiz bunda bilen bir kavim için bir ibret vardır.(1) Semûd kavmine de kardeşleri Salih’i Peygamber olarak gönderdik. Dedi ki: “Ey kavmim! Allah’a kulluk edin. Sizin için O’ndan başka bir ilâh yoktur. Gerçekten size Rabbinizden açık bir delil geldi. İşte size bir mucize olarak Allah’ın şu devesi.. Bırakın onu da Allah’ın mülkünde yesin, içsin. Sakın ona bir kötülük etmeyin. Yoksa sizi elem dolu bir azap yakalar. “Hatırlayın ki Allah Âd kavminden sonra, sizi onların yerine getirdi ve sizi yeryüzünde yerleştirdi. Yerin ovalarında köşkler kuruyor, dağları oyup evler yapıyorsunuz. Artık Allah’ın nimetlerini anın da yeryüzünde bozgunculuk yaparak karışıklık çıkarmayın.” Kavminin büyüklük taslayan ileri gelenleri, küçük görülüp ezilen inanmışlara, “Siz, Salih’in, Rabbi tarafından gönderilmiş bir peygamber olduğunu biliyor musunuz?” dediler. Onlar da, “Biz şüphesiz onunla gönderilene inananlarız” dediler. Büyüklük taslayanlar, “Şüphesiz biz sizin inandığınız şeyi inkâr edenleriz” dediler. Nihayet deveyi kestiler, Rablerinin emrine karşı geldiler ve “Ey Salih! Sen eğer peygamberlerden isen, haydi bizi tehdit ettiğin azabı getir” dediler. Derken, onları o kuvvetli sarsıntı yakaladı da yurtlarında yüzüstü hareketsiz çöke kaldılar. (2)
Andolsun biz, “Allah’a kulluk edin” diye Semûd kavmine, kardeşleri Salih’i peygamber olarak göndermiştik. Bir de ne görsün, onlar birbiriyle çekişen iki grup olmuşlar. Salih, onlara “Ey kavmim! Niçin iyilikten önce kötülüğün acele gelmesini istiyorsunuz? Merhamet edilmeniz için Allah’tan bağışlanma dileseniz ya!” Onlar, “Sen ve beraberindekiler yüzünden uğursuzluğa uğradık” dediler. Salih, “Sizin uğursuzluğunuzun sebebi Allah katındadır. Aslında siz imtihan edilmekte olan bir kavimsiniz” dedi. Şehirde dokuz kişilik bir çete vardı. Bunlar yeryüzünde bozgunculuk yapıyorlar ve ıslaha çalışmıyorlardı. Aralarında Allah adına and içerek şöyle dediler: “Mutlaka onu ve ailesini geceleyin öldüreceğiz, sonra da velisine; ‘Biz onun ailesinin öldürülüşüne şahit olmadık. Biz kesinlikle doğru söyleyenleriz’, diyeceğiz.” Onlar bir tuzak kurdular. Farkında değillerken Allah da bir tuzak kurdu. Bak, onların tuzaklarının sonucu nasıl oldu: Biz onları ve kavimlerini topyekûn helâk ettik.(3)
Rabbinin, (Hûd’un kavmi) Âd’e, şehirler içinde benzeri kurulmamış olan, sütunlarla dolu İrem’e, vadide (Kanyon) kayaları oyan (Salih’in kavmi) Semûd’a, kazıklar sahibi Firavun’a ne yaptığını görmedin mi? Bunlar şehirlerde azgınlık eden ve oralarda pek çok bozgunculuk çıkaran kimselerdi. Bu yüzden Rabbin onların üzerine azap kamçısı yağdırdı. Şüphesiz Rabbin, gözetlemededir.(4) Âd ve Semûd kavimlerini de helâk ettik. Bu, onların yurtlarından size besbelli olmuştur. Şeytan, onlara işlerini süslemiş ve onları doğru yoldan alıkoymuştur. Hâlbuki onlar gözü açık kimselerdi. (5) Eğer onlar yüz çevirirlerse de ki: İşte sizi Ad ve Semud'un başına gelen kasırgaya benzer bir kasırgaya karşı uyarıyorum!(6) Semud kavmi azgınlığı yüzünden (Allah'ın elçisini) yalanladı. (7) Zulmedenleri o korkunç uğultulu ses yakaladı da yurtlarında diz üstü çöke kaldılar. Sanki orada hiç yaşamamışlardı. Biliniz ki Semûd kavmi Rablerini inkâr etti. (Yine) biliniz ki Semûd kavmi Allah’ın rahmetinden uzaklaştı.(8)
Semûd kavmine gelince, biz onlara doğru yolu göstermiştik. Ama onlar körlüğü hidayete tercih etmişler ve yaptıklarına karşılık, alçaltıcı azap yıldırımı onları çarpmıştı.(9) Semud kavminde de (ibretler vardır). Onlara: Bir süreye kadar faydalanın, denmişti. Derken Rablerinin emrinden uzaklaşıp azmışlardı. Bu yüzden bakınıp dururken kendilerini yıldırım çarpıvermişti. Artık, ne yerlerinden kalkmaya güçleri yetti, ne de başkasından yardım görebildiler. (10) Semud kavmi de uyarıcıları yalanladı. (11) Şüphesiz biz, onların üzerine tek bir korkunç ses gönderdik de, onlar, ağıldaki hayvanların çiğneyip ufaladıkları kuru çöpler gibi oldular.(12) Şüphesiz O, önce gelen Âd kavmini ve Semûd kavmini helâk etti ve hiç kimseyi bırakmadı..(13) Semud ve Ad kavimleri, kapılarını çalacak felaketi yalan saymışlardı. Semud'a gelince: Onlar pek zorlu bir sarsıntı ile helak edildiler.(14)
Yerin ovalarında köşkler kuran, dağları oyup evler yapan Semud, binlerce yıl sonra antik kentin hazine diye bilinen 30 metre genişliğinde ve 43 metre yüksekliğindeki kayalara oyulmuş giriş bölümü önünde fotoğraf çektiren bir Cumhurbaşkanı hayal edebilir miydi?
80 metre derinliğinde ve 1200 metre uzunluğundaki kanyonda (vadide) yürüyüş yapan Cumhurbaşkanı Gül, binlerce yıl önce, muhtemelen İsa’dan çok daha önce aynı vadide kayaları oyan Semûd’ un kasırga, sarsıntı ve korkunç sesle helâk edilişleri esnasında çıkardıkları korku dolu haykırışları duymuş mudur acaba? Hele Semud’dan önce aynı yerlerde yaşamış olan o güçlü Ad kavminin kibrini hissetmiş midir?
Ben ürperdim, yeri, göğü ve zamanı en küçük ayrıntısına kadar gören, gözleyen ve bilen Allah’ın, böylesine çarpıcı bir şekilde bize anlattıklarını duyduğumda. Hele:” Şimdi onlardan geri kalan bir şey görüyor musun?”(15) diye sorduğunda. Evet, dedim, onlardan geriye kalan eserleri görüyorum; ama onlardan, bencilliklerinden en ufak bir iz yok. “Âd ve Semûd kavimlerini de helâk ettik. Bu, onların yurtlarından size besbelli olmuştur. Şeytan, onlara işlerini süslemiş ve onları doğru yoldan alıkoymuştur. Hâlbuki onlar gözü açık kimselerdi”(5)
Gezmeli Cumhurbaşkanı, vesile olduğu şeyleri düşünerek, vesile olacaklarını da hesabetmeli.”De ki: “Yeryüzünde dolaşın da suçluların sonunun nasıl olduğuna bir bakın.”” (16) Anlattıklarıma inandınız mı, bilmiyorum. Ben Petra’da Semud Kavmini gördüm, tarih Nebatiler dese de. Hem oralarda bu belirtilere uyan neresi var ki?
Güzel Petra, şahin bakışlarıyla duruyor öylece. Piramitlerin, Kommagene krallarından Nemrud’un Kümülüsünün duruşu gibi. Sırlarını anlatacak birilerini bekliyorlar öylece.
Faruk Tamer, 05.12.2009, Görsel Eleştiri - Visual Critique II
Faruk Tamer Yazıları
(1) Neml 52
(2) Araf 73-78
(3) Neml 45-51
(4) Fecr 6-14
(5) Ankebut 38
(6) Fussilet 13
(7) Şems 11
(8) Hud 67-68
(9) Fussilet 17
(10)Zâriyât 43-44-45
(11)Kamer 23
(12)Kamer 31
(13)Necm 50-51
(14)Hâkka 4,5
(15)Hakka 8
(16)Neml 69