“Silahlı
örgütlerin hizmet ettiği güç ‘Emperyalist Hegemonya’ olduğu sürece, örgütün adının
El Kaide, IŞİD ya da başka bir şey olması neyi değiştirir ki?”
‘Çok Merkezli Dünya Düzeni’ başlıklı analizimde ABD ve işbirlikçi emperyalist
güçlerin, “Çok Merkezli-Bölgesel Güçlerin Olacağı” bir dünya düzeninde öncül
rollerini kaybetmemek adına adeta satranç masasına çevirdikleri dünya
coğrafyasında yeni taktik ve stratejiler belirlediklerinden bahsetmiştim. Irak
ekseninde gelişen son olaylarda orta doğuyu zayıflatmak için düğmeye basılarak
sahaya sürülen IŞİD'i ve misyonunu bu çerçeveden okumak gerekiyor.
IŞİD (ISIS-ISIL;
Irak-Şam İslam Devleti) örgütü birkaç bin kişilik bir güçle korku ve terör
saçarak 48 saat içinde kentleri ele geçirip egemenliğini ilan etti, böylece
emperyalist güçlerin çok eskiye dayanan Irak'ı bölmeye yönelik senaryolarını
pratiğe dökerek, ilk adımı atmış oldu. Kendini devlet olarak nitelendiren ve El
Kaide'nin devamı olmasına rağmen ondan farklı niceliklere, iç dinamiklere sahip
olan bu örgütün hakikatte kime ve neye hizmet ettiğini tespit etmek için, Irak
meselesinde bugüne nasıl gelindiğini doğru analiz etmek gerekiyor.